Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1131 E. 2020/1275 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1131
KARAR NO : 2020/1275
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 20/03/2018
NUMARASI : 2016/130 Esas, 2018/273 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talebine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı tarafça istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 12/12/2014 tarihli yapım protokolü ile; müvekkilinin, mülkiyeti davalıya ait olan … Mahallesi, … Sokak, No: … Tuzla/İstanbul adresindeki binanın dış cephe giydirme, cam giydirme, dış cephe kaplama, alüminyum doğrama, cam, fotoselli kapı işlerini 15/04/2015 tarihine kadar eksiksiz bir şekilde yapmayı, buna karşılık davalının da yapılacak işlerin karşılığı olarak müvekkiline KDV dahil 357.540,00 TL’nin protokolde yazılı olan vadelerde, gecikme olmaksızın ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, inşaatın ruhsat süresi 2014 yılının sonunda sona erdiğinden, Tuzla Belediyesi’nce inşaatın 12/06/2015 tarihinde durdurdurulduğunu, davalının ruhsat ile ilgili sorunu ortadan kaldırdıktan sonra müvekkilinin inşaata yeniden başladığını, ancak elde olmayan nedenlerle yapılacak işler ve ödemelerin akdedilen protokolde yazılı olan sürelerde yerine getirilemeyeceği anlaşıldığından taraflarca bir tutanak tanzim edildiğini, 12/06/2015 tarihli bu tutanak ile; işlerin tamamlanma ve teslim süresinin 15/04/2015 tarihi yerine 30/08/2015 tarihine kadar uzatıldığını, davalı tarafından müvekkiline 75.000,00 TL tutarında 18/06/2015 vadeli çek verilmesi ve müvekkili tarafından da davalıya 378.000,00 TL meblağlı. 30/09/2015 vadeli bir teminat çeki verilmesi konusunda karşılıklı mutabakata varıldığını, müvekkili tarafından üstlenilen işlerin eksiksiz bir şekilde yapılıp davalıya teslim edildiğini, ancak davalı tarafça iş bedelinden bakiye 83.000,00 TL’nin halen ödelmediğini, müvekkili tarafından hazırlanan inşaatta kullanılan malzemeler ve bu malzemelerin maddi değerini gösterir teklif metninin 10/12/2014 tarihinde davalıya sunulduğunu, davalı tarafından teklife olur verildiğini, müvekkili tarafından teklif metninin altındaki maliyet toplamında yazılı olan miktar kadar teminat çeklerinin davalıya verildiğini, bakiye iş bedelinin ödenmesi için davalıya yapılan ihtarlar üzerine 12/01/2016 tarihinde davalı tarafça müvekkiline gönderilen e-postada; camlar arasında boşluklar olduğu, camlarda kabarmalar ve eğrilikler tespit edildiği belirtilerek kullanılan ürün (Isıcam) için Noterden yazılı garanti istediklerini, ayrıca ürünün montajında da hatalar bulunduğunun bu nedenle bakiye iş bedelinin ödenmeyeceğinin bildirildiğini, müvekkili tarafından davalıya gönderilen Kartal …. Noterliği’nin 19/01/2016 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile mal ile ilgili garanti vermenin sadece üretici firmaya ait bir hak olduğunun, müvekkilinin üretici firma olmadığı için üretmediği bir mal ile ilgili üretici firma gibi garanti veremeyeceğinin, müvekkili tarafından yapım hataları ile ilgili olarak 2 yıllık garanti verildiğinin bildirildiğini, müvekkilinin yaptığı işlerde davalının iddia ettiğinin aksine eksik ya da eksik ya da ayıp bulunmadığını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla bakiye iş bedeli olan 83.000,00 TL’nin mevduata uygulanan en yüksek ticari faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının edimini yapım protokolüne, inşaat genel teknik şartnamesine ve Türk Standartları Enstitüsü tarafından belirlenen ilgili standartlara aykırı olarak ayıplı ve eksik yaptığını, davacı tarafından, teras kat asansör kulesi kaplama ve doğrama işinin hiç yapılmadığını, davacının 10/12/2014 tarihli revize teklifinde bu iş için öngörülen bedelinin 21.862,77 TL olup (toplam tutar üzerinde yapılan % 9,47 iskonto sonucu kalan bedel olan 19.792,00 TL + % 18 KDV = 23.354,56 TL) olduğunu, bu iş hiç yapılmadığından müvekkilinin söz konusu işe ilişkin herhangi bir bedel ödeme yükümlülüğünün olmadığını, ayrıca idari ve personel giriş kapılarına ait sundurmaların ve alt tavan yüzeyleri ile sundurmaları taşıyan ayakların kompozit kaplanması işinin de yapılmadığını, dış cephede 3 adet kompozit panelin yerine konmadığını, alüminyum profil işlerinde ve cam kaplama işlerinde, İnşaat Genel Teknik Şartnamesine uygun olarak cephe kaplamayı taşıyan alüminyum profillerin seçimi ile bu profillerin bina cephesine bağlantı elemanlarının büyüklük ve sayısının seçimi ve cam kaplamaların binanın gövdesine vidalanmadan önce vidaların seçimi için gerekli olan statik hesaplamalar ve rüzgar yükü hesaplarının yapılmadığını, rüzgar yükü hesapları ile bu hesap doğrultusunda kullanılan malzemenin nevinin müvekkili şirkete bildirilmediğini, yangın önleyici saclar ile camlar arasında kalan boşlukların doğru izole edilmediğini, ısı, ses ve yangın izalosyonu için gerekli olan cam yünü / kaya yünü / taş yününün cam cephe ile kat betonları arası boşluklarında usulüne uygun olarak kullanılmadığını, bazı camlarda cama ve kompozite birleşim yerlerinde sızdırmazlık sağlayacak bonding (silikon) çekilmediğini, kat tavanına bağlanan yangın tutucu saclarda eksiklik bulunduğunu, yangın tutucu sacların sadece beton döşemeye bağlanması gerektiğini, ısıcam için TSE standartlarına göre kabul edilen kamburluk oranının % 0,3 olduğunu, yani 1000 mm camda olabilecek maksimum kamburluk oranının 3 mm olduğunu, ancak davacı tarafından yangın önleyici sacların iki ucu ile cam arası boşluğun 3 mm’den az bırakıldığını, montajı yapılan söz konusu camlarda 1000 mm mesafede 8 mm – 10 mm kamburluk olması nedeniyle yangının üst katlara geçişini önlemek için gerekli olan “kesin duman geçirimsizliğinin” montaj sırasında sağlanmadığını, davacı tarafından defolu cam kullanılması ile ilgili olarak dilekçe ekindeki resimlerden, cam ile yangın önleyici sac arasındaki boşluğun 15 mm olduğun, bu boşluğun doldurulması için sac ve lastik conta montajının uygun kalitede yapılmadığının ve camın iki başından alüminyum profillere olan mesafe 170 mm iken, camın ortasında aynı mesafenin 180 mm olduğunun açıkça görüldüğünü, bu durumda davacı tarafından montajı yapılan camlarda protokole, İnşaat Genel Teknik Şartnamesine ve TSE’nin ilgili standartlarına aykırı olarak 10 mm kamburluk olduğunun aşikar olduğunu, bu hususların İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/11 D.İş sayılı dosyasından alınan 15/03/2016 tarihli bilirkişi raporu ile de sabit olduğunu, eksik ve ayıplı mal bedelinin serbest piyasa fiyatlarına göre “yüklenici kârı hariç” KDV dahil 80.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davacı tarafın protokol konusu işleri gereği gibi süresinde ifa etmediği gibi, gecikme nedeniyle müvekkiline gecikme cezası ödemekte yükümlü olduğunu, davacı tarafından 12/06/2015 tarihli tutanakta taahhüt edilen ve 30/08/2015 tarihinde teslim edilmesi kararlaştırılan işlerin teslim edilmediğini, davacı tarafça işin yapımında çalıştırılan işçilerin listesi ile SGK primlerinin yatırıldığını gösterir hizmet listeleri ve SGK’dan işin bittiğine dair SGK kapanış yazısının da bugüne kadar müvekkili şirkete teslim edilmediğini, bu nedenle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili lehine tahakkuk edecek cezai şartın müvekkili lehine mahsubunu talep ettiklerini, müvekkili şirket tarafından davacıya istediği bedelin 30/06/2015 keşide tarihli 303.000,00 TL bedelli çekin davacının da kabulünde olduğu üzere davacıya iade edilerek, söz konusu çek yerine 30/09/2015 keşide tarihli 378.000,00 TL bedelli çekin müvekkili şirkete verilmesi karşılığında – henüz işi ifa etmemiş olmasına rağmen – ödendiğini, 12/06/2015 tarihli tutanakta bahsi geçen 30/09/2015 tarihli teminat çekinin davacıya iade edilmediğini, söz konusu çekin, ifa edilmeyen işe ilişkin teminat fonksiyonu taşıdığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, dayanak alınan bilirkişi raporunda anahtar teslimi olarak tespit edilen fiyat ile işin miktarına göre eksik, ayıp ve kusurların işin tümüne oranının %20 olarak hesaplandığı, işlerin toplam tutarının 303.000,00 TL + 54.540,00 TL KDV olmak üzere toplam 357.540,00 TL olarak belirlendiği, bu konuda bir itilaf olmadığı, davacının dava dilekçesinde tahsil edemediği tutar olarak belirttiği 83.000,00 TL’den eksik iş bedeli toplamı olan 33.521,77 TL’nin düşülmesi sonrasında davacının talep edebileceği alacak miktarının 49.478,23 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 49.478,23 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesiyle, davacı tarafından yapılan işin protokole göre ya hiç yapılmadığını ya da protokole İnşaat Genel Teknik Şartnamesine ve TSE’nin Cam İşleri ile Cam Yapılardaki Yalıtım ve Cam Cephe Katlar Arası İzolasyon standartlarına avkırı olarak ayıplı ve eksik olarak ifa edildiğini, bu husunun 15.07.2017 tarihli uzman görüş raporu ve İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/11 D. İş sayılı dosyasından tanzim edilen 15.03.2016 tarihli bilirkişi raporu ile ve mahkemece mahallinde yapılan keşif akabinde bilirkişi … tarafından tanzim edilen 01.08.2016 tarihli bilirkişi raporunda tespit edildiğini, ancak mahkemece hükme dayanak yapılan 06.12.2016 tarihli bilirkişi hevet raporu ile bila tarihli ek bilirkişi raporunda, dosyada mevcut diğer bilirkişi raporları ve uzman görüşü tespitleri ile çelişkili tespitler yapıldığını, mahkemece bu çelişkiler giderilmeden 06.12.2016 tarihli kök bilirkişi raporu ve ek rapor baz alınarak 49.478,23 TL tutarında bakiye alacak miktarı olduğu yönünde karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek usul ve yasaya aykırı yerel mahkeme kararının kaldırılması için isitinaf kanun yoluna başvurmuştur.Uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Taraflar arasında, davacı şirketin … Mahallesi, … Sokak, No:… Tuzla/İstanbul adresinde bulunan ofis binasının giydirme cam cephe, dış cephe kaplama alüminyum doğrama, cam ve fotoselli kapı işlerinin davacı tarafça yapımı konusunda 12.12.2014 tarihli Yapım Protokolü imzalanmıştır. Protokole göre davacı yüklenici, davalı şirkete ait ofis binasının protokol şartlarına uygun olarak anahtar teslim usulü ile giydirme cam cephe, cam ve fotoselli kapı işleri, dış cephe kaplama, alüminyum doğrama işini üstlenmiş ve işi eksiksiz ve kusursuz olarak tamamlayıp davacı şirkete teslim etmeyi beyan ve taahhüt etmiştir. Sözleşmede işin anahtar teslim götürü bedeli 303.000,00 TL+ KDV olarak belirlenmiştir.Dosyada bulunan İstanbul Anadolu 6. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/11 D. İs sayılı dosyasından alınan inşaat mühendisi … tarafından hazırlanan 15.03.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davacı tarafından eksik, ve ayıplı ifa edilen işler ile hiç yapılmayan işler kalem kalem tespit edilmiş ve bu işlerin davalı tarafından davacı nam ve hesabına 3. kişilere yaptırılarak giderilmesinin takribi değerinin 2016 yılı serbest piyasa fiyatlarına göre yüklenici kârı hariç KDV dahil 80.000.00 TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece dosya üzerinden yaptırılan inceleme sonucu inşaat mühendisi … tarafından tanzim edilen 01.08.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davacı tarafından sözleşme ve ekleri gereğince üstlenilen işin bir kısmının hiç yapılmadığı, yapılan kısmının da eksik ve ayıplı yapıldığı, davacının KDV dahil 377.540,00 TL iş bedelinden talep ettiği 83.000,00 TL bakiye iş bedelinin mahsubu ile davalı tarafından davacıya yapılan ödeme bedelinin 274.540,00 TL olduğu, davacının taahhüt ettiği işi %20 oranında eksik ve ayıplı yaptığı değerlendirildiğinde davacının hak etiği hak ediş tutarının 242.400,00 TL + 43.632,00 TL KDV olmak üzere toplam 286.032,00 TL olduğu, bu miktardan 274.540,00 TL ödeme miktarının düşülmesi sonucu davacının talep edebileceği hak ediş bakiye alacağının 11.492,00 TL olarak belirlendiği belirtilmiştir.Mahkemece, mahallinde yapılan keşif akabinde mimar …, inşaat mühendisi … ve cam dekarötörü … tarafından hazırlanan 22.12.2016 tarihli bilirkişi kurulu kök raporunda; davacı yüklenici tarafından eksik ve ayıplı yapılan iş bedelinin 11.669,00 TL olduğu, bu kısmın bakiye alacak miktarı olarak talep edilen 83.000,00 TL’den mahsubu ile davacının davalıdan talep edebileceği bakiye iş bedelinin 71.331,00TL olarak belirlendiği görülmüş, aynı heyet tarafından tanzim edilen 29.11.2017 tarihli bilirkişi kurul ek raporunda ise, revize teklif mektubunda teras kat asansör kulesinde eksik yapılan kaplama ve doğramalar bedelinin 21.862,77 TL olduğu yönündeki tarafların karşılıklı kabulleri nazara alınarak teras kat ve asansör kulesindeki işlerin davacı tarafça yapılmadığı, bu bedelin, sözleşmeye, şartnamaye, teklif mektubuna ve piyasa rayiçlerine uygun olduğu rapor edilerek kök raporda belirlenen eksik ve ayıplı işler bedeli 11.669,00 TL ile teras kat asansör kulesi eksik iş bedeli olan 21.862,77 TL’nin toplamı olan 33.521,77 TL’nin, davacı tarafça talep edilen 83.000,00TL bakiye iş bedelinden mahsup edildiğinde, davacının istinafa konu eldeki davada talep edebilceği bakiye iş bedeli 49.478,23 TL olarak hesaplanmış, mahkemece bu miktara hükmedilmiştir.Yanlar arasındaki sözleşme, götürü bedelli olduğundan davacı yüklenicinin bu sözleşmeyi kısmen ifa etmesi halinde hak ettiği iş bedeli ya da iş sahibinin fazla ödemesi olup olmadığının, sözleşme ile üstlenilen işin tamamına göre eksik ve kusurlar dikkate alınıp düşülmek suretiyle gerçekleştirilen iş ve imalâtın fiziki oranının tespit edilip, bu oranın götürü bedele uygulanarak hak edilen bedelin hesaplanıp kanıtlanan ödemeler düşülmek suretiyle belirlenmesi gerekir ( bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 30.09.2013 gün 2012/6574 Esas, 2013/5286 Karar; 22.06.2017 gün 2016/631 Esas, 2017/2693 Karar sayılı ilamları). Oysa mahkemece mahallinde yapılan keşif akabinde hazırlanan ve hükme esas alınan bilirkişi kurulu kök ve ek raporlarında bu hususlar gözetilmeksizin hesaplama yapıldığı anlaşılmaktadır.O halde, mahkemece Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatları benimsenmek suretiyle, götürü bedel hesap yöntemine göre inşaat mühendisi … tarafından tanzim edilen 01.08.2016 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda; davacının taahhüt ettiği işi %20 oranında eksik ve ayıplı yaptığı, buna göre işin %80 oranında tamamlandığı anlaşılmaktadır. Sözleşmede kararlaştırılan toplam iş bedeli olan 357.540,00 TL’den davacı tarafça bakiye 83.000,00 TL talep edildiğinden, davalının davacıya yaptığı ödemenin 274.540,00 TL olduğu sonucuna varılmaktadır. Davacı tarafça tamamlanan %80 iş oranına göre davacının hakedişi 357.540,00 x %80 = 286.032,00 TL olarak hesaplanacaktır. Bu hakedişten 274.540,00 TL davalı ödemesinin düşülmesi sonucunda, mahkemece davacının talep edebileceği bakiye iş bedeli alacağı olan 11.492,00 TL yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmesi gerekirken, götürü bedel hesap yöntemi uygulanmaksızın hazırlanan bilirkişi kurulu raporuna göre davanın sonuçlandırılarak yazılı şekilde karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davanın kısmen kabulü ile 11.492,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/03/2018 tarih ve 2016/130 Esas, 2018/273 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3- Davanın KISMEN KABULÜ ile, 11.492,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 785,02 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.417,44 TL harcın mahsubu ile fazla yatırılan 632,42 TL harcın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde davacı tarafa İADESİNE,2-Davacı tarafından yatırılan 785,02 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,3-Davacı tarafından yapılan 254,05 TL tebligat ve posta gideri, 4.500,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 4.754,05 TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 658,24 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye miktarın davacı üzerinde BIRAKILMASINA,4-Davalı tarafından yapılan 41,00 TL tebligat ve posta gideri, 3.000,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 3.041,00 TL yargılama giderinden davanın kabul ve ret oranına göre takdiren 2.619,95 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye miktarın davalı üzerinde BIRAKILMASINA,5-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 3.400,00 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 10.096,04 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 59,10 TL tehir-i icra karar harcı, 65,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 222,20 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa VERİLMESİNE,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 16/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.