Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1059 E. 2020/1120 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1059
KARAR NO : 2020/1120
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 10/04/2018
NUMARASI : 2017/395 Esas, 2018/286 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın iptali
KARAR TARİHİ : 19/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karara karşı taraflarca istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, müvekkili tarafından davalı hakkında 20/03/2017 tarihinde İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız takip başlatıldığını, davalıya gönderilen ödeme emrinin tebliğ edildiğini, davalının süresinde itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, 31/12/2014 tarihli mutabakatnameye göre müvekkilinin davalıdan 120683,19 TL alacaklı olduğunu, borçlunun yaptığı itiraz üzerine yaptıkları araştırmada davalının müvekkiline 09/01/2015 tarihinde 20000,00 TL, 26/01/2015 tarihinde 10000,00 TL olmak üzere toplam 30000,00 TL ödemede bulunduğunu, davalı tarafından kendilerine gönderilen 31/12/2015 tarihli mutabakatnamede müvekkilinin davalıdan 90683,19 TL alacaklı olduğunu, takip başladıktan sonra 12/04/2017 tarihinde davalının müvekkiline 90683,19 TL haricen ödeme yaptığını, böylelikle davalının işin yapılmadığı yönündeki itirazın dayanaksız kaldığını ileri sürerek, davalı borçlunun 90683,19 TL üzerinden yaptığı ödeme dikkate alınarak tahsilde tekerrür olmayacak şekilde itirazın iptali ile takibin devamına, takibin başladığı 20/03/2017 tarihinden ödemenin yapıldığı 12/04/2017 tarihine kadar işleyen avans faizinin müvekkiline ödenmesine, 90863,19 TL üzerinden doğan vekalet ücreti ve diğer yargılama giderlerinin davalıdan tahsiline, % 20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili, davacının sözleşmede belirtilen nitelikte ve markalarda malzeme kullanmadığını, bir kısım işleri tamamlamadığını, davacının yapması gereken bir kısım işlerin müvekkili tarafından yaptırıldığını, davacının zamanında işleri gereğince bitirip zamanında teslim etmemesi nedeniyle müvekkili şirket hakedişlerini zamanında tahsil edemediğini, bu nedenle bir kısım finansman giderlerine katlanmak zorunda kaldıklarını, davacının müvekkili şirketten böyle bir alacağının bulunmaması nedeniyle icra takibine itiraz ettiklerini, daha sonra davacı ile yapılan görüşmede toplam alacağın 90683,19 TL olduğu hususunda anlaşmaya vardıklarını, bu bedelin davacının bildirdiği banka hesabına yatırıldığını ileri sürerek, aleyhlerine açılan davanın reddine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece, davacının takip tarihinden ödemenin yapıldığı 12/04/2017 tarihine kadar süre için avans faiz oranı üzerinden ve takip sonrası işlemiş faiz talebinde bulunabileceği, borcun ödenmesine rağmen bu miktar bakımından itirazın iptali davası açılmasında davacının hukuki yararı bulunmadığını, anılan tarihler arasında işlemiş faiz miktarının 491,20 TL olduğu, muhtıra ile icra harç ve giderlerinin borçludan istenilmesinin her zaman mümkün olduğundan davacının bu yöndeki talebinde de hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle itirazın ödeme tarihine kadar işlemiş 491,20 TL faiz alacağı üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, 18.136,64 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davacı vekili istinaf dilekçesinde, mahkemece verilen kararın infaz edilebilirliğinin bulunmadığını, itirazın iptaline karar verilmediği sürece duran takip üzerinden işlem yapılmasının mümkün olmadığını, itirazın iptaline ilişkin hüküm kurulmadan icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceğini, hükmün çelişkili olduğunu, itiraz iptal edilmediği sürece icra harç ve giderleri ile ilgili takip işlemi yapılamayacağını, takipten sonra yapılan haricen ödemenin TBK m.100 uyarınca icra müdürlüğü tarafından dikkate alınması gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Davalı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili tarafından borcun tamamının dava açılmadan önce ödenmesi nedeniyle davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığını, icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haklı bir dayanağı olmadığını ve davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir.28.11.1956 tarih 15/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararına göre “her davanın açıldığı tarihte tespit edilen durumu hükme esas alınır ve dava; açıldığı tarihteki duruma göre hükme bağlanır.” Bu temel bir usul ilkesidir. Bu ilkenin sonucu olarak, hüküm, uyuşmazlığın başladığı tarihten davanın açıldığı tarihe kadar gerçekleşmiş olayları kapsar. Özel bir nedeni olmadıkça davadan sonraki olayları ve hakları kapsamaz. Bu nedenle dava açıldıktan sonra meydana gelen olaylar ve ortaya çıkan sonuçlar o davanın konusu yapılamaz ve bu durumun ıslah ile de sağlanması mümkün değildir. Bu ilkenin yasal düzenlemelerden doğan bazı istisnaları da vardır. Bunlardan biri olan itirazın iptâli davaları ise icra takibine bağlı davalardan olduğundan, dava tarihi değil, takip tarihine göre karar verilir. Bunun sonucu olarak icra takibinden sonra meydana gelen olaylar re’sen gözetilmesi gereken ödeme gibi durumlar dışında, itirazın iptâlinde haklılık durumunun tespitinde dikkate alınmaz. Bu nedenledir ki takip tarihinde muaccel olmayan bir alacağın, dava tarihinde veya dava tarihinden sonra muaccel hale gelmiş olması alacaklı lehine hüküm kurulmasına neden olmaz (Yargıtay 15. HD. 17/05/2016 tarih, 2015/3241-2016/2839 sayılı kararı). Bunun yanı sıra, icra takibine yapılan itiraz neticesinde icra takibinin durması halinde, mahkemece itirazın iptâli yönünde bir karar verilmediği sürece icra müdürlüğünce bu dosya üzerinde alacaklı istemi yönünden bir işlem yapılması mümkün değildir. (HGK 2012/19-1827-2013/802 K.). Yukarıda yapılan açıklamalarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davacı yüklenici tarafından İstanbul 6. İcra Dairesi’nin 2017/8828 Esas sayılı takip dosyasında, 20/03/2017 tarihinde cari hesaba dayalı olarak 120683,19 TL asıl alacak, 27931,55 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 148614,74 TL alacağın tahsili için icra takibi başlatılmış, davalı tarafça ise icra takibine süresinde itiraz edilmiştir. Davacı taraf, dava dilekçesinde davacı iş sahibinin icra takibinden önce 09/01/2015 tarihinde 20.000,00 TL, 26/01/2015 tarihinde 10.000,00 TL olmak üzere yaptığı toplam 30.000,00 TL ödeme için sehven takip başlattıklarını, alacaklarının bakiyesi olan 90.683,19 TL’nin ise icra takibinden sonra 13/04/2017 tarihinde haricen ödendiğini beyan etmiştir. Aynı hususun davalı tarafça da beyan edilmesi karşısında, alacağın miktarı ve ödendiği tarih konusunda taraflar arasında ihtilaf bulunmadığı, tarafların mutabık oldukları dava konusu 90.683,19 TL alacağın likit olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda mahkemece, takip tarihindeki haklılık durumu dikkate alınarak davanın kabulüne, davalının itirazının 90.683,19 TL asıl alacak yönünden iptaline, takipten sonra yapılan ödemenin infaz sırasında icra müdürlüğünce dikkate alınmasına karar vermesi gerekirken yazılı şekilde karar vermesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen istinaf taleplerinin reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2. bendi gereğince kaldırılarak, davalının icra takibine itirazının 90.683,19 TL yönünden kabulüne, bu miktar yönünden itirazın iptaline, takibin devamına, davacı yararına %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine, davalı tarafından icra takibinden sonra ancak davadan önce dava konusu miktarın haricen ödendiği anlaşıldığından, yapılan ödemeler ile icra borç ve masraf ve vekalet ücreti ve faiz talebi hususunun icra müdürlüğünce infaz sürecinde dikkate alınmasına dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A)1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2-Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3-İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2018 tarih ve 2017/395 Esas, 2018/286 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,4-Davanın KABULÜ ile, İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında davalının icra takibine itirazının 90.683,19 TL yönünden iptaline, takibin bu miktar üzerinden DEVAMINA, 5-Alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,6-Davalı tarafından icra takibinden sonra ancak davadan önce 13/04/2017 tarihinde haricen yapılan 90683,19 TL ödeme ile icra borç ve masraf ve vekalet ücreti ve faiz talebi hususunun icra müdürlüğünce infaz sürecinde DİKKATE ALINMASINA,B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN 1-Alınması gereken 6.194,57 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.548,65 TL harcın (743,07 TL’si icra dosyasına yatırılan) mahsubu ile bakiye 4.645,92 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2- Davacı tarafından yapılan 1.548,65 TL peşin harç, 111,00 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 1.659,65 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, 3-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 12.564,90 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,4-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa İADESİNE, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN
1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde kendisine İADESİNE,2-Davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 23,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 121,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa VERİLMESİNE,3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 19/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.