Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1457 E. 2019/115 K. 29.01.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1457
KARAR NO : 2019/115
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/03/2017
NUMARASI : 2015/881 Esas, 2017/268 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 29/01/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirkete ait villanın “lamine parke” ve “merdiven” imalatını yaparak eksiksiz ve ayıpsız teslim ettiğini, 5.278,30 euro alacağın tahsili için 06.05.2014 tarihli ihtarname gönderildiğini, ödenmeyince İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile başlatılan icra takibine itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, taraflar arasında müvekkiline ait konutların zeminlerine parke yapılması için anlaşmaya varıldığını, müvekkilinin 34.442,60 TL ödemede bulunduğunu, C2-2 nolu konutta uygulanan parkelerin şaptan koparak kabarmaya başladığını ve ayıbın giderilemediğini, ayıp ihbarının 24/03/2014 tarihli ihtarla yapıldığını, ayıplar nedeniyle bakiye 2.552,20 TL borcun ödenmediğini, ayıbın giderim bedeli tespit edilerek ayıptan dolayı indirime gidilmesi gerektiğini belirterek, davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında davalı hakkındaki takibin takip tarihi itibarı ile 1.796,00 TL asıl alacak ve 46,25 TL işlemiş faiz ile 108,73 TL ihtar gideri olmak üzere toplam 1.950,93 TL üzerinden devamına, asıl alacak olan 1.796,00 TL ye takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanun 2/2 md. uyarınca yıllık %11,75 ve değişen -azalan oranlarda ticari avans faizi yürütülmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, takip yargılamayı gerektirdiğinden ve alacak likit olmadığından davacının inkar tazminat talebinin ve reddedilen kısım içinde davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekili istinaf dilekçesinde, davalı tarafın zeminle ilgili kusurunun müvekkiline yüklenemeyeceğini, bu nedenle 15.102,77 alacak ve 108,73 TL ihtarname masrafı yönünden takibin devamına karar verilmesi gerektiğini, belirlenen ayıp bedelinin alacaktan mahsup edilerek kalan miktar için takibin devamı gerektiğini belirterek yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bakiye 2.552,20 TL borç kaldığını, ayıplar nedeniyle bu miktarı ödemediklerini, tanık beyanlarına göre ayıbın giderim bedelinin 3.696,00 TL olduğunu, ayıplı alanının 18 m2 olduğunu, sadece açıkta bulunan 10 m2 kısmın hesaplanıp tezgah altının hesaplanmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir. Dava, iş bedeli alacağının tahsili için yapılan icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı şirket tarafından gönderilen 18/06/2012 tarihli fiyat teklifinde, parke ve merdiven işlerinin 12.590,03 Euro bedel ile yapılması teklif edilmiş, malzeme için 10 yıl garanti verilmiş ve zeminin parke uygulama koşullarına uygun hale getirilme sorumluluğu müşteriye bırakılmıştır. Davacı tarafından davalıya karşı İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyası ile başlatılan icra takibinde, 5.278,30 euro asıl alacak, 69,41 euro işlemiş faiz ve 108,73 TL ihtar masrafı olmak üzere toplam 5.347,71 euro ve 108,73 TL alacağın tahsili istenmiş, davalı tarafça itiraz edilmesi üzerine icra takibinin durduğu ve itirazın iptali talepli bu davanın süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır. Mahkemece dosya üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 18/10/2016 tarihli bilirkişi raporunda, cevap dilekçesi ekinde sunulan fotoğraflar ve davacı taşeronu tanık …’in beyanları esas alınarak ayıplı imalat miktarının 1.796,00 TL ile giderilebileceği belirlenmiş, 29/12/2016 tarihli ek raporda itirazların yerinde olmadığı bildirilmiştir. Somut olayda, davacı yüklenici şirket iş bedelinin tahsilini istemekte, davalı iş sahibi şirket ise davacıya 34.442,60 TL ödeme yaptığını, yalnızca bakiye 2.552,20 TL borcu kaldığını, ancak işin ayıplı yapılması nedeniyle bakiye iş bedelini ödemediğini savunmaktadır. Taraflar arasındaki sözleşme götürü bedelli olup; götürü bedel üzerinden yapılan eser sözleşmelerinde iş bedelinin talep edilmesi halinde, eserdeki eksiksiz ve ayıpsız imalatın miktarı işin tamamına oranlanıp bu oran toplam iş bedeline uygulanmak suretiyle yüklenicinin hakettiği iş bedelinin hesaplanması gerekir. Oysa mahkemece alınan bilirkişi raporunda bu şekilde hesaplama yapılmadığı gibi, iş bedeli talep edildiği halde, bilirkişi tarafından iş bedeline yönelik bir araştırma ve hesaplama yapılmayıp ayıp bedelinin tespit edilmesi ve mahkemece ayıplı imalatların bedeline hükmedilmesi de hatalı olmuştur. Hükme dayanak bilirkişi raporunda yukarıda belirtilen şekilde hesaplama yapılmadığından rapor yeterli kabul edilemez. Bu durumda, mahkemece mahallinde keşif yapılıp bilirkişiden ek rapor alınması, alınacak ek raporda yüklenici tarafından yapılan işteki eksik ve ayıplar belirlenip gerekli ölçüm ve hesaplamalar yaptırılarak, yüklenici tarafından yapılan imalâtın sözleşme kapsamında sayılan imalâtlara göre eksik ve ayıpları da gözetilmek suretiyle fiziki oranını kurmak, bu oranı götürü bedele uygulamak, böylece saptanacak yüklenici alacağından davalının ödediği ispatlanan iş bedeli belirlenip mahsup edilerek varsa kalan miktar üzerinden karar verilmesi gerekirken, bu hususlar üzerinde hiç durulmaksızın sadece tanık beyanına dayalı olarak ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ayrıca, kabulü göre de, davacı tarafça talep edilen ihtarname gideri bir tür yargılama gideri olduğu halde, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesi gerekirken alacağa dahilmiş gibi asıl alacak ve faizle birlikte hüküm kurulması; yine, davacı tarafça icra takibinde Euro üzerinden talepte bulunulmuş, itirazın iptali davası açarken de dava dilekçesinde de Euro üzerinden itirazın iptaline karar verilmesi istenilmekle birlikte harca esas değerinin Türk Lirası olarak gösterilmiş olmasına rağmen, yerel mahkeme kararında Türk Lirası üzerinden hüküm kurulması hususları taraflarca istinaf sebebi yapılmadığından eleştirilmekle yetinilmiştir. Açıklanan nedenlerle, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin kabulü ile, yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kaldırılarak, belirtilen şekilde inceleme yapılarak sonucuna uygun bir karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17/03/2017 tarih, 2015/881 Esas, 2017/268 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından taraflar lehine vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince KESİN olmak üzere 29/01/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.