Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1009 E. 2020/1083 K. 13.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1009
KARAR NO: 2020/1083
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/02/2018
NUMARASI: 2016/229 Esas, 2018/95 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, davalı aleyhine 19.10.2015 tarihli 22.102,55 TL’lik seri no … ve sıra no … fatura ile 19.10.2015 tarihli … sıra nolu sevk irsaliyesine dayalı olarak yetki itirazı sonrasında Bakırköy … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip başlattıklarını, müvekkilin davalı ile yapılan ütü paket işlerinin yapılmasına ilişkin sözleşmeye konu edimini harfiyen ifa ettiğini, müvekkilini ediminde ayıplı ifa bulunmadığını gibi usulüne uygun bir ayıp ihbarı da yapılmadığını, taraflarına herhangi bir reklamasyon faturası keşide edilip teslim ve ihtar edilmediğini, bahse konu reklamasyon faturası ve içeriğini de kabul etmediklerini, takip konusu faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıt altına alındığını belirterek, haksız ve mesnetsiz itirazın iptalini, takibin devamını, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili şirket ile takip alacaklısı şirket arasında yazılı olmayan ütü paket işlerinin yapılmasına dair sözleşme bulunduğunu, ithalatçı … tarafından davalı şirkete … Giyim firması üzerinden verilen siparişlerin üretimi aşamasında davacının da bu ürünlerin ütü paket işlemini üstlendiğini, davacının bu hizmet ifasını hatalı ve özensiz yapması sebebiyle ithalatçı(…) … firmasına ve davalı şirket hatalı bildirim yaparak reklamasyon yaptığını ve bu geri dönüş müvekkiline de yansıdığı için davalı müvekkilinin de buna ilişkin davacıya reklamasyon faturasını tebliğ ettiğini, davacının yaptığı işin davalı tarafından muayene edilmesinin söz konusu olmadığını, davacının ütü ve paket işini tamamladıktan sonra davalıya paketlenmiş ürün teslim ettiğini, işin ayıplı yapılması konusunda müvekkilinin müşterisinden geri dönüş yapıldığını, söz konusu ayıpların adi ayıp değil gizli ayıp kapsamında olduğunu, davacı takip alacaklısının üstlendiği ütü paket işinde edimini kötü ifa etmesininin reklamasyona sebebiyet verdiğini, davalı şirketin bu reklamasyonu davacıya yansıtmış olmasında hukuki hakkı ve meşru menfaati bulunduğunu belirterek, davanın reddini ve davacının takip miktarının %20’si oranında kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir. Mahkemece, ürünler İngiltere’ye ihraç edildiğinden ve getirtilmeleri maliyetli olduğundan hazır edilmediklerinden bilirkişi incelemesi yaptırılamadığı, gerçekte ayıplı olup olmadıklarının tespit edilemediği, teslimden sonra ayıp iddiasının iş sahibi tarafından ispat edilmesi gerektiği, delil tespiti yaptırılmamış olduğu, tanık delili gibi zayıf bir delil dışında kuvvetli bir delil sunulmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne ve icra inkar tazminatına karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ithalatçı firma … Tekstil çalışanı olan tanıkları …’ın dinlenmediğini, tarafsız tanık olarak dinlenmesi gerektiğini, hatayı tespit eden kişi olduğunu, davacının yaptığı işin davalı tarafından muayene edilmesinin söz konusu olmadığını, ürünlerin paketlenmiş olarak davalıya teslim edildiğini ve doğrudan ithalatçı firmaya gönderildiğini, söz konusu ayıpların gizli ayıp kapsamında olduğunu, ayıp ihbarınını yapılmasının herhangi bir şekle tabi olmadığını, delil listeleri ekinde sunulan reklamasyon faturası, debit kesimi kayıtları ve e-mail yazışmalarının dava dışı ithalatçı firmadan gerçekliğinin sorulması gerektiğini, bu delillerin hükme konu edilmediğini, muvafakatleri olmamasına rağmen kesin süreden sonra sunulan davacı defterleri üzerinde inceleme yaptırıldığını belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir. Dava, TBK’nın 470 vd. Maddelerinde düzenlenen eser sözlemesine konu bakiye iş bedelinin tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebine ilişkindir. Taraflar arasında, davacı tarafından davalıya ait ürünlerin ütü paket işlerinin yapılması için sözlü olarak anlaşılmış olduğu, davacının bu sözleşmeye konu edimini yerine getirerek ürünleri davalıya teslim ettiği, yapılan işin bedelinin takibe dayanak 19/10/2015 tarihli faturada yazılı olan KDV dahil toplam 22.102,55 TL olduğu, bunun 9.000,00 TL’lik kısmının davacıya ödemiş olduğu, dosya kapsamına ve bilirkişi raporuna göre bakiye 13.102,55 TL borç kaldığı hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, davacı tarafından yerine getirilen ütü paket işinin ayıplı olup olmadığı, ayıplı ise ayıp için tenzili gereken meblağın ne kadar olması gerektiği, davalı tarafından buna ilişkin düzenlenen reklamasyon faturasının yerinde olup olmadığı, hususlarında toplanmaktadır. Eser sözleşmesine konu ürünlerin davalı tarafa teslimi sırasında bir ihtirazi kayıt ileri sürülmediği takdirde, sonrasında ürünlerin ayıplı olduğu iddiasının kural olarak iş sahibi davalı tarafça ispat edilmesi gerekmektedir. Davalı vekilince, sözlemeye konu ürünlerin davacının iş yerinden paketlenmiş olarak müvekkiline teslim edildiği ve sonrasında ihracatçı firma aracılığı ile yurt dışına gönderildikleri belirtilmiş ise de, bahsedilen bu durum belirtilen bu ispat kuralını değiştirmemektedir. Ayrıca dinlenen davacı tanıklarının beyanlarına göre, davalı firmanın kontrol elemanları ütü ve paketleme işlemleri sırasında kontroller yapmaktadırlar ve iş bittiğinde de son kontrolleri yapıp onay vermelerinden sonra paketleme işlemi tamamlanmaktadır. Davalı tarafça, ütü paketleme işinin ayıplı ifa edildiğine ilişkin öncesinde bir delil tespiti yaptırılmadığı gibi, yargılama sırasında da yurt dışından getirilmeleri maliyetli olacağı gerekçesi ile üzerilerinde bilirkişi marifeti ile inceleme yapılmasına olanak sağlanmamıştır. Ayıp iddiasına ilişkin olarak dosyaya iki adet fotoğraf çıktısı sunulmuş ise de, bu fotoğraflardan yola çıkılarak sözleşemeye konu ürünlerin tamamı bakımından bir ayıp değerlendirilmesi yapmak mümkün olmadığı gibi, bu fotoğrafların sözleşmeye konu ürünlere ilişkin olup olmadığını denetlemek de mümkün değildir. Yine ayıp iddiasına ilişkin olarak, dinletilen davalı tanıkları görgüye dayalı bir ayıp tespiti anlatımında bulunamamışlardır. Davalının dinlenmeyen tanığı …’ın da ihracatçı firma elemanı olduğu belirtildiğinden, cevap dilekçesindeki “ürünlerin paketli olarak gelip, açılmadan aracı firmaya teslim edildiği” beyanına göre, iddia edilen ayıpları onun da görmesi mümkün olmadığı gibi, ayıbın varlığı ve miktarının tanık beyanı ile ispatlanamayacağı anlaşılmakla mahkemece tanığın dinlenmemiş olması sonuca etkili bulunmamıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda, davalı tarafça ayıplı ifa savunmasının ve bu kapsamda mahsup talebinin ispat edilemediği, bakiye iş bedelinin takip talebinde belirtilen miktar olduğu göz önüne alındığında, ilk derece mahkemesince benzer gerekçeyle davalının bu savunmaları yerinde görülmeyerek davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun bulunmuştur. Açıklanan nedenlerle, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzeni gözetilerek yapılan istinaf incelemesi sonucunda, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebeplerine göre, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. bendi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/02/2018 tarih ve 2016/229 Esas, 2018/95 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 895,03 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 123,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 771,28 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 13/10/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.