Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1607 E. 2019/415 K. 02.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2017/1607
KARAR NO : 2019/415
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/05/2017
NUMARASI : 2014/1131 Esas, 2017/577 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 02/04/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Asıl davada davacı … vekili, müvekkilinin davalı …’ın ortağı ve yetkilisi olduğu …. San. ve Tic. Ltd,Şti.’ne Bursa Korupark’ta taşeron olarak inşaat işi yaptığını, müvekkiline verilen 30.08.2008 keşide tarihli 3.000,00 TL ve 10.09.2008 tarihli 36.000,00 TL tutarlı 2 adet çekin ödenmemesi üzerine çeklerin borçlusu … San. ve Tic. Ltd. Şti. hakkında İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi yapıldığını, imzaya itiraz üzerine İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesinin 2008/1215 esas sayılı dosyası ile yaptırılan imza incelemesinde çekler üzerindeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığının tespit edilmesi üzerine takibin iptaline karar verildiğini, ardından müvekkiliyle yapılan görüşmede çeklerdeki imzanın davalı …’a ait olduğunun bildirildiğini, savcılıkça yapılan incelemede imzanın …’a ait olduğunun anlaşıldığını, TTK’nın 678. Maddesine göre çeklerden …’ın sorumlu olduğunu, davalılar hakkında Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2011/64 esas sayılı dosyası ile resmi evrakta sahtecilik ve dolandırıcılık suçundan açılan davada davalı …’ın çekleri rızası ile …’a verdiğini ikrar ettiğini, davalı …’ın bilerek ve isteyerek çekleri oğlu …’a teslim ettiğini, davalı …’ın da çekleri imzalayarak borçlarına karşılık müvekkiline verdiğini, yapılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyasına yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, %40’dan az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Asıl davada davalılar … ve … ile birleşen İstanbul Anadolu 21. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/145 esas sayılı dosyasında davacı … San. Ve Tic. Ltd. Şti vekili, davacının dava konusu çekler nedeniyle hak ve alacaklarının zamanaşımına uğradığını, davacının sözleşme ilişkisinin karşı davacı şirket ile olduğunu, davalılarla ilişkisi bulunmadığından davalılar … ve … yönünden davanın öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, müvekkili şirketin … inşaatı E-2 ve D-2 blokların kaba inşaat işini ….İnşaat firmasından üstlendiğini ve bu işin yapımı için davacı ile taşeron sözleşmesi imzalandığını, …’ın diğer davalının babası ve karşı davacı…. San ve Tic. Ltd. Şti’nin yetkilisi olduğunu, işin 15/07/2008 tarihinde bitirilerek iş sahibi … inşaata teslim edildiğini, kalıp ve beton işçiliği için yapılan beş hakediş karşılığında davacıya 258.985,60 TL ödenmesi gerekirken 28.680,00 TL fazla ödenerek toplam 287.665,60 TL ödeme yapıldığını, ödeme ve harcamaların hakedişlerden mahsup edildiğini, ibra belgeleri düzenlendiğini, fazlasıyla ödeme yapılmasına rağmen davacı ve çalışanlarının işyerini terketmeyerek şantiyeyi işgal ettiğini, işin proje yönetimini yapan …. firması tarafından işin süresinde bitirilmesi halinde 36.000,00 TL ödeme yapılacağını iddia ederek ödeme yapılmasını istemeleri üzerine, davalı …’ın … tarafından ödeneceği varsayımı ile olayın daha fazla büyümemesi için çeki imzaladığını, çeklerin zorla alındığını, aslında davacının alacağı bulunmadığını belirterek, asıl davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline, birleşen davada da dava konusu çekler nedeniyle taraflar arasındaki muarazanın men’ine, dava konusu çeklerden birleşen davada davacı şirketin borcu bulunmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, davacının yüklenici şirketini taşeronu olduğu ve verilen iki çekin ödenmemesi üzerine icra takibi yaptığı, davalılardan …’ın şirketin yetkili temsilcisi olduğu, çeklerdeki imzanın yetkisi bulunmayan ve diğer davalının oğlu olan …’a ait olduğunun Bursa 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2015/230 esas ve 2015/528 karar sayısı ile onanıp kesinleşen kararı ve İstanbul 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nin 2008/1215 esas sayılı kararından anlaşıldığı, TTK’nın 678. Maddesine göre temsile yetkisi olmadığı halde poliçeye imza koyan kişinin poliçeden dolayı bizzat sorumlu olacağının düzenlendiğinden davalı …’ın şahsen bu çeklerden sorumlu olduğu, …’ın çeklerin baskı ve kavga sonucu imzalattırıldığını ileri sürmesine karşın, sonrasında bu konuda bir müracaatı ve davası bulunmadığından beyanlarına itibar edilmediği, diğer davalı …’ın pasif husumet ehliyetinin bulunmadığı, TTK’nın 632. Maddesine göre …’ın çek karnesini oğlu …’a vermesi nedeniyle bu fiilden şirketin sorumlu olduğu gerekçeleriyle, itirazın iptali talepli asıl davada davanın kısmen kabulüne, davalı … yönünden pasif husumet yokluğundan davanın usulden reddine, davalı … yönünden davanın kabulüne, İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyasına yapılan itirazın kısmen iptali ile takibin 39.000,00 TL asıl alacak yönünden devamına, asıl alacağa takip tarihinden tahsil tarihine kadar değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, 39.000,00 TL’nin %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine; menfi tespit talepli birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Asıl davada davalılar ve birleşen davada davacı şirket vekili istinaf dilekçesinde, kararda ve karar başlığında tarafların hatalı gösterildiğini, karşı davanın reddine karar verilirken davalı olarak kabul edilmeyen asıl davanın davacısı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin çelişki oluşturduğunu, davanın kısmen kabulüne karar verilirken, reddedilen kısım yönünden davalılar lehine vekalet ücretine karar verilmemesi ve yargılama giderlerinin kabul/ret oranına göre paylaştırılmamasının hatalı olduğunu, çeklerin taşeron sözleşmesi kapsamında verildiğini, alacağın varlığı veya yokluğunun sözleşmeye, hakedişlere ve ödemelere göre belirlenmesi gerekirken yetkisiz temsil hükümlerinden hareketle davalı … yönünden kabulü ile alacağın esası yönünden hiçbir tartışma ve değerlendirmeye ve gerekçeye yer verilmeksizin birleşen menfi tespit davasının reddine karar verilmesinin doğru olmadığını, bilirkişi raporunda davacı …’in 3.844,77 TL alacaklı olduğu belirlenmesine rağmen borç bulunmayıp fazla ödeme yapıldığını, çek zamanaşımının takip tarihi itibariyle dolduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir. Asıl dava bakiye iş bedeli alacağının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili; birleşen dava ise, muarazanın men’i ve menfi tespit istemlerine ilişkindir. Taraflar arasında düzenlenen 14/12/2007 tarihli sözleşme ile, … Etap konut inşaatlarının kaba inşaatının taşeron olarak davacı tarafça yapılması kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme BK’nın 355 (TBK’nın 470) ve devamı maddelerinde düzenlenen bir eser sözleşmesidir. Eser sözleşmelerinde yüklenici eseri fen ve sanat kurallarına, yasal mevzuatına, sözleşmesine ve amaca uygun yapıp teslim etmek; iş sahibi ise kararlaştırılan iş bedelini ödemek yükümlülüğü altındadır. Somut olayda, davacı taşeron taraf işi yapıp teslim ettiğini, bakiye iş bedeli alacağı bulunduğunu ileri sürmekte, asıl davada davalılar ile birleşen davada davacı şirket ise davacıya borçlu bulunmadıklarını savunmakta ve bu durumun tespitini istemektedir. Yerel mahkeme, sadece icra takibine konu çekleri imzalayan davalı …’ın temsil yetkisi bulunmadığından hareketle uyuşmazlığı çözme yoluna gitmiş, taraflar arasındaki asıl ilişki olan eser sözleşmesinde kararlaştırılan edimlerin yerine getirilip getirilmediği, işin yapılıp yapılmadığı, ne kadar iş bedelinin hakedildiği ve ödenip ödenmediği hususları üzerinde hiç durulmamıştır. Oysa temsilcinin yetkisi de değerlendirilmekle birlikte, asıl uyuşmazlığın çözümü için, işin yüklenici (olayda taşeron) tarafından mahallinde sözleşmeye uygun olarak tam ve eksiksiz yapılıp yapılmadığı, teslim edilip edilmediği, yapılan iş bedelinin ne olduğu; buna karşılık iş sahibi (olayda yüklenici) tarafından iş bedelinin ödenip ödenmediği, bakiye iş bedeli bulunup bulunmadığı hususlarının tarafların iddia ve beyanları, sundukları deliller, yapılacak keşif ve alınacak bilirkişi raporu kapsamında değerlendirilmek suretiyle tespit edilmesi gerekmektedir. Bu hususlarda hiç bir araştırma yapılmadan, yalnızca çek imzalayan temsilcinin yetkisi irdelenmek suretiyle karar verilmesi hatalı olmuştur. Açıklanan nedenlerle, asıl davada davalılar ve birleşen davada davacı şirket vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin, istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6.bendi gereğince kaldırılarak, eser sözleşmesi kapsamında belirtilen şekilde araştırma yapılmak ve gerekirse mahallinde yeniden keşif yapılıp bilirkişi raporu alınmak suretiyle oluşacak uygun sonuç dairesinde yeniden bir karar verilmesi için dosyanın yerel mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Asıl davada davalılar ve birleşen davada davacı şirket vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,2-İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 09/05/2017 tarih, 2014/1131 Esas, 2017/577 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Asıl davada davalılar ve birleşen davada davacı şirket tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Asıl davada davalılar ve birleşen davada davacı şirket tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından asıl davada davalılar ve birleşen davada davacı şirket yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 02/04/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.