Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1056 E. 2020/1111 K. 19.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1056
KARAR NO: 2020/1111
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/01/2018
NUMARASI: 2014/2061 Esas, 2018/4 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 19/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı tarafça icra inkar tazminatına hükmedilmemesi nedeniyle istinaf başvurusunda bulunulmuştur. Davacı vekili, taraflar arasında beyaz mermer, mozaik imalatı ile siyah mermerden fıleli patlatma mozaik imalatı sözleşmesi yapıldığını, sözleşme konusu malların 19/07/2012, 16/08/2012 ve 05/09/2012 tarihlerinde 3 parti şeklinde davalı şirketin gösterdiği yerlere teslim edildiğini,müvekkili şirketin sözleşme gereğince üstlendiği edimlerini tam ve ayıpsız olarak yerine getirdiğini, ancak bakiye iş bedelinin davalı tarafça ödenmediğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip yapıldığını, davalının haksız itirazı üzerine takibin durdurulduğunu ileri sürerek davalını itirazının iptaline, takibin devamına ve davalı hakkında %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı adına usulüne uygun tebligat yapılmasına rağmen süresi içerisinde cevap dilekçesi sunmamıştır. Mahkemece, 07/10/2015 ve 04/03/2016 tarihli bilirkişi raporları hükme esas alınmak suretiyle, taraflar arasında mermer işlenmesine ilişkin eser sözleşmesinin kurulduğu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığının davalı tarafça reddedilmediği, tarafların incelenen ticari defterlerinin lehlerine delil olduğu, davacının defterlerine göre, davalıdan takip tarihi itibariyle 35.027,92 TL alacaklı olduğu, ancak davalının defterlerine göre davacının davalıdan olan alacağının 34.477,71 TL olarak gözütktüğü, aradaki farkın davacının geçmiş dönem bakiye cari hesap alacağına ilişkin olduğu, davacının bu fark alacağına dair ispatlayıcı vesikaları dosyaya sunamadığı, dolayısıyla her iki tarafın örtüşen kayıtlarına göre davacının davalıdan 34.477,71 TL alacaklı olduğunun kabul edilmesinin gerektiği, fatura alacağının davalının ticari defterlerinde kayıtlı olması ve T.T.K. 1530/7 madde hükmü gereğince yapılan hesaplama ile 3.715,34 TL işlemiş faiz talep edebileceği ancak takipte 2.272,26 TL talep ettiği, davalının malların ayıplı olduğuna ilişkin olarak yasa gereği üstlendiği ihbar koşulunu yerine getirmediği gibi davaya süresinde yanıt vermediği ve emsal içtihatlar uyarınca süresinde cevap vermeyen tarafın yeni delil ikame edemeyeceği değerlendirildiğinde ayıp iddiasını ispat edemediği bu hususta da rapor alınmasına ve ek inceleme yapılmasına gerek bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasına davalı yanca yapılan itirazın 34.477,71 TL asıl alacak ve 2.272,26 TL işlemiş faiz talebi üzerinden iptaline, asıl alacak yönünden fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacak miktarı yargılama ile belirlendiğinden icra inkar tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesi ile; haksız ve kötü niyetli yapılan itiraz nedeniyle davalının asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatına mahkum edilmesi gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılması için istinaf kanun yoluna başvurmuştur. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan genel haciz yolu ile takipte ödeme emrine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı tahsiline ilişkindir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470. ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici, davalı ise iş sahibidir. Davacı düzenlenen eser sözleşmesi ile yüklenici sıfatıyla davalının müşterilerine beyaz mermer mozaiki le siyah mermerden fileli patlatma mozaik imalatı yapıp teslim etme işini üstlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından, davalı iş sahibi aleyhinde İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından cari hesap alacağına istinaden 35.027,92 TL asıl alacak ve 2.272,26 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 37.300,18 TL’nin tahsili için 01/04/2013 tarihinde genel haciz yolu ile takip yapıldığı, davalı borçlunun 08/04/2013 havale tarihli dilekçesi ile borca ve yetkiye itiraz ettiği, yetkiye itiraz üzerine davacı alacaklının talebi ile dosyanın İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayısına gönderildiği, icra müdürlüğünce yeniden çıkartılan ödeme emrine karşı davalı borçlu tarafından 05/09/2013 havale tarihli dilekçesi ile itiraz edildiği, itiraz üzerine takibin durdurulduğu, istinafa konu eldeki itirazın iptali davasının 1 yıllık yasal hak düşürücü süre içerisinde açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı yüklenici, sözleşme ile üstlendiği edimlerini tam olarak yerine getirdiği halde davalı iş sahibince bakiye iş bedelinin ödenmediğini, davalının, aleyhinde yapılan takibe haksız olarak itiraz ederek takibin durmasına sebebiyet verdiğini, alacağın fatura alacağı olması nedeniyle davalı hakkında icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekteğini ileri sürmüş, mahkemece davanın kısmen kabulüne, alacak likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin ise reddine karar verilmiş, davacı tarafça icra inkar tazminatı yönünden istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. O halde uyuşmazlık, olayda icra inkar tazminatı şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. İtirazın iptali davasında borçlunun haksızlığına karar verilmesi halinde ve alacaklının talep etmiş olması şartıyla, borç miktarının kanunda gösterilen orandan az olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilir. İcra inkar tazminatına karar verilebilmesi için alacağın belirli ya da belirlenebilir olması gerekir. Ancak, hak tartışmalı ise icra inkar tazminatına hükmedilemez. Alacağın likit olması şartıyla itirazın iptali davası sonunda borçlunun itirazının kısmen kabulü halinde dahi, kabul edilen kısım bakımından icra inkar tazminatına hükmedilmelidir. İcra inkar tazminatı, asıl alacak bakımından söz konusu olur. İşlemiş faiz isteği yönünden icra inkar tazminatına hükmedilmesi mümkün değildir. Likit bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması, böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Bu şartlar yoksa likit bir alacaktan söz edilemez. Somut olayda, cari hesap alacağına istinaden yapılan takipte, davacının alacağı yargılama ile belirlenmiş olup, mahkemece bilirkişi raporunda yapılan hesaplama sonucunda bulunan miktara hükmedilmiştir. O halde, mahkemece alacağın yargılama ile belirlenmesinden dolayı likit olmadığından davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi isabetli olmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacının istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/01/2018 tarih ve 2014/2061 Esas, 2018/4 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar harcından peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 18,50 TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde BIRAKILMASINA, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 19/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.