Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1320 E. 2019/260 K. 28.02.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO 2017/1320
KARAR NO : 2019/260
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/07/2017
NUMARASI : 2014/481 Esas, 2017/786 Karar,
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 28/02/2019
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı taraf vekillerince süresinde istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ : Taraflar arasında görülüp sonuçlandırılan istinaf incelemesine konu itirazın iptali davasında, yerel mahkemece; ” Asıl davada; davacının takip tarihi itibari ile 46.164,98 TL alacaklı olduğunun tespitine, ancak bu tutar itiraz süresi içerisinde 05/09/2011 taraihinde borçlu tarafından ödendiğinden davacının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunmadığından davanın usulden reddine, takip tarihinden itibaren davacının 46.164,98 TL alacaklı olduğu hususu dikkate alınarak icra harçları, icra vekalet ücreti gibi hususların infaz aşamasında icra müdürlüğünce nazara alınmasına, icra inkar tazminatı talebinin reddine,Birleşen İstanbul 28 ATM nin 2011/464 Esas sayılı davasının reddine, Birleşen İstanbul 1 ATM nin 2011/25 Esas sayılı davasının kısmen kabulü ile 65.657,71 TL alacağın, 05/09/2011 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, Manevi tazminat talebinin reddine,” dair hüküm verilmiş olup, yerel mahkeme kararına karşı taraf vekilleri istinaf kanun yoluna başvurmuşlardır.İlk derece mahkemesi gerekçeli kararında; “Birleşen İstanbul 1. ATM.nin 2012/25 esas sayılı dosyası yönünden; talebin üç başlık altında toplandığı, yapılan imalatlardaki kapasite düşüklüğü ve ayıp iddiası ile ilgili olarak yapılan bilirkişi incelemesi, toplanan deliller, kapasite raporları dikkate alındığında sözleşme koşullarına göre yapılan imalatın sözleşmede yazılı kapasitesinin altında kaldığı kapasite eksikliğinin %51 düzeyinde olduğu ancak bu oranın doğrudan iş bedeline yansıtılamayacağı, zira iş bedelinin % 10’u oranında yapılacak bir düzenlemeyle sözleşmede belirtilen kapasite oranına ulaşabileceği, sözü edilen % 10 indirimin, son bilirkişi raporunda ifade edildiği gibi 667.716.-TL tutarlı faturaya uygulanması gerektiği, bunun da 66.771,60.-TL’ye tekabül ettiği belirlenmiştir. Başka bir ifade ile davacının imalattaki eksiklik ve kapasite düşüklüğü nedeniyle talep edebileceği tenkis tutarının 66.771,60.-TL olduğu kabul edilmiştir. Ancak birleşen dava davacısı, sunmuş olduğu ıslah dilekçesinde bu davadaki talebini 65.657,71.-TL olarak sınırlandırdığından taleple bağlı kalınmalıdır. Bu tutar yani 65.657,71.-TL, asıl dava kapsamında icra takibinde talep edilen tutardan düşülmüş ve takip tarihi itibariyle davacının talep hakkının 46.164,98.-TL’den ibaret olduğu yukarıda açıklanmıştır. Davalı karşı davacının bu tutardan daha fazla olarak 97.904,19.-TL ödemiş olduğu da sabittir. O halde Birleşen İstanbul 1. ATM.nin 2012/25 esas sayılı dosyası kapsamında birleşen dava davacısının talep edebileceği tutar;97.904,19.-TL(takipte ödenen toplam tutar)46.164,98.-TL( takip tarihi itibariyle borç tutarı)51.739,21.-TL(takipte fazladan ödenen tutar)Dolayısıyla birleşen bu dava yönünden davacının talep edebileceği tutar 51.739,21.-TL’dir. Ancak tevhim olunan hüküm fıkrasına bu tutar değil sehven alacaktan mahsubu gereken tutar (65.657,71.-TL)yazılmıştır. Gerekçeli karar tevhim olunan karara aykırı olamayacağından kısa karara uygun şekilde hüküm fıkrası oluşturulmuştur. ” şeklinde belirtmiştir. Nitekim asıl davada davacı … Ltd. Şti. vekili istinaf talebini içerir dilekçesinde, yerel mahkemenin gerekçeli kararında aslında 51.739,21-TL bedel indirimi yapılması gerektiğinin belirtildiği, eksik üretim ayıbı nedeniyle bedelden indirilmesine karar verilen tutarın talepleri gibi kaldırılmaması halinde, davacı-davalı … Makina Şirketinden 51.739,21-TL’nin 25.000,00-TL’lik kısmına 02/01/2012 tarihinden, 26.729.21-TL’lik bölümüne 28/06/2017 tarihinden itibaren avans faizi oranında faiz uygulanmasına karar verilmesini talep etmiştir.Görüldüğü gibi istinaf incelemesine konu yerel mahkeme gerekçeli kararında, gerekçe ile hüküm arasında çelişki olup, mahkeme kararı gerekçesiyle bir bütün olduğundan gerekçe-hüküm çelişkisi giderilerek yeniden bir karar verilmesi gerekir. Davadaki talebin hangi miktar üzerinden kabul edildiği hususunda infazda tereddüt yaratmayacak şekilde hüküm kurulması gerekir.Adil yargılanma hakkı Anayasa’mızın 36/1.maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 6.maddesinde düzenlenmiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bazı kararları ile Anayasa Mahkemesi’nin bireysel başvuruya ilişkin bazı kararlarında gerekçeli karar hakkının adil yargılanma hakkının somut görünümlerinden olduğu belirtilmiştir. HMK’nın 298/2.maddede ise gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz hükmü mevcuttur. HGK’nın 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere; “yasanın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çelişkisiz, uygulanalabilir olmasının gerekliliği kadar; kararın gerekçesinin de, sonucu ile tam bir uyum içinde, o davaya konu maddi olguların mahkemece nasıl nitelendirildiğini, kurulan hükmün hangi nedenlere ve hukuksal düzenlemelere dayandırıldığını ortaya koyacak; kısaca, maddi olgular ile hüküm arasındaki mantıksal bağlantıyı gösterecek nitelikte olması gerekir. Zira tarafların o dava yönünden, hukuk düzenince hangi nedenle haklı veya haksız görüldüklerini anlayıp değerlendirebilmeleri ve Yargıtay’ın hukuka ugyunluk denetimini yapabilmesi için, ortada, usulüne uygun şekilde oluşturulmuş; hükmün hangi nedenle o içerik ve kapsamda verildiğini ayrıntılarıyla gösteren, ifadeleri özenle seçilmiş ve kuşkuya yer vermeyecek açıklıktaki bir gerekçe bölümünün ve buna uyumlu hüküm fıkralarının bulunması zorunludur.”Kısa karar ile gerekçeli kararın çelişkili olması halinde yasaya uygun biçimde, gerekçeyi içeren bir hüküm olduğundan söz edilemez. Kararın gerekçesi ile hüküm fıkrası ve kısa karar arasında çelişki yaratılması; yukarıda açıklanan ve Anayasa ile teminat altına alınan yargılamanın açıklığı, adil yargılanma hakkı prensibine ve kararların gerekçeli olması gerektiğine dair anayasa ve yasa hükümlerine de açıkça aykırı olacaktır. HMK gereği yerel mahkeme kararlarının gerekçesi ile hükmün birbirine uygun destekler mahiyette bulunması zorunlu olup, mahkemenin gerekçeli kararında da belirtildiği üzere gerekçe-hüküm çelişkisi bulunduğundan, tarafların diğer istinaf sebepleri incelenmeksizin çelişkinin giderilerek yeniden hüküm kurulmak üzere yerel mahkeme kararının kaldırılarak dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;1-Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin sebepler incelenmeksizin usul yönünden KABULÜNE,2-İstanbul 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 03/07/2017 tarih, 2014/481 Esas, 2017/786 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-Taraflarca yatırılan istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere 28/02/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.