Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/980
KARAR NO : 2018/1225
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/05/2017
NUMARASI : 2016/96 Esas, 2017/510 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03/10/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin 10.983,25 TL alacağın tahsili için icra takibi yaptıklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu, itirazın haksız ve kötüniyetli olduğunu, müvekkilince üretimi yapılan kumaşların davalıya 27/10/2014 tarihinde teslim edildiğini, davalının “müşterisinin siparişi iptal ettiği ve ihtiyaç kalmadığını” belirterek sözleşmeden tek taraflı dönmek istediğini, kabul edilmeyince süresinden sonra 11/11/2014 tarihli iade e-faturası düzenleyip gönderdiğini, yasal süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunmadığını, iade faturasının da 8 gün geçtikten sonra gönderildiğini, müvekkilince 8 gün içinde 17/11/2014 tarihli e-fatura düzenlendiğini, bu faturaya itiraz edilmeyip iade edildiğini, süresi içinde itiraz edilmediğinden 17/11/2014 tarihli faturanın kabul edilmiş olduğunu ileri sürerek, 10.227,62 TL alacak yönünden itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra ve inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacıya vermiş olduğu sipariş üzerine davacı tarafından 428 kg kumaşın 27/10/2014 tarihinde müvekkiline teslim edildiğini, bedelinin 11.421,00 TL olarak fatura edildiğini, teslim alınan kumaşlarda aşırı yoğunlukta boya ve pas lekeleri, iplik incelik ve kalınlıkları ile LYC ezikliklerinin bulunduğu, müvekkilinin kullanılma imkanı olmayan 378,78 kg ayıplı kumaşla ilgili 11/11/2014 tarihli 10.227,62 TL bedelli iade faturası düzenleyerek davacıya gönderdiğini, davacının faturayı kabul ettiği halde malları almaktan intina ettiğini, Küçükçekmece 4. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/100 D.iş dosyası ile yaptırılan tespitte kumaşların ayıplı olduğunun belirlendiğini, 29/12/2014 tarihli ihtarla ayıplı malların teslim alınmasının istendiğini, TBK’nın 474/1 maddesi gereğince muayene ve ihbar yükümlülüğünü yerine getirdiklerini, TBK’nın 475/1 maddesi gereğince de kumaşların kullanılamayacak derecede ayıplı olması nedeniyle tüm zararın davacıya fatura edildiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, sipariş üzerine üretilen kumaşların davalıya 27/10/2014 tarihinde teslim edildiği, davalının kumaşların bir kısmının ayıplı olduğu iddiasıyla 11/11/2014 tarihli iade faturası düzenlenerek davacıya gönderdiği, malın kabul edilmemesi üzerine de Beyoğlu … Noterliğinin 27/11/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile bildirimde bulunduğu, bilirkişi raporuna göre ayıpların ancak uzman bilirkişi vasıtası ile tespit edilebilecek ayıplar olduğu dikkate alındığında davalı tarafından TBK nın 223 maddesi gereğince işlerin olağan akışına göre makul sürede inceleyerek ayıp ihbarında bulunduğu, kumaşların 378,8 kilogramının tamamında likra ezikleri olduğu, likra kaçıkları ve yabancı elyaf hatalarının bulunduğu, gramajlarının da siparişe göre 180gr/m2 olması gerekmesine karşın, 156-160gr-m2 olduğu, netice itibari ile ayıplı ifanın söz konusu olduğu, ayıplı olan kumaşların kg birim fiyatı olarak piyasada parti malı şeklinde 5,00 TL’den satılabileceği, bu hali ile değerinin 7.576,00 TL olduğu, alım satıma konu fatura bedelinden bu miktarın düşülmesi halinde davacının alacağının 2.045, 54 TL olacağı, her ne kadar davacı icra inkar tazminatı ve davalı da kötüniyet tazminatı talep etmiş ise de ayıplı ifa iddiasının bulunduğu ve ancak bilirkişi incelemesi ile bu durumun mahkemece tespit edildiği, dolayısıyla likit olan bir alacaktan söz edilemeyeceği dikkate alınarak bu yöndeki tazminat taleplerinin reddi gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, davalının, Küçükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı takip dosyasında yapmış olduğu itirazın 2.045,54 TL yönünden iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına, davacının fazlaya ilişkin istemi ile icra inkar tazminatı talebininin reddine, davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, müvekkilinin üretimi yapıp teslim emek istemesi üzerine davalının sözleşmeden dönmek istediğini, teslim edildikten sonra ise itiraz veya ayıp ileri sürmeksizin iade faturası düzenlediğini, malların ayıplı olduğunu belirterek müvekkiline 27/11/2014 tarihli ihtar gönderildiğini, ayıp konusunda delil sunulmayıp afaki iddialara dayanılarak ayıbın varlığı konusunda tespit yapan bilirkişi raporuna dayanılarak verilen kararın hatalı olduğunu, mahkemece dava konusu uyuşmazlığa TBK’nın 223. Maddesinin değil, daha özel bir düzenleme olan TTK’nın 23. Maddesinin uygulanması ve 2-8 gün içinde ayıp ihbarında bulunulması gerektiğini, ayıp iddiasının süresinde yapılmadığını, bu nedenle davalının ayıplı imalatı kabul etmiş sayılması gerektiğini, ayıp iddiasının cari hesabın tamamına sirayet edeceği şeklinde yorumlanamayacağını, alacak likit olduğundan icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali ve takibin devamı, icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmamakla birlikte, akdi ilişkinin varlığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Buna göre, yanlar arasında sözleşme tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı BK’nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunmaktadır. Eser sözleşmelerinde TBK’nın 479/1 maddesi gereği iş sahibinin borcu iş bedelini ödemek; yüklenicinin borcu ise, TBK’nın 471/1 maddesi gereği eseri iş sahibinin amacına uygun, menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmektir. Eser sözleşmesinde ayıp, 6098 sayılı TBK’nın 474-478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. Ayıp, imâl edilen bir eserde, sözleşme ve eklerine, iş sahibinin beklediği amaca ve dürüstlük kurallarına göre bulunması gereken vasıfların bulunmaması, bulunmaması gereken vasıfların ise bulunması olarak tanımlanabilir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklar kullanılabilir. Bu hakkın kullanması doğrudan dava yoluyla veya yüklenici tarafından aleyhine açılmış olan bir davada def’i olarak ileri sürülmek suretiyle de olabilir. Ayıp nedeniyle yüklenicinin sorumluluğunun düzenlendiği TBK’nın 474. maddesi uyarınca açık ayıplar yönünden iş sahibi imkân bulur bulmaz eseri gözden geçirmek ve ayıpları varsa, bunu uygun bir süre içinde; gizli ayıplar yönünden ise, 477/son maddesi uyarınca, ayıp ortaya çıkar çıkmaz gecikmeksizin durumu yükleniciye bildirme zorunluluğu vardır. Ayıbın bildirilmemesi halinde eser olduğu gibi kabul edilmiş sayılır. Ayıp ihbarı yapıldığını bundan yararlanacak olan iş sahibinin ispatlaması gerekir. (bkz. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 20/12/2017 tarih ve 2016/2999 esas, 2017/4502 karar; 05/02/2018 tarih, 2016/3790 esas, 2018/366 karar sayılı kararları)
Somut olayda, davalının siparişi üzerine yapılan üretim sonucu davacı tarafından davalıya 428 kg kumaş teslim edildiği tarafların kabulündedir. Mahkemece yapılan keşif sonrası alınan bilirkişi raporuna göre, davacı tarafından üretilen kumaşlardan 378,80 kg kısmında likra ezikleri, likra kaçakları ve yabancı elyaf hatalarının bulunduğu, gramajlarının olması gerekenden düşük olduğu, kumaş topları arasında renk farkı ve boyamada çok fazla abraj bulunduğu, ayıbın kumaşın boyanmasından kaynaklandığı, açık ayıp niteliğinde olduğu belirlenmiştir. Davacı yüklenici tarafından üretimi yapılan kumaşların tesliminden sonra, kumaşların miktarı, ayıbın cinsi ve tetkik için geçen süre göz önüne alındığında makul sayılabilecek süre içerisinde davalı iş sahibi tarafından iade faturası kesilmek ve ihtarda bulunulmak suretiyle ayıp ihbarının yapıldığı anlaşılmaktadır. Bilirkişi raporunda, kumaşların kg fiyatının 25,00 TL olmasına rağmen ayıplı haliyle piyasa malı olarak ancak 5,00 TL’den satılabileceği, buna göre yapılan hesaplamada, oluşan ayıplı iş bedelinin fatura bedelinden düşülmesi halinde davacının ancak 2.045,54 TL yönünden talepte bulunabileceği belirtilmiştir. Mahkemece, denetime açık ve gerekçeli bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle 2.045,54 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmesi yerinde olmuştur.
Davacı tarafça açılan davada ayrıca icra inkar tazminatı talep edilmiştir. İtirazın iptâli davalarında İcra ve İflas Kanunu’nun 67/2. Maddesi kapsamında alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, diğer yasal koşullar yanında, takibe konu alacağın likid olması da zorunludur. Bir uyuşmazlıkta likid bir alacaktan söz edilebilmesi için, ya alacağın gerçek miktarının belli ve sabit olması ya da borçlusu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurların bilinmesi veya bilinmesinin gerekmekte olması; böylece, borçlunun borç tutarını tahkik ve tayin etmesinin mümkün bulunması; başka bir ifadeyle, borçlunun yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda olması gerekir. Gerek borç ve gerekse borçlu bakımından, bu koşullar mevcut ise, ortada likid bir alacak bulunduğu kabul edilmelidir (bkz.Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 07.06.2006 tarih, 2006/19-295 Esas, 2006/341 Karar sayılı; Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 12/07/2018 tarih ve 2018/1110 esas, 2018/3043 karar sayılı kararları). Eldeki davada, davacı tarafından üretilip faturaya bağlanan kumaşların ayıplı olduğu, ayıbın cinsi ve miktarı, ayıplı kısmın bedeli ve sonuçta davalı iş sahibinin davacı yükleniciye ödemesi gereken miktar davalı tarafından bilinebilecek nitelikte ve belirli olmadığından ve yaptırılan bilirkişi incelemesi ve yargılama sonucunda ortaya çıktığından alacağın likit olduğu söylenemez. Bu durumda İİK’nın 67/2. Maddesindeki şartların oluşmadığı kabul edilmelidir. Mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi de doğru olmuştur.
Öte yandan, davalının kötüniyet tazminatı talebi de bulunmaktadır. İİK’nın 67/II. maddesi gereğince takipte haksız ve kötüniyetli görülürse alacaklının diğer tarafın talebi üzerine red veya hükmolunan meblağın %20’sinden aşağı olmamak üzere uygun bir tazminata mahkum edileceği hükmü getirilmiş ise de; icra takibinde alacaklının kötüniyet tazminatı ile sorumlu tutulabilmesi için takipte haksız olması yeterli olmayıp ayrıca kötüniyetli olduğunun kanıtlanması gerekir. Somut olayda davacının takipte kötüniyetli olduğu kanıtlanmadığı gibi, dava yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda sonuçlandırılabildiğinden davacının kötüniyetli olduğunun kabulü de mümkün değildir. Bu açıklamalar ışığında mahkemece kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi somut olaya ve hukuka uygun olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/05/2017 tarih ve 2016/96 esas, 2017/510 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a bendi gereğince KESİN olmak üzere 03/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.