Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/875 E. 2018/882 K. 27.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/875
KARAR NO : 2018/882
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KOCAELİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/12/2016
NUMARASI : 2014/762 Esas, 2016/1258 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 27/06/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 20.01.2014 tarihli sözleşme ile davalı tarafından yapımı kararlaştırılan “ABB Kaynak Robotu Bağlama Hücresinin” ayıplı olarak yapıldığını, “ABB Kaynak Robotu Taşlama Hücresinin” ise defalarca talep edilmesine rağmen kurulumunun yapılmadığını, 12/06/2014 tarihli e-posta ile ayıp ihbarı yapıldığını, davalı mühendisi … tarafından gönderilen 14/06/2014 tarihli e-posta ile ayıpların giderilerek 25/06/2014 tarihinde teslimi taahhüt edilmesine rağmen ayıpların giderilmediğini ve diğer makinenin de kurulmadığını, durumun Kandıra Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/6 sayılı dosyası ile tespit ettirildiğini, ayıpların giderilmemesi ve kurulumun yapılmaması nedeniyle 22/07/2014 tarihli ihtarname ile sözleşmeden dönülerek 198.235,82 TL ödenen bedel ile 34.650,00 TL gelir kaybının ödenmesinin ihtar edilmesine rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek, davalı ile imzalanan sözleşmelerden BK’nın 475, 124, 125. Maddeleri çerçevesinde dönülmesi nedeniyle davalıya yapılan 198.235,82 TL ödeme ile müvekkilinin üretim kaybından doğan 34.650,00 TL zararı toplamı olan 232.885,82 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, sözleşme konusu makinelerden kaynak robotu bağlama hücresinin montajının yapılabildiğini, diğer makinenin demonte olarak teslim edildiğini, ancak davacının bu makinenin yapılacak yeni alana kurulmasını istediğini, sonrasında kurulumun yapılamadığını, yapılan tespiti kabul etmediklerini, ayıplı imalat bulunmadığını, TTK’nın 23. Maddesine göre ayıp ihbarının 2 gün içinde yapılması gerektiğini, makinenin tesliminden itibaren 4 ay sonra ayıp iddiası ile sözleşmeden dönme talebinin kötüniyetli olduğunu, … ile yapılan 21/07/2014 tarihli yazışmaların davayla ilgisi bulunmadığını, makinelerde ayıp bulunmadığından dönme şartlarının oluşmadığını, makinelerde arıza bulunması halinde 30 aylık garanti süresinde giderilebileceğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya kapsamına göre sözleşme konusu makinelerden kaynak robotunun kurulumunun yapıldığı, taşlama hücresinin ise kurulmadığı, sözleşme bedelinin kısmen ödendiği, kaynak robotunun istenen şekilde çalışabilmesi için ek parça kullanıldığı, bu parçanın sonradan başka bir firma tarafından alüminyum parça ile değiştirilmiş ve makine üç fıkstürlü çalışır hale gelmiş ise de, teknik bilirkişi raporuna göre halen %30 oranında sorunlu olarak çalıştığı, ayıp ihbarının 30 aylık garanti süresi içinde yapıldığından süresinde kabul edildiği, halen ayıplı olan, taahhüt edilen çalışma kapasitesini sağlamayan kaynak robotu bakımından davacının fesih talebinin 6098 sayılı TBK nun 475/1. Maddesine uygun olduğu, makinenin davalıya iadesi ile davacının yaptığı ödemeden davacının davalıya olan borcu düşüldükten sonra bakiyesinin davalıdan tahsili gerektiği, taşlama robotu bakımından ise , makinenin davacıya tesliminin diğer makine ile aynı anda yapıldığı, ancak kurulumu yapılacak yerin inşaatı devam ettiğinden kurulumunun ertelendiği, davacı tarafından kurulum istendiğinde de davalının eski çalışanı ile muhatap olunduğu ve davalıdan usulünce talepte bulunulmadığı kabul edilerek davacının fesihte haklı olmadığı, ayıplı olmayan makinenin sırf bu sebeple sözleşmesinin feshinin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olduğundan taşlama makinesi için davacının fesih talebinin TBK’nın 475. maddesine uygun görülmediği, ayrıca davacı kaynak makinesinin kurulduktan sonra revize kol ilavesine kadar olan süreçte eskisi gibi fazla işçi çalıştırmak zorunda kaldığından SMMM bilirkişi raporunda belirtilen tazminatın da davalıdan tahsili gerektiği gerekçesiyle, davaya konu ABB robotlu taşlama hücresi bakımından açılan davanın reddine, dava konusu ABB Robotlu Kaynak Hücresi bakımından davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğu kabul edilerek ayıplı olan makinanın davalıya iadesi ile makina bedeli olan fatura bedeli olan %18 KDV dahil 201.135,72 TL’den davacının ödenmemiş borcu olan 69.945,14 TL düşüldükten sonra bakiye 131.235,82 TL’nin davalıdan istirdadına, birlikte ifa kuralı gereğince makinanın davalıya teslimi ile teslimden sonra davacının alacağını teslim tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davacının kazanç kaybı talebinin kabulü ile dava dilekçesindeki taleple bağlı kalınarak 34.650,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiz ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince sunulan istinaf dilekçesinde; ilk makinenin ilk kez kurulumu esnasında, ikinci makinenin kullanılacak daimi yeri henüz hazır olmasa da, fabrikanın ana binasında kurulması davalı mühendisi …den talep edilmesine rağmen davalının temsilcisi konumunda bulunan mühendisin buna yanaşmadığını, mahkemece müvekkilinin ikinci makinenin kurulumu için davalıdan talebi olmadığı kabulüyle karar vermesinin hatalı olduğunu, talebin önce şifahen sonrasında ise yazılı e-posta ile yapıldığından davanın tümden kabulü gerektiğini, müvekkilinin böyle bir talebi olmadığı kabul edilse bile davalının yazılı bir ihtar ile durumu davacıya bildirilmesi gerekirken bildirmediği için de mahkeme kararının hatalı olduğunu, bu nedenlerle ikinci makine konusunda da sözleşmeden dönme hakkının kabulü gerektiğini, ikinci makinenin çalışır hale getirilmesi için artık davalıya süre verilmesine gerek olmadığı gibi, mevcut hali ile en baştan beri hiç çalışmayan davalıdan ayrıldığı söylenen tanık … tarafından çalıştırılan makinenin kabulünün mümkün olmadığını, makinenin bu aşamadan sonra çalıştırılmasının etkisiz ve yararsız kaldığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece gerekli ve yeterli inceleme yapılmadığını, itirazların değerlendirilmediğini, hüküm kurmaya elverişli olmayan 02/11/2015 tarihli rapor esas alınarak karar verilmesinin hatalı olduğunu, makinelerin ikinci el olduğunu ve eser sözleşmesinin söz konusu olmadığını, açık ayıpların 2 gün, gizli ayıpların 8 gün içinde bildirilmesi gerektiğini, bilirkişilerce hukuki konularda görüş bildirilmesinin doğru olmadığını, makineye sonradan ilave parça eklenmesinin ayıp ihbarı yapıldığı anlamına geldiği yönündeki kabulün hatalı olduğunu, 30 aylık garanti süresi içinde ayıp ihbarına gerek bulunmadığı tespitinin yerinde olmadığını, TTK’nın 23 maddesi gereğince teslimden itibaren 8 gün içinde malın incelenip ayıplı olduğunun ortaya çıkması halinde ayıp ihbarında bulunuma yükümlülüğü olduğunu, kaldı ki makineye ek parça yaptırıldığından ürünün garanti kapsamı dışına çıktığını belirterek, kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Taraflar arasında düzenlenen 20/01/2014 tarihli sözleşme ile, Robotlu Taşlama Hücresi ve eklerinin 20.000 Euro + KDV bedelle yapımı kararlaştırılmış, sistem çalışır duruma geçtikten sonra başlamak üzere 12 ay süresi belirlenmiştir.
Yine taraflar arasında düzenlenen 20/01/2014 tarihli sözleşme ile, Robotlu Kaynak Hücresi ve eklerinin 60.000 Euro + KDV bedelle yapımı kararlaştırılmış, 30 ay garanti süresi belirlenmiştir.
Taraflar arasındaki sözleşmeler, niteliğince BK’nın 355 (TBK’nın 470) ve devamı maddelerinde düzenlenen birer eser sözleşmesidir. Davacı şirket iş sahibi ; davalı şirket ise yüklenicidir.
Taraflar arasındaki dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan, sözleşmelerin feshi, davalıya ödenen iş bedeli ve oluşan kazanç kaybının davlıdan tahsili istemlerine ilişkindir.
Davacı şirket tarafından davalı şirkete karşı yaptırılan Kandıra Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/6 D.iş sayılı tespit işlemi sonucu düzenlenen 02/07/2014 tarihli bilirkişi raporunda, kaynak robotundaki ayıplı hususlar tespit edilmiştir.
Davacı şirket tarafından davalı şirkete gönderilen Bakırköy 20. Noterliği’nin 22/07/2014 tarih 23918 yevmiye nolu ihtarnamesi ile, ABB kaynak robotu bağlama hücresinin ayıplı olması, ABB kaynak robotu taşlama ünitesinin ise defalarca talep edilmesine rağmen kurulumunun yapılmaması nedeniyle BK’nın 475, 124 ve 125. Maddeleri çerçevesinde davalı ile imzalanan sözleşmelerden dönüldüğü belirtilerek, ödenen 198.235,82 TL’nin 2 gün içinde ve üretim kaybından doğan 34.650,00 TL zararın fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla ödenmesi istenmiştir. Davalı şirket tarafından davacı şirkete gönderilen Beyoğlu .. Noterliği’nin 25/07/2014 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile de, yaptırılan tespite itiraz ettiklerini, makinede ayıp bulunmadığını, diğer makinenin teslim edildiğini, ancak devreye alma çalışmalarının davacı şirketin belirleyeceği bir tarihte yapılacağına karar verildiğini, ancak kendilerine bu konuda dönüş olmadığını, tüm bu nedenlerle makinede BK’nın 475, 124 ve 125. Maddeleri gereği dönme şartlarının oluşmadığını, üretim kaybından müvekkilinin sorumlu olmadığını bildirmiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 12/06/2014 tarihli e-posta ile, yapılan robot kaynak sisteminde bir kısım hatalr bulunduğu belirtilerek düzeltilmesi istenmiş, davalı şirketçe gönderilen 14/06/2014 tarihli e-postada ise, belirtilen sorunların tamamının sonraki hafta çözülüp sistem operatör düzeyinde çalışır hale getirilip teslim edileceği, 25/06/2014 Çarşamba günü sorunları çözmek amacıyla çalışmaya başlanacağı bildirilmiştir.
Dosya kapsamındaki yüklenici şirket tarafından düzenlenen 14/05/2014 tarihli fatura içeriğinden taşlama hücresinin bedelinin 56.818,00 TL + KDV olmak üzere 67.045,24 TL ve kaynak hücresinin bedelinin de 170.454,00 TL + KDV olmak üzere 201.135,72 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece mahallinde keşif icra edilmiştir. Mekatronik mühendisi, bilgisayar mühendisi ve makine mühendisinden oluşan bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 14/05/2015 tarihli raporda, robot kaynak sisteminde robot seçiminin uygun şekilde yapılmadığı, baştan robot kolunun orijinal olarak biraz uzun seçilmesi gerektiği, ancak kısa kol seçilerek istenen noktalara ulaşabilmesi için uzatıldığı, bu şekilde orjinal halinin bozulduğu, aşırı titreme nedeniyle istenen konumlara ulaşmasında sorun olabileceği, kaynak robotu sisteminde davalı şirketin tasarımdan kaynaklanan kusuru bulunduğu, %30 oranında ayıplı olduğu, taşlama robotunun ise ikinci el olduğundan garanti kapsamına çıktığı, çalıştırılmadığı için kusur olup olmadığının tespit edilemediğini belirtmişlerdir.
Muhasebeci ve hukukçu bilirkişilerden alınan 02/11/2015 tarihli raporda, davacı firma tarafından ibraz edilen defterlerin incelenmesinde, davacı firma tarafından davalı firmaya düzenlenen 268.180,96 TL fatura karşılığında toplam 198.235,82 TL ödeme yapıldığı, davacı firma kayıtlarında davalı firmanın 69.945,14 TL alacaklı göründüğü, davacı firmanın makinesinin ayıplı olmasından dolayı 14.05.2014 ile Ark Kontrol Firması tarafından makine üzerinde değişiklik yapılıp da çalışmaya başladığı 22.10.2014 tarihi arasında günlük 1000 raf üretiminin 5 işçi ile yapılması nedeni ile davacının 4 işçi maliyeti kadar zarar ettiği, yapılan hesaplama göre 5 ay x 4 işçi x 1.971,00 TL = 39.420,00 TL makinenin çalışmamasından doğan zarar oluştuğu belirtilmiştir.
Sonrasında, keşif esnasında natamam halde bulunan taşlama robotunun çalışır hale getirilmesi neticesinde yeniden keşif yapılarak söz konusu robotların ayıplı olup olmadıklarının tespitinin yapıldığı, ilk bilirkişi heyetinden alınan 21/04/2016 tarihli ek raporda, taşlama robotunun montajının tamamlandığı, yazılan programa göre yörünge takibi yapabildiği ve spindle’a takılan zımparayla eviye taşlama işlemini gerçekleştirebildiği, söz konusu taşlama robotunda herhangi bir ayıp bulunmadığı belirtilmiştir.
Somut olayda, davacı şirket açtığı dava ile, taraflar arasındaki sözleşmelerin feshine, davalıya yapılan 198.235,82 TL ödeme ile müvekkilinin üretim kaybından doğan 34.650,00 TL zararı toplamı olan 232.885,82 TL’nin avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, davalı reddini savunmuş, mahkemece taşlama makinesi yönünden davanın reddine, kaynak makinesi yönünden davacının sözleşmeyi fesihte haklı olduğundan ayıplı olan makinanın davalıya iadesi ile faturadaki kaynak makinesi bedelinden ödenmeyen borç düşülerek kalan miktarın davalıdan istirdadına, makinenin davalıya iadesine ve kâr kaybının davacı talebi dikkate alınarak kabulüne karar verilmiştir. Dava konusu sözleşmelerde imalatlar yönünden garanti süreleri öngörülmüştür. Garanti süresi öngörülmesi halinde belirlenen garanti süresi içerisinde oluşan ayıplar yönünden TBK’nın 474. Maddesindeki ayıp ihbarı süreleri ile bağla kalmaksızın garanti süresi içerisinde yapılan ayıp ihbarı süresinde yapılmış sayılır. Davacı tarafça sözleşmelerde belirtilen garanti süresi içerisinde ayıp ihbarının yapıldığı, davalı tarafın da kaynak makinesine müdahalede bulunarak bir kısım değişiklikler yaptığı anlaşılmaktadır. Mahkemece yapılan keşif ve alınan bilirkişi raporlarından kaynak makinesinde yüklenicinin tasarımdan kaynaklanan hatası bulunduğu, bu hatanın %30 oranında ayıba neden olduğu, bu miktar ayıplı makinenin davacı iş sahibi tarafından kabule icbar edilemeyecek derecede olması nedeniyle, kaynak makinesi imalatına ilişkin sözleşmenin feshine ilişkin kararın yerinde olduğu anlaşılmaktadır. Dosyaya sunulan faturalardan kaynak makinesinin KDV dahil 201.135,72 TL olup, davalının toplam 198.235,82 TL ödeme yaptığı anlaşıldığından, her iki makine yönünden ödenmeyen 69.945,14 TL’nin kaynak makinesi bedelinden düşüldükten sonra bakiye 131.235,82 TL’nin davalıdan istirdadına karar verilmesi ve sözleşmenin feshine karar verilmiş olması nedeniyle birlikte ifa kuralı gereği halen davacıda bulunan kaynak makinesinin de davalıya iadesinin hüküm altına alınması doğru olmuştur. Bilirkişi raporunda belirtildiği üzere, kaynak makinesinin ayıbı nedeniyle bir işçi ile yapılacak iş beş işçi ile yapılmak zorunda kalındığından, çalışır şekilde teslimi gereken 14/05/2014 ile dava dışı firma tarafından ayıbın giderilerek makinenin çalışmaya başladığı 22/10/2014 tarihi arasındaki süre için 39.420,00 TL kazanç kaybı hesaplanmış olup, davacının talep ettiği miktar gözetilerek 34.650,00 TL yönünden kazanç kaybına hükmedilmesi de yerinde olmuştur. Taşlama makinesi konusuna gelince, her ne kadar davacı iş sahibi şirket tarafından makinenin yeni yere kurulmasının istenmesi nedeniyle kurulumu sonraya bırakılmış ise de, davacı tarafından daha sonra davalıdan makinenin kurulumunun talep edilmediği, dava sırasında davalının eski çalışanı tarafından kurulduğu, yapılan keşifte makinenin çalışır durumda olduğu anlaşıldığından, taşlama makinesi yönünden imzalanan sözleşmenin feshini istemenin dürüstlük kuralına aykırı olacağı ve hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olacağından mahkemece bu talebin reddine karar verilmesi de isabetli olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/12/2016 tarih ve 2014/762 esas, 2016/1258 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3- Alınması gereken 11.331,66 TL istinaf karar harcından peşin alınan 2.832,91 TL’nin mahsubu ile bakiye 8.498,75 TL istinaf karar harcının davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerlerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 27/06/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.