Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1666 E. 2019/489 K. 16.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1666
KARAR NO : 2019/489
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2017
NUMARASI : 2014/1193 Esas, 2017/354 Karar
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 16/04/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, halı döşenmesi işini konu alan yazılı eser sözleşmesi ilişkisinden kaynaklanan kusurlu ifa iddiasına dayalı olarak ödenen bedelin faiziyle birlikte iadesi talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir. Davacı iş sahibi şirket, taraflarca imzalanan 31.05.2012 tarihli sözleşme gereği otel lobisi zeminine davalı yüklenici tarafından döşenen halıların ayıplı olduğunun anlaşılması üzerine yenisiyle değiştirilmesi taleplerinin kabul edilmemesi sebebiyle halıları iadeye hazır olduklarını belirterek ödenen 7.754,94 TL bedelin ödeme tarihinden itibaren ticari faiziyle birlikte iadesini talep etmiş; davalı yüklenici şirket ise, davanın zamanaşımına uğradığını, üretim veya teslim kaynaklı bir hatanın olmadığını, halıların döşeneceği zeminin şapının düzensiz olduğunu ve halıların zemine uyum sağlamayabileceğinin davalı şirkete bildirildiği halde ısrarcı davrandıklarından halıların döşendiğini, ayıpların kullanım hatasından kaynaklandığını, talep edilen bedelin icra takibiyle tahsil ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, talep konusu halıların ayıplı olduğu, dava süresince halıların davacı tarafça kullanıldığı belirterek ödenen bedelin yarısına hükmedilmesi gerektiği, davacı tarafça halılar teslim edilmedikçe bedel iadesi talep edilemeyeceğinden faiz istenemeyeceği, davalının iade borcu sözleşmenin feshinden sonra doğmuş olmakla ödeme tarihinde davacının temerrüdünün gerçekleşmediği belirtilerek davanın kısmen kabulü ile 3.877,47 TL alacağın davalıdan tahsiline, fazlaya ve faize ilişkin talebin reddine dair verilen hüküm taraf vekillerince istinaf edilmiştir. Davacı iş sahibi şirket vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; davalının ayıplı ürün teslim ettiğini, ayıplı halıların ayıpsız yenileri ile değiştirilmesi taleplerinin kabul edilmediğini, ancak iadeye hazır olduklarını, ayıbın niteliği ve özelliğine göre kullanılmasının fayda sağlamayacağını, mahkemece kullanım bedelinin tenzilinin hatalı olduğunu, faiz taleplerinin reddinin hatalı olduğunu, çelişkili raporları kabul etmediklerini belirterek kararın ortadan kaldırılarak davanın tümden kabulünü talep etmiştir. Davalı yüklenici şirket vekili istinaf talebinde özetle; halılardaki kusurun zeminin uygun olmadığı halde uyarıya rağmen davacının ısrarcı olması nedeniyle döşenmesi sonucu oluştuğunu, kullanım hatasından kaynaklandığını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek kararın kaldırılarak davanın tümden reddini talep etmiştir. Tüm dosya kapsamına göre, taraflar arasında otel olarak işletilen binanın belirlenen yerlerine özellikleri gösterilen halıların imâl edilerek ve döşenmesi işini konu alan 31.05.2012 tarihli yazılı eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ihtilafsızdır. Davacı iş sahibi, davalı tarafından üretilip döşenen halıların kullanılamayacak derecede gizli ayıplı olduğu belirterek ödenen bedelin iadesini talep etmiş; davalı yüklenici ise, davanın zamanaşımına uğradığını ileri sürerek ayıpların kullanım hatasından kaynaklandığı ve zeminin uygun olmaması nedeniyle oluştuğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir. Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık ürünün ayıplı olup olmadığı, ayıbın niteliği ve derecesi ile ayıbın oluşma sebebine yönelikdir. Davadaki talep, ayıp iddiasına dayandırılmıştır. Eser sözleşmesinde ayıp iddiasına dayalı taleplerde zamanaşımı süresi (TBK’nın 478.maddesi) eserin tesliminden itibaren taşınırlarda 2 yıl, taşınmazlarda 5 yıl, yüklenicinin ağır kusurlu olması halinde 20 yıl olarak belirlenmiştir. Burada ayıbın açık veya gizli olmasının bir önemi yoktur. Somut olayda sözleşme tarihi esas alındığında dahi davanın yasal 2 yıllık sürede açıldığı, süresinde açılan davaya yönelik zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, mahkemece zamanaşımı itirazının reddine dair verilen kararın usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesinde yüklenici işi sözleşme ve varsa eklerine, mevzuata, bilim ve sanat kurallarına, iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun olarak eksiksiz ve ayıpsız tamamlayıp kararlaştırılan yer ve zamanda iş sahibine teslim etmekle yükümlüdür. Eserin ayıplı olması ve bunun yükleniciye bildirilmesi halinde iş sahibi bundan kaynaklanan seçimlik haklarını kullanabilir. Somut olayda davacı ödenen bedelin iadesini talep etmiştir. Davacının bu seçimlik hakkını kullanabilmesi için işin kabule zorlanamayacak derecede ayıplı olması gerekir. Sözleşme konusu halıların kabule zorlanamayacak derecede gizli ayıplı olarak üretildiği dosya kapsamıyla sabittir. O halde, davacı elindeki ürünü iade ederek ödediği bedeli isteyebilir. Açıklanan nedenlerle davanın tümden kabulü gerekiken, kullanım bedeli düşülerek kısmen kabulü hatalı olmuştur. Sonuç olarak; davalının istinaf talebinin reddine, davacı tarafın istinaf talebinin kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulü ile 7.754,94 TL’nin davalının ihtara cevap tarihi olan 21.03.2014 tarihinden itibaren avans faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine dair yeniden esas hakkında hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;A) 1-Davalı vekilinin istinaf talebinin REDDİNE, 2- Davacı vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, 3-İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/04/2017 tarih ve 2014/1193 Esas, 2017/354 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,4-Davanın KABULÜ ile; 7.754,94 TL’nin 21.03.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-Dava ve sözleşmeye konu halıların davalıya iadesine, B) İLK DERECE YARGILAMASI YÖNÜNDEN1-Alınması gereken 529,74 TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 132,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 397,29 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA, 2-Davacı tarafından yapılan 132,45 TL peşin harç, 199,50 TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 331,95 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,3-Davalı tarafın yapılan yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, 4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine, C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN 1-Davacı tarafından yatırılan 67,00 TL nisbi istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,2-Davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 16,25 TL posta gideri olmak üzere toplam 101,95 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,3-Alınması gereken 529,74 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 66,21 TL harcın mahsubu ile bakiye 463,53 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,4-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekalet ücreti taktirine yer olmadığına,Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda gereğince KESİN olmak üzere 16/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.