Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1103 E. 2020/1159 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1103
KARAR NO: 2020/1159
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/03/2018
NUMARASI: 2014/1476 Esas, 2018/214 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ: 21/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı-karşı davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 09/05/2014 tarihli Protokol uyarınca müvekkilinin davalıdan belirtilen nitelik ve miktardaki alev almaz niteliğini havi ve denizcilik otoriteleri tarafından düzenlenmesi şart olan uluslararası alanda geçerliliği bulunan sertifikaları haiz halıların imalatı ve müvekkiline ait “…” isimli yolcu gemisine döşenmesi konusunda anlaştıklarını, protokolün 4. Maddesi uyarınca 15/05/2014 tarihinde 70.000,00 EURO ödendiğini, davalı tarafından üretilen halıların teste tabi tutulduğunu ve uluslararası standartlara uygun olmadığını, alev almazlık kriterine uymadığının, ev kullanımı için üretildiğinin belirlendiğini, 23/05/2014 tarihinde ihtarname keşide edilerek sözleşmedeki koşulları taşımayan halıların iadesi ve ödenen paranın geri ödenmesinin istenildiğini, davalının cevabı ihtarname ile halıların teslim alınmasının ve bakiye bedelin ödenmesinin istenildiğini, protokole ve uluslararası standartlara uygun olmayan halıların teslimi kabul edilmeyerek sözleşmenin 30/05/2014 tarihli ihtarname ile feshi ve ödenen 70.000,00 Euro’nun davalıdan istenildiğini, buna rağmen ödeme yapılmadığını belirterek, ödenen 70.000,00 Euro’nun 04/06/2014 tarihinden itibaren döviz faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı-karşı davacı vekili, sözleşme konusu halıların teslime hazır şekilde bekletildiğini, davacının bu halıları teslim almaktan kaçındığını, üretimi yapılacak halıların teknik özelliklerinin protokolün 6. maddesinde belirlendiğini ve buna uygun şekilde üretim yapıldığını, bu durumun Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/86 D.iş sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile belirlendiğini, sertifanın teslim tarihi ile aynı gün alınmasının mümkün olmadığını, bu durumun ihtaren davacıya bildirildiğini, davacının halıları teslim almaktan kaçınmasının kötü niyetli bir davranış olduğunu, feshin haksız olduğunu, faturaların iadesinin kabul edilemeyeceğini belirterek 51.500,00 Euro bakiye sözleşme bedeli ile bu sözleşmeye güven sonucu yapılan gümrükleme, nakliye, mahkeme, avukatlık ücreti, ulaşım, depo/ardiye ve harcama değerlerine ilişkin olarak şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminatın dava tarihinden avans faizi ile tahsilini istemiş; 17/08/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile 80.780,32 TL maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece, yapılan labaratuar testleri sonucunda dava konusu halıların uluslararası kriterlere uygun bulunduğu, protokole uygun şekilde üretildiği, ve ayıplı olmadığının kabulü gerektiği, bu durumda davacının halıları teslimden kaçınamayacağı, sözleşmeyi fesihte haksız olduğu ve ödenen bedelin iadesini istenemeyeceği, yapılan teknik incelemeler ve tahliller sonucunda sözleşme konusu halı emtiasında kabule engel olucak herhangi bir ayıp tespit edilemediğinden davacının kabulden kaçınamayacağı, davalı karşı davacının bakiye satım bedelini istiyebileceği, bu nedenle 51.500,00 Euro bakiye satım bedelinin ihtarnamenin tebliğine göre, 30/05/2014 temerrüd tarihinden yürütülecek faizi ile birlikte davacı karşı davalıdan tahsili gerektiği, davalı karşı davacı tarafından dava konusu halıların gümrükleme, vergi, harç vb. işlemleri ile ilgili olarak toplam 40.180,32 TL tutarında harcama yapıldığı, ayrıca, halıların halen saklandığı deponun 232 metre karelik kısmının dava konusu halılara ayrıldığı kabul edilerek toplam 11000 metre karelik kısmı için ödenen aylık 55.000,00 TL bedelinden halıların kapladığı alana isabet eden kısım için (1160×35) 35 aylık kira bedeli toplamı olan 40.600,00 TL’nin daha davalı karşı davacının zararı olarak sözleşmeyi haksız olarak fesheden davacı-karşı davalıdan tahsili gerektiği gerekçesi ile, asıl davanın reddine; karşı davanın kabulü ile 51.500,00 Euro bakiye bedelin 30.05.2014 temerrüd tarihinden itibaren 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek faizi ile birlikte karşı davacı yararına karşı davalıdan tahsiline; 80.780,32 TL maddi tazminatın 1.000,00 TL’sinin dava tarihinden itibaren, bakiye kısmının 17.08.2017 ıslah tarihinden itibaren yürütülecek avans faizi ile birlikte karşı davacı yararına karşı davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Davacı-karşı davalı vekili tarafından süresi için verilen 19/04/2018 ve 30/04/2018 tarihi istinaf başvuru dilekçesi ile; uyuşmazlığa konu halıların yapılmış olan testlerde ev tekstili olarak değerlendirildiğini; uluslararası denizcilik teamülleri ve kuralları gereğince halıların gemide kullanılmaya elverişsiz ve protokole aykırı hali ile müvekkilinin tesellümden imtina ettiği için haksız olduğuna karar verilmesinin hukuka, kamu düzenine kesinlikle aykırılık teşkil ettiğini; davalı tarafından halıların gemiye döşenmeye uygunluğuna dair sertifika alınması gerekliliğinin bilinmediği iddia edilmiş olsa dahi protokolün konusunun cruise gemisine döşenecek halıların üretimi olduğu, bu hususun 08.04.2014 e-posta, teklif mektubu ve taraflar arasında akdedilen protokol ile sabit olduğunu; TBK’nın 471. maddesi uyarınca yüklenicinin, iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek üstlendiği edimi sadakat ve özenle ifa etmek zorunda olduğunu; yüklenici davalının son derece katı güvenlik kurallarına tabi olan yolcu gemilerine döşenecek halılarda olması gereken özelliklerin karşı tarafça bilinmemesi ve sakıncalı bir biçimde “bilinmesinin lüzumlu” olmadığını belirtilmesinin kanuna ve protokole aykırı olduğunu; davalının basiretli tacir olarak hareket etme yükümlülüğü bulunduğunu; davalının halıları başka alıcılara satabilme imkanı varken basiretli tacir olarak davranmayarak müvekkilini zarara uğratma kastıyla hareket ettiğini; davalının Çeşme Limanında yaptığı masrafların, müvekkilini zarara sokma saikiyle yapıldığını, halıların gemiye döşenmeye elverişli olmadığının tüm masraflar doğmadan önce karşı tarafa bildirildiğini, bu hususun mahkeme tarafından dikkate alınmadığını; halıların uzun süre depo edilmesi ve depo ücretinin fahiş olmasının müvekkilini zarara sokmaya çalıştığının ispatı niteliğinde olduğunu; 31 Mayıs 2016 tarihli bilirkişi raporunun bilimsel gerçeklerden uzak olduğunu, raporun düzenlenmesi esnasında, gerekli laboratuvar ve donanım bulunmadığından halıların teste tabi tutulmadan karar verildiğini; bilirkişi raporunda yalnızca taraflar arasında akdedilmiş olan protokole atıf yapılarak ve Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/86 D.İş sayılı dosyası tahtında alınan bilirkişi raporu ve dosya üzerinden yapılan inceleme ile kanaate varıldığını; müvekkili tarafından 15 Nisan 2014 tarihinde …’ da halılar üzerinde yaptırılan test sonucunda halıların ev tekstili/ev halısı olarak sonuçlandırıldığı ve bu durumda davalının hiçbir koşulda sertifika almasının mümkün olmadığının belirlendiğini; yerel mahkemenin bu hususu dikkate almadığını; taraflar arasındaki Protokolün 7. maddesinde açıkça belirtildiği üzere, sözleşmeye konu halıların yukarıda belirtilen teknik özelliklere uygun olarak üretilmesi ve uluslararası sertifikasyonlarının teslim edilmesi şartlarının birlikte arandığını, davalının halılar ile birlikte uluslararası sertifikasyonları da müvekkiline teslim etmesi gerektiğini, yükümlülüklerini sözleşmeye uygun yerine getirmediğini; özen borcu ile yükümlü olduğunu; 09 Mayıs 2017 tarihli bilirkişi raporunun maddi tazminat hesaplamasına esas alınamayacağını; geminin seferine izin verilip verilmeyeceği hususunda Liman Başkanlığı’nın verdiği cevap uyarınca klas kuruluşu ve bayrak ülkesi denetimini dikkate almadan karar verildiğini belirterek müvekkilinin uyuşmazlığa konu halıları teslim almaktan kaçınarak ödediği 70.000 Euro’nun iade edilme talebinin haklı iken karşı davacının bakiye iş bedelini istemesinin ve davacıyı zarara uğratmak kasdı ile yapılan ve talep edilen masrafların adalete aykırı olduğunu; kararın kaldırılarak davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davacı-karşı davalı vekilinin süresinden sonra verdiği 10/12/2018 tarihli istinaf ek beyan dilekçesi değerlendirilmemiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı TBK 470 vedevamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca, davalı tarafından belirtilen teknik özellikteki halıların üretilerek davacı-karşı davalıya ait gemiye yerleştirilmesi işinin yükümlenildiği, bunun karşısında davacı-karşı davalı iş sahibinin de 70.000,00 Euro peşin olmak üzere 51.500,00 Euro bakiye iş bedeli ödemesinin üstlenildiği anlaşılmıştır. Davacı-karşı davalı iş sahibi tarafından, halıların protokole ve uluslararası standartlara uygun olmadığı gerekçesi ile teslimi kabul edilmeyerek sözleşmenin 30/05/2014 tarihli ihtarname ile feshi nedeniyle peşin ödenen 70.000,00 Euro’nun davalı yükleniciden tahsilinin istenildiği; karşı davacı yüklenicinin ise feshin haksız olduğu belirtilerek 51.500,00 Euro bakiye sözleşme bedeli ile bu sözleşmeye güven sonucu yapılan masraflara ilişkin olarak ıslah talebi ile 80.780,32 TL maddi tazminat isteminde bulunmuş olup, uyuşmazlık sözleşmeye konu halıların sözleşme şartlarına uygun üretilip üretilmediği, yüklenici tarafından teslime hazır hale getirilen halıların, iş sahibi tarafından teslim alınmayarak kusurlu olarak sözleşmeyi feshetmiş ise yüklenicinin isteyebileceği olumlu zararın nelerden ibaret olduğuna ilişkindir. Taraflar arasında 09/05/2014 tarihinde düzenlenen Sözleşmenin 4. maddesi uyarınca davalının bu halılara ilişkin olarak alınacak uluslararası yanmazlık sertifikasını 17/07/2014 tarihine kadar alıcıya teslimle yükümlü olduğu; 6.maddesinde genel özelliklerin belirtildiği; 7.maddesi “… A.Ş.’nin halıları belirtilen teknik özelliklere uygun olarak üretmeyi ve uluslararası sertifikasyonları teslim etmeyi taahhüt ve garanti ettiği, alıcının kendisine teslim edilen halıları herhangi bir ehil ekspere kontrol ettirme ve evsafına uygun olmadığı belirlenen malzemelerin tümüyle veya kısmen iade alınmasını ve ödediği paranın kendisine geri ödenmesini talep etme hakkına sahip olduğu hükme bağlanmıştır. Çeşme Asliye Hukuk Mahkemesinin 2014/86 D.iş sayılı dosyasından yapılan tespit sonucunda düzenlenen 30/06/2014 tarihli raporda, teslime hazır edilen halıların Çeşme Liman Gümrüğünde teslime hazır olduğu, protokole göre miktar yönünden uygun olduğu, ancak tartılamadığı için m2 ağırlığı konusunda değerlendirme yapılamadığı, alev yayılması gözlenmediği ancak kullanım alanlarına uygun test yöntemleri ile test edilmesi gerektiği belirlenmiştir. Düzce 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/19 Talimat sayı ile alınan 31/05/2016 tarihli bilirkişi raporunda; yerinde incelenen halıların gerekli laboratuar ve donanım bulunmadığından numuneler üzerinden teste tabi tutulamadığı, protokolün 6.maddesinin halıların teknik özellikleri açısından düzenlenmediği, hangi yanmazlık testine tabi tutulacağı, testin hangi kuruluştan alınması gerektiğinin, gramajın sırt kaplamalı mı, kaplamasız mı olduğunun protokolde belirtilmediğinden halıların protokole uygun olup olmadığının bilinemeyeceği, 3 ayrı laboratuar ortamında yapılan testlerin farklı olduğu, bu nedenle değerleme yapılamadığı, tarafların üretim aşamasında iletişim halinde oldukları, bu sebeple davalının protokole uygun davrandığı belirtilmiştir. Mahkemece yapılan incelemede, bilirkişi heyetinin 29/03/2017 tarihinde ön rapor verdiği ve 09/05/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda; 15 Nisan 2014 tarihli … raporunda halıların metanamin yanma testinden geçtiği; 06/11/2014 tarihli … laboratuarından alınan raporda halıların konstrüksiyonel özellikleri hem de yanma standardına göre sertifikalarını almış oldukları, ancak raporlarda toksik gaz testlerinin yapılmadığı anlaşıldığından TSE yapı malzemeleri yangın ve akustik laboratuarında halıların teste tabi tutulduğu ve yapılan teknik inceleme sonucunda dava konusu halıların kolay tutuşmadığı, yanarken duman oluşturmadığı ya da çok sınırlı seviyede oluşturduğu ve toksit gaz üretimi Solas yönetmeliklerinin FTP prosödürlerinde tarif edilen duman yoğunluğu ve toksit gaz kriterlerini karşıladığı için ayıplı olmadığı, halıların protokole uygun olup davacı-karşı davalının ayıp iddiasının yerinde olmadığı, bu nedenle ödenen 70.000,00 Euro’nun istirdadının istenemeyeceği; tarafların defter incelemeleri sonucu davacı karşı davalının bakiye satım bedeli 51.500,00 Euro ile Euro cinsinden yapılan harcamalar işlem günü kurundan TL’ye çevrilerek sözleşmeye güvenerek yapmış olduğu, gümrükleme, evrak, vergi, depo gideri, kapsamında belgeli harcama tutarı olan toplam 40.180,32 TL’nin ayrıca Mayıs 2014 tarihinden dava tarihine kadar aylık 5.000,00 TL üzerinden kapladığı alana göre aylık 105.45 TL’ye göre geçen 7 ay için 738,18 TL, rapor tarihine kadar 35 ayda 3.690,91 TL halı depolama maliyetini davalıdan isteyebileceği belirtilmiştir. Davalı-karşı davacı yüklenici tarafından, davacı-karşı davalıya Bakırköy …Noterliği’nin 26.05.2014 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile ürünlerin sözleşme gereği hazırlandığı ve Çeşme Limanı’nda bekletildiği, halıların teslim alınması, bakiye bedelin ödenmesi ihtarı üzerine; davacı-karşı davalı iş sahibi tarafından, davalıya Kadıköy …Noterliği’nin 30.05.2014 tarih … yevmiye nolu ihtarname ile Protokolde açıkça yazılı bulunan şartları haiz olmayan halıların gemide kullanılmasının imkansızlığı nedeniyle sözleşmeyi fesih ettikleri ve 70.000 Euro’nun iadesinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan yargılamada toplanan deliller, alınan bilirkişi raporları ve taraf iddiaları birlikte değerlendirildiğinde, sözleşme konusu halıların taraflar arasındaki sözleşmeye uygun üretildiği, davacı-karşı davalının ayıp iddiasının yerinde olmadığı, davacı-karşı davalının istinafında belirttiği geminin seferine izin verilip verilmeyeceği hususunun bilirkişi raporunda değerlendirildiği göz önüne alındığında davacı-karşı davalı iş sahibinin sözleşmeyi feshinin haksız olduğu sonucuna varılmaktadır. Asıl davada davacı-karşı davalı iş sahibi ödenen bedelin iadesini; karşı davada yüklenici ise bakiye sözleşme bedeli ile bu sözleşmeye güven sonucu yapılan gümrükleme, nakliye, mahkeme, avukatlık ücreti, ulaşım, depo/ardiye ve diğer harcamalarının tahsilini istemektedir. Sözleşmenin feshi halinde taraflar ancak birbirlerine verdiklerini geri isteyebilirler. Fesih halinde menfi zararlar talep edilip, müspet zararlar istenemez ise de, iş sahibinin sözleşmeden haksız olarak dönmesi halinde TBK’nın 112. maddesi kapsamında yüklenici kâr kaybını talep edebilecektir. Bu kapsamda, davacı-karşı davalı iş bedeli olarak yaptığı ödemeleri; davalı-karşı davacı ise, davacı-karşı davalı sözleşmeyi fesihte haksız olduğundan menfi zararlarını ve TBK’nın 112. Maddesi kapsamında kâr kaybını isteyebilecektir. Yüklenicinin kâr kaybı alacağı kural olarak TBK’nın 480. maddesinin ikinci cümlesinde hükme bağlanan “kesinti yöntemine” göre hesaplanacaktır. Bu yönteme göre, dönme zamanında yapılmayan-kalan iş bedeli ya da işe hiç başlanmamış ise iş bedelinin tamamından işin yapılmaması veya tamamlanmaması nedeniyle yüklenicinin yapmaktan kurtulduğu işçilik, malzeme, vergi, sigorta, amortisman vs. giderleri ile kalan sürede başka bir iş yaparak kazandığı ya da kazanmaktan bilerek kaçındığı yararların düşülmesi suretiyle kâr kaybının hesaplanması gerekir. Somut olayda, yüklenici halıları üretmiş ve teslime hazır etmiş ise de iş sahibinin teslim almaması nedeniyle teslim edemediğinden, sözleşme konusu halıların yüklenici elinde olduğu anlaşılmaktadır. Sözleşme feshedildiğinden iş sahibi halıları teslim almaya zorlanamayacaktır. Bu durumda, mahkemece asıl davada davacı-karşı davalı iş sahibinin ödediği bedelin iadesine karar verilmesi; karşı davada da yüklenici haksız fesih nedeniyle kâr kaybı ve menfi zararlarını talep edilebilecek iken, yüklenicinin eseri tamamlayarak teslime hazır hale getirdiği göz önüne alındığında, yukarıda bahsi geçen kesinti yönteminin uygulanması mümkün olmadığından, yüklenicinin hakettiği toplam iş bedelinden, elindeki halıları piyasada satabileceği bedel hesaplanıp, halıların piyasa malı olarak satış bedelinin iş bedelinden düşülmesi, ayrıca yüklenicinin menfi zarar kapsamında talep ettiği alacaklardan sözleşmenin feshi nedeniyle isteyebileceği menfi zarar alacağı varsa bu miktarın hesaplattırılması ile yüklenici tarafından talep edilebilecek toplam alacak miktarı belirlenip, davalı-karşı davacı karara karşı istinaf talebinde bulunmadığından, karşı dava yönünden davacı-karşı davalının kazanılmış hakkı da gözetilerek, yüklenici alacağının hüküm altına alınması gerekirken, bu hususlar üzerinde durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı-karşı davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak, yukarıda belirtilen hususlarda bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davacı-karşı davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2018 tarih, 2014/1476 esas, 2018/214 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davacı-karşı davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine, 5-Davacı-karşı davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı-karşı davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 21/10/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.