Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1011 E. 2020/1290 K. 16.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1011
KARAR NO : 2020/1290
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 13/02/2018
NUMARASI : 2016/325 Esas, 2018/160 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 16/11/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi gereğince bakiye hak ediş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali talebine ilişkin olup; mahkemece, davanı kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.Davacı vekili, müvekkilinin kuru temizleme ve yıkama işi ile iştigal eden tacir sıfatına haiz kişi olduğunu, iştigal etmiş olduğu iş kolu gereğince davalı şirkete ait olan otel ve işyeri tarafından kendisine gönderilen çarşaf, nevresim, havlu vs. ürünlerin yıkama, ütüleme işlerini yaptığını, yapmış olduğu yıkama, ütüleme vs. işlemlerle ilgili olarak her mal alım ve teslimi ile ilgili olarak davalı şirket çalışan veya yetkililerine teslim fişi imzalatmak sureti ile ürünleri teslim aldığı ve teslim ettiğini, bu teslim fişlerinde ürünlerin adetinin yazılı olduğunu, davalı şirket ile yapmış olduğu işlere karşılık faturaların davalıya teslim edildiğini, müvekkilinin toplamda 11.650,43 TL bakiye alacağının bulunduğu, bakiye alacağın tahsili için İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … E sayılı dosyası ile icra takip işlemi başlatıldığını, davalının itirazından dolayı takibin durdurulmasına karar verildiğini ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, davalının % 20 tazminata mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının icra takibine konu etmiş olduğu faturaları kabul etmediklerini, bahsi geçen teslim fişlerinin de kendilerince imzalanmadığını, davacı tarafından teslim alındığı iddia edilen ürünlerin kendilerince teslim alınmadığını beyan ederek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, davacı tarafın delil listesi ekinde ibraz ettiği Aralık/2015 ve Ocak/2016 aylarında düzenlenmiş ürün teslim fişlerine göre davacının, davalı tarafa yıkama ve ütü hizmetleri sunduğu, tüm teslim fişleri üzerinde davalı şirket kaşesi ve teslim alanların imzası bulunduğu, davalı taraftan yıkanmış ve ütülenmiş ürünleri teslim alanların … olduğu, bu kişilerin davalının sigortalı olduğu, davacı tarafın alacağa konu ettiği 01.02.2016 tarihli 6.529,39 TL tutarındaki irsaliyeli fatura üzerinde teslim alan kısmının imza ve şirket kaşesi bulunmasına rağmen kimi imzaladığının anlaşılamamasına ve 07.01.2016 tarihli 5.121,04 TL tutarındaki fatura üzerinde faturayı teslim alan bilgisi bulunmasa da fatura içeriği hizmetin verildiğinin ürün teslim fişlerinden anlaşıldığı, davalı tarafça ürün teslim fişlerinin şirket yetkilileri tarafından imzalanmadığı ve kabul ettikleri fatura bulunmadığı ileri sürülmesine rağmen davalı tarafın ticari defterlerini inceleme gün ve saatinde mali müşavir bilirkişi incelemesine ibraz etmediği, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre davacı tarafın davalı şirkete hizmet sunduğu ve davacının takip tarihi itibariyle davalıdan 11.650,00 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle, 11.650,00 TL asıl alacak bakımından itirazın iptaline, asıl alacağın % 20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Davalı vekili vekili istinaf dilekçesinde, ticari defterlerinin incelenmediğini, mahkemece müvekkilinin ticari defterlerinin incelenmeden hatalı olarak karar verildiğini, alacağın dayanağı olarak gösterilen belgelerin temsile ve imzaya yetkili kişiler tarafından imzalanmadığı gibi ilgili belgelerin kötüniyetli olarak düzenlendiğini, bilirkişi tarafından eksik ve hatalı rapor düzenlendiğini beyan ederek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklanmaktadır. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir.Davacı, davalı şirkete ait otel işletmesine kuru temizle ve yıkama işlerini yaptığını iddia etmekte, takip alacağını iki adet fatura konusu işe dayandırmaktadır. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamakta ise de, davacı tarafından ibraz edilen bir kısım teslim fişlerinin davalının sigortalı çalışanlarının yine davalı şirkete ait kaşe ile imzalanması karşısında taraflar arasında davalı tarafından getirilen eşyaların yıkanması veya kuru temizleme yapılması konusunda sözleşme ilişkisinin bulunduğu anlaşılmaktadır.Mahkemece, davacının alacağını dayanak gösterdiği fatura konusu işlerin yapıldığının, davacı tarafından ibraz edilen ve davalı çalışanlarının imzasını ve kaşesini içeren teslim fişleri ile ispatlandığı kabul edilmiştir. Buna karşılık, teslim fişlerinin incelenmesinde, temizlenen ürünlerin davalı adına teslimatının … isimli kişilere yapıldığı, SGK’dan gelen yazı cevabında bu kişilerden … davalının sigortalı çalışanı olduğu görülmekte ise de, … isimli kişinin davalının çalışanı olup olmadığı ile bir bilgi verilmediği, mahkemece de bu hususunun araştırılmadığı anlaşılmaktadır.Bu bakımdan, mahkemece teslim fişlerinde adı geçen … isimli kişinin, teslim fişlerinin düzenlendiği tarihte davalı çalışanı olup olmadığının SGK’dan sorulması, davalı çalışanları olduğu tespit edilen kişiler tarafından imzalandığı anlaşılan teslim fişlerinde yazılı bulunan ve yapıldığı ileri sürülen işlerin yapıldıkları tarih itibariyle serbest piyasa rayiçlerine göre bedellerinin belirlenmesi, varsa ödemelerin mahsubu ile sonucuna göre davacı alacağının bulunup bulunmadığı belirlenerek karar verilmesi gerekirken, taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmadığı halde, faturada yazılı bedeller esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde inceleme ve araştırma yapıldıktan sonra oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2018 tarih, 2016/325 Esas, 2018/160 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda DİKKATE ALINMASINA,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 16/11/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.