Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1080 E. 2018/858 K. 26.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1080
KARAR NO : 2018/858
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/04/2018 (istinafa konu ara karar)
NUMARASI : 2018/270 Esas, (derdest)
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
TALEP : İhtiyati haciz
KARAR TARİHİ : 26/06/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili firma ile davalı firma arasında 28/03/2017 tarihinde mimarlık hizmetleri sözleşmesi akdedildiğini, sözleşme gereği yapılacak işler için ayrıca ek hizmetler sözleşmesi imzalandığını, davacı tarafın sözleşme gereğince edimlerini eksiksiz şekilde ifa ettiğini, sözleşme bedeline ilişkin fatura düzenleyerek davalıya tebliğ edildiğini, davalı tarafın faturaya süresi içinde itirazda bulunmadığını, dava konusu borç miktarının bir kısmının davalı tarafından ödendiğini, yapılan iş karşılığı olan 324.495,28-TL bedelli faturanın 120.999,00-TL’lik kısmının ödendiğini geri kalan kısmının ödenmediğini ve bakiye borç miktarının tahsili amacıyla davalı şirket aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, davalının haksız yere takibe itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali, icra inkar tazminatı talebinde bulunmuş ayrıca dava dilekçesinde; müvekkilinin muaccel bir alacağının olduğunu, alacağın rehinle temin edilmediğini, dosyaya ibraz edilen faturalara göre müvekkilinin alacaklı olduğunun sabit olduğunu, dosyaya sunulan sözleşmeler de göz önüne alınarak ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir.
Davacı taraf dosyaya, taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve faturaları ibraz etmiş, ancak ödemeye ilişkin belge sunmamıştır.
Yerel mahkeme tensip ara kararıyla şartları gerçekleşmediğinden ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir. Bunun üzerine davacı vekili tensiple verilen ara kararına karşı 06/04/2018 tarihli dilekçesiyle itirazda bulunmuş, ihtiyati haciz talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılarak davalı şirketin malvarlığı aleyhine ihtiyati haciz tesis edilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin itiraz dilekçesi üzerine ilk derece mahkemesi istinaf incelemesine konu ara kararında, yine şartları gerçekleşmediğinden davacı vekilinin ihtiyati haciz talebinin reddine karar vermiştir.
Bu karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuş istinaf dilekçesinde; somut olayda ihtiyati haciz için gerekli şartların oluştuğunu, taraflar arasındaki sözleşmelerin ve düzenlenen faturanın yaklaşık ispat kuralı muvacehesinde ihtiyati haciz kararı verilmesi için yeterli olduğunu belirterek yerel mahkeme ara kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
İcra İflâs Hukukundaki ihtiyati haciz müessesi, medenî usul hukukundaki ihtiyati tedbir ve idare hukukundaki yürütmenin durdurulması müesseseleri gibi bir geçici hukuki koruma önlemidir. Türk hukuku açısından etkin hukukî himayenin sağlanmasının hukuk devletinin bir gereği ve dolayısıyla Anayasa’nın bir emri olduğunu kabul etmek gerekir. Her ne kadar yürütmenin durdurulmasında (1982 Anayasası m.125,V) olduğu gibi Anayasada doğrudan ihtiyati haciz ve ihtiyati tedbir kurumlarının düzenlenmesini emreden açık bir hüküm yoksa da Anayasanın 2’nci maddesinde yer alan “hukuk devleti” ilkesinin, kanun koyucuya, bireylere etkin hukukî himaye sağlama ödevini vermiş olduğundan şüphe etmemek gerekir. İhtiyati haciz açısından soruna bakıldığında, takip borçlusu, mallarını kaçırarak haksız çıkacağını tahmin ettiği bir takibin sonuçlarından kurtulabilir. İşte buna engel olmak, elde edilen hakkın aynen gerçekleştirilmesini sağlamak hukuk düzeninin görevidir.
İcra ve İflâs Kanunu’nun (İİK’nun) 257’nci maddesinin 1’nci fıkrası uyarınca “Rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısı, borçlunun yedinde veya üçüncü şahısta olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacaklariyle diğer haklarını ihtiyaten haczettirebilir.” Bu hükme göre, bir para alacağının vadesinin gelmesi hâlinde alacaklı ihtiyati haciz talebinde bulunabilecektir. İİK’nun 258’nci maddenin 1’nci fıkrası uyarınca, “…Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeğe mecburdur….” Bu hükme göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için yaklaşık ispat yeterli olup, kesin bir ispat aranmamakta ise de özellikle hukukî bir işlem söz konusu olduğunda, alacağın varlığının ve muaccel olduğunun yazılı bir belgeye veya belgeler zincirine dayanması tercih edilmesi gereken bir seçenektir.
Ayrıca, yukarıda açıklandığı üzere, ihtiyati haciz koşullarının oluştuğunun yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlanması hâlinde ihtiyati haciz kararı verilebileceği İİK’nun 258’nci maddesinde düzenlenmiştir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş, özellikle İİK’nun 257 ve 258’nci maddeleri gözetilip, ibraz edilen delillere göre alacağın varlığı ve muaccel olduğu konusunda kanaat edinilmesi hâlinde ihtiyati haciz isteminin kabul edilmesi, aksi hâlde istemin reddine karar verilmesinden ibarettir.
Davacı tarafça gerek dava dosyasına gerek takip dosyasına ihtiyati haciz talebini haklı gösterecek herhangi bir delil belge ibraz edilmemiştir.
Bu itibarla yerel mahkemece yaklaşık ispata ilişkin koşullar oluştuğunda talep halinde davanın ilerleyen aşamalarında ihtiyati haciz kararı verilmesi mümkün olup bu aşamada ilk derece mahkemesinin kararı dosyaya sunulan delillere ve açıklanan ilke ve değerlendirmelere göre yerinde olduğundan alacaklı tarafın istinaf isteminin reddi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/04/2018 tarih ve 2018/270 Esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 26/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.