Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/747 E. 2018/525 K. 10.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/747
KARAR NO : 2018/525
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2017
NUMARASI : 2015/1170 Esas, 2017/49 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 10/05/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davacı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili dava dilekçesinde, davacı müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 05.05.2014 tarihli sözleşme akdedildiğini, dayanak sözleşme çerçevesinde davacı müvekkili şirket tarafından davalı yana kaba inşaat yapım işinin üstlenilmiş olup, bu çerçevede taraflar arasında hukuki ilişkinin başladığı, davacı müvekkili şirketçe işin büyük bir kısmının inşa edildiğini, fakat davalı yanca davacı müvekkili şirketin hak edişlerinin süresi içerisinde ödenmemesinden ötürü müvekkili şirketin ödeme güçlüğü içerisine düştüğünü, tedarikçilerine verdiği çeklerin karşılıksız kaldığını, bu nedenle davacı müvekkili şirketin gördüğü işin karşılığı olarak bir kısım hak edişlerin kendisine ödenmemesinden dolayı fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak şimdilik davacı müvekkili şirketin bakiye hak ediş alacağından 1.000,00 TL’nin işleyecek ticari temerrüt faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın sözleşmeye aykırı harekette bulunduğunu ve taahhütlerini gerçekleştiremediğini, bu nedenle müvekkili firmanın 18.11.2014 tarihli ve .. yevmiye numarası ile Bakırköy … Noterliğinden sözleşmenin fesh edildiğine yönelik ihtar çektiklerini, söz konusu sözleşmenin imalat programına ve sözleşme kurallarına uygun imalat yapılmaması üzerine feshedildiğini, davacının yapmış olduğu bütün imalatına karşılık gelen hak edişleri yasal olarak vekalet verdiği kişilere ve kendisine makbuzlar karşılığında ödediklerini, davacının müvekkili şirket nezdinde herhangi bir hak ve alacağının bulunmadığını, firma sahibi …’in işin başından itibaren İzmir’ de olup sürekli vekalet verdiği insanlar ile işi takip ettiğini, davacı firma sahibinin bir takım insanlara vekalet vererek hak edişleri müvekkili şirketten kendisi hesabına almaları konusunda yetkilendirdiğini ve müvekkili şirketin çoğu kez bu vekilleri ile muhatap olduğunu, davacının vekaletname ile yetkilendirdiği bu kişilerin müvekkili şirketi dolandırmaya çalıştığını, haksız ve hukuka aykırı olarak fahiş tutarda para talebinde bulunduklarını, Uzluer yapının noter tarafından vekalet verdiği kişilere gereken ödemelerin yapılmış olup, hesap mutabakatlarının yapıldığını, buna istinaden 02.12.2014 tarihli ibraname tanzim ederek davacı tarafın müvekkili firmayı ibra ettiğini beyan etmiştir.
İstinaf incelemesine konu yerel mahkeme kararında; davacı tarafça dava dışı …’e vekaletname verildiği hususunda bir itirazın bulunmadığı, bununla birlikte dava dışı …’in vekalet yetkisini kötüye kullanıldığının iddia edildiği ve bu zararın tahsili istemiyle davacı tarafından mahkememizin 2016/923 esas sayılı dosyası ile şirketin zarara uğratıldığından bahisle zararın tazmini istemiyle …’e karşı dava açıldığı, dosyanın yetkisizlik kararı ile Erciş Asliye Hukuk Mahkemesine gönderildiği, davalı tarafın vekaletname ile yetkilendirilen vekil ile ibraname tanzim ederek hakediş bedellerini ödediği, bedelin dava dışı …’e yöneltilmesi gerekli dava ile talep edilmesinin gerektiği belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; yerel mahkeme kararının miktar dikkate alınarak kesin olarak verilmesinin usulsüz olduğunu, işbu istinafa konu kararı veren mahkemenin 2016/923E. sayılı dosyası üzerinden verdiği yetkisizlik kararı ile Erciş 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2017/143E. sayılı dosyası üzerinden görülen vekil…’e karşı açılan alacak davası ile işbu istinafa konu dosya içerisinde bulunan dilekçeleri birlikte değerlendirildiğinde davalı şirket ile vekil … arasında el ve işbirliği içerisinde hareket edilerek davacı müvekkili şirketin zarara uğratıldığı, dolayısıyla ibranamenin geçersiz olduğunu, bu haliyle davalı şirkete husumet yönetilmesinde herhangi bir usulsuzlüğün bulunmadığını, yerel mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davacı tarafın istinaf başvurusu üzerine ilk derece mahkemesi 12.05.2017 tarihli ek kararı ile mahkeme kararının kesin olduğunu ve istinaf sınırının altında kaldığını belirterek davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermiştir.
Bu ek karara karşı da davacı vekili tarafından süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Dosyanın incelenmesinde; davalı vekili ikinci cevap dilekçesi ekinde İzmir …. Noterliği’nin 27.11.2014 tarihli …. yevmiye nolu vekaletname ibraz etmiş, vekaletname incelendiğinde davacı şirket tarafından dava dışı …’in vekil tayin edildiği ve davalı şirket ile aralarında akdedilen 05.05.2014 tarihli sözleşme gereği davacı şirketçe yapılan son iş sonu hak edişini yapmaya şirket adına hak ediş bedellerini ve bu sözleşmeden doğan tüm alacakları tahsil etmeye, davacı şirket adına düzenlenmiş çekleri almaya, fatura tanzim etmeye, tahsilat makbuzu kesmeye, hesap mutabakatını imzalamaya, gayri kabili rücu sulh ve ibra sözleşmesi imzalamaya yetki verildiği görülmüştür.
Yine ekli 02.12.2014 tarihli ibraname incelendiğinde; davacı şirkete vekaleten dava dışı….’in imzası bulunduğu ve bu ibranamenin davanın dayanağı olan taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye yönelik olduğu anlaşılmıştır.
Davacı vekili 20.10.2016 tarihli dilekçesinde dava dışı ….’e müvekkili şirket tarafından İzmir…Noterliğ’inin 27.11.2014 tarih ve …yevmiye nolu vekaletnamesiyle vekalet verildiğini kabul etmiş ancak 02.12.2014 tarihli ibranamenin gerçeği yansıtmadığından kabul etmediklerini beyan etmiştir.
Taraflar arasında 05.05.2014 tarihli davalı şirketçe inşa edilen binada F blok ve F blok önü ticari alan kaba inşaat yapım işine ilişkin 150 TL/ m2 bedel üzerinden inşaat sözleşmesi imzalanmış olduğu davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Davacı sözleşme kapsamında hakediş bedelinin ödenmediği iddiası ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 1.000 TL nin tahsilini talep etmiştir. Talep edilen bu bedel alacak iddiasının son kısmını teşkil etmediği gibi dava da kısmi dava olarak açılmıştır. Davaya konu sözleşmenin 18.11.2014 tarihli davalının fesih ihtarı ile sona erdirildiği tarafların kabulündedir.
Dosyaya davalı tarafça delil olarak sunulan davacı şirketçe İzmir … Noterliği 27.11.2014 gün, … yevmiye nolu vekaletnamesi ile davaya konu sözleşmeye ilişkin olarak hakediş bedellerinin ve bu sözleşmeden doğan tüm alacaklarının tahsili ve bu nedenle adlarına düzenlenen çekleri almaya, davacı şirket adına bu sözleşme kapsamında gayri kabulü rücu olarak ibra sözleşmesi imzalanmaya dava dışı…’i vekil olarak atadığı 02.12.2014 tarihli ibraname ile de sözleşme kapsamında tüm alacaklarının ödendiği ve davalının gayri kabili rücu olarak ibra edildiğine ilişkin davacı şirkete vekaleten … tarafından ibranamenin verildiği ve davacı şirket adına düzenlenen toplam 400.000,00 TL bedelli çeklerin davacı şirket adına düzenlenip teslim edildiği, çeklerin arkasında da davacı şirketin kaşesi ile ciro edildiği görülmüştür.
İbraname ve verilen çekler dikkate alındığında ve davanın alacağın son kısmına ilişkin olmayıp fazlaya ilişkin haklar saklı tutarak 1.000,00 TL üzerinden açılmış olduğu değerlendirildiğinde mahkemece dava değeri dikkate alınarak kesin olarak davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuştur.
Bu nedenle davacı şirketin istinaf talebinin, verilen kararın kesin olduğundan bahisle reddine dair yerel mahkemenin 12.05.2017 tarihli ek kararı hatalı olup, davacı vekilinin bu ek karara ilişkin istinaf talebi haklı görülmüş, mahkemenin istinaf talebinin reddine dair ek kararı kaldırılarak davacı vekilinin davanın esasına ilişkin istinaf taleplerinin incelenmesine geçilmiştir.
Davacı vekilinin yerel mahkemenin davanın reddine ilişkin istinaf sebeplerinin incelenmesinde ise; yukarıda açıklanan sebepler ve dosya kapsamı ile, davacı tarafça dava dışı …’e verilen vekaletname ve bu vekil tarafından düzenlenen ibraname, davacı adına düzenlenen çekler birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafça davalı şirketin davaya konu sözleşme kapsamında ibra edildiği anlaşılmış olup, davanın reddine dair mahal mahkemesi kararı, dosya içeriğine, usul ve yasaya uygun olmakla davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12.05.2017 tarihli 2015/1170 Esas sayılı dosyasında, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine dair EK KARARININ KALDIRILMASINA,
1-Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19.01.2017 tarih ve 2015/1170 Esas, 2017/49 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 10/05/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.