Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/374 E. 2018/942 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ DURUŞMALI
DOSYA NO: 2017/374
KARAR NO : 2018/942
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/12/2016
NUMARASI : 2015/850 Esas, 2016/888 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 05/07/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK 356. Maddesi gereğince ve istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olmak üzere duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 03.07.2014 tarihli sözleşme ile davalı … bünyesindeki .. A.Ş. … Entegre Tesislerine 40 m3/h kapasiteli su yumuşatma sisteminin 40.096,40 USD bedel karşılığında yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkiline ödeme yapılmadığını, davalı şirketin teknik şartname hazırlayarak spesifik bir arıtma sisteminin kurulumunu talep ettiğini, sözleşmedeki “ham su değerleri” başlıklı kısımda sıfır bakteri ve sudaki klor değerinin 0,1 ppm’den küçük olmasını istediğini, müvekkilinin sistemi talebe uygun olarak kurup teslim ettiğini, sonrasında davalının yanlış hesaplaması nedeniyle suda bakteri ürediğini tespit ettiğini, bunu baskılamak için aşırı miktarda klor verdiğini, klorun da bu tür cihazların bakteri ve tortu ile birlikte baş düşmanı olduğunu, müvekkiline atfedilecek kusur bulunmamasına rağmen defalarca servis hizmeti verdiğini, Çumra Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/2 D. İş sayılı dosyasında yapılan delil tespitinde “sözleşmeye uygun bir şekilde monte edildiği, ölçüm laboratuvarı tarafından yapılan analizlere göre arıtma suyu girişi, ham su tankı, yumuşak su deposunda bakteri bulunmadığı, suda bakteri bulunmadığından sistemin verimli çalıştığı, bir arıza bulunmadığı, sözleşmeye aykırı ayıplı bir imalatın bulunmadığı” hususlarının belirtildiğini, buna göre müvekkilinin arıtma tesisini sözleşmeye ve şartnameye uygun olarak teslim ettiğini, ancak iş bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, yapılan işin bedeli olan 40.096,40 USD’nin 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca devlet bankaları tarafından USD’ye uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin husumet ehliyeti bulunmadığını, davacının edimlerini sözleşme ve şartnameye uygun olarak yerine getirmediğini, sistemden randıman alınamadığından iadesini istediklerini, tespit raporunda sistemin şartnameye uygun çalışıp çalışmadığının şartnamedeki tüm değerler ve müvekkili şirket tarafından talep edilen miktar ve değerlerde ham suyun yumuşatıldığı yönünde bir inceleme ve tespit olmadığını, şartnamede belirtildiği gibi, 40 m3/h kapasiteli bir ünitede bir kolonda davacı şirket teklifinde belirtildiği şekilde 240 m3 suyun 0 sertlikte üretilip üretilmediğinin ve her kolonda 190 kg tuz tüketilerek bu yumuşatmanın sağlanıp sağlanamadığının, en az 6 saatlik süreçte takip edilerek sonuca gidilmesi gerektiğini, sistem kurulduğu andan itibaren hiçbir zaman 240 m3 su yumuşatması yapamadığını, sistem kurulduğu andan itibaren 150 m3 de sistemde suda sertlik tespit edildiği gibi, üretimin devam edebilmesi için (0 sertlik) için tuz kullanım miktarı 400 kg’lara kadar arttırılarak sonuç alınabildiğini, bunun da maliyeti arttırdığını ve üretimi zorlaştırdığını, ayrıca davacıya defalarca sistemdeki teknik sorunların iletildiğini, yapılan tüm işlemlerin sonucunda sistemden randıman alınamamasından ötürü davacıdan sistemin iade alınmasının istendiğini, sistemin zorunluluk gereği üretimin aksamaması için kullanılmakta olduğunu, arıtma işinin 50 m3 miktarına kadar düştüğünü, davacı firmanın talebiyle suda klor kullanıldığını, davacı firmanın gönderdiği faturayı iptal etmesinin sistemin ayıplı olduğunu gösterdiğini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalının husumet itirazının yerinde olmadığından reddedildiği, 03/07/2014 tarihli teklif ve kabul metninin davacı ve davalı yan arasında düzenlendiği, davalı tarafın bilirkişileri ret sebeplerinin yerinde görülmediği, tespit ve bilirkişi raporlarına göre, arıtmada kullanılacak suyun teknik analizinin davalı tarafça yapılarak teknik özelliklerin belirlendiği, imalatın davacı tarafça yapılarak monte edildiği, davacı teknik personelinin yaptığı incelemeler sonucu elde edilen verileri davalı ile birlikte kayıt altına aldığı, yaptırılan tespit sonucu düzenlenen raporda arıtmanın davalının sözleşmedeki talebine uygun olduğu ve ayıpsız çalıştığı kanaatine varıldığı, rapora itiraz edilmediği, raporda sözleşmede yapılması talep edilen su arıtma tesisinin sözleşmeye göre uygun bir şekilde monte edildiği ve davacı talebine uygun olduğunun belirtildiği, ölçüm laboratuvarı tarafından yapılan analizlere göre bakteri bulunmadığı, arıtma cihazının verimli çalıştığının tespit edildiği, mahkemece alınan bilirkişi raporunda ise su numunelerinde bakteri olmadığı, 6 saatlik süre zarfında bizzat bilirkişilerce takip edildiği, kurulan tesiste ayıplı hususların bulunmadığı, sözleşme kapsamından yapılması gereken eserin tam ve doğru yapıldığı, tespitlerin evveliyatta delil tespiti raporuyla da tam olarak uyuştuğu, dava dışı …. Ve Tic. A.Ş. bünyesinde çalışan elemanların yetersizliği sebebiyle sistemin tam kapasiteye ulaşamadığının tespit edildiği anlaşılıp kabul edilmekle, davanın kabulüne, 40.096,40 USD alacağın 3095 sayılı yasanın 4/a maddesi uyarınca kamu bankaları tarafından 1 yıl vadeli yabancı para USD’ne uygulanan en yüksek faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, dava konusu sistemin ayrı tüzelkişiliği olan dava dışı …. Ve Tic. A.Ş. tarafından alınıp …Entegre Tesislerine kurulduğundan davanın husumet yokluğundan reddi gerektiğini, bilirkişi raporunun yanlı olduğunu, 21.10.2016 tarihli bilirkişi raporunu tanzim eden bilirkişilerden ….’in davacı …’e bağlı… ve Tic. A.Ş.’nin taraf olduğu Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/406 Esas sayılı dosyasında bilirkişi seçilip, o dosyada tarafsızlığından açıkça şüphe duyulacak şekilde kendileriyle görüşme gerçekleştirdiğinden red talebinde bulunulduğu ve talebin kabul edilerek dosyanın başka bir bilirkişiye tevdii edilerek rapor alındığını, mahkemece gerekçe gösterilmeksizin HMK’nın 36. Maddesindeki ret sebepleri bulunmadığından talebin reddedildiğini, yine bilirkişilerden …’ın babası olan ….ile müvekkili holdinge bağlı şirketlerden ….. Tic. A Ş. arasında Konya 2. İş Mahkemesi’nin 2009/69 Esas, 2010/310 Karar sayılı işe iade davası nedeniyle tarafsızlığından şüphe duyduklarını, yansız rapor düzenleyemeyeceğinden reddi gerektiğini, anılan bilirkişilerce düzenlenen raporun usul ve yasaya aykırı olduğunu, raporun eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporundaki 240 m3 kapasiteye ulaşılamamasının sebebinin …A Ş. bünyesinde çalışan elemanların işletme şartlarını yerine getirememeleri olduğuna ilişkin hususların kabul edilemeyeceğini, servis formlarının sistemin tam kapasite çalıştığı sonucunu vermediğini, hiçbir zaman 240 m3 su yumuşatması yapamadığını, tuz kullanım miktarı 400 kg’lara kadar arttırılması ile sonuç alınabildiğini, sistemden randıman alınamamasından ötürü firmadan sitemin iade alınmasını istediklerini, sistemin sürekli arıza verdiğini, raporun hatalı ve yanlı olduğunu, davalının 240 m3 suyu 0 sertlikte 190 kg tuz kullanımı ile sağlayacağını taahhüt ettiğini, bu değerin yarısının ancak iki kat tuz tüketimiyle sağlanabildiğini, söz konusu sistemde sorunların baş göstermesi ve sistemin %30’lara kadar düşmesinden kaynaklı 10/01/2016 tarihinde dava dışı Teknik Arıtma firması tarafından sistemde bazı iyileştirmeler yapıldığını ve sistemin şu andaki çalışır haline mevcut işletmecilerin gayreti ile getirildiğini, bilirkişi raporunda sistemin kurulumundan itibaren sürekli yaşanan problemlerle ilgili hiçbir tespit yapılmadığını belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davacı tarafından davalıya gönderilen 14/02/2014 tarihli teklif yazısı ile, tam otomatik su yumuşatma sistemi imalat, montaj ve devreye alma işinin anahtar teslimi olarak 33.980 USD bedel ile yapılacağı bildirilmiş, davalı … AŞ tarafından davacıya hitaben yazılan ve tarafların imza ve kaşeleri bulunan 03/07/2014 tarihli yazıda ise, davacı iştiraki olan … A.Ş. … Entegre Tesisleri’nin 40 m3/h kapasiteli su yumuşatma sistemi alım işini teknik şartname ve ekli teklifteki fiyat üzerinden nakliye dahil, KDV hariç 33.980,00 USD bedelle sipariş ettikleri belirtilmiştir. Davacının sözleşme teklifi icap niteliğinde olup, davalının kabul beyanı ile taraflar arasında sözleşme ilişkisinin kurulduğu anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, niteliğince BK’nın 355 (TBK’nın 470) ve devamı maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşmesidir. Davacı şirket yüklenici; davalı şirket ise iş sahibidir.
Davacı tarafça Çumra Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/2 D.İş sayılı dosyası ile yaptırılan tespit sonucunda düzenlenen 03/06/2015 tarihli raporda, sistemin sözleşmeye uygun olarak monte edildiği, yapılan analizlere göre suda bakteri bulunmadığı, sistemin verimli çalıştığı, ayıplı imalat bulunmadığı belirtilmiştir.
Mahkemece alınan ve bilirkişiler makine mühendisi … ve çevre mühendisi … tarafından düzenlenen 11.10.2016 tarihli raporda, su numuneleri alınıp 6 saat süresince yapılan takip sonucunda, su numunelerinde bakteri bulunmadığı, kurulan tesisin sözleşme koşullarına uygun olarak yapıldığı, tutulan servis formlarında tarafların imzasının bulunduğu, servis hizmeti esnasında kurulan sistemin tam kapasiteye ulaştığı, ancak sonrasında davacı elemanlarının servis hizmetini sonlandırıp mahalden ayrılmalarını müteakip … Tic. A.Ş. bünyesinde çalışan elemanların işletme şartlarını yerine getirememelerinden dolayı tam kapasiteye ulaşamadıkları, davacının teklifinde kullanılan tuz miktarının 190 kg/rejenerasyon olacağını belirtmesine rağmen tuz tüketiminin işletme şartlarına bağlı olarak havanın nemi, suyun sertliği ve difüzörlerin performansı ile değişebileceği, bundan dolayı da tuz tüketiminin işletme koşullarının değişkenliğine göre artıp azalabileceği, kurulan tesisin 240 m3 yumuşak su üretimini defalarca yaptığının servis formlarından anlaşıldığı, bundan sonra da iyi bir işletmecilik marifetiyle aynı kapasiteye ulaşılabileceği, kurulan tesiste ayıplı hususların bulunmadığı belirtilmiştir.
Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde duruşmalı inceleme yapılması talep edilmiş olup, Dairemizce’de eksiklerin giderilmesi için duruşmalı olarak inceleme yapılmış ve Çumra Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/235 Tal. sayılı evrakı üzerinden mahallinde yeniden keşif yaptırılmıştır.
Bilirkişiler çevre mühendisi …, kimya mühendisi …ve makine mühendisi … tarafından düzenlenen 16/03/2018 tarihli raporda, dava konusu su yumuşatma sisteminin davacı yüklenici …. San. Tic. Ltd. Şti. tarafından sözleşme ve eklerinde taahhüt edilen şartlarda imal edildiği; teknik açıdan uygunsuz olan 42″ çapındaki reçine tanklarının 48″ çapında tanklarla değiştirilerek sistemin bu açıdan da teknik olarak uygun hale getirildiği, Su Yumuşatma Sisteminde imalat hatası veya kullanımdan kaynaklı oluşan bir hata olmadığı, ancak yüklenici firmanın işe ilişkin teklifinde her rejenerasyonda 190 kg tuz tüketimi olacağını taahhüt etmesine rağmen bu taahhüdün gerçekleşmediği, sistemin 190 kg tuz ile 240 m3 suyu yumuşatamadığı, ancak sistemin yeterli miktarda tuz tüketerek (her rejenerasyon için yaklaşık 240 kg) 240m3 suyu yumuşatma hedefine ulaşabileceği, bu noktada yüklenici firma tarafından işe ilişkin verilen teklifte tuz tüketim bilgisinin yanlış verildiği, teknik açıdan bir hesap hatası yapılmış olabileceği, sistemin kullanımıyla ortaya çıkan tüm bu nedenlerden dolayı sistemde gizli ayıp olduğu, sistemin, iş sahibinin kullanamayacağı ve kabule zorlanamayacağı derecede ayıplı bir durumunun olmadığı; zaten iş sahibinin 21.04.2015 tarihli sistemin iadesi için yüklenici firmaya yazmış olduğu yazıya ve devam eden dava sürecine rağmen 2017 yılı Aralık ayı içinde farklı bir firmadan reçine alımı yaparak ve tanklara yeni reçine koyarak sistemi devreye aldığı ve bu durumun iş sahibinin de sistemin kullanılabilir durumda olduğunu kabul ettiğini gösterdiği; bununla beraber sistemin yüklenici tarafından taahhüt edilen miktardan daha fazla tuz tüketerek verimli bir jekilde çalışabileceği ve bu durumun sistem aktif olduğu süre boyunca davalı iş sahibine ekstra külfet getireceği değerlendirildiğinden, yüklenici …. Tic. Ltd. Şti.’nin sözleşmede belirtilen 40.096 USD (33.980 USD + KDV) iş bedeline hak kazanmakla beraber, sistemin teklifte belirtilen miktardan daha fazla tuz tükettiğinin tespiti yapıldığından ve bu durumun iş sahibinin işletme masraflarını sistem aktif olduğu süre boyunca artıracağından işe ilişkin bedelde, 33.980 USD sözleşme bedeli üzerinden %10 nispetinde indirim (nefaset bedeli) uygulanmasının uygun olacağı belirtilmiştir.
Somut olayda, taraflar arasında su arıtma sistemi imaline ilişkin teklif ve kabul suretiyle kurulan bir eser sözleşmesi mevcut olup, davacı yüklenici tarafça iş bedelinin tahsiline karar verilmesi istenmiş, davalı sistemin teklifteki şartları sağlamadığı gerekçesiyle reddini savunmuş, mahkemece iş bedeli olan 40.096,40 USD alacağın tahsiline karar verilmiştir. Davacı yüklenici tarafından sunulan teklifin (icap) davalı tarafça kabulü ile taraflar arasında akdi ilişki kurulmuş olduğundan mahkemece husumet itirazının reddi yerinde olmuştur. Her ne kadar tespit raporunda ve yerel mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda sistemin ayıplı olmadığı yorumu yapılmış ise de, Dairemiz’ce yeni bilirkişi heyeti ile yerinde keşif yaptırılarak alınan bilirkişi raporuna göre, sistemin çalışmakta olduğu, davalının da yeni reçine konulması suretiyle sistemi çalıştırmaya devam ettiği, ancak sistemde 240 m3 suyun 190 kg tuz ile yumuşatılması taahhüt edildiği halde, bunun sağlanamadığı, sistemin belirtilenden daha fazla tuz tükettiği ve bu durumun sistemin aktif olduğu süre boyunca davalının işletme masraflarında %10 oranında artışa sebep olacağı, sistemin tümüyle reddi gerekmeyip iş bedelinde %10 oranında nefaset indirimi yapılması gerektiği belirlenmiştir. Davalı vekilince öne sürülen sebeplerin istinafa konu dosya bakımından bilirkişilerin reddi için yeterli sebep olmadığı ve alınan bilirkişi raporu Dairemiz’ce de denetlenebilir ve hükme esas alınabilir nitelikte görüldüğünden, davalı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne, 36.086,76 USD’nin davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1- Davalı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,
2- İstanbul 13.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 06/12/2016 gün, 2015/850 Esas, 2016/888 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Davanın kısmen kabulü ile; 36.086,76 USD’nin 3095 sayılı Kanunun 4/a maddesi uyarınca kamu bankaları tarafından 1 yıl vadeli USD’ye uygulanan en yüksek faiziyle davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN
1-Alınması gereken 7.271,26 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 2.000,41 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.270,85 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2-Davacı tarafından yatırılan 2.000,41 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 269,00 TL tebligat, 206,30 TL keşif harcı, 90,00 TL diğer, posta gideri, 1.600,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.165,30 TL yargılama gideri ve 1.081,98 TL tespit giderleri olmak üzere toplam 3.247,28 TL den davanın kabul/red oranına göre takdiren 2.950,88 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 11.265,61 TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 2.180,00 TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN
1-Davalı tarafından yatırılan 2.000,41 TL istinaf karar harcının karar kesinleştiğinde ve istek halinde davalıya iadesine,
2-Davalı tarafından yapılan 85,70 istinaf yoluna başvurma harcı, 2.550,00 TL bilirkişi ücreti, 100 TL araç ücreti, 65,60 TL tebligat ücreti olmaz üzere toplam 2.715,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açıldığından karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince 2.180,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzlerine karşı, kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık süre içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 05/07/2018 tarihinde oy birliği ile karar verildi.