Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1300 E. 2018/4 K. 16.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2017/1300
KARAR NO : 2018/4
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/05/2017
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 16/01/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Dava, Konya Atıksu Arıtma Tesisi İnşaatında Difüzor Boru ve Looplarının Montajı işi nedeniyle eser sözleşmesine dayalı bakiye iş bedelinin tahsili talebine ilişkin olup; davacı şirket taşeron, davalılar yüklenici ( işsahibi ) dir.
Davacı vekili, davalılar ile dava dışı … A.Ş’nin oluşturduğu ortak girişimin (…..) Koski Genel Müdürlüğünün Konya ili Atık su tesisinin kurulma işine ilişkin aldığı ihalede, ortaklardan dava dışı …A.Ş ile Difüzor Boru ve Looplarının montaj işi sözleşmesi yapan müvekkili şirketin, edimini sözleşmeye uygun ifa ettiği halde, iş bedelinin ödenmediğini belirterek ve fazlaya ilişkin haklarını da saklı tutarak 800,000,00-TL’nin yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalılar vekili, müvekkilleri şirketlerin adreslerinin Ankara’da olması nedeniyle mahkemenin yetkili olmadığını, davacı ile müvekkileri arasında her hangi bir ticari ilişki bulunmadığından davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, kabul anlamına gelmemek kaydıyla davanın zamanaşımına uğradığını, dava konusu alacağın iflas masasına kaydedilmiş olması nedeniyle zorunlu dava arkadaşlığı kapsamında davanın iflas masasına da yöneltilmesinin zorunlu olduğunu davacı taraf alacağını faturalandırıp iflas masasına da bildirdiğine göre alacağın belirsizliğinden bahsedilemeyeceğinden buna ilişkin kısmı dava açılmasının hukuken mümkün olmadığını, davanın esasıyla da ilgili olarak da reddini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğu, davacının sözleşme gereğince edimlerini yerine getirdiği projenin 8 adet teleskopik vananın imal ve montaj kısmına ilişkin bölümün 07.08.2008 tarihinde, manuel 32 adet kapının imaline ilişkin bölümün de 12.01.2009 tarihinde Konya Büyükşehir Belediyesi Koski Genel Müdürlüğü tarafından onaylandığı, alacağa dayanak faturaların 2008 ve 2009 yıllarına ait olduğu, işin bitirilip teslim edildiği tarihin 2008 ve 2009 yılları olduğu, son kabulün 12.01.2009 tarihinde yapıldığı davanın TBK’nın 126/4 Maddesi uyarınca 5 yıllık dava zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığından bahisle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince süresinde ve usulünce istinaf edilmiştir.
Davacı vekili istinafında, taraflar arasındaki sözleşmenin mal ve hizmet satım sözleşmesi olduğunu, bu nedenle davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, sözleşmenin eser sözleşmesi olarak nitelendirilmesinin hatalı olduğunu, eser sözleşmesi olarak kabul edilse dahi zamanaşımı süresinin kesin kabul tarihinden ( 10.09.2011 ) itibaren hesaplanması gerektiğini buna göre 5 yıllık zamanaşımı süresinin 10.09.2016 tarihinde sona ereceğini, oysa davanın 21.01.2011 tarihinde süresinde açıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesine karşı cevabında, mahkeme kararının yerinde ve doğru olduğunu beyan ederek istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekilinin istinaf dilekçesi ekinde sunduğu, Koski Genel Müdürlüğü’nün 07 Ağustos 2017 tarihli belgesine göre davaya konu işin geçici kabulünün 01.03.2010 tarihinde, Kesin Kabulünün ise 01.03.2011 tarihinde yapıldığının bildirildiği, 01/06/2008 tarihli sözleşme hükümlerine göre, özel idari ve teknik şartnamenin sözleşme eki olduğu, asıl sözleşmenin (ortak girişim-idare) 16.07.2002 tarihli olduğu ve davaya konu taşeronluk sözleşmesinin 3.3 göre işin Ana sözleşme hükümlerine uygun yapılacağının kararlaştırıldığı görülmüştür.
Taraflar arasındaki 01/06/2008 tarihli sözleşmenin 3.3. maddesinde sözleşme konusu işin davalı ile dava dışı idare arasındaki ana sözleşme ve eklerine bağlı ve uygun olarak yapılacağı ve yine aynı sözleşmenin 22 ve 23. maddelerinde işin kabulü ve kesin teminat garanti süresinin davalı yüklenici ile dava dışı idare arasındaki ana sözleşmedeki usul ve sürelere tabi bulunacağının anlaşılmasına göre, davalı ile dava dışı idare arasında geçici (01/03/2010) ve kesin kabul tarihleri (01/03/2011) dikkate alındığında dava tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmadığının anlaşılmasına göre, davanın esası incelenerek karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde zamanaşımı nedeniyle davanın reddine dair verilen karar hatalı olup, HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılarak, esası incelenerek sonucuna göre karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı vekinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2017 Tarih, 2015/626 Esas, 2017/413 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 16/01/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.