Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/897 E. 2018/808 K. 08.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/897
KARAR NO : 2018/808
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/10/2016
NUMARASI : 2014/1398 Esas, 2016/1059 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 08/06/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, sözlü eser sözleşmesi kapsamında ödenmeyen bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine, davalının itirazın iptali, takibin devamı icra inkar tazminatı istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf talebinde bulunulmuştur.
Davacı yüklenici vekili dava dilekçesinde; davalıya ait işyerinde bölme ve mobilya işleri yaptığını, 21.01.2013 tarih 217556 nolu fatura nedeniyle KDV dahil 57.282,73 TL alacak ile yine 21.01.2013 tarih 21755 nolu faturayla 2.194,80 TL vade farkı alacağı olduğunu, davalının faturalara yasal süresinde itiraz etmemesi nedeniyle fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağını, davalının 2012 yılından devreden 4.532,08 TL alacağının mahsubuyla bakiye alacaklarının 54.945,09 TL olduğunu belirtmiş, borcun ödenmemesi nedeniyle Bursa … İcra Müdürlüğü’nün …takip sayılı dosyasıyla davalı aleyhine yapılan icra takibine davalının haksız itirazı ile takibin durduğu belirterek, itirazın iptali, takibin devamı, icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur. Dava değerini 57.282,73 TL olarak göstermiştir.
Davaya dayanak icra dosyasının inceelenmesinde 54.945,00 TL ‘nin %9 faiziyle tahsilinin talep edildiği, usulüne uygun itiraz üzerine duran takip nedeniyle süresinde itirazın iptali davası açıldığı görülmüştür.
Davalı iş sahibi vekili cevap dilekçesinde; davacı teklifi ile akti ilişkinin kurulduğu, ancak, davacının kestiği faturaların, yapılan imalatlara denk gelmediği gibi, bir kısım işleri eksik bıraktığı, bir kısım imalatların ayıplı olduğunu, faturalardaki bedellerin fahiş olduğunu belirterek eksik değil, fazla ödeme olduğunu belirterek, davanın reddi talebinde bulunmuştur.
Mahkemece mahalinde keşiflerle alınan bilirkişi raporları ve dosya kapsamı değerlendirililerek son alınan bilirkişi raporu hükme esas alınmış davacının bakiye alacağının 54.945,09 TL olduğunu iddia ettiği, ancak hükme esas alınan raporla 67.101,09 TL fazla faturalandırma yaptığı, 2.080,00 TL de ayıplı imalat olduğunu belirterek, bu bedellerin davacının iddia ettiği bakiye alacağından fazla olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı yüklenici vekili istinaf dilekçesinde; davalı tarafça faturalara süresinde itiraz edilmediğinden TTK 21/2 maddesi gereğince, fatura içeriğini kabul etmiş sayılacağı, faturaların sevk irsaliyesi hükmünde olduğundan ve üzerinde borçlu imzası olduğundan içerikteki malların borçluya teslim edildiğinin kanıtı olacağı, teslimden 2,5 yıl sonra keşif talep edildiği, bu malların birçoğunu taşınır nitelikte olduğundan, keşfin doğru sonuç vermeyeceği tam anlamıyla bir tespitin yapılmasının mümkün olmayacağını, yani kullanma izni alındıktan sonra bazı bölümlerin söküldüğü, yerine farklı imalatlar yapıldığı, bu husus inşaat mühendisi aracılığıyla incelenmesi taleplerinin değerlendirilmediği, faturaların itiraz edilmemesi, defterlere işlenmesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek, mahal mahkemesi kararı kaldırılarak, davalarının kabulüne karar verilmesi talebinde bulunmuştur.
Bölme ve mobilya işlerine ilişkin sözlü eser sözleşmesi ilişkisi tarafların kabulündedir. Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Eser sözleşmesinde işin sözleşemeye uygun ifa edilerek teslim edildiğini ispat yükü yüklenici de, işin bedelinin ödendiğinin ispat yükü ise iş sahibindedir. Sözlü eser sözleşmesinde, iş bedeli taraflar arasında çekişmeli ise, mahkemece mahallinde keşifle yapıldığı iddia ve ispat edilen işler yönünden, iş bedeli yapıldığı tarihteki mahalli rayiçlere göre belirleneceği temel ilkedir. Sözleşme ilişkisi kapsamında fatura düzenlenmesi, tek başına sözleşmenin varlığını ve faturadaki işlerin yapıldığını kanıtlamaya yetmez ise de, sözleşme ilişkisinin kanıtlanması halinde veya ihtilafsız olması halinde, sözleşme gereğince düzenlenmiş olan ve süresinde itiraz edilmeyen faturadaki miktar kesinleşir. (Yargıtay Yüksek 15. Hukuk Dairesi’nin 19.02.2018 gün, 2016/4742 Esas, 2018/652 Karar sayılı ilamı) faturada belirtilen birim değerlerin fahiş olduğu iddia edilemez. Ancak faturada belirtilen işlerin yapılarak, iş sahibine teslim edildiği hususu yüklenici tarafça ayrıca ispatlanmak zorundadır. Faturada belirtilen işlerin bir kısmının yapılmadığı iddiası, eksik iş iddiasına dayalı olmakla, herhangi bir itirazı kayda veya öncesinde ihbar yükümlülüğü taşımaz ise de, ayıplı iş iddiası teslimden sonra makul sürede, yükleniciye ihbar edildiğinin kanıtlanması zorunluluğunu gerektirir. Ayıp iddiası tanıkla da ispatlanabilecektir. Sözleşme kapsamında doğacak alacaklara vade farkı uygulanabilmesi taraflar arasında buna ilişkin bir sözleşme ilişkisinin olmasına, tarafların kabulüne veya bu yönde oluşmuş teammülün bulunması şartına bağlıdır.
Bu açıklamalar kapsamında somut olayın incelenmesinde; bölüm ve mobilya işlerinin yapılmasına ilişkin taraflar arasında sözlü eser sözleşmesinin bulunduğu tarafların kabulündedir. Davacı yüklenici sözleşme kapsamında kesilen faturaların davalıya tebliğ edildiği süresinde itiraz edilmediği, davalı defterine kaydedildiği idda edilmiş ise de, mahkemece bu iddia hiç incelenip değerlendirilmediği gibi, alınan bilirkişi heyetlerinde bu yönde inceleme yapabilecek bilirkişi görevlendirmediği gibi, alınan raporlarda da bu yönde hiçbir inceleme ve değerlendirme bulunmamaktadır. Bilirkişi raporları faturalardaki bedellerle, bilirkişilerce belirlenen bedellerin oranında fark olduğuna ilişkindir. Yukarıda açıklanan hususlar dikkate alınarak mahkmece bir mali bilirkişi, bir inşaat mühendisi ve bir adet mobilya işlerinden anlayan bilirkişiden oluşacak bilirkişi heyetinden mahallinde keşifle taraf iddia ve delilleri de değerlendirilmek suretiyle, davacı yüklenici tarafından sözleşme kapsamında talepte bulunduğu işlerin mahallinde yapılıp yapılmadığı tespit edilerek, davacı faturalarının davalıya tebliğ edilip edilip edilmediği, süresinde itirazda bulunulup bulunulmadığı, davalı defterlerinde kayıtlı olup olmadığı incelenerek faturada yer alan ve ifa ile davalıya teslim edildiği ispatlanan işlerin bedeli, faturalara süresinde itiraz edilmemişse, faturalardaki bedellerden, davacının talep edebileceği toplam alacağın belirlenmesi, bu miktardan, davalı tarafça ödendiği ispat edilerek toplam ödemelerin mahsubu, yine mahkemesince yapılan yargılamada 05.05.2015 tarihli keşifle dinlenen taraf tanıklarıyla ayıp ihbarının süresinde yapıldığı anlaşılmakla ayıplı işler bedelinin de belirlenmesi, ayıplı işler yönünden mahkemesince bu işler bedeli toplam 2.080,00 TL olarak belirlenmiş ve buna iilşkin davalı tarafça istinaf edilmediği de dikkate alınarak bu miktardan fazla olmamak kaydıyla mahsup edilmesi; davacı yüklenici tarafça vade farkına ilişkin de talepte bulunulmuş ise de taraflar arasında buna ilişkin bir sözleşme hükmü bulunmadığı gibi taralar arasında süre gelen ticari ilişkide vade farkının uygulandığına dair oluşmuş bir teammülün de bulunmadığı anlaşılmakla, vade farkına ilişkin alacak kalemi dikkate alınmayarak, yapılacak incelemeye göre davanın sonuçlandırılması gerekiken, bu inceleme ve değerlendirme yapılmadan, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış, HMK 353/1-a-6 maddesi gereğince, mahkeme kararı kaldırılarak, yukarıda belirtilen hususlarda bilirkişi incelemesi yaptırılarak sonucuna göre hüküm kurulmak üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesi gerektiği kanaatine varılmış aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usule ilişkin sebep nedeniyle KABULÜNE,
2-Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/10/2016 tarih, 2014/1398 esas, 2016/1059 karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/06/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.