Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1590 E. 2018/48 K. 18.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1590
KARAR NO : 2018/48
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27/01/2017
NUMARASI : 2016/581 Esas, 2017/104 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 18/01/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı taraf dilekçesinde; davacı ile davalı borçlu şirketin yetkilisi arasında davalının “…” adresinde bulunan ve davalı şirket tarafından spor deposu olarak kullanılan taşınmazın tadilat işlerinin yapılması için anlaştıklarını, anlaşma uyarınca davacının 2013 Kasım ayında başladığı tamirat ve tadilat işlerini 2014 Mayıs ayında tamamlayarak eksiksiz bir şekilde teslim ettiğini, iş sonuçlanıncaya kadar davalı tarafın tüm taleplerinin eksiksiz olarak yerine getirildiği yapılan işlere dair hiçbir ayıp ihbarı veya eksik iş bildirimi yapılmadığı halde ödenmesi gereken bakiye ücretin ödenmediğini belirterek Bakırköy … İcra Müdürlüğü’nün… sayılı icra dosyasıyla takip yaptıklarını, davalı borçlunun itirazının iptali ile takibin devamına ve %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı taraf cevap dilekçesinde; müvekkili şirkete karşı açılmış bulunan davada, davacı tarafından tadilat yapıldığı iddia edilen yerin, müvekkili şirket tarafından kullanıldığı iddiasının gerçeğe aykırı olduğunu, söz konusu taşınmazla müvekkili şirketin hiçbir alakası olmadığı gibi, bu taşınmaz üzerinde mülkiyet, kiracı veya herhangi bir şekilde kullanıcı sıfatına sahip olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin işbu davada taraf sıfatı olmadığını, davacıyla yapılmış bir sözleşme olmadığı gibi, müvekkili şirketin yapıldığı iddia edilen işin tarafı olmadığını beyan etmiştir.
Davalı vekili ikinci cevap dilekçesinde davacı tarafın tanık dinletmesine muvafakati olmadığını beyan etmiştir.
İlk derece mahkemesince; taraflar arasında gerçekleştiği iddia edilen temel ilişkinin Türk Borçlar Kanununun 470. maddeside tanımlanan eser sözleşmesi olduğunu, kural olarak eser sözleşmesinin zorunlu şekil şartına tâbi değil ise de; sözlü yapılan anlaşmanın inkâr edildiği takdirde akdî ilişkinin yazılı delille ispatlanmasının zoruldu olduğunu, bilirkişi raporu, takip dosyası ve tüm dosya kapsamına nazaran; davacının iddia ettiği eser sözleşmesine ilişkin yazılı delil ibraz edemediği, davacının ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği, davalının ticari defter ve belgeleri üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde de akdî ilişkiyi kanıtlayacak muhasebesel anlamda bir kayda rastlanılmadığı, davacı vekilinin ayrıca ve açıkça yemin delilininde bulunmadığı, ispatlanamayan davanın reddine karar vermiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı taraf süresinde istinaf yoluna başvurmuş, istinaf talebini içeren dilekçesinde; yerel mahkemenin tanık dinletme ve mahalinde keşif yapılması talebini reddederek, istinafa konu hukuki dayanaktan yoksun kararı verdiğini, eser sözleşmesinin her durumda yazılı olma mecburiyeti olmadığını, Yargıtayın yerleşmiş içtihatlarına binaen yapılan işler tanıkla ispat edilebileceğini, ayrıca davacının Esenyut Belediye Başkanlığı Çevre Koruma ve Kontrol Müdürlüğü Gelirler Şefliği’ne para yatırarak davaya konu yerde yapılan tadilat işlerinden meydana çıkan molozların kaldırılması için iki adet makbuz ile para yatırdığını, davacının elinde olmayan sebeplerden dolayı yargılama sırasında bu makbuzları yerel mahkemeye sunamamış,ancak karardan sonra makbuz suretlerini temin edebildiğini, hal böye iken eksik ve yanlış değerlendirme ile hukuki dayanaktan yoksun karar verilmesi nedeniyle istinaf yoluna başvurulması zarureti hasıl olduğunu belirtmiştir.
Yüksek Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 21.11.2007 tarihli 2007/4704 esas, 2007/7381 karar sayılı ilamında belirtildiği üzere, eser sözleşmelerinden doğan uyuşmazlıklarda akdi ilişkinin varlığını ve işin yapılıp teslim edildiğini, kanıtlama mükellefiyeti yükleniciye aittir. Davalı iş sahibi akdi ilişkiyi inkar ettiğinden, akdi ilişkinin varlığı miktar itibariyle davacı yüklenici tarafından senetle ispat olunmalıdır. Davada talep edilen miktara ve davalının muvafakat vermemesine göre hukuki işlem tanıkla ispat edilemez.
Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmamaktadır ve davacı taraf açıkça yemin deliline dayanmamıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlıkta, davacı taraf davalı ile sözlü eser sözleşmesi olduğu iddiasını yasal delillerle ispatlayamadığı gibi açıkça yemin deliline de dayanmamış olduğundan bunun yanısıra yargılama sırasında sunulmayan deliller istinaf aşamasında değerlendirilemeyeceğinden davacı tarafın istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/01/2017 tarih ve 2016/581 Esas, 2017/104 karar sayılı kararının usul veya esas yönünden hukuka uygun olmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 18/01/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.