Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/721 E. 2018/168 K. 13.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/721
KARAR NO : 2018/168
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/04/2017
NUMARASI : 2014/1347 Esas, 2017/441 Karar,
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 13/02/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, taşınmazın lojistik ve sanayi bölgesi olarak kullanımı için gerekli yağmur ile içme suyu ve PTT hatlı alt yapılarının yapılması işi nedeniyle yazılı eser sözleşmesinden kaynaklanan geçici hakedişe dayalı faturaya bağlanan 4.155.620,82-TL bakiye iş bedeli alacağı ile 1.080.211,22-TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 5.235.832,04-TL alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin olup; davacı taşeron, davalı yüklenici (iş sahibi)’dir.
Davacı şirket vekili, davalı yüklenici iş sahibi ile imzalanan 29/03/2011 ve 29/06/2011 tarihli iki ayrı taşeronluk sözleşmesi gereği, müvekkilinin Edirne ili, .. ilçesi,… dere mevkiinde bulunan taşınmazın lojistik ve sanayi bölgesi olarak kullanımı için yağmur, içme suyu ve PTT hattı alt yapılarını sözleşmelerine uygun olarak yapıp teslim ettiğini, geçici ve kesin kabullerin yapıldığını, işin eksiksiz olarak teslim edilip geçici hakedişlere dayalı düzenlenip tebliğ edilen faturaların itiraz edilmeden kabul edildikleri ve bir kısmının da ödendiği halde ödenmeyen 6, 7, 8 ve 9 nolu hakediş bedellerinin tahsili için başlattıkları icra takibine davalı tarafından haksız olarak itiraz edildiğini belirterek itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.
Davalı şirket vekili, yapılan iş karşılığı düzenlenen geçici hakedişlerle ilgili kendilerine tebliğ edilen faturalardan bir kısmını ödediklerini, alanda yaptıkları incelemede bir kısım eksik ve ayıplı imalat tespit ettiklerini, sözlü olarak eksik ve ayıplı işleringiderilmesini talep ettiklerini ve bunun için ek süre verdiklerini ancak giderilmediğini, kendilerine tebliğ edilen faturalara itiraz etmediklerini ve eksik ve ayıplı imalat nedeniyle sonraki hakedişlerin ödenmediğini işin teslim edilmediğini ve kesin kabulünün de yapılmadığını, 21/09/2011 tarihli sözleşme ile arsanın satılması halinde ödemelerin yapılacağının kararlaştırıldığını ve bu nedenle talep edilen alacağın (arsa satılmadığından) muaccel olmadığını, yaptıkları ödemenin de avans niteliğinde olduğunu belirterek davanın reddi, takibin iptali ve kötüniyet tazminatı talebinde bulunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile takibin 3.612.052,95-TL asıl alacak üzerinden devamına takipten itibaren asıl alacağa değişen oranlarda avans faizi yürütülmesine, takipten önce temerrüde düşülmediğinden işlemiş faiz talebinin reddine, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebi ile fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar taraflarca süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir.
Davacı taşeron vekili istinafında, kısmen red kararının kaldırılarak davanın tümden kabulünün gerektiğini, temerrüt şartları oluştuğu halde işlemiş faiz taleplerinin reddi kararının hatalı olduğunu, davalının takibe itirazı haksız olduğundan inkar tazminatına hükmedilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı yüklenici istinafında, keşif taleplerinin kabul edilmediğini, eksik ve ayıplı işler bedelinin tespit edilip alacaktan düşülmediğini, 15.000,00-TL çek ödemesinin alacaktan mahsup edilmediğini belirterek kararın kaldırılarak davanın tümden reddini talep etmiştir.
Taraflar arasında alt yapı işlerinin yapımına ilişkin yazılı eser sözleşmesi bulunduğu ihtilafsızdır. Davacı yüklenici sözleşmedeki işleri tamamlayarak teslim ettiğini belirterek tahsil istemli icra takibinde bulunmuş, davalı iş sahibi ise yapılan işlerde eksik ve ayıplar olduğunu bu nedenle bir kısım hakediş bedellerinin ödenmediğini buna yönelikte tespit yaptırdığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece yargılama sırasında alınan bilirkişi heyet raporunda taraf defterleri incelenmiş ancak eksik ve ayıp hususunda mahallinde keşif yapılmadan bir değerlendirme yapmalarının mümkün olmadığını belirtmiş, davalı iş sahibince rapora itiraz edilmiş ise de mahkemece bu rapor esas alınarak hüküm kurulmuştur. Eser sözleşmesi kapsamında davacı yüklenici eseri sözleşmeye uygun olarak yapıp teslim ettiğini ispat etmek zorundadır. Davalı iş sahibi davaya cevabında yapılan işin eksik ve ayıplı yapıldığı iddiasında bulunmuş, buna ilişkin tespit raporunu dosyaya ibraz etmiştir. Mahkemece eser sözleşmesi kapsamında taraf iddia ve savunmalarını denetlemek ve değerlendirmek suretiyle inceleme yapması gerekirken, mahkemece alınan ve hükme esas yapılan bilirkişi raporunda davalının eksik ve ayıplı imalata ilişkin iddialarının ancak mahallinde keşifle incelebileceği hususu belirtildiği halde, davalı işsahibinin savunması yönünden hiçbir inceleme yapılmadan dosya üzerinden alınan ve bu hususun hiç incelenmediği beyanı da içeren sadece ticari defterler üzerinden yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapor esas alınarak hüküm kurulması doğru olmamıştır. Yerleşik Yargıtay içtihatları gereği eser sözleşmesi kapsamında düzenlenen faturaya itiraz edilmemesi ticari defterlere kaydedilmiş olması dahi tek başına işin yapılıp teslim edildiğinin kabul anlamına gelmeyeceği davalı tarafın işin eksik ve ayıplı olduğu iddiası kapsamında davacı yüklenicinin işi sözleşmeye uygun yapıp teslim ettiğini ispat etme yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu nedenle sadece ticari defterler üzerinden yapılan inceleme taraf iddia ve savunmaları dikkate alındığında hüküm kurulması mümkün değildir.
Açıklanan nedenlerle, mahkemece taraf iddia ve savunmaları, sunmuş oldukları deliller de keşifle değerlendirilmek suretiyle davanın karara bağlanması gerekli ve zorunlu olduğundan bu hususlar dikkate alınmaksızın ve hiç değerlendirilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamış bu nedenle mahal mahkeme kararı HMK 353/1-a/6 hükmü gereğince kaldırılarak yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve değerlendirme yapılarak sonucuna göre yeniden esas hakkında karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/04/2017 Tarih, 2014/1347 Esas, 2017/441 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 13/02/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.