Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1067 E. 2020/1157 K. 21.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1067
KARAR NO : 2020/1157
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2018
NUMARASI : 2017/109 Esas, 2018/134 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 21/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, davacıya ait çalışma odasının montaj da dahil olmak üzere özel imalat ürün ve mobilyalarının ve dekorasyon işlerinin toplam 70.800 TL bedelle yapılması konusunda davalı yüklenici ile müvekkilinin anlaşmaya vardığını, müvekkilinin kendi edimini yerine getirdiği ve 70.800,00 TL’nin davalı yükleniciye ödendiğini, ancak davalı yüklenicinin montajını yapıp teslim ettiği özel imalat ürün ve mobilyalarda bir süre sonra ayıplar oluştuğundan Beyoğlu …. Noterliğinin 04/08/2016 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesi ile ayıpların giderilmesinin yükleniciye ihtar edildiğini, davalı yüklenicinin söz konusu ayıpları gidermediğini, İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/1315 D.İş sayılı dosyasından alınan rapora göre 13.570,00 TL ayıplı imalat olduğunun tespit edildiğini, ayıp bedelinin ödenmesi için …. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine başlatılan icra takibine itiraz edildiğini, belirterek, itirazın iptaline, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, masif malzeme kullanımına ilişkin özelliğin başlangıçta bildirildiğini, ayrıca bu malzemenin doğasından kaynaklanan ufak hareketlenmenin dolgu ile olduğunu ve malzemenin tüm sanatsal özelliğini ortadan kaldıracağının … bildirilmesine rağmen, … masif malzemenin dolgu ile kapatılmasında ısrarcı olduğunu, ancak … isteği üzerine masif malzeme, sanatsal yapısına ve dokusuna aykırı olarak beyaz renge boyandığını, ancak bu uygulamanın ahşap malzemeyi hapsederek, hareketlenmeyi arttırdığını ve belirgin hale getirdiğini, müvekkilinden kaynaklanan bir kusur ve ayıp söz konusu olmadığını, müvekkilinin, işi kusursuz ve ayıpsız olarak teslim ettiğini, tarafların yazılı sözleşme olmaksızın 110.000.00 TL ile anlaştığını ancak bakiye bedelin ödenmediğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; yüklenici tarafından yapılan eserin ayıplı olduğunun tespit edildiği, ayıp giderim bedelinin her iki raporda 13.570,00 TL olarak tespit edildiği, dosya içerisinde mevcut fotoğraflar, beyanlar, bilirkişi raporu ile ayıbın varlığı ve giderim bedelinin ispatlandığı gerekçesiyle, davanın kabulüne; davalının İstanbul …. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında ki itirazın iptaline, %10,50 ticari faizi geçmemek üzere değişen oranlarda ticari faizi ile birlikte tahsil edilebilmesi için takibin devamına; kabul edilen 13.570,00 TL’nin %20’sine tekabül eden 2.714,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak, davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesi ile; taraflar arasında düzenlenen sözleşme uyarınca müvekkilinin, özel tasarım ürünlerinin imalatını gerçekleştirerek davacı şirkete teslim etttiğini, teslimat sonrası davacı şirketin, duvar boyunca yerleştirilen konsolun masif tablasının doğal pürüzlü görünümünden rahatsız olarak müvekkilinin tüm uyarılarına rağmen söz konusu ürünün beyaza boyanarak pürüzlere dolgu yapılması konusunda ısrarcı olunması üzerine müşterinin talebi yerine getirilerek masif tablanın beyaza boyadığını, ancak boyanan masif tablada uyarılarda bulunulduğu gibi zaman içerisinde çatlama ve benzeri deformasyonların gerçekleştiğini; davada, tartışma konusu olgunun, eserin müvekkili tarafından davacı şirkete beyaza boyalı bir halde mi teslim edildiği, yoksa doğal masif renkte teslim edildikten sonra, müvekkilinin tüm uyarılarına rağmen, davacı şirketin talebi üzerine sonradan beyaz renge mi boyandığı meselesi olduğunu; mahkemenin bu konuya değinmediğini, ürün sanki en başta beyaz renkte üretilmiş, teslim edilmiş ve neticede üründe deformasyonlar meydana gelmişçesine olayı değerlendirdiğini; mahkemenin gerekçeli kararın temelini oluşturan ihtilaf konusunun tespitinde hataya düştüğünden, bunun üzerine kurulan her türlü gerekçe ve neticede nihai kararın hukuka aykırı olduğunu; dava konusu eserin ayıplı mal olduğu düşünülüyorsa müvekkilinin sorumluluğuna gidilebilmesi için esere müdahale edilmeden beyaza boyanmadan, ayıbın tespitinin istenmesi gerektiğini; İstanbul 14’üncü Asliye Ticaret Mahkemesi nezdinde 2016/1315 D.İş sayılı dosya ile ve mahkemece yapılan incelemelerin davacının talebi doğrultusunda beyaza boyanıp deforme olan eser üzerinde yapıldığını; mahkemenin hatalı tespitlerle dolu hukuka aykırı bilirkişi raporunu esas alarak karar verdiğini; bilirkişi heyetinin görev sınırlarını aşarak, kendi uzmanlık alanlarında inceleme yapmaktan çok hukuki inceleme ve nitelendirme yaparak, hakimin görev alanına müdahalede bulunduğunu; davacı şirketin, 2015 ve 2016 yıllarına ait ticari defterlerinin açılış kapanış tasdiklerinin olmamasına, dolayısıyla davacı şirketin ticari defterlerinin TTK’nun 64 ve devamı maddeleri anlamında lehine delil olmamasına rağmen, davacı şirketin defterlerine göre müvekkilinin borçlu olduğuna kanaat getirdiğini; dava konusunun bir alacak olmayıp, masif tablanın ayıplı sayılması halinde, ödenecek tazminat olduğunu; tazminatın ise ticari defterlere işlenmesi mümkün olmamasına rağmen, bilirkişi heyeti raporunda, zarara ilişkin tazminatın, davacı şirketin ticari defterleri ile sabit olduğu tespitinde bulunduğunu; dava dosyasında ünitenin tasarımının yer aldığı görsellerde, duvar ünitesinin doğal masif renkte tasarlandığı açıkça ortada olmasına rağmen raporda duvar ünitesinin tasarımının beyaz renkte yapıldığını mütalaa ettiğini; Bilirkişi raporunun delil tespitindeki raporla birebir aynı olduğunu; bu şekilde bilirkişi heyetinin tespitleri maddi gerçeğe tamamen aykırı olmakla, hükme esas alınarak karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğundan mahkeme kararının kaldırılmasına davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1315 D.İş dosyası ile yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda; konsol ahşap ürünün fırınlanmamış ağaçtan yapıldığı, konsol tablasında gözle görülür şekilde 2-3 mm eninde 15-20 cm genişliğinde, 1-2 cm derinliğinde yarıklar, çatlamalar oluştuğu ve gün geçtikçe çatlamaların devam ettiği, cila olarak macun çekilmeden astar atıldığı, son kat cilasının atılmadığı, bunların gözle görülür kusmalara neden olduğu ve ürünün ayıplı olduğu, ayıpların sebebinin konsol yapmaya uygun olmayan fırınlanmamış çatlamaya elverişli ağaç ve kalitesiz malzeme kullanımı ile kötü işçilik olduğu, yönetim kurulu başkan odası olarak tasarlanan alanda çok kötü bir görünüme sebep olduğu, ürünün mevcut haliyle kullanımının mümkün olmadığı, davalı tarafından imal edilerek montajı yapılan söz konusu ürünün yeni ve ayıpsız ürünle değiştirilmesi gerektiği, değişim bedelinin ise malzeme + cila + işçilik + nakliye + montaj + KDV olmak üzere toplamda 13.570,00 TL olduğu tespit edilmiştir. Mahkemece alınan 27/11/2017 tarihli bilirkişi raporunda; taraf defterlerinin usulüne uygun olarak tutulduğu, 8.02.2016 tarihli 60.000,00TL 10.800,00TL (%18 KDV) toplam 70.800,00 TL fatura düzenlediği , yapılan ödemeler toplamının 70.800,00 TL. olduğu, ürün üzerinde yapılan incelemede; Davaya konu olan ürünün 1 adet ahşap konsol tablası olduğu, tabla için kullanılan parça malzemenin 45×75 masif ahşaptan olduğu, bu ürünün tek parçadan oluşmadığı, kişiye özel duvar ünitesinin kaiesinde bulunduğu ve beyaz renkte tasarlandığı; ahşap tablanın beyaz renkte tesliminin yapıldığının dosyadaki resimlerden anlaşıldığı, konsol ahşap ürünün fırınlanmamış ağaçtan yapılması nedeniyle konsol tablasında belli olacak şekilde çatlamaların ve kısımlarından itibaren esnemeler olduğunun, tablanın köşelerinde boyanın dağıldığı; Tablanın tamamında çekilmeden kaynaklanan astar çatlamalarının olduğu, son kat cilasının atılmadığı, ürünün gözle görünür şekilde ayıplı olduğu ayıpların sebebinin konsol yapmaya uygun olmayan fırınlanmamış çatlamaya elverişli ahşap ve kötü işçilikten kaynaklandığı, ürünün kaide kısmında olması sebebiyle değişim için bütün ünitenin sökülmesinin gerektiği; ayıplı ürünün basit bir tamir ile düzeltilemeyeceği, ürünün mevcut haliyle kullanımının mümkün olmadığı için ürünün değiştirilmesi gerektiği, bu değişim bedelinin ise malzeme + cila + işçilik + nakliye ve montaj olmak üzere toplamda 13.570,00 TL olduğu belirtilmiştir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Taraflar arasında akdedilen sözleşme uyarınca davalı yüklenici, davacıya ait, çalışma odasının montaj da dahil olmak üzere özel imalat ürün ve mobilyalarının ve dekorasyon işlerinin toplam 70.800,00 TL bedelle yapılması konusunda anlaşmaya varılmıştır. Davacı iş sahibi tarafından, sözleşmeye dayalı yapılan işin ayıplı yapıldığı iddia edilerek ayıp bedeli 13.570,00 TL’nin davalı yükleniciden tahsili için İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibine, davalı tarafından itiraz üzerine itirazın iptali davası açılmıştır. Eser sözleşmesi iş sahibinin ödemeyi taahhüt ettiği ücret karşılığında yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi ve teslim etmeyi üstlendiği iki taraf için hak doğuran ve borç yükleyen bir sözleşmedir. Eser sözleşmesinde iş sahibinin asli borcu TBK 470.maddesi çerçevesinde meydana getirilen eser karşılığında bir miktar pararın ödenmesi, yüklenicinin borcu ise eseri zamanında ve ayıpsız olarak imal ve teslim etmektir. Eser sözleşmesinde yüklenicinin ayıptan sorumluluğu TBK’nın 474 ile 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Yüklenicinin ayıptan sorumlu olabilmesi için eserin iş sahibine teslim edilmesi, eserin ayıplı olması, eserin iş sahibi tarafından kabul edilmemiş veya kabul edilmek zorunda olunmaması, eserin iş sahibi tarafından muayene ve ihbar külfetinin yerine getirilmiş olması, eserdeki ayıbın iş sahibinin tutumundan kaynaklanmamış olması ve son olarak ayıplı teslimden doğan hakların süresi içinde kullanılması gerekmektedir. Ayıp, teslim edilen eserde sözleşme ile kararlaştırılmış olan veya dürüstlük kuralına göre olması gereken ya da kanunun öngördüğü niteliklerin bulunmaması olarak nitelendirileceğinden ayıplı bir eserin imali ve teslimi sözleşmenin gereği gibi ifa edilmediğini gösterir.Eserin teslim alınmasından sonra açıkça görülen veya usulüne göre yapılan bir muayene ile görülebilen ayıplar açık ayıp, bu şekilde tespit edilemeyen ancak zaman içerisinde eser kullanılırken ortaya çıkan ayıplar ise gizli ayıp olarak nitelendirilir.TBK’nın 474/1.maddesi gereğince açık ayıplar bakımından iş sahibi işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve uygun bir süre içerisinde tespit ettiği ayıpların yükleniciye bildirmekle yükümlüdür. İş sahibi bu külfetleri yerine getirmezse ayıp dolayısıyla kendisine tanınan haklardan yararlanamayacaktır.TBK’nın 477/1. maddesi gereğince gizli ayıplar açısından ise, ayıp ortaya çıkar çıkmaz derhal yükleniciye bildirilmelidir. Davacının ayıp iddiasına karşılık davalı tarafından masif malzeme kullanımına ilişkin özelliğin bildirilmesine rağmen, iş sahibinin ısrarı üzerine masif malzemenin teslimden sonra beyaz renge boyandığı, müvekkilinden kaynaklanan bir kusur ve ayıp söz konusu olmadığı, müvekkilinin, işi kusursuz ve ayıpsız olarak teslim ettiğini savunmuş ise de, basiretli bir tacir olarak, bu işlemin yapılması halinde ürünün ayıplı hale geleceği konusunda iş sahibini uyarması gerektiği ve uyarı yaptığına dair yargılama sırasında delil ibraz etmediği ve savunmasını delillendiremediğine göre meydana gelen sonuçtan sorumludur. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda ve tespit raporunda yüklenici tarafından yapılan üründe ayıplı işler bulunduğu, ayıp bedelinin 13.570,00 TL olduğu belirlenmiş olup davalı tarafından süresinde ihbar yükümlülüğünün yerine getirildiği, mahkemece bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verildiği, delillerin dosya kapsamına uygun olarak değerlendirildiği, verilen kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28/02/2018 tarih ve 2017/109 esas, 2018/134 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 926,96 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 231,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 695,06 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, KESİN olmak üzere 21/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.