Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1472 E. 2019/149 K. 05.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1472
KARAR NO : 2019/149
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 18. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2017
NUMARASI : 2015/113 Esas, 2017/457 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 05/02/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında Ekim 2013 tarihli “Corpera Projesi Kaba İşler Taşeron Sözleşmesi” akdedildiğini, müvekkili firmanın işbu sözleşme kapsamında üzerine düşen yükümlülüklerini yerine getirerek işi teslim etmesine rağmen bakiye iş bedelinin ödenmediğini, İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile 238.486,90 TL yönünden icra takibi yapıldığını, itiraz üzerine takibin durduğunu, sonrasında davalının müvekkili firma adına SSK ödemesi yaptığından müvekkilinin bakiye alacağının 139.524,36 TL’ye indiğini, müvekkili alacağının belirlenmesi için davalı firmanın asıl iş sahibine sunduğu metraj ve hesapların ve asıl iş sahibinin davalı firmaya gerçekleştirdiği metraj ve hesapların da incelenmesi gerektiğini, ceza, kesinti ve mahsup konularında müvekkilinin onayı bulunmadığını ileri sürerek, icra takibine yapılan itirazın 139.524,36 TL üzerinden iptaline, takip çıkış miktarına göre %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, müvekkili ile dava dışı … A.Ş. arasında İnşaat+Elektrik+Mekanik işlerinin yapılmasına ilişkin sözleşme imzalandığını, müvekkili ile de davacı arasında Ekim 2013 tarihinde otel restorasyonu işi ve otel kaba inşaat işlerinin malzeme + işçilik olarak yapılması için taşeron sözleşmesi imzalandığını, müvekkilinin sözleşme konusu ödemesi gereken tüm tutarları ödediğini, davacı ile müvekkili arasında kesin hakediş düzenlendiğini, davacının projede çalışan işçisi kalmadığı halde yazılı ve sözlü uyarılara rağmen aylarca SGK ödemelerini yapmaması nedeniyle müvekkilinin de asıl iş sahibi ile kesin hakediş yapamadığını ve alacaklarını alamadığını, bu nedenle müvekkilinin 131.082,47 TL SGK borcunun davacı adına asıl iş sahibi … Yat. AŞ tarafından ödendiğini ve müvekkili şirketin asıl iş sahibinden olan alacağından düşüldüğünü, müvekkilinin de davacının alacağından düştüğünü, davacı tarafından gönderilen 25.07.2014 tarihli 104.720,28 TL bedelli ve 28/04/2014 tarih ve 28.976,62 TL bedelli olarak düzenlediği vade farkı faturalarını iade ettiklerini, ayrıca müvekkilince düzenlenen 19/10/2014 tarihli 28.976,62 TL tutarlı iade faturasının davacı kayıtlarına işlenmediğini, davacının bu iade edilen vade farkı faturaları nedeniyle alacak talebinde bulunduğunu, sözleşmenin 16.2 maddesinde taşerona yapılacak ödemelerin ancak ana sözleşme kapsamında yükleniciye ödeme yapıldıktan sonra gerçekleştirileceğinin düzenlendiğini, müvekkilinin de kendisine yapılan ödemeler kapsamında davacıya ödemelerini yaptığını, ancak davacının kesin hakedişten aylar sonra afaki şekilde vade farkı faturaları düzenlediğini, müvekkilinin ödemeleri vadesinde yaptığı gibi, vade farkı faturalarının da sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşmenin 1. Maddesinde taşeronun kesin teminat mektubu vereceğinin düzenlendiğini, 16. Maddesinde ise teminat kesintilerinin iade edileceğinin hükme bağlandığını, ancak davacının talebe rağmen teminat mektubunu vermediğini, işçi ücretlerini ödemediğini ve SGK ilişiksizlik belgesi almadığını, bu nedenle davacı hakedişlerinden teminat kesintisi olarak yapılan 20.304,92 TL’nin iade edilmediğini belirterek, davanın reddine, %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, hakedişlerin itirazi kayıtsız imzalandığı, davacının davalıdan muacceliyet kazanmamış 41.084,87 TL teminat alacağı olduğu, teminatın kesin hesap bittikten ve SGK’dan ilişiksizlik belgesi alınmasından sonra davalı tarafından davacıya iade edilebileceği, davacının davalı adına düzenlediği 28.976,62 TL’lik vade farkı faturası yönünden iade faturası düzenlendiği, iade faturasını defterlerine işleyen davacının bu fatura bedelini talep edemeyeceği, davacının düzenlediği 104.720,28 TL tutarlı iade farkı faturasının da iade edildiği, sözleşmede vade farkı faturası kesilebileceğine ilişkin hüküm bulunmadığı, daha önce davacı tarafından kesilen 24.426,00 TL’lik vade farkı faturasının davalının ticari defterlerine işlemesinin taraflar arasında teamül oluşması için yeterli olmadığı, davalı tarafça davacının 131.087,47 TL tutarındaki SGK borcunun ödendiği, davacı vekilinin de bu ödemeyi kabul ettiği ve takip talebindeki miktardan düşerek dava açtığı, davalının ayrıca SGK terkin iptaline ilişkin dekontlar nedeniyle davacı alacağından yaptığı indirimin de uygun olduğu, 11/06/2016 tarihli bilirkişi raporunun hükme elverişli olduğu, takip tarihi ile dava tarihi arasında SGK terkin iptali nedeniyle yansıtılan dekontlardan dolayı 1.336,65 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı, takip tarihindeki terkin nedeniyle toplam 1.678,13 TL’nin icra müdürlüğünce infazda nazara alınması gerektiği gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile, takip tarihi ile dava tarihi arasında SGK terkin iptali nedeniyle yansıtılan dekontlardan dolayı 1.222,10 TL yönünden bu kısma yönelik davacı talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine, davalının icra dosyasına yapmış olduğu itirazın kısmen iptali ile takibin, 9.954,80 TL asıl alacağa, takip tarihinden itibaren avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, dava tarihinden sonra SGK terkin iptali nedeniyle, yansıtılan dekontlardan dolayı 10/03/2015 tarihinde 416,35 TL 10/03/2015 tarihinde 765,00 TL , 11/03/2015 tarihinde 90,00 TL 11/03/2015 tarihinde 406,78 TL olmak üzere toplam 1.678,13 TL ‘nin icra müdürlüğünce infazda nazara alınmasına, 1.990,96 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin talebinin reddine karar verilmiştir.Mahkemenin 12/06/2017 tarihli ara kararı ile “takip tarihi ile dava tarihi arasında SGK terkin iptali nedeniyle yansıtılan dekontlardan dolayı 1.336,65 TL yönünden davacının dava açmakta hukuki yarar olmadığından bu kısma yönelik davacı talebinin hukuki yarar yokluğundan reddine,” şeklinde maddi hata düzeltilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin edimlerini yerine getirip teslim etmesine rağmen bakiye bedelin ödenmediğini, yapılan kesinti, mahsup, ceza gibi kesintilere onaylarının olmadığını, vade farkı faturasına itirazları kabul etmediklerini, hakedişlerin geç düzenlendiğini ve uzun vadeli çeklerle ödeme yapıldığından zarara uğradıklarını, kesin hakedişin itirazi kayıtla imzalandığını, sadece vade farkı değil bakiye alacak yönünden de takip yapıldığını, davalının 03.03.2014 tarihli 24.426,00 TL vade farkı faturasını ödediğinden taraflar arasında mutat uygulama olduğunun anlaşıldığını, davalı şirketin asıl iş sahibi … A.Ş’ne davacının yaptığı işlere ilişkin olarak gönderdiği metraj ve hesapların … A.Ş.’nin davalı şirkete dair gerçekleştirdiği metraj ve bedellerle karşılaştırılması gerektiğini, müvekkili şirket adına …AŞ tarafından 131.082, 47 TL SGK borcu ödendiği belirtilmesine rağmen, bu ödemenin 98.962,54 TL olduğunu, sözleşmenin 1. Maddesindeki ve 16.3 maddesindeki teminatların farklı olduğunu, davalının hem kesin kabul yapıldığını kabul edip, hem de teminat kesintisini sebepsiz olarak iade etmediğini, Taca İnşaat tarafından müvekkiline yaptırılan işlere ilişkin metraj ve hakedişlerin istenmesi gerekirken sadece davacının yaptığı işlere ilişkin metrajların istendiğini, bilirkişiler tarafından ana işverenin davalı şirkete dair gerçekleştirdiği hak edişlerin yerinde incelenmesi gerektiğini, bu şekilde inceleme yapılmadan hazırlanan rapor ile müvekkillerinin zararının tespit edilemeyeceğini belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Taraflar arasında düzenlenen Ekim 2013 tarihli sözleşme ile, otel restorasyonu ve otel kaba inşaat işlerinin davacı tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Taraflar arasındaki sözleşme TBK’nın 470 ve devamı maddelerinde hükme bağlanan bir eser sözleşlmesi olup, davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir. Davacı tarafından davalıya karşı girişilen İstanbul … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında 238.486,90 TL asıl alacağın avans faiziyle tahsili istenmiş, davalı tarafından borca ve ferilerine itiraz edilmiştir. Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli ve vade farkı alacaklarının tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece hükme esas alınan ve dosya üzerinden inceleme yapan bilirkişi heyetince düzenlenen 11/06/2016 tarihli raporda, davalının 09/10/2014 tarihli 28.976,62 TL tutarlı mükerrer uygulamasının ve davacının 25/07/2014 tarihli 104.720,28 TL bedelli vade farkı faturasının değerlendirme dışı bırakıldığında; davacının takip tarihi itibariyle (şarta bağlı muacceliyet kazanmamış 41.004,87 TL teminat alacağı hariç olmak üzere) 11.291,45 TL cari hesap alacağının olduğu, takip tarihinden sonra davalı yanca 31.12.2014 tarihinde 114,55 TL ve 20.01.2014 tarihinde 1.222,10 TL olmak üzere 1.336,65 TL SGK terkin iptali işleminden kaynaklı olarak yansıtılan dekontlar nedeniyle dava tarihi itibariyle davacının bakiye alacağının 9.954,80 TL olduğunu, dava tarihinden sonra da SGK terkin iptali nedeniyle yansıtılan dekontlar nedeniyle 31.12.2015 itibariyle davacının (9.954,80-1.678,13) 8.276,67 TL alacağının kaldığı, kati teminat ve teminat kesintisinin, kesin hesap bittikten sonra kesin kabulün yapılarak SGK’dan ilişiksizlik belgesi alınmasından sonra davacıya iade edilmesi gerektiği, davacı tarafından bu belgeler getirildiğinde gerekli 41.004,87 TL kati teminat iadesi yapılması gerekeceği, sözleşmede vade farkı uygulamasına ilişkin hüküm bulunmadığı, davalının bir faturayı defterine geçirmiş olsa bile diğer iki faturaya itirazını yönelttiğinden taraflar arasında yerleşmiş bir vade farkı uygulamasının olduğunun takdiri mahkemede olmak üzere kabul edilemeyeceği sonucuna varıldığı belirtilmiştir.Somut olayın incelenmesinde, davacı taşeron tarafından vade farkı ve bakiye iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine, itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili talebiyle işbu dava açılmış, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmede vade farkına ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Buna rağmen, davacı tarafça düzenlenen 03.03.2014 tarihli 24.426,00 TL bedelli vade farkı faturası davalı tarafından ödendiğinden, artık faturalar için vade farkı ödemesi yapılacağı yönünde taraflar arasında bir kabulün bulunduğu sonucunda varılmaktadır. Mahkemece, vade farkı yönünden de bilirkişi hesaplaması yaptırılarak, 03.03.2014 tarihli 24.426,00 TL bedelli vade farkı faturası ile yapılan uygulama göz önüne alınarak, 09/10/2014 tarihli 28.976,62 TL tutarlı ve 25/07/2014 tarihli 104.720,28 TL tutarlı vade farkı faturaları yönünden de vade farkı oluşup oluşmadığı araştırılarak, vade farkı oluşmuş ise miktarı belirlenip karar altına alınması gerekirken, sözleşmede vade farkı kararlaştırılmadığı ve 03.03.2014 tarihli 24.426,00 TL bedelli vade farkı faturasının ödenmesinin temaül oluşması için yeterli olmadığı şeklindeki hatalı değerlendirme ile vade farkı talebinin reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Yine, davalı tarafça dava dışı ….A.Ş. tarafından davacı adına 131.082, 47 TL SGK borcu ödendiği savunulmasına rağmen, davalı taraf bu ödemenin 98.962,54 TL olduğunu belirterek, bu miktarı takip talebindeki miktardan düşmek suretiyle 139.524,36 TL yönünden itirazın iptalini talep etmiştir. Mahkemece bu konuda taraflar arasında ortaya çıkan uyuşmazlık göz önüne alınmaksızın ve dava dışı … AŞ tarafından davacı adına yapıldığı ileri sürülen ödeme belgeleri getirtilip incelenmeksizin, SGK kesintisinin davacı tarafça da kabul edildiği belirtilerek 131.082, 47 TL SGK kesintisi düşülmek suretiyle yapılan bilirkişi hesabı esas alınarak karar verilmesi de hatalı olmuştur. Ayrıca, davacı taraf alacağının sadece vade farkı faturalarına dayanmadığını, bakiye iş bedeli alacağı da bulunduğunu ileri sürmektedir. Bu durumda, taraflar arasında düzenlenen hakediş ve metrajlar ile davalı ile dava dışı … AŞ arasında bu işe ilişkin düzenlenen hakediş, metraj ve diğer belgeler temin edilerek ve gerekirse mahallinde keşif de yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden alınacak ek rapor ile davacının iş bedeli alacağı bulunup bulunmadığı belirlenmelidir. Tüm bu hususlarda inceleme yapılmaksızın, mahkemece yazılı şekilde karar verilmesi yerinde olmamıştır. Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kaldırılarak, açıklanan hususlarda inceleme yapılıp, gerekirse mahallinde keşif yapılmak suretiyle bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2017 tarih, 2015/113 Esas, 2017/457 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 05/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.