Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1475 E. 2019/239 K. 26.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1475
KARAR NO : 2019/239
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2015/540 Esas, 2017/653 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 26/02/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Davacı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkiden kaynaklanan alacağın tahsili amacıyla davalı aleyhine Küçükçekmece …..İcra Müdürlüğü’nün …… Esas sayılı takip dosyasından başlatılan takibe davalı tarafından yapılan itirazın haksız olduğunu, davalı tarafından müvekkiline gönderilen 24/03/2015 tarihli cari hesap mutabakatı ile 21/03/2015 tarihi itibari ile müvekkiline olan borcun 352.175,56 TL olduğunu kabul ettiğini, davalının ödeme emrinin tebliğinden bir gün önce 30/04/2015 tarihli iade faturası düzenleyerek borçtan kurtulmaya çalıştığını ileri sürerek, icra takibine itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak kaydı ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, taraflar arasında müvekkilince ihraç edilecek ürünlerin boyalı kumaşının temini konusunda anlaşma sağlandığını, buna göre sipariş edilen kumaşların cins, renk, haslık, çekmezlik ve dönme oranlarının yer aldığı sipariş formlarının 6 adet sıralı üretim programı olmak üzere davacıya gönderildiğini, davacının genel olarak üretim programına uymaksızın kumaşları teslim ettiğini, kumaşların ayıplı olduğu belirlenerek yazılı ve sözlü şekilde uyarıldığını, sipariş formlarında istenilen kumaş özelliklerinin detaylı olarak bildirildiğini, buna rağmen üretim ve sipariş formlarına uyulmaksızın çekme oranları farklı, renk farkı bulunan ürün teslim edildiğini, programa uyulmadığını, iş akışının aksadığını, müvekkilinin müşterisine geç teslimde bulunduğunu, olumsuzluklar nedeni ile davacı temsilcisinin defalarca yazılı ve sözlü şekilde uyarılmasına rağmen sonuç alınamadığını, davacı tarafından sunulan hesap mutabakatının borç ikrarı niteliğinde olmadığını, BA-BS formlarını uygun düzenlemek ve tahakkuk ettirilecek verginin gerçeği yansıtması amacıyla düzenlendiğini, meydana gelen ayıplar nedeniyle zararlar hesaplanarak buna ilişkin 190.336,66 TL yansıtma faturası düzenlendiğini, tanıklar ………….ve ………… dinlenmesi halinde ayıpların varlığı, niteliği ve süresi içinde ayıp ihbarı yapıldığının açıklığa kavuşacağını belirterek, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davalı tarafından kumaşlar üzerinde inceleme yapılmak sureti ile kumaştaki ayıpların bilirkişi aracılığı ile belirlenmesini istemişse de, davanın ticari satımdan kaynaklandığı, satılan emtianın sevk irsaliyesi ile teslim edildiği, kumaştaki renk farklılıklarının ve esnemenin açık ayıp niteliğinde olduğu, TBK.’nın 23. Maddesi uyarınca ticari satımda sözleşme konusu malı teslim alan alıcının 2 gün içerisinde ayıbı satıcıya bildirmesi açık açıkça belli değil ise 8 gün içerisinde malı inceleyerek ayıp ortaya çıkar ise satıcıya bildirmekle yükümlü olduğu, TBK.’nın 223/2. Maddesine göre ise alıcının gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal etmesi halinde ise satılanı kabul etmiş sayılacağı, tacirler arasında diğer tarafı temerrüte düşürür ihbar ve ihtarların TBK.’nın 18/3. Maddesinde belirtilen usulle yapılması gerektiği, dosyada belirtilen şekilde bir ayıp ihbarının bulunmaması nedeni ile satılanın davalı tarafından kabul edildiğinin anlaşıldığı, sözleşme konusu emtiaların 28/10/2014-28/03/2015 tarihleri arasında alıcıya teslim edildiği, bu durumda alıcının TBK.’nın 23. Maddesinde belirtilen süreler içerisinde açık ayıp olduğu anlaşılan ayıplar ile ilgili bildirimde bulunması gerektiği, bazı ayıplarla ilgili ihbarlarda bulunulduğu ancak gerekli tamirler yapılarak ayıpların giderildiği, bu durumda davalı tarafından takip sonrası keşide edilen faturanın hukuki bir dayanağı bulunmadığı, alacağın likit olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile davalının Küçükçekmece …..İcra Müdürlüğü’nün …… esas sayılı dosyasına vaki itirazının 190.336,66-TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulalanarak ve takip talebindeki diğer koşullar ile devamına, hükmedilen alacağın %20’ı olan 38.067,33 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; ayıp ihbarının usulüne uygun olarak yapıldığını, alınan her kumaş için e-posta yoluyla ayıp ihbarı yapıldığını, ayıp ihbarı konusunda tanık dinletme talebinin usule aykırı olarak reddedildiğini, ayıpların açık ayıp olarak değerlendirilerek süresinde ayıp ihbarı yapılmadığı iddiasının mesnetsiz olduğunu, ayıplı ürünlere ilişkin test raporlarının dikkate alınmadığını, kumaşlardaki ayıbın giderilmemesi nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, mahkemenin bu zarar yönünden düzenlenen faturanın dayanağı bulunmadığı gerekçesini kabul etmediklerini, kumaşlardaki ayıbın incelenmesi için kumaşları incelemeye sunduklarını, ancak mahkemece talebin kabul edilmediğini, davacı tarafça sunulan hesap mutabakatının bir borç belgesi olarak değerlendirilemeyeceğini, prosedür gereği yapılan bir işlem olduğunu, yeni bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin talebin haksız olarak reddedildiğini, davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesinin haksız ve yersiz olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Mahkemece taraflar arasındaki sözleşme satış sözleşmesi olarak değerlendirilmiş ise de, taraflar arasında, sipariş formlarında belirtilen cins, renk, haslık, çekmezlik ve dönme oranları dikkate alınarak kumaş üretimi konusunda yazılı olmayan bir eser sözleşmesi bulunmaktadır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Somut olayda, davalı tarafından verilen siparişler üzerine davacı tarafça üretimi yapılan kumaşların peyder pey davalıya teslim edildiği, davacının iş bedelinin tahsili için icra takibi yaptığı, davalının ise üretilen kumaşlarda çeşitli ayıpların bulunduğu gerekçesiyle icra takibine itiraz ettiği, itirazın iptali için davacı tarafından bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Ayıp, eserde sözleşme ve eklerine, fen ve tekniği ile iş sahibinin ondan beklediği amaca uygun bazı vasıfların bulunmaması ya da olmaması gereken bozuklukların bulunmasıdır. TBK’nın 474/1. maddesine göre açık ayıplarda iş sahibinin eserin tesliminden sonra işlerin olağan akışına göre imkan bulur bulmaz, geç sayılmayacak bir süre içinde eseri muayene edip varsa ayıplarını yükleniciye bildirmesi gerekir. TBK’nın 477/3. maddesine göre gizli ayıplarda ise gizli ayıba vakıf olur olmaz (öğrenir öğrenmez) gecikmeksizin ayıp ihbarının yapılması gerekir. Ayıp halinde iş sahibinin hakları TBK’nın 475. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddeye göre iş sahibinin seçimlik hakları; sözleşmeden dönme, bedelden indirim yapılmasını veya ayıbın ücretsiz olarak giderilmesini (onarılmasını) talep etme haklarıdır. Eserin iş sahibinin kullanamayacağı derecede ayıplı olması veya hakkaniyet kaideleri gereği eseri kabul etmesinin iş sahibinden beklenememesi ya da eserin sözleşmede açıkça kararlaştırılan nitelikleri taşımaması halinde iş sahibi eseri kabulden kaçınarak sözleşmeden dönebilir. Eserdeki ayıpların eserin reddini gerektirecek nitelikte önemli olmaması halinde ise diğer seçimlik hakların kullanılması gerekir. Diğer taraftan ayıp ihbarı maddi vakıa olup, şekil koşuluna bağlı olmaksızın tanık dahil her türlü delille kanıtlanabilir.Davalı taraf, süresi içerisinde ayıp ihbarı yapıldığını ileri sürerek, bu hususu e-posta yazışmaları ve tanık deliline dayanarak ispatlamak istemiş ise de, mahkemece 15/06/2017 tarihli duruşmada davalı vekilinin tanık dinletme talebinin HMK’nın 200. Maddesi gereğince reddine karar verilmiştir. Az yukarıda açıklandığı üzere ayıp ihbarı maddi vakıa olduğundan ayıp ihbarının yapılıp yapılmadığı ve yapılmış ise ihbarın süresinde olup olmadığı tanık delili ile ispatlanabilecektir. Mahkemece, davalının ayıp ihbarı konusunda dinlenmek üzere bildirdiği tanıklar usulünce çağrılıp dinlenerek ve bu konuda sunulan e-posta yazışmaları da birlikte değerlendirilerek ayıp ihbarının süresinde olup olmadığı araştırılıp, davalı tarafından süresinde ayıp ihbarı yapılmış ise kumaşlar üzerinde keşif yapılarak konusunun uzmanı bilirkişilerden rapor alınmak suretiyle ayıplı imalat bulunup bulunmadığının tespiti, ayıp var ise türü ve giderilme bedelinin belirlenerek iş bedelinden düşülmesi suretiyle varılacak uygun sonuç dairesinde karar verilmesi gerekirken, eser sözleşmelerinde uygulama yeri bulunmayan TTK’nın 18/3 ve 23. Maddeleri ile TBK’nın 223/2. Maddesi göz önüne alınarak ayıp ihbarının yapılmamış sayılması suretiyle ve yukarıda belirtilen hususlar değerlendirilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin istinaf talebinin usul yönünden kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda belirtilen şekilde inceleme yapılması için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Davalı vekinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/07/2017 tarih, 2015/540 Esas, 2017/653 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,5-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 26/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.