Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1151 E. 2020/1380 K. 25.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1151
KARAR NO: 2020/1380
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 22/01/2018
NUMARASI: 2015/243 Esas, 2018/37 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 25/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, taraflar arasında 02.07.2014 tarihinde özel yazılım programı hazırlanması hususunda “Yazılım Lisans Destek ve Bakım Sözleşmesi” akdedildiğini, sözleşmenin 3. maddesinde, talep edilen yazılım programının, sözleşmenin imzalanmasından sonra ilk dört ay içinde iş ve ihtiyaç analizinin gerçekleştirilerek temel çağrı merkezi ve tele-satış operasyonunun kullanılır hale getirilerek kurulumunun yapılacağını ve yazılımın 02.11.2014 tarihinde hazırlanmış ve müvekkili şirket bilgisayarlarında çalışır şekilde kurulumlarının yapılmış ve 02.01.2015 tarihinde ise iyileştirme ve entegrasyon işlemlerinin bitirilmiş olması gerektiğini, ancak yazılımın belirtilen sürelerde hazırlanmaması üzerine 08.01.2015 tarihli ihtarnamenin keşide edilerek sözleşmenin feshedildiğini ve ödenen 67.100,00 TL’nin iadesinin ihtar edildiğini; davalı tarafından sözleşme konusu yazılımın hazırlanması amacı ile görevlendirilen ve kendi personeli olarak tanıtılan …’in davalı çalışanı olmadığı ve bu nedenle sözleşmenin gizlilik maddesinin ihlal edildiğinden 10.02.2015 tarihli ihtarname gönderilerek 30.000,00-USD cezai şartın ödenmesinin ihtar edildiğini; davalının yükümlülüklerini, sözleşmeden belirtilen esaslara uygun gerçekleştirememesinden dolayı, müvekkili şirketin faaliyetlerinin önemli ölçüde etkilendiğini, onlarca işçiyi tazminat ödeyerek işten çıkarmak zorunda kaldığını, planlanan projelerin zamanında hayata geçirilememesi nedeniyle tazminat ödemek zorunda bırakıldığım, yazılımın çalıştırılması için tedarik edilen cihazların tedarikçisi durumunda bulunan şirketlere ödemelerin yapıldığını, ancak yazılımın tamamlanamaması nedeniyle bu ürünlerin ayrıca bir maliyet oluşturduğunu belirterek taraflarca akdedilen 02/07/2014 tarihli sözleşmenin haklı nedenle feshedilmiş olması sebebi ile müvekkili tarafından ödenen 67.100,00 TL’nin işlemiş ve işleyecek reeskont faizi ile birlikte iadesi; yazılım için gerekli bulunan bilgisayarlar ve santral için ödenen 77.160,38 TL ile tedarikçi şirkete ödenen 48.675,00 TL’nin davalıdan tahsili; bahse konu sözleşmenin gizlilikle ilgili 7. maddesinin ihlal edilmiş olması sebebi ile doğmuş olan 30.000,00 USD karşılığı davanın açıldığı tarihteki döviz kuru üzerinden 75.696,00 TL cezai şartın müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirketin, yazılım eserini eksiksiz bir şekilde tamamladığını ve ifaya hazır hale getirdiğini; taraflar arasında akdedilen sözleşmede, yazılımın kurulumu ile ilgili herhangi bir gün öngörülmediğini, zira davacının yazılımı kullanabilmesi için santral ve bilgisayar sisteminin var olması gerektiğini; davacının, taraflar arasında imzalanan sözleşmeyi neden olmaksızın feshettiğini, tarafların katılımı ile 11/12/2014 tarihinde yapılan proje sunum toplantısında, davacı tarafından istenen, taraflarca belirlenen 29 maddelik fonksiyonel iyileştirme taleplerinin de beklenenden çok kısa bir sürede 17/12/2014 tarihinde müvekkili şirket çalışanları tarafından davacının e-mail adreslerine iletildiğini, yazılımın bilgisayar üzerinde kurulumunun bir günde sonuçlandırılacak kadar basit bir işlem olduğunu, bilgisayar yazılımının tam anlamıyla eksiksiz bir biçimde hazırlandığının İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/27 D.İş dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi ile tespit edildiğini;…’in yazılımın analiz ve santral operasyonu aşamalarında görevlendirilen, müvekkilinin ücret ödemek suretiyle destek aldığı ve sözleşmeye göre “üçüncü şahıs” konumunda olan bir yazılımcı olduğunu; davacının iddiasının aksine sözleşmede gizlilik maddesine yer verilmesinin amacının, yazılımın devreye alınması akabinde yazılıma yüklenecek olan davacıya ait bilgilerin paylaşımının önlenmesi olduğunu; sözleşmeye göre yazılımın mülkiyet hakkının müvekkiline ait olduğunu, davacının gizliliğin ihlal edildiğine yönelik iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davacı tarafça sözleşmenin ilk 6 aylık süre tamamlandıktan sonra ikinci 6 aylık süre içinde feshedildiği, bilirkişi heyeti tarafından yerinde yapılan incelemede; davalı … firması tarafından davacının iş yerinde herhangi bir yazılım kurulumunun yapılmadığı tespit edilmiş olmakla birlikte; bilirkişi heyeti tarafından dosya kapsamına ibraz edilen ”… iletişim Sistemleri’ tarafından davacı firmaya kesilen 16/12/2014 tarihli faturanın … dava konusu yazılım için kullanılacak olan santral faturası olduğunun tespit edildiği, sözleşmeye göre 4. ay sonunda santral entegrasyonunun tamamlanmış olması gerektiğinden, yazılım için gerekli olan santralin de 02/11/2014 tarihinde hazır olması gerekirken fatura tarihinin 16/12/2014 olduğu belirlendiği, bu haliyle davacı firmanın gerekli alt yapıyı hazırlama konusunda üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediğinin tespit edildiği, bilirkişi raporuna göre, davalı yüklenicinin sözleşme konusu borcunu teknik olarak yerine getirdiği, kodların oluşturulan akış diyagramına uygun bir şekilde hazırlandığı ve santral entegrasyonunun tamamlandığı; yazılımın belirtilen tarihlerde kurulum ve kullanıma hazır olarak görüldüğü, davacı firma tarafından, yazılımın kullanılması için gerekli olan santralin 16/12/2014 tarihinde temin edildiği ve dolayısıyla alt yapı konusunda eksiklikler olduğu dikkate alındığında kurulum konusundaki gecikmeden davalı program yapımcısının sorumlu tutulamayacağı, yerinde incelemede program kodlanma değiştirme tarihinin 12/09/2014- 30/10/2014 tarihleri arasında yer aldığı, programın bu tarihlerde oluşturulduğu yönündeki tespitlerinin teknik veri ve delillere dayandığı yönünde kanaat hasıl olmakla tanıkların işin tamamlanma oranına ilişkin beyanlarının varsayım niteliğinde görüldüğünden, bu konuda Teknik Bilirkişilerin mütalaasına itibar edildiği, bu nedenlerle, sözleşmenin gereği gibi ifa edilmemesine davacı tarafın sebebiyet verdiği, davalı tarafın sözleşme uyarınca üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirdiği hususu mahkemece sabit bulunduğundan davacı tarafın ödediği bedelin iadesi ve tedarikçi şirketçe ödenen bedelin tahsiline yönelik taleplerinin reddine karar verildiği, davacı taraf, Sözleşmenin 7.md.sine dayanarak davalı tarafın işin yapımı sırasında çalışanı olmayan üçüncü şahsı görevlendirdiğini gizlilik anlaşmasını ihlal ettiğini belirterek cezai şart talebinde bulunmuş ise de; davacı sırlarının davalı veya çalışanları tarafından açıklandığı, kullanıldığı, başkalarına iletildiği yönünde dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı gibi üçüncü şahıs konumunda bulunan ve çalışan kişinin davacı şirket sırlarını öğrendiğine ve bu sırları rakip firmalara aktardığına yönelik bir delil ve iddia bulunmadığı gerekçeleri ile davacı tarafın cezai şart talebi yerinde görülmeyerek davacının davasının reddine karar verilmiştir. İstinaf yoluna başvuran davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında imzalanan “Yazılım Lisans Destek ve Bakım Sözleşmesi”nin davacı müvekkili şirketin 08/01/2015 tarihli ihtarnamesi ile tarihinde tüm aşamaları ile tamamlanıp teslim edilmesi gereken yazılımın bitmemiş olduğundan müvekkili şirket tarafından tek taraflı olarak haklı sebeple feshedildiğini; yargılama sırasında bilirkişi tarafından yazılımın son hali üzerinde, davalı şirket adresinde yapılan incelemede hazır bulunan … tarafından 03/03/2017 tarihinde mahkeme dosyasına, “yazılımın sözleşmede yazılı bulunan tarihte hazırlanmadığı, yazılımın … isimli kişi tarafından yalnızca bir kısmının hazırlandığını, sözleşmenin fesih ihbarında bulunulmasından aylar sonra kendisi tarafından tamamlandığı, yazılımın kodlarının ve hazırlanma tarihlerinin değiştirildiğini, yazılımın aşamasını gösterir tarihlerin yer aldığı gerçek kodların kendisinde bulunduğunu ve mahkemeye ibraz edebileceğini” belirten dilekçe verdiğini; 07/03/2017 tarihinde verdikleri dilekçe ile dava devam ederken ortaya çıkan yeni bir durum olduğu ve mahkeme huzurunda … ile dosya bilirkişisi …’in ifadelerinin alınması talebinin mahkemece reddedildiğini ve gerekçeli kararda da yer verilmeyerek müvekkilinin iddiasını ispatlaması imkanının ortadan kaldırıldığını; müvekkili şirket tarafından sözleşme gereği hazırlanması gereken alt yapı siparişlerinin verildiği ve akabinde de alt yapı cihazlarının da kısım kısım teslim edildiğini; tüm teslimler tamamlandıktan sonra cihaz faturasını aldığından faturanın nihai teslim sonrasına ait olduğunu; cihazların teslim tarihlerinin 30/09/2014; 30/10/2014 ve 15/12/2014 olarak teslim tutanaklarında görüldüğünü, mahkemenin gerekli alt yapının müvekkili tarafından hazırlanmadığı gerekçesinin hatalı oluşturulduğunu; davalının TTK hükümlerine tabi basiretli tacir olarak sözleşme ile teslim borcu altına girmiş olmasına rağmen yazılımın tamamlandığı, teslimat ve kurulum için hazır olduğunun ihbar edilmediği gibi alt yapı tesisatının da hazır edilmediği için kurulum borcunun ifa edilemediğinin ihtar edilmediğini; müvekkilinin alt yapı tesisi borcu öne sürülürken davalının ihtar yükümlülüğünün mahkeme tarafından dikkate alınmadığını; mahkeme tarafından yazılımın geçmiş tarihli hazırlanıp hazırlanmasının teknik olarak mümkün olup olmadığının araştırılmadığını, yargılamada ortaya çıkan tanık beyanının değerlendirilmediğini ve kendileri tarafından tanık gösterilmiş gibi HMK 204/2-f maddesi gereğince reddedildiğini ve somut gerçeğe ulaşılmasının engellenerek hakkaniyete ve adalete aykırı bir karar tesis edildiğini; sadece mevcut ve davalı tarafından incelemeye sunulan kodlar değerlendirilerek hazırlanan bilirkişi raporunu dikkate almasının hukuka aykırı olduğunu; davalı şirketin istihdam etmediği ve bu hususta müvekkiline bilgi vermediği gibi aksine durumu çalışanı gibi göstererek gizlediği kişiye verilmesinin sağlanmasının gizlilik anlaşmasının ihlali niteliğinde olduğunu, mahkeme tarafından hatalı değerlendirildiğini belirterek kararın kaldırılarak müvekkilinin haklı taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamına göre, taraflar arasında 02/07/2014 tarihli Yazılım Lisans Destek ve Bakım Sözleşmesinin düzenlendiği; davacı tarafından Bakırköy … Noterliği’nin 08.01.2015 tarihli … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacı tarafça sözleşmenin feshedildiğini ve ödenen 67.100,00 TL’nin iadesinin ve aynı Noterliğin 10.02.2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile muhatabın sözleşme hükümlerine riayet etmediğinden 67.100,00 TL’nin reeskont faizi ile iadesi ile birlikte sözleşmenin gizlilik hükmünün ihlal edilmesi sebebiyle doğmuş olan 30.000,00-USD cezai şartın ödenmesinin ihtar edildiği; davalı tarafından Bakırköy … Noterliği’nin 19/01/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin feshinin haklı nedene dayanmadığı, bedelin iade edilmeyeceği, sözleşme bakiye bedeli 28.000 TL nin ödenmesinin ve aynı Noterliğin 18/02/2015 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile davacının … yevmiye nolu ihtarnamesinde belirtilen hususların kabul edilmediği, ihtarname ekinde gönderilen faturanın kabul edilmediği, bakiye iş bedelinin ödenmesinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır. İstanbul Anadolu 8. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/27 D.İş dosyasında davalı talebi üzerine yapılan tespit sonucu alınan 11.03.2015 tarihli bilirkişi raporunda; iş akışına uygun yazılımın yapıldığı ve çalışır halde olduğu; yazılımın karşı tarafta kurulup çalıştırılabilmesi için gerekli donanımlara ihtiyaç olduğu; yazılımda 30 ekran görüntüsünün varlığı ve 48 adet yazılım formlarının ve formlara ait yazılım kodlarının olduğu, proje ve fiyat tekliflerinin 07.05.2014 tarihinde karşı tarafın kendi mail adreslerine gönderildiği; iş akış diyagramları dışında fonksiyonal performans eklentilerinin ilave edildiği; yazılı kurulumun bir gün içerisinde gerçekleştirilebileceğinin tespit edildiği ve … Teknolojinin kendi üzerine düşen sorumlulukları sözleşmede belirtilen tarih periyotları arasında yerine getirdiği belirtilmiştir. Mahkemece taraf tanıkları dinlenilmiş ve bilirkişi incelemesi yapılmıştır. Bilirkişi heyeti 26.04.2017 tarihli raporunda; davalı firma tarafından hazırlanan özel yazılımın Eylül 2014 ve Ekim 2014 tarihlerinde hazırlanan kodlarının çalıştırılması ile yapılan incelemede belirtilen akış diyagramlarına uygun olarak hazırlandığının tespit edildiği; dosya kapsamı ve teknik inceleme neticesinde davalının gecikme ve kötü ifa, ayıplı hizmet şeklinde tazminat gerektiren borca aykırılığının tespit edilmediği beyan edilmiştir. Bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek rapor ile; davalı yüklenicinin sözleşme konusu borcunu teknik olarak yerine getirdiği, kodların oluşturulan akış diyagramına uygun bir şekilde hazırlandığı ve santral entegrasyonunun tamamlandığı; yazılımın belirtilen tarihlerde kurulum ve kullanıma hazır olarak görüldüğünü, davacı firma tarafından, yazılımın kullanılması için gerekli olan santralin 16/12/2014 tarihinde temin edildiği ve dolayısıyla alt yapı konusunda eksiklikler olduğu dikkate alındığında kurulum konusundaki gecikmeden davalı program yapımcısının sorumlu tutulamayacağı, yerinde incelemede program kodlanma değiştirme tarihinin 12/09/2014- 30/10/2014 tarihleri arasında yer aldığı, programın bu tarihlerde oluşturulduğunu kök raporda belirtildiğini, tanıkların ifadelerinde bu tarihlerde programın belli oranda tamamlanmadığının ifade edildiğini, mahkeme takdirine göre tanık ifadeleri kabul edilecek olursa davalının sözleşme konusu borçlarını zamanında yerine getirmediğinin kabul edileceğini; programı hazırlama sırasında 3.şahıstan teknik destek alınmasının sektör uygulamasında sıkça görüldüğünü, bu durumun şirket sırlarının açığa çıkarılması anlamına gelmeyeceği mütalaa edilmiştir. Dava, taraflar arasında düzenlenen 02.07.2014 tarihli eser sözleşmesinin davacı iş sahibi tarafından 08.01.2015 tarihli ihtarname ile feshi nedeniyle ödenen iş bedelinin ve sözleşmenin ihlali nedeniyle cezai şart bedelinin tahsili istemine ilişkindir. Eser sözleşmelerinde sözleşmenin sona ermesi üzerine, her iki tarafın da talep edebileceği tasfiyenin dayanağı, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 125/III. maddesidir. Bu maddeye göre sözleşmeden dönme halinde taraflar karşılıklı olarak ifa yükümlülüğünden kurtulur ve daha önce ifa ettikleri edimleri geri isteyebilirler. Sözleşmenin fesih ya da dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı yani, sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden, taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimleri, sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre isteyebileceklerdir. Mahkemece yapılan yargılama sırasında toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davacı iş sahibinin sözleşme uyarınca üstlendiği edimlerini sözleşmeye uygun şekilde yerine getirmediği, bu nedenle sözleşmeyi fesihte kusurlu olduğu anlaşılmaktadır. Kural olarak TBK’nın 125/3. Maddesi gereğince feshin geriye etkili sonuç doğurması gerekir ise de, somut olayda bilirkişi raporuna göre, yüklenici tarafından iş akışına uygun yazılımın yapıldığı ve çalışır halde olduğu; yazılımın karşı tarafta kurulup çalıştırılabilmesi için gerekli donanımlara ihtiyaç olduğu; yazılımda 30 ekran görüntüsünün varlığı ve 48 adet yazılım formlarının ve formlara ait yazılım kodlarının olduğu, proje ve fiyat tekliflerinin 07.05.2014 tarihinde karşı tarafın kendi mail adreslerine gönderildiği; iş akış diyagramları dışında fonksiyonal performans eklentilerinin ilave edildiği; yazılı kurulumun bir gün içerisinde gerçekleştirilebileceğinin tespit edildiği ve davalı yüklenici … Teknolojinin kendi üzerine düşen sorumlulukları sözleşmede belirtilen tarih periyotları arasında yerine getirdiği tespit edildiğinden, somut olayda feshin ileriye etkili sonuç doğuracağının kabulü gerekmektedir. İleriye etkili fesih halinde yüklenici o tarihe kadar yaptığı işin bedelini talep edebilecektir. Yine, sözleşmeyi haksız olarak feshettiği belirlenen davacı iş sahibi sözleşmenin sona ermesi sebebiyle uğradığı zararının tazminini talep edemez ise de, sözleşme gereği yaptığı fazla ödeme varsa fazla ödenen iş bedelinin iadesini yükleniciden isteyebilir. Davacı yüklenici tarafından yazılan program kodlarının kurulum ve kullanıma hazır hale getirildiği bilirkişi raporları ile tespit edilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşme götürü bedelli olup yazılım dışında başkaca işlerin yapımı da yüklenici tarafından üstlenilmiştir. Sözleşme iş sahibi tarafından haksız olarak feshedildiğinden yüklenicinin meydana getirdiği yazılımın sözleşmede yapılması kararlaştırılan tüm işlere göre (%) olarak oranı tespit edilip, bu oranın toplam iş bedeline oranlanması suretiyle yüklenicinin hak ettiği iş bedeli belirlenip, davacının iş bedeli için yaptığı fazla ödeme bulunup bulunmadığı değerlendirilerek, varsa fazla ödenen miktara hükmedilmesi gerekecektir. İş sahibi tarafından yapıldığı belirtilen harcamaların bu programın kullanılması için yapılması zorunlu olduğundan, yükleniciden talep edilmesi mümkün değildir. Ayrıca, davacı tarafından Bakırköy … Noterliği’nin 08.01.2015 tarihli … yevmiye numaralı ihtarnamesi ile yapılan sözleşmenin feshi sırasında itirazi kayıt konulmaksızın sözleşme feshedildiğinden artık varlığı kalmayan sözleşmeye dayanarak o sözleşmede kararlaştırılmış bulunan cezai şart istenemeyecektir. Mahkemece bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6. bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde araştırma yapılıp, bilirkişi heyetinden belirlenen hususlarda ek rapor alınmak suretiyle sonucuna uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/01/2018 tarih, 2015/243 esas, 2018/37 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.