Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1373 E. 2018/1657 K. 11.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1373
KARAR NO : 2018/1657
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/02/2017
NUMARASI : 2015/986 Esas, 2017/84 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11/12/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, müvekkilinin davalı şirketin yaptığı okul projeleri için kazı raporları ve projeler hazırladığını, 24/12/2013 tarihli 42.480,00 TL ve 09/04/2015 tarihli 64.900,00 TL bedelli faturaları düzenlediğini, ilk fatura için 30.000,00 TL ödeme yapıldığını ve mutabakat yapılarak 12.480,00 TL alacak kaldığı konusunda mutabık kalındığını, ikinci fatura gereğince ise 27/05/2015 tarihinde faksla gönderilen BA BS form mutabakatında KDV hariç 55.000,00 TL’de mutabık olunduğunu, bu faturanın KDV dahil 64.900,00 TL olup, 12.800,00 TL ile birlikte toplam 77.380,00 TL alacaklarının olduğunu, yapılan icra takibine davalının itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davaya konu faturalarda iddia edilen işin davalı için yapıldığına dair bir kayıt bulunmadığını, hangi işin yapıldığının dahi yazılı olmadığını, davacının raporları süresinde tamamlamadığını, faturaların tebliğ edilmediğini, mutabakatların fotokopi olduğunu, imzaların da müvekkili şirket yetkililerinin imzalarına benzemediğini, bu fatura ve belgelerin doğru olsalar dahi tek başına bu hizmetlerin müvekkiline verildiğine delil teşkil etmeyeceğini, hizmetlerin eksiksiz verildiğini ve tutarlarının doğru olduğunu davacının ispatlaması gerektiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında düzenlenen sözleşme gereğince davacı tarafından rapor hazırlanarak davalıya teslim edildiği, bilirkişi raporuna göre davacı defterlerinde 42.480,00 TL tutarında satış faturası kaydı bulunduğu, muhtelif tarihlerde 42.480,00 TL tahsilat yapıldığı, 31/12/2014 tarihi itibariyle davalının cari hesabının bakiyesinin sıfır olduğu, ancak 2015 yılı açılışında 12.480,00 TL devir bakiyesi yazıldığı, davacı tarafından davalı adına 09/04/2015 tarihli 64.900,00 TL tutarında fatura düzenlendiği, daha sonra yukarıda belirtilen devir bakiyesi ile birlikte 77.380,00 TL alacak tutarı için 13/08/2015 tarihinde icra takibi yapıldığı, davacı tarafından, davalıya 12/01/2015 tarihinde 31/12/2014 tarihi itibariyle 12.480,00 TL borçlu olduğuna dair mutabakat mektubu gönderildiği, ancak, bu durumun davalı şirketin kabulünde olmadığı, mahkemece de bu savunma dikkate alınarak faks yoluyla davalıdan, davacıya geldiği iddia edilen yazının geçerli bir belge olarak kabul edilmediği,
davalı şirketin ticari defterlerini incelemeye sunmadığı, davalı tarafından ticari kayıtlarına alınıp vergi idaresine bildirilen faturalara dayalı alacağın likit olduğu gerekçeleriyle davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu …İcra Müdürlüğü’nün … sayılı takip dosyasında, davalının 64.900,00 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacak 64.900,00 TL’ye 13/08/2015 takip tarihinden itibaren yıllık %10,50 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacağın likit niteliği gözetilerek, kabul edilen asıl alacak üzerinden hesaplanan %20 icra inkar tazminatı tutarı olan 12.980,00 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, davacının, takibe geçmekte kötüniyetli olduğu kanıtlanamadığı için reddedilen kısım yönünden davalının %20 kötüniyet tazminatı isteminin yasal koşulları bulunmadığından reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, davacının … yevmiye defterinin kapanış kaydı bulunmadığı ve 2015 defteri ile çelişkili olduğu halde karara esas alınmasının hatalı olduğunu, faturaya süresinde itiraz edilmemesinin faturadaki olağandışı kayıtların kabul edildiği anlamına gelmediğini, faturalarda yapılan işe ilişkin açıklayıcı kayıt bulunmadığından faturaların kabul edildiğinin söylenemeyeceğini, davalının eksiksiz ve kusursuz yaptığını iddia ettiği işlerin ne olduğu, hangi okullar için tam olarak ne hizmeti verildiğini belirtmekten ve faturaların içeriğini cevaplamaktan ısrarla kaçındığını, bu nedenle faturalara itiraz edilmemesi sebebiyle hangi kısmın kabul edildiği, hangi kısmın edilmediği anlaşılamamasına rağmen mahkemece faturanın tüm içeriğinden müvekkilinin sorumlu tutulmasının hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağının tahsili istemiyle girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen 03/09/2013 tarihli sözleşme ile, İstanbul ilinde yapılacak okul projeleri ile ilgili hazırlanacak kazı raporları ve iksa projelerinin davacı tarafından yapılması kararlaştırılmıştır. Davacı taşeron; davalı ise yüklenicidir.
Tüm dosya kapsamına göre, davacı taşeron tarafından davalı yüklenici için sözleşmede belirtilen işlerin yapıldığı, buna ilişkin faturaların düzenlendiği, faturaların davacı defterlerinde kayıtlı olduğu, 42.480,00 TL bedelli faturanın davalı tarafından ödendiği, ancak 64.900,00 TL tutarlı faturanın ödeme kaydının bulunmadığı, davalı tarafından da ödemenin ispat edilemediği, davalının faturaları vergi dairesine bildirmesine rağmen defterlerini inceleme için ibraz etmediği, davacının 2015 yılı defter açılışına yazdığı 12.480,00 TL için mutabakat belgesi sunmuş ise de belgenin davalı kabulünde olmadığı gibi, belge aslının da ibraz edilmediği anlaşıldığından, yerel mahkemece bu miktar alacağın bulunmadığının kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi yerinde olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/02/2017 tarih ve 2015/986 Esas, 2017/84 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 4.433,31 TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 1.108,33 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.324,98 TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3- Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4- İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 11/12/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.