Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2018/1001 E. 2018/887 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2018/1001
KARAR NO : 2018/887
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/12/2017
NUMARASI : 2017/1106 Esas
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında davalının müvekkiline ait ürünlerin reklam filmini çekerek …’da yayınlatması hususunda sözleşme imzalandığını, ancak davalının edimini yerine getirmediğini, buna rağmen davalının icra takibi yaptığını, müvekkilinin bir borcunun bulunmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi feshetmek zorunda kaldığını ileri sürerek, sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle davacının davalıya 7.080,00 TL borcu bulunmadığının tespitine, icra takibi kesinleşmediğinden, dava sonuçlanıncaya kadar icra takibinin durdurulması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesine, %20 kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında 06/10/2017 tarihinde reklam ve prodüksiyon sözleşmesi düzenlendiğini, 14/10/2017 tarihinde davalının işletmesinin … isimli televizyon kanalında …programında ayrıntılı olarak tanıtıldığını, iş bedelinin ödememesi nedeniyle İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı icra takibi yaptıklarını, sözleşmenin feshi iddiasının yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, 21/12/2017 tarihli gerekçeli ara kararı ile, yaklaşık ispat koşulu bununmadığı gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde, icra takibine konu senedin sözleşmenin imzalanmasından sonra davalı tarafından düzenlendiğini, davalının reklam filmini çekmesine rağmen yayınlatmadığını, böylece sözleşmesel edimini yerine getirmediğini, bunun üzerine müvekkilinin 13/10/2017 tarihli ihtar göndererek sözleşmeyi feshettiğini, sözleşmeden dolayı borç doğmadığından müvekkilinin borcu bulunmadığını, sözleşmenin imzası sırasında senet metninin ortada olmadığını, sözleşme metninin bitimi ile imza arasına emre muharrer senet metni doldurularak takip başlatıldığını, karbonlu olan ve müvekkilinde bulunan sözleşme metninde senet bulunmadığını, mahkemenin yaklaşık ispat koşulu bulunmadığı gerekçesinin yerinde olmadığını belirterek, kararın kaldırılarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İhtiyati tedbirin şartları 6100 Sayılı HMK’nın 389/1. maddesinde genel olarak düzenlenmiştir. Buna göre, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.
HMK’nın 390/3 maddesine göre, tedbir talep eden, öncelikle tedbir istemine ilişkin dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak, yasal delillerle ispat etmek zorundadır. Buradaki ispatın ölçüsü, “yaklaşık ispat” kuralına göre belirlenir. Yaklaşık ispat kuralı uygulanırken, iddianın doğruluğunu kabul etmekle birlikte, aksinin mümkün olduğu ihtimalini de gözetmelidir. Bu nedenle, ihtiyati tedbire karar verilirken, talebin haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan kural olarak teminat alınır. Geçici hukuki koruma kapsamında olan ihtiyati tedbir kararı verirken hakim, asıl uyuşmazlığı çözecek içerikte bir karar vermemelidir. Bununla birlikte, ihtiyati tedbire karar verilirken tarafların çıkar dengesini ve ihtiyati tedbirin amacını hakimin gözetmesi gerekli ve zorunludur.
İhtiyati tedbir kararı verilmesinde hakime geniş bir takdir alanı bırakılmışsa da; hakim, her somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğini dikkatlice incelemelidir ve hangi yasal sebebe ve hangi somut duruma göre ihtiyati tedbir kararını verdiğini kararında belirtmelidir. İhtiyati tedbir şartları mevcut değilse, Yasa’nın öngördüğü ölçüde ispat edilememişse, ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmelidir. Anayasanın 141/3. Maddesine göre Mahkeme ihtiyati tedbir isteminin kabulü ile ihtiyati tedbir kararı vermesi veya istemin reddine karar vermesi hallerinde kararında hukuksal gerekçe göstermek zorundadır.
Somut olayda; taraflar arasında eser sözleşmesi ilişkisi bulunmakta olup, davacı iş sahibi tarafından icra takibinde davalıya borçlu olmadığının tespitine ve ihtiyati tedbire karar verilmesi istenmiş, yerel mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. HMK’nın 389. Maddesinde ihtiyati tedbirin şartları düzenlenmiş olup, sunulan delillerle davacının haklılığının yaklaşık ispat derecesinde de olsa anlaşılması gerekmektedir. Dosya kapsamı ve taraflarca sunulan deliller göz önüne alındığında henüz yaklaşık ispatı sağlar derecede delil toplanmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece her zaman delillerin değerlendirilip HMK’nın 389 ve devamı maddelerindeki şartlar göz önüne alınarak tedbir hususunda olumlu veya olumsuz bir karar verilebileceğinden, ihtiyati tedbir talebinin bu aşamada reddine karar verilmesi yerinde olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/12/2017 tarih ve 20017/1106 esas sayılı ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-İstinaf harçları peşin alındığından ayrıca harç alınmasına yer olmadığına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 27/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.