Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1063 E. 2020/1197 K. 03.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1063
KARAR NO: 2020/1197
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/10/2017
NUMARASI: 2015/554 Esas, 2017/914 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ: 03/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davacı ile davalı arasında devam eden ticari ilişki ve cari hesap bulunduğunu, bu kapsamda düzenlenen 2 adet faturaya dayalı olarak davalı aleyhine başlatılan icra takibine davalı tarafça haksız olarak kısmi itirazda bulunulduğunu, itiraz dilekçesinde 7.917,84 TL borcun bulunmadığının beyan edildiğini, faturalarda bahsi geçen ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğu itirazının kötü niyetli olduğunu, süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını, itirazda … nolu faturadan bahsedilmediğini, takibe konu faturalarda bahsi geçen ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğunun ileri sürüldüğünü, halbuki takibe konu faturaların ihtarnameye konu faturadan farklı olduğunu, bu faturalara bir itiraz olmadığını belirterek itirazın iptaline ve %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini dava ve talep etmiştir. Davalı vekilince, takibe itiraz dilekçesinde, faturada bahsi geçen ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğu, müvekkili şirketin borcunun 13.499,20 TL olduğu, borcun bakiye kısmına, takip öncesi işlemiş faizi de dahil olmak üzere tüm fer’ilerine itiraz ettikleri belirtilmiş, davaya cevap dilekçesinde de, aynı itirazını tekrar etmiş, davacıya 7.788,00 TL “fiyat farkı” faturası düzenlendiğini, bunun e-posta yazışmalarında da mevcut olduğunu, müvekkili tarafından davacıya verilen 14.471,50 TL ve 11.994,70 TL’lik 2 adet çekin bir kısmı … nolu faturaya istinaden olduğundan ve bu faturaya karşı itiraz edildiğinden bu ödemelerin takibe konu 2 adet faturaya mahsup edilmesi gerektiğini, ürünlerdeki ayıpların duvarlara asıldıktan bir müddet sonra ortaya çıktığını, ayıplar tespit edildikten sonra 10/08/2015 tarihli e-posta ile davacıya bildirildiğini belirterek davanını reddini istemiştir. Mahkemece, mallardaki ayıpların açık ayıp niteliğinde olduğu, yaklaşık 2,5 ay sonra yapılan ayıp ihbarinin süresinde olmadığı, ayıplı olduğu iddia edilen mallara ilişkin … nolu faturanın icra takibine konu edilmediği, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile takibin 7.788,00 TL asıl alacak üzerinden devamına ve icra inkar tazminatı talebinin kabulüne karar verilmiştir. Davalı istinaf dilekçesinde, ürünlerdeki ayıpların gizli ayıp niteliğinde olduğunu, bunlar ortaya çıkar çıkmaz ayıp ihbarında bulunulduğunu, … nolu fatura için ödenen bedelin takibe konu faturalara mahsup edilmesi gerektiğini, ek rapor taleplerinin haksız olarak reddedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeline ilişkin olarak başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Davacı ve davalı arasında PVC (duvarlara yapıştırılan reklam afişi) ürünlerinin imalatına ilişkin devam eden bir cari hesap ilişkisi mevcuttur. Davaya konu takipte de bu kapsamında düzenlenen 2 adet faturaya dayalı olarak 21.212,25 TL (bakiye iş bedeli) asıl alacak ve 204,79 TL işlemiş faiz toplamı 21.417,04 TL’nin davalıdan tahsili talep edilmiştir. Davalı vekilince takibe itiraz dilekçesinde, takibe konu faturalarda bahsi geçen ürünlerin bir kısmının ayıplı olduğu, bu nedenle borcun sadece 13.499,20 TL’lik kısmının kabul edildiği belirtilirken, cevap dilekçesinde takibe konu faturalara ilişkin malların değil o faturaların öncesinde düzenlenen (takibe konu olmayan) … numaralı faturaya ilişkin malların ayıplı olduğu, bu nedenle bu faturaya ilişkin yapılan ödemelerin takibe konu faturalara mahsup edilmesi gerektiği belirtilmiştir. Buna göre, taraflar arasındaki uyuşmazlık, davaya konu icra takibine konu olmayan … nolu faturaya ilişkin ürünlerin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise açık mı gizli mi ayıplı oldukları, ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı, bu fatura için ödenen bedelin takibe konu faturalara mahsup edilip edilemeyeceği hususlarına ilişkindir. Mahkemece alınan mali müşavir, makine yüksek mühendisi ve hukukçu bilirkişiden oluşan 3 kişilik bilirkişi heyeti raporunda, davalı tarafça kabul edilmeyen 6 tane örneğin mahkemeye sunulduğu, bunlar üzerinde yapılan incelemede; 2 tanesinde kırmızı renklerin hiç çıkmadığının, lacivert renklerin soluk açık mavi olarak çıktığının, 2 tanesinde kırmızı renklerin ancak iki metre mesafeden çok açık leke olarak seçilebildiğinin, içindeki yazının hiçbir şekilde okunamadığının, lacivert renklerinde soluk açık mavi olarak çıktığının, 2 tanesinde kırmızı renklerin açık turuncu, lacivert renklerin soluk açık mavi olarak çıktığının, 6 tanesininde bu halleri ile kesinlikle kullanılamayacağının, mevcut baskıların açık ayıp niteliğinde olduğunun, davalıya teslimi anında gözle görülebilecek ve kolaylıkla tespit edilebilecek nitelikte olduklarından gizli ayıp olarak değerlendirilemeyeceklerinin belirtildiği anlaşılmaktadır. Davalı tarafça, ürünlerin belli bir kullanımdan sonra tahrifata uğradıkları belirtilmiş ise de, buna ilişkin olarak yaptırılan bir tespit ve sunulan ayıplı ürün örneği bulunmamaktadır. Davalı tarafça sunulan ayıplı ürün örnekleri üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde tespit edilen ayıplar yukarıda belirtildiği gibidir. Bu nedenle, ürünlerin davalıya teslimi anında mevcut oldukları ve açık ayıp niteliğinde oldukları anlaşılan ayıplarla ilgili olarak, bunlara ilişkin … nolu fatura tarihi olan 21/05/2015 tarihinden yaklaşık 2,5 ay sonra iade faturasının düzenlenmiş olması karşısında süresinde ayıp bildirimi yükümlülüğünün yerine getirilmemiş olduğu, davalının ticari defter kayıtlarında da söz konusu faturanın aynı tarihte kaydedildiği, kaldı ki ayıplı olduğu belirtilen ürünlere ilişkin … nolu faturanın icra takibine de konu edilmediği, buna göre davalı tarafın takibe konu olmayan faturaya konu ürünlerden kaynaklı ayıp iddiası kapsamında mahsup talebin yerinde olmadığı, ilk derece mahkemesince de bu yönde yapılan değerlendirmenin yerine olduğu anlaşılmıştır. Ancak davalı/borçlu vekilince, takibe yapılan itirazda açık bir şekilde sadece asıl alacak bakımından 13.499,20 TL’lik kısmın kabul edildiği, borcun bakiye kısmına, takip öncesi işlemiş faizi de dahil olmak üzere itiraz edildiğinin belirtilmesine; buna göre itiraz edilen bakiye asıl alacak miktarının 7.713,05 TL, işlemiş faiz miktarının 204,79 TL olmasına; dava dilekçesinde belirtilen harca esas miktar olan 7.917,84 TL’nin bu asıl alacak ve işlemiş faiz miktarının toplamına tekabül etmesine; gerekçeli kararda sadece asıl alacak miktarı üzerinden değerlendirme yapılıp işlemiş faiz yönünden bir değerlendirme yapılmamasına ve bilirkişi raporunda da davalı/borçlu tarafın takipten önce temerrüte düşürülmemiş olduğundan işlemiş faiz talep edilemeyeceği belirtilmesine; dosyada da takipten önce davalının temerrüte düşürüldüğüne dair bir kayda rastlanmamasına; hüküm kurulurken de takibin sadece asıl alacağın 7.788,00 TL’lik kısmı yönünden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiş olmasına rağmen, talep aşılmak suretiyle itiraz edilen asıl alacak miktarı 7.713,05 TL’den daha fazla bir miktar olan 7.788,00 TL (iade faturası tutarı) asıl alacak üzerinden itirazın iptaline ve takibin bu miktar üzerinden devamına karar verilmiş olması HMK’nın 26/1 maddesine açıkça aykırı olduğundan ve bu husus HMK’nın 355/1 maddesi gereğince kamu düzenine aykırılık oluşturduğundan res’en gözetilmesi gerektiğinden, davalı vekilinin istinafının usulen kabulü ile, kararın kaldırılmasına, mahkemece verilen kararda talep aşıldığından 7.713,05 TL asıl alacak üzerinden itirazın iptaline, fazlaya ilişkin talebi reddine, itirazın iptaline karar verilen miktar üzerinden davacı lehine %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine dair yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere; A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 2-İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/10/2017 tarih ve 2015/554 esas, 2017/914 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3- Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu … İcra Dairesinin … esas sayılı icra dosyasında takibe konu asıl alacağın 7.713,05 TL lik kısmı yönüden İİK 67 maddesi uyarınca İTİRAZIN İPTALİNE, takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin REDDİNE, 3-Takibe konu 7.713,05 TL asıl alacağın %20 si oranında icra inkar tazminatının İİK 67 maddesi uyarınca davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Karar tarihinde yürürlükte olan Harçlar Kanunu’na göre alınması gerekli 526,88 TL karar ilam harcından dava açılırken peşin olarak yatırılan 27,70 TL harç ile icra dosyasına yatırılan 107,09 TL harcın mahsubu ile bakiye 392,09 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına, 2-Davacı tarafça peşin olarak yatırılan 27,70 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 3-Davacı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T.’ye göre 1.980,00TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 4-Davalı taraf kendini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan A.A.Ü.T. 13/2 maddesi uyarınca 204,79 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, 5-Davacı tarafça tebligat ve posta gideri olarak yapılan 104,00 TL ile bilirkişi ücreti olarak yapılan 1.500,00TL toplamı 1.604,00TL yargılama giderinin kabul red oranına (%97,41) göre 1.562,45 TL ‘sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye 41,56 TL yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına, 6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davalı tarafından yatırılan 150,00 TL istinaf karar harcının istek halinde ve karar kesinleştiğinde kendisine iadesine, 2-Davalı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 59,10 TL tehir-i icra karar harcı, 31,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 188,70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı tarafa verilmesine, 3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 03/11/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.