Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/968 E. 2018/969 K. 10.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/968
KARAR NO : 2018/969
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2017
NUMARASI : 2016/393 Esas, 2017/282 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 10/07/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalıların oluşturduğu ortak girişim arasında … Fabrikası projesinin kaba inşaat işlerinin yapımı hususunda 04/01/2013 tarihli sözleşme imzalandığını, müvekkili tarafından davalıya avans teminat mektubu verildiğini, davalı tarafından hakedişlerde usulsüz kesintiye gidilerek kesin hesap yapıldığını, verilen avans mektubunun paraya çevrileceği tehdidi ile davalıya 545.980,71 TL ödemek zorunda kalındığını ileri sürerek, davalıya verilen kesin teminat mektubunun HMK’nın 389. Maddesi gereğince nakde çevirilmesinin engellenmesi için ihtiyati tedbir konulmasına, haksız ve hukuka aykırı şekilde ödenen 545.980,71 TL’nin tahsiline, bu bedel ile ilgili olarak davalıların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü kişilerdeki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına, hakedişlerden yapılan kesintiler için 1.000,00 TL, bu kesintilerin eskalasyon fiyat farkı için 1.000,00 TL, sözleşme dışı işler için 1.000,00 TL ve bu işlerin fiyat farkı için 1.000,00 TL’nin ticari avans faiziyle davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davacı vekili Av…. 10/02/2017 havale tarihli dilekçesinde, mahkeme huzurunda görülmekte olan davadan görülen lüzum üzerine feragat ettiklerini belirterek, gereğinin yapılmasını istemiş, davacı şirketçe verilen Büyükçekmece … Noterliği’nin 15/12/2015 tarih ve…yevmiye nolu vekaletnamesinde davacı vekilinin davadan feragat yetkisi bulunduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 15/03/2017 tarihli dilekçesinde ise, davalı tarafın tamamen kötüniyetle 04/01/2013 tarihli sözleşme gereğince verilen…Bankası Beylikdüzü şubesi … seri nolu 15/02/1023 tarihli 2.268.450,00 TL bedelli kesin teminat mektubunu nakde çevireceğine ilişkin müvekkili şirkete Kadıköy …. Noterliği’nin 07/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesini keşide ettiğini, müvekkilinin sözleşmesel yükümlülüklerini tamamen yerine getirdiğinin davalıların da ikrarında olduğunu, teminat mektubunun nakde çevrilmesinin müvekkili için onarılmaz sonuçlara neden olacağını, bu nedenle müvekkilinin teminat mektubunun nakde çevrilmesi tehditi altında davadan feragat etmek zorunda kaldığını, ihtiyati tedbir taleplerinin kabul edilmediğini, çaresiz duruma düşerek davadan feragat ettiğini, davalıların adliye koridoruna kadar geldiğini ve müvekkilinin feragat işlemlerini yapması için baskı uyguladıklarını, üstlendiği işin tam ve gereği gibi yerine getirildiği davalılarca da ikrar edilen müvekkili şirketin ihtiyati tedbir talebinin reddedildiği gün bir kaç saat sonra davasından feragat etmesinin hayatın olağan akışına son derece aykırı olduğunu, hata, hile ve ikrah nedeniyle feragatin feshi için dava açılabileceğini, feragatin geçersizliğine ilişkin davanın aynı mahkemede görülüp sonuçlandırılması gerektiğini, tamamen baskı ve dayatma altında bulunan müvekkilinin feragat iradesi bulunmaksızın verdiği feragat beyanının geçersizliğine ilişkin değerlendirmenin mahkemece yapılması gerektiğini belirterek, feragat ve feragat gereği yapılan işlemlerin geçersizliği ve iptali ile yargılamanın kaldığı yerden devamına karar verilmesini, bir değerlendirme yapılmaması veya taleplerin reddedilmesi halinde feragatin iptali davası açmak üzere süre verilmesini ve açılacak davanın bekletici mesele yapılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini kavunmuştur.
Mahkemece, davacı vekilinin 10.02.2017 havale tarihli dilekçesiyle davadan feragat ettiğini bildirdiği, vekaletnamesinde feragate yetkisinin bulunduğu, davalılar vekilinin de sulh protokolü ve feragat gereğince karar verilmesini istediği, HMK’nın 307. Maddesine göre feragatin karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı olmaksızın talep sonucundan kayıtsız-şartsız vazgeçilmesi olduğu, davacı vekilinin talep sonucundan kayıtsız, şartsız ve tamamen vazgeçtiği dikkate alınarak feragat nedeniyle davanın reddine karar vermek gerektiği, davacı vekilinin 15.03.2017 tarihli dilekçeyle “..davalının teminat mektubunu nakde çevireceği tehdidi altında feragat zorunda kaldıkları … feragate ilişkin işlemlerin iptaliyle yargılamaya devam edilmesi…” talebinde bulunulmuş ise de; teminat mektubunun geçerli olduğu süre ve nakde çevirme koşulları bilindiğine göre bu durumun feragat iradesini sakatlayan bir durum olarak kabul edilmediği, öte yandan teminat mektuplarının süresi 12.02.2017 tarihinde sona erecek olduğundan sulh ve ibra protokolüyle bu sürenin geçmesi sağlanıp teminat mektuplarının nakte çevrilme imkanı ortadan kalktıktan sonra feragatten dönülmesinin TMK.nun 2. maddesine aykırı olduğu gerekçeleriyle, davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, müvekkilinin edimini yerine getirmesine rağmen, iş bedelinin ödenmediğini, yapılan kesin hakedişte müvekkilinin 545.980,71 …Garanti Bankası Beylikdüzü şubesinin 2454215 seri nolu 15/02/2013 tarihli 2.268.450,00 TL bedelli kesin teminat mektubunun paraya çevrileceğinin bildirildiği, ihtiyati tedbir başvurularının reddedildiğini, müvekkili şirketin teminat mektubunun nakde çevrileceği tehdidi altında huzurdaki davadan feragat etmek mecburiyeti altında kaldığını, mahkemenin genel ifadelerle davanın feragat nedeniyle reddine karar verdiğini, ihtiyati tedbir talebinin reddedildiğini, davalı şirket yetkililerinin baskı oluşturmak amacıyla adliye binasına yerel makemenin bulunduğu kata kadar gelip, anılan sözleşmeden ibra edildiğine dair bir kısım evraklar imzalattığını, müvekkilinin müzayaka halinde olduğundan feragat beyanının iptali ile yerel mahkeme kararının kaldırılması gerektiğini, protokolün de baskı altında imzalandığını, feragat dilekçesinin irade ürünü olup olmadığı araştırılmadan karar verildiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, feragatin ve feragat gereği mevcut ise yapılan işlemlerin iptali ile tüm sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, davanın kaldığı yerden devamına karar verilmesini istemiştir.
Davadan feragat 6100 sayılı HMK’nın 307. Maddesinde düzenlenmiş olup, buna göre feragat, davacının, talep sonucundan kısmen veya tamamen vazgeçmesidir. HMK’nın 309. Maddesine göre, feragat ve kabul, dilekçeyle veya yargılama sırasında sözlü olarak yapılır. Feragat ve kabulün hüküm ifade etmesi, karşı tarafın ve mahkemenin muvafakatine bağlı değildir. Kısmen feragat veya kabulde, feragat edilen veya kabul edilen kısmın, dilekçede yahut tutanakta açıkça gösterilmesi gerekir. Feragat ve kabul, kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Kanun’un 310. Maddesine göre, feragat ve kabul, hüküm kesinleşinceye kadar her zaman yapılabilir. Aynı kanunun 311. Maddesine göre ise, feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir.
Somut olayda, davacı tarafça alacak talebiyle birlikte kesin teminat mektubunun nakde çevrilmesinin tedbiren durdurulması istenmiş, davacı vekilince sunulan 10/02/2017 tarihli dilekçe ile, görülen lüzum üzerine davadan feragat edildiği bildirilmiş, daha sonra 15/03/2017 tarihli dilekçe ile de kesin teminat mektubunun paraya çevrileceği baskısı altında davadan feragat etmek zorunda kaldıklarını, gerçek iradelerinin feragat yönünde olmadığını belirterek, feragat beyanının iptali ile davaya devam edilmesi talep edilmiş, mahkemece davanın feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir. Davacı tarafça davalıya sunulan … Bankası Beylikdüzü şubesine ait 11/02/2013 tarih ve … nolu 2.268.450,00 TL bedelli kesin teminat mektubunun 11/02/2017 tarihine kadar geçerli olduğu anlaşılmaktadır. Davalı şirketçe davacı şirkete gönderilen Kadıköy … Noterliği’nin 07/02/2017 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamede 04/01/2013 tarihli sözleşmenin teminatı olarak verilen teminat mektubunun 11/02/2017 tarihi itibariyle süresinin dolacağı belirtilerek, teminat mektubunun süresinin 11/02/2019 tarihine kadar uzatılması ve en geç 09/02/2017 tarihine kadar kendilerine iletilmesi, aksi halde kesin teminat mektubunun nakde çevrileceği ihtar edilmiştir. Taraflar arasında … Fabrikası işinin projelendirme ve inşaat yapım işlerini konu olan 04/01/2013 tarihli bir eser sözleşmesi mevcut olup, sözleşmenin 24.2 maddesinde yüklenicinin 2.268.487,50 TL kesin teminat mektubu vereceği kararlaştırılmıştır. Sözleşmenin 24.4 maddesinde kesin teminat mektubunun işin sözleşme ve eklerinde belirtilen kalitede, şartlarda ve tarihte kesin hakediş tanzimi yapılmış ve işveren onayı alınmış, geçici kabul eksiklerinin süresinde tamamlanmış ve kesin kabulünün yapılmış, bu işten dolayı yüklenicinin herhangi bir borcunun olmadığı, ya da iş kazası nedeniyle açılmış davalardan dolayı ortaya çıkabilecek borcunun bulunmadığı anlaşılmış olması şartıyla iade edilebileceği hükme bağlanmıştır. Sözleşme hükmüne göre yüklenici tarafından yapılacak işlerdeki eksik ve ayıpların ve yüklenici tarafından verilebilecek zararların teminatı olarak davalı iş sahibince davacı yükleniciden kesin teminat mektubu alındığı ve yukarıda anılan şartlarda iadesinin yapılacağı anlaşılmaktadır. Davalı tarafından keşide edilen ihtarnamenin teminat mektubunun süresinin sona ereceği 11/02/2017 tarihine bir kaç gün kala gönderildiği ve işbu dava konusunda olduğu gibi taraflar arasındaki ihtilafın henüz çözülmemiş olduğu bir zamanda, sözleşmenin 24.4 maddesindeki şartların henüz gerçekleşmediği bir halde teminat mektubunun süresinin uzatılmasının istendiği anlaşılmaktadır. Bu şartlar altında teminat mektubunun süresinin uzatılmasının istenmesi iş sahibi yönünden gerekli olup, davacı yönünden bir baskı oluşturduğundan da söz edilemez. Aksinin kabulü ve teminat mektubunun süresinin geçmesi halinde mektup ile teminat altına alınan hususlar garantisiz kalmış olur. Söz konusu ihtarnamede tehdit içeren bir ifade bulunmadığı gibi, davadan feragate yönelik bir istek de söz konusu değildir. Davacı, feragat beyanının baskı altında yapıldığı ve iradesinin sakatlandığını yasal delillerle de kanıtlayamamıştır. Bu nedenle, davanın feragat nedeniyle reddine ilişkin mahkeme kararı yerinde olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/03/2017 tarih ve 2016/393 esas, 2017/282 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/07/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.