Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1368 E. 2019/330 K. 19.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1368
KARAR NO : 2019/330
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/05/2017
NUMARASI : 2016/189 Esas, 2017/400 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 19/03/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı davalı vekilince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili dilekçesinde, müvekkili şirket ile davalı borçlu şirkettin akdettiği program yapım sözleşmesi ve ek sözleşme kapsamında yapımını gerçekleştirdiği ve davalı borçluya ait “…” logolu kanalda yayınlanan “…” adlı programın yapımcısı olduğunu, sözleşmeye göre tüm yükümlülüklerini eksiksiz yerine getiren müvekkili şirketin yapımını gerçekleştirdiği program bölüm yapımıyla ilgili hak ettiği ücretler ile program içerisinde yayınlanan reklamlar nedeniyle hak kazandığı ücretleri fatura ile davalı şirkete bildirdiğini, fatura bedellerinin ödenmesini talep ettiğini, ödemelerin zamanında yapılmaması nedeniyle ihtarlar gönderdiğini, ihtarnameler üzerine davalı borçlu şirket tarafından borcun bir kısmı ödenmiş ise de, 251.235,35-TL’lik bakiye borcun ödenmediğini, konuyla ilgili yapılan görüşmeler neticesinde davalı şirket tarafından müvekkili şirkete gönderilen 15/12/2015 tarihli elektronik postayla müvekkili şirketin davalı şirket cari hesabında 251.235,35-TL alacak bakiyesi görüldüğünün bildirildiği ve konuya ilişkin mutabakat mektubunun gönderildiği, buna rağmen borçlu şirketin bakiye borcunu ödemediğini, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla İstanbul …. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takip başlattıklarını, takibe davalı şirketin itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptali takibin devamı ve icra inkar tazminatı talebinde bulunmuştur.Davalı vekili cevap dilekçesinde, davacının program içerisinde yayınlanan reklamlar dolayısıyla sözleşmeye göre herhangi bir alacağının söz konusu dahi edilemeyeceğini, sözleşmenin 6.2 maddesi gereğince reklam gelirlerinin münhasıran müvekkili şirkete ait olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Davalı taraf ayrıca karşı dava açmış, karşı dava dilekçesinde, davacı tarafın grup şirketlerinden olan …. A.Ş.’ye karşı davaya konu faturaları düzenleyerek faturaların bedelini …A.Ş. şirketinden 651.006,00-TL olarak tahsil ettiğini, oysa bunun sözleşme hükümlerine aykırı olduğunu belirterek müvekkili şirketin davacı şirketten alacaklı olduğu 651.006,00-TL’nin haksız tahsilat tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline, asıl davada davacı tarafın müvekkili şirketten alacağının bulunduğunun tespit edilmesi halinde bu alacağa karşı takas ve mahsup hakkını kullandıklarını aksi takdirde karşı davanın tefrik edilerek ayrı bir esas olarak yürütülmesi durumunda takas mahsup taleplerinin asıl dava dosyası üzerinden de her halde kabulüne, müvekkili şirketin alacaklarından davacı alacağının mahsup edilmesine karar verilmesine talep etmiştir.Yapılan yargılama sonunda yerel mahkeme istinaf incelemesine konu kararında; “Alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli, usul ve yasaya uygun olduğu görülmekle hükme esas alınmış olup bilirkişinin yaptığı hesaplamalar doğrultusunda ve tüm dosya kapsamından davacının davasının kabulüne, İstanbul …. İcra Müdürlüğünün … sayılı takip dosyasına davalının itirazının iptali ile takibin takip talebindeki koşullar ile devamına, Asıl alacak miktarının %20’si olarak hesaplanan 50.247,00TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” dair hüküm kurulmuştur.Yerel mahkeme kararına karşı davalı istinaf kanun yoluna başvurmuştur.Davalı tarafından açılan karşı dava, davalı borçlu şirket tarafından cevap süresi dolduktan çok sonra açılmış ve yerel mahkemece 07/02/2017 tarihli celsede asıl davanın karar aşamasına gelmesi ve karşı davanın cevap süresinde açılmaması nedeniyle karşı davanın ayrı esasa kaydedilmesine ve tefrikine karar verilmiştir. Bu itibarla tefrik kararı doğrudur.Dosyada hükme esas alınan bilirkişi heyeti raporu gerek dosya üzerinden gerek ise yerinde inceleme yapılarak hazırlanmış bilirkişi raporunda: her iki taraf defterlerinin usulüne uygun olduğunu, davacının iş yerine gidilip kanunen geçerli olan ticari defter ve belgeler incelendiğinde, taraflar arasında sözleşme metni de incelendiğinde, aralarında 12/09/2013 tarihinde yürürlüğe girmek üzere 28/08/2013 tarihinde sözleşme düzenlendiği, her iki tarafça imzalandığı, daha sonra aralarında düzenlenen ek sözleşmenin her iki tarafça da imzalanmadığı, davacının program içerisinde yayınlanan reklamlar dolayısıyla her hangi bir alacağının olmadığını, davalının iddia etmiş olduğu program içerisinde yayınlanan reklam bedeli olarak kesilen faturanın bulunmadığının tarafından tespit edildiğini, taraflar arasında yapılan sözleşmeye göre kesilen faturanın sözleşmenin 6.2 maddesine uygun olarak kesildiğinin tespit edildiğini, davalı şirket tarafından imzalı davacı şirkete 15/12/2015 tarihli mutabakat mektubu gönderildiği, “şirketimizdeki cari hesabınızın 15/12/2015 tarihi itibariyle 251.235,35-TL alacak bakiyesi göstermektedir. Mutabık olup olmadığınızı bildirmenizi, bakiye de mutabık olmadığınız takdirde hesap ekstrenizin bir nüshasını aşağıdaki faks numarasına yada postayla tarafımıza gönderilmesini rica ederiz” yazısının bulunduğu, davalı ve davacının kanunen tutulması gereken defter ve belgelerine göre kayıtlarında yazılı bulunan ve tespit edilen cari hesap bakiyelerinin de 22/10/2015 tarihinde 251.235,35-TL bakiye bulunduğu, yani davacının davalıdan 251.235,35-TL alacaklı olduğu, davalının da davacıya bu miktar kadar borçlu olduğunun tespit edildiğini, ayrıca bilirkişiler raporlarında, mutabakat mektubuyla ilgili olarak e-mail’i gönderen ve mutabakat metnini imzalayan kişinin yaptığı işlemlerin davalı şirket tarafından benimsenerek ticari defterlere işlendiğinden bu işlemleri yapan kişinin temsil yetkisinin bulunmadığı veya sona erdiği yönünde davacıya gönderilmiş bir ihtara rastlanılmadığından ticari vekillerin tacir veya ticari mümessil tarafından açık veya zımni irade beyanıyla atanabildiğinden e-mail’i gönderen ve mutabakat metnini imzalayan kişinin davalının e-mail göndermeye ve hesap mutabakatı yapmaya yetkili ticari vekili olduğunun ve dolayısıyla anılan kişi tarafından yapılan işlemlerin davalı şirketi bağladığının kabulü gerekeceği, ticari defterlerin delil olma durumu da dikkate alındığında, her iki tarafın ticari defterlerinde yer aldığı şekliyle davalının davacıya dava konusu alacak oranında borçlu olduğunun tespit edildiğini beyan etmişlerdir. Hükme esas alınan rapor, dosya kapsamına, usul ve yasaya uygundur. Taraflar arasında program yapımını konu alan eser sözleşmesi ilişkisi olduğu ihtilafsız olup, davalı tarafça cari hesap mutabakatına ilişkin elektronik postanın yetkilisi tarafından gönderilmediği yönünde istinaf sebebi var ise de, davalı şirkete ait kaşe ve elektronik imza ile gönderilmiş olduğu, taraf defter kayıtlarının takip konusu alacağı teyit ettiğinin anlaşılmasına, davalı şirketle aynı gruba ait olduğu iddia edilen şirketlerden olan …A.Ş. tarafından davacıya ödendiği belirtilen ve dava konusu işle ilgili olduğu iddia ve ispat edilemeyen ödemeye ilişkin bedel yönünden tefrik edilen davada yargılama yapılıp hüküm kurulacağının tabi bulunmasına, dava ve takip konusu alacağın likit bulunmasına göre, istinaf sebepleriyle yapılan inceleme sonucu istinaf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/05/2017 tarih ve 2016/189 Esas, 2017/400 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE, 2-Alınması gereken 17.334,69-TL nisbi istinaf karar harcından davalı tarafça peşin olarak yatırılan 4.333,67-TL harcın mahsubu ile bakiye 13.001,02-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,3-Davalı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 19/03/2019 tarihinde oybirliği ile karar verildi.