Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/639 E. 2018/153 K. 07.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2017/639
KARAR NO : 2018/153
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/12/2016
NUMARASI : 2016/919 Esas, 2016/861 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/02/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, asıl yüklenici ile yapılan taşeron sözleşmesi kapsamında davalıya ait … İstanbul İnşaat Projesi için müvekkili tarafından imal edilerek işçilik dahil iş bu esere yapılan katkıdan kaynaklanan alacağın tespiti ile iş bu alacağın tahsilinin temini için öncelikle inşaatçı ipoteği geçici tescili ve nihayetinde alacak miktarı oranında, kanuni ipotek hakları olan inşaatçı ipoteğinin davalıya ait eser üzerinde, esere katkısı oranında kesin tescilini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacı tarafın lehine inşaatçı ipoteği tesisi talebinin şartlarının gerçekleşmediğini, ayrıca davaya konu işle ilgili olarak davacı tarafın direk olarak müvekkili şirket ile anlaşması olmadığını, kendilerinin bahsi geçen mekanik havalandırma işlerinin imal ve montajı hakkında doğrudan doğruya ….. Tic. A.Ş. ile anlaştığını ve aralarında sözleşme düzenlendiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İstinaf incelemesine konu ilk derece mahkemesi kararında, davacının alacağını yüklenici şirket ile imzaladığı sözleşme uyarınca yaptığı imalatlara dayandırdığı, sözleşmelerin ancak tarafları arasında hak ve borç doğuracağından davacının sözleşmeden kaynaklanan bir alacağı varsa bu alacağın muhatabının ve borçlusunun sözleşmenin tarafı olan dava dışı yüklenici olduğu, bu nedenle davacının borcun muhatabı olan dava dışı yüklenici aleyhine dava açarak alacağını ilama bağlatmadığı gibi davacının dava dışı yükleniciden olan alacağının, davalı arsa sahibi tarafından da kabul edilmediği belirtilerek inşaatçı ipoteği davasına ilişkin özel dava şartı gerçekleşmediğinden davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekili süresinde istinaf kanun yoluna başvurmuş. İstinaf talebine dair dilekçesinde; yerel mahkemenin dava şartı noklanığına ilişkin tespitinin doğru olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Bilindiği gibi ülkemizde T.C. Devletine karşı 15.07.2016 tarihinde girişilen ve bastırılan darbe teşebbüsü sonrasında 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kararı doğrultusunda, darbe teşebbüsü ve terörle mücadele çerçevesinde alınması zaruri olan tedbirler kapsamında çıkarılan 03.10.2016 tarihli 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin Dava ve Takip Usulü başlıklı 16. maddesinde aynen; ” MADDE 16- (1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince, kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara re’sen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(2) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına re’sen tebliğ edilir. Tarafların yaptığ:. takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.
(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.
(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz.” hükmü getirilmiştir. (Yargıtay 13. Hukuk Dairesi 26.09.2017 tarih 2016/28679 Esas, 2017/8593 sayılı Karar)
Dava dosyası, 675 sayılı KHK.nin 16/1. maddesi kapsamında değerlendirildiğinde: davalı … 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında el konulan şirketlerden olması nedeniyle, yine 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname gereği bu şekilde kapatılan şirketler aleyhine dava açılamayacağı kabul olmakla mahkemece bu hükümler doğrultusunda dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken, davalının pasif husumet ehliyeti bulunmadığı da belirtilerek yazılı şekilde red kararı verilmesi hatalı olmuştur. Yerel mahkeme kararının bu nedenle kaldırılarak, yazılı gerekçe ile davanın reddine dair HMK 353/1-b maddesi gereğince yeniden esas hakkında hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
A) 1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE
2-İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2016 tarih ve 2016/919 Esas, 2016/861 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Davanın REDDİNE,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN
1-Karar harcı 35,90 TL ‘nin davacı tarafça peşin olarak yatırılan 25.768,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.732,43 TL harcın karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
3-Davalı taraf kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde geçerli A.A.Ü.T. deki esaslara göre belirlenen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-Davalı tarafça yapılan yargılama gideri olmadığından karar verilmesine yer olmadığına,
5-Davacı tarafça dosyaya yatırılan ve sarf edilmeyen gider avansının karar kesinleştiğinde davacı tarafa iadesine,
6- Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN
1-Davacı tarafından yatırılan 31,40 TL istinaf karar harcının talep halinde davacı tarafa iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 32,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 118,20 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b gereğince KESİN olmak üzere 07/02/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.