Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1609 E. 2019/449 K. 09.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1609
KARAR NO : 2019/449
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/09/2017
NUMARASI : 2014/1257 Esas, 2017/883 Karar
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 09/04/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, HMK m. 353 hükmü gereğince duruşmasız olarak dosya üzerinde HMK m. 355 hükmü gereğince istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılan inceleme sonunda, sair taleplerinin reddi ile;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Dava, taraflarca yapılan kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonrasında imzalanan 04.02.2013 tarihli “Karşılıklı Mutabakat, Sulh ve İbranamedir” başlıklı ek belgeye dayalı cezai şart alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili talebine ilişkin olup; mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar davalı vekilince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir. Davacı şirket arsa sahibi, davalı şirket ise yüklenicidir. Davacı şirket, davalı yükleniciyle noterde düzenleme şeklinde yapılan 16.06.2009 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince sözleşme konusu yapının iskanı alınmış şekilde inşa edilip teslimi gerektiğini, sonrasında da imzaladıkları takip dayanağı 04.02.2013 tarihli protokol ile diğer hususlar yanında davalı yükleniciye iskan alınması için ilave bir süre verildiğini ancak davalının verilen ek süreye rağmen iskan almadığını ileri sürerek iskan alınmaması halinde öngörülen 500.000,00 TL cezai şartın tahsili için gönderilen ihtarnamenin de sonuçsuz kaldığını, bu kez tahsili için yapılan icra takibine de davalının haksız olarak itiraz ettiğini; davalı şirket ise, sözleşme ve sonrasında yapılan ek sözleşmeyle bağımsız bölümlerin paylaşıldığını, süreçte bir çok kez imar değişikliği olduğunu ve imar planlarının ilgili mahkemelerce iptal edildiğini, iskan alınmasında kendi kusurunun bulunmadığını, proje fazlası yerlerin taraflarca paylaşıldığını, iskan için müracaatının olduğunu, her türlü işlemin davacının bilgisi dahilinde yapıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir. Mahkemece, taraflarca imzalanan takibe dayanak 04.02.2013 tarihli belge ile davalı yükleniciye inşaatı projesin uygun hale getirmesi ve iskan ruhsatının alınması için 30.03.2014 tarihine kadar ek süre verildiği, tanınan ek sürede bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde 500.000,00 TL cezai şart ödeneceğinin kararlaştırıldığını, halen iskan ruhsatının alınmadığı hususunun tarafların kabulünde olduğunu, serbest irade ile kararlaştırılan cezai şartın geçerli olduğunu, işlemiş faizin dava konusu yapılmadığını, alacağın likit olmadığını belirterek davanın kabul ile takibin 500.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, koşulları bulunmayan icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş, hüküm davalı yüklenici şirket vekilince istinaf edilmiştir.Davalı yüklenici şirket vekili istinaf talep dilekçesinde özetle; inşaatın tamamlanıp paylaşıma uygun olarak fiilen teslim edildiğini, tarafların paylaşım konusunda ibralaştıklarını, iskan alımındaki problemlerin davacı tarafça bilindiğini, davacının projeye aykırı imalatlardan pay aldığını, dava konusu parsel üzerindeki yapımın yeni imar durumuna göre planla uyumlu yasal hale geldiğini, imar planlarındaki değişiklikler ve bunların mahkemelerce iptali sonucu hukuki ve fiili imkansızlık bulunduğunu, mevcut inşaatın projeyi uygun hale getirilip getirilemeyeceğinin araştırılmadığını, davacının ekonomik bir zararının bulunmadığını, tarafların projeye aykırı imalatlara onay verdiğini,cezai şart talep koşullarının bulunmadığını, iskan ruhsatı alınamamasında yüklenicinin kusurunun bulunmadığını, dayanak belgenin resmi biçimde yapılmaması nedeniyle geçersiz olduğunu belirterek kararın kaldırılarak davanın reddini talep etmiştir. Taraflarca noterde imzalanan 16.06.2009 tarihli kat karşılığı inşaat sözleşmesinin anahtar teslimi (iskan şartı) şeklinde ifa edileceği kararlaştırılmıştır. Kat karşılığı inşaat sözleşmesi eser sözleşmesinin bir türü olup, inşaatın iskan ruhsatı alınarak tamamlanıp teslim edilmesinin öngörülmesi halinde iskanı alınmadıkça sözleşmenin ifayla sonuçlandığından bahsedilemez. İnşaat fiilen tamamlanıp teslim edilmiş olsa dahi kararlaştırılmış olması halinde iskan belgesinin alınmaması durumunda hukuki teslimden de söz edilemez. Somut olayda, sözleşme sonrasında taraflarca imzası ve içeriği inkar edilemeyen takip konusu 04.02.2013 tarihli “Karşılıklı Mutabakat, Sulh ve İbranamedir” başlıklı belge düzenlenmiştir. Takip dayanağı söz konusu belgede iş bu protokolün imzalandığı tarihten itibaren 30.03.2014 tarihine kadar iskan müsaderesinin alınması, aksi halde davalı yüklenici tarafından 500.000,00 TL cezai şart ödeneceği kararlaştırılmıştır. Söz konusu belge içeriğine bakıldığında tarafların bunun yanında bazı hususlarla ilgili anlaşmalar yaptıkları ve ibralaştıkları da görülmektedir. İçeriği taraf iddia ve savunmaları ve dosya kapsamına göre değerlendirildiğinde konu belgenin sözleşmenin tadili niteliğinde olmadığı, ibra ve taahhüt niteliğinde olduğu anlaşılmakla resmi şekilde yapılması zorunlu değildir. Sözleşme iskan şartlı olarak düzenlenmiş olup, davalı yüklenici sözleşme kapsamında belirtilen iskan alma edimini süresinde yerine getirmemiş bu kez ve sonrasında bu yükümlülük bahsi geçen belgede ilave süre tanınarak ceza konusu edilmiştir. Taraflar bununla hukuki teslimin teminine yönelik ifaya ekli cezai şart öngörmüştür. İskan ruhsatının bu belgeyle kararlaştırılan 30.03.2014 tarihine kadar alınmadığı hususu ihtilafsızdır. O halde, tarafların serbest iradeleriyle düzenledikleri bu belge geçerli olup yüklenicinin sözleşme ve tanınan ilave sürede inşaatı sözleşme ve eklerine, projesine uygun olarak iskanı da alınmış şekilde teslim etmediğine göre kararlaştırılan cezai şartı ödenmesi gerekir. Yapılan açıklamalara göre, mahkemece verilen karar usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olup, davalı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-Bakırköy 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/09/2017 tarih ve 2014/1257 Esas, 2017/883 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 34.155,00 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 8.538,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 25.617,00 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 09/04/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.