Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1141 E. 2020/1122 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1141
KARAR NO : 2020/1122
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: KOCAELİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/03/2018
NUMARASI : 2017/26 Esas, 2018/226 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 19/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava; eser sözleşmesinden kaynaklı iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur. Davacı vekili, müvekkili ile davalıların Kocaeli İli … İlçesi … mevkiinde kain … ada, … parselde kayıtlı gayrimenkul üzerinde inşa edilen 33 adet bağımsız bölümün elektirik tesisatı işinin barter usulü yapılması konusunda şifahi olarak anlaştıklarını, bu sözleşmeye göre müvekkilin belirtilen 33 adet villanın elektrik tesisatını malzemeler ve işçilik kendisine ait olmak üzere yapacağını, buna mukabil davalıların ise B2 no’lu villayı müvekkile vereceklerini, bu dönemde …. San. ve Tic. Ltd. Ş.ti’nin % 89’u müvekkil …’a, kalanının ortağı … isimli şahsa ait olduğunu, işe başlandıktan bir süre sonra müvekkilin … San. Ve Tic. Ltd. Ş.ti’ndeki hisselerini … isimli şahıslara devrettiğini, devrin yapılmasından sonra, tespitin yapıldığı güne kadar işi müvekkili … firmasının yaptığını, … Proje’deki şirket hisselerinin devredildiği tarih ile anlaşmazlığın doğduğu zamana kadar yaklaşık 16 ay gibi süre geçtiğini ve işin yapılma oranının %73 seviyelerine geldiğini, buna karşılık davalı tarafça işin …San. Ve Tic. Ltd. Ş.ti tarafından yapıldığının ileri sürüldüğünü, oysa bu işin başından sonuna kadar müvekkili tarafından yapıldığını, delil tespitinde ve icra dosyasına sunulan sözleşmenin ise kötüniyetli olarak sonradan müvekkilin hissesini devrettiği şahıs tarafından imzalanan sözleşme olduğunu, müvekkiline şifahi olarak taahhüt edilen B-2 nolu villanın başkasına satıldığını, bu gelişme üzerine müvekkili tarafından yazılı bir sözleşme yapılması hususunda ısrar edilmesi üzerine müvekkiline arkası G-2 yazılıp … tarafından imzalanan kart verildiğini, müvekkilinin yazılı bir sözleşme yapılması yönündeki ısrarı üzerine …’ın ağabeyi … müvekkilin elemanlarını toplayarak müvekkilin iş yerine getirip bıraktığını, böylelikle sözleşmenin davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı bir şekilde sonlandırıldığını ve müvekkilinin davalılardan alacağını talep ettiğini, davalıların ise kötü niyetli davranarak müvekkilin hissesini devretmiş olduğu şirket ile geçmiş tarihli sözleşme imzalayarak bu şirkete borçlu olduklarını ve müvekkiline ödeme yapmayacaklarını beyan ettiklerini, akabinde müvekkilinin Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde delil tespiti yaptırdığını ve bu tespite göre yapmış olduğu işlerin toplamının 215.702,24 TL olarak tespit edildiğini, bu bedelin Kocaeli …. İcra Müdürlüğü’nün … E. Sayılı dosyası ile icra takibine konu yapıldığını, davalıların ödeme emrine aynı nedenlerle itiraz ettiklerini, davalılar kendi kontrollerinde olan müvekkilin şirket hissesini devrettiği ve aynı zamanda müvekkili ile ticari husumeti bulunan … ile geçmiş tarihli sözleşme imzalayarak burada müvekkili zarara uğratmak kastı ile son derece düşük birim fiyatları belirlediklerini, sunulan sözleşmenin … isimli şahıs tarafından imzalandığını, işi yapan ve alacağı hakedenin müvekkili olduğunu, davalıların iddia ettiği firmanın sözleşme imzalanması dışında hiçbir katkısının bulunmadığını, sözleşme feshedilene kadar yalnızca müvekkilinin işçilerinin çalıştığını, tüm imalatı müvekkili … – … firmasının yaptığını belirterek, ileride arttırılmak üzere 10.000,00 TL alacaklarının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkillerinin … mevkiinde tapuda … pafta, … ada, … parselde kayıtlı arsa üzerinde … projesi kapsamında 33 adet villa inşaatı yapımına başladıklarını, kısa bir süre sonra …’ın ortaklıktan ayrılarak … tarafından sürecin devam ettirildiğini, bu süre içinde davacı ile müvekkil arasında sözlü ya da yazılı bir anlaşma yapılmadığını, ancak davacının bir dönem ortağı olduğu … San. Ve Tic. Ltd. Ş.ti ile müvekkil arasında … projesine ait elektrik tesisatı yapımı konusunda yapılmış bir anlaşma olduğunu, bu anlaşma dava dışı …San. Ve Tic. Ltd. Ş.ti tarafından 14/02/2015 tarihli fiyat teklifine istinaden 28/02/2015 tarihli sözleşme ve fiyat teklifinde yer alan birim fiyatlara göre işin 310.000,00 TL KDV dahil götürü bedel karşılığı yapımını ihtiva ettiğini, davacının dava dışı firma ile ortaklık yapısının bozulmuş olması veya ortaklıktan kaynaklanan sorunların müvekkillerini bağlamadığını, taraflar tacir olduğundan basiretli davranmak mecburiyetinde olduğunu, dava dışı firmanın bir dönem ortağı olan davacının ortaklıktan ayrıldıktan sonra söz konusu işten dolayı şahsi hak talep etmesinin hukuka aykırı olduğunu, işin başından sonuna kadar … San. Ve Tic. Ltd. Ş.ti tarafından yürütüldüğünü, dava dışı firma tarafından üstlenilen işte bir kısım eksiklikler bulunduğunu belirterek davacının davasının öncelikle husumetten reddine, aksi halde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacı akdi ilişkinin varlığını kesin delillerle ispatlaması gerektiği, fakat davacının akdi ilişkin varlığını kesin delillerle ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile, …’ın müvekkiline yapılan iş karşılığında G2 nolu dairenin verileceği anlamına gelmek üzere, arkasında “G2” yazan kartviziti imzalayarak verdiğini, davalı tarafça ibraz edilen sözleşmede daha önceki bir tarih görünmese de, işin en başından … tarafından yapıldığını göstermeye çalışmak için geçmişe dönük olarak düzenlendiğini, bu yöndeki iddialarının mahkemece araştırılmadığını, sözleşmede davalıların imzası bulunmadığından, davalılar tarafından ibraz edilen sözleşmenin davalılar ile dava dışı şirket arasında yapıldığını ispatlamaya elverişli olmadığını, eser sözleşmesinin kurulması için şekil şartı bulunmadığını, davalı … tarafından “G2” ibaresi yazılarak imzalanan kartvizitin, müvekkili tarafından davalıların şantiyesi ile ilgili düzenlenen faturaların, Teknisyenler Odası tarafından yapılan denetime ilişkin tutanakta iş yerinde müvekkilinin çalıştığına dair tespitin, müvekkili tarafından yapılan işlerin tespitine dair delil tespiti dosyasının, müvekkiline ait işçilerin davalıların şantiyesinde çalışırken çekilmiş fotoğrafların taraflar arasında kurulan sözleşmeyi ispatladığını, ayrıca dosyada yazılı delil başlangıcı niteliğinde olan deliller bulunması nedeniyle tanık dinlenmesinin gerektiğini, dava dışı firmanın işi yapma yeterliliğinin bulunmadığını, dava dışı firma tarafından işin yapılmasına ilişkin her hangi bir resmi kuruma başvurusu ve kaydının bulunmadığını, mahkemece yeterli araştırma yapılmadığını ileri sürerek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Uyuşmazlığın eser sözleşmesi hükümlerine göre değerlendirilip çözülmesi gerekli ve zorunludur. Karşılıklı edimleri içeren eser sözleşmelerinde yüklenicinin görevi eseri sözleşmesine, amacına ve tekniğine uygun tamamlayarak teslim etmek; iş sahibinin görevi ise, sözleşmede kararlaştırılan yükümlülükler varsa bunların yerine getirilmesiyle eserin bedelini ödemekten ibarettir. Kural olarak eser sözleşmesi ilişkisinin kurulması herhangi bir şekil şartına tabi olmayıp, tarafların “icap” ve “kabul” iradelerinin birleşmesiyle sözleşme ilişkisi kurulur. Şekil şartı, sözleşmenin geçerlilik şartı olmayıp, ispat şartıdır. (Yargıtay 15 Hukuk Dairesinin 25/09/2018 tarih,2018/3698 Esas, 2018/3394 karar sayılı kararı) 4721 sayılı TMK’nın “İspat yükü” başlıklı 6. maddesi “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.” hükmünü amirdir.Somut olayda davacı, ortağı olduğu şirket tarafından üstlenilen fakat şirket ortaklığından ayrılması nedeniyle kendisi tarafından devam ettirilen Kocaeli İli İzmit İlçesi Tüysüzler mevkiinde kain 176 ada, 6 parselde kayıtlı gayrimenkul üzerinde inşa edilen 33 adet bağımsız bölümün elektirik tesisatı işini % 73 oranında bitirdiğini ileri sürerek hakediş alacağının tahsili amacıyla davalılar hakkında icra takibi başlatmış, buna karşılık davalılar ise sözleşmenin tarafının … San. Ve Tic. Ltd. Ş.ti olduğunu ve işin bu şirket tarafından yapıldığını ileri sürerek akdi ilişkiyi inkar etmişleridir. Bu durumda davacı ile davalılar arasında akdi ilişki kurulduğunu ispat külfeti davacı üzerinde bulunmaktadır. 6100 sayılı HMK’nın “Senetle ispat zorunluluğu” başlıklı 200. maddesinde düzenlenen “(1) Bir hakkın doğumu, düşürülmesi, devri, değiştirilmesi, yenilenmesi, ertelenmesi, ikrarı ve itfası amacıyla yapılan hukuki işlemlerin, yapıldıkları zamanki miktar veya değerleri ikibinbeşyüz Türk Lirasını geçtiği takdirde senetle ispat olunması gerekir. Bu hukuki işlemlerin miktar veya değeri ödeme veya borçtan kurtarma gibi bir nedenle ikibinbeşyüz Türk Lirasından aşağı düşse bile senetsiz ispat olunamaz. (2) Bu madde uyarınca senetle ispatı gereken hususlarda birinci fıkradaki düzenleme hatırlatılarak karşı tarafın açık muvafakati hâlinde tanık dinlenebilir.” hükmü gereği müddeabihin miktarına göre davacı taraf, taraflar arasında akdi ilişki kurulduğuna ilişkin iddiasını senetle ispat etmek zorundadır.Bu kapsamda, taraflar arasında sözlü eser sözleşmesi ilişkisi kurulduğu yönündeki iddianın ispatı yönünden davacı tarafça dosyaya sunulan delillerin değerlendirilmesi gerekmektedir. Davacı tarafça ibraz edilen, davalı … tarafından “G2” ibaresi yazılarak imzalanan kartvizit, müvekkili tarafından davalıların şantiyesi ile ilgili düzenlenen faturalar, Teknisyenler Odası tarafından yapılan denetime ilişkin tutanak, delil tespiti dosyası, müvekkiline ait işçilerin davalıların şantiyesinde çalışırken çekilmiş fotoğraflar taraflar arasındaki sözleşme ilişkisini ispatlayacak nitelikte yazılı bir belge olmadığı gibi, tanık dinlenmesini mümkün kılacak yazılı delil başlangıcı nitelinde de değildir. Davacı 28/03/2018 tarihli oturumda yemin delilini kullanmayacağını beyan etmiştir. Bu nedenlerle yerel mahkemece taraflar arasındaki eser sözleşmesinin varlığının ispat edilemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Kocaeli 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/03/2018 tarih ve 2017/26 Esas, 2018/226 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 19/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.