Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1217 E. 2018/1558 K. 27.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1217
KARAR NO : 2018/1558
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2017
NUMARASI : 2015/1013 Esas, 2017/566 Karar,
DAVANIN KONUSU: Menfi tespit, manevi tazminat
KARAR TARİHİ : 27/11/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı tarafından yapılan icra takibi ve haciz baskısı altında altında davalı vekiline 10.000,00 TL ödeme yapıldığını, 26/10/2015 tarihli 53.000,00 TL bedelli teminat çeki verildiğini, davalının 22/08/2013 tarihli sözleşmeye uygun davranmadığını, özel üretim olan makinede açık veya gizli ayıp bulunmadığını, bedel iadesi koşullarının gerçekleşmediğini, müvekkilinin davalıya borcu bulunmadığını, icra takibinin ilamsız olması nedeniyle ispat yükünün davalıda olduğunu, müvekkilinin borcun 10.000,00 TL’sini davalıya haricen ödediğini, kalan kısmını da yatıracağından paranın alacaklıya ödenmemesi için tedbir kararı istediklerini ileri sürerek, İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün …sayılı takip dosyasında müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığının tespitine, icra baskısı altında davalıya ödenen 10.000,00 TL’nin ticari faiziyle davalıdan istirdadına, haciz baskısı altında davalıya verilen 26/10/2015 tarihli 53.000,00 TL bedelli çekin iptali ile müvekkiline iadesine, çekin ödenmesinin dava sonuna kadar durdurulmasına, davalının müvekkilinin tüm malvarlığına haciz ve muhafaza işlemi yaptırarak zor durumda bıraktığından 10.000,00 TL manevi tazminatın faiziyle davalıdan tahsiline, icra veznesindeki paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 22/08/2013 tarihli sözleşme gereğince davacının bir adet CNC Router makinesini üretip teslim ettiğini, iş bedeli olan 50.000,00 TL’yi ödediklerini, makinenin kurulumunun yapıldığı tarihten itibaren sürekli olarak arıza çıkardığını, bir çok kez servis geldiğini, ancak makinenin halen bozuk olduğunu, makinenin kurulum ve üretim hataları bulunduğunu, bakım, onarım ve tamir ile giderilmesi mümkün olmayacak derecede ayıplı olduğunu, iş kayıplarının bulunduğunu, garanti süresinin dolmadığını, davacıya 10/12/2014 tarihli ihtar gönderilerek makinenin ayıpsız yenisi ile değiştirilmesini veya makinenin geri alınarak ödenen bedelin iadesinin istendiğini, yaptırılan tespitte makinada üretim ve kurulum hataları bulunduğu ve gizli ayıplı olduğunun bildirildiğini, davacıya gönderilen 01/07/2015 tarihli ihtarname ile makinenin ayıpsız yenisi ile değiştirilmesi, değiştirilene kadar da onarılmasının istendiğini, ancak ayıpların giderilmediği gibi yenisi ile de değiştirilmediğini, bunun üzerine davacıya gönderilen 27/07/2015 tarihli ihtarname ile 22/08/2015 tarihli sözleşmeden dönüldüğü belirtilerek ödenen 50.000,00 TL’nin iade edilmesi ve makinenin geri alınmasının istendiğini, icra takibinin kesinleştiğini, sonrasında taraflar arasında borcun ödenmesine ilişkin anlaşma protokolü yapıldığını ve hacizlerin kaldırıldığını, müvekkiline 5.000,00 TL ödeme yapıldığını, makinenin teslim alınacağı güne kadar kira ödenmesi konusunda pürüz çıktığını, sonrasında davacıya ulaşılamayınca yeniden haciz işlemi başlatıldığını, bunun üzerine davacı şirket yetkilisi … tarafından 10 gün içinde borcun ödeneceği belirtilerek kefil olmak istediğini bildirdiğini ve 5.000,00 TL ödeme yapılarak bakiye borç için 53.000,00 TL bedelli çek verdiğini, makinenin gizli ayıplı olduğunun tespit edildiğini savunarak, davadaki tüm taleplerin reddine, ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, icra dosyasına iade edilen 53.000,00 TL çek bedeli üzerinden davacıdan %15 teminat alınmasına, icra dosyasına yatan paranın ödenmemesi nedeniyle %20 oranında tazminatın davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında 22.08.2013 tarihli sözleşme imzalandığı, makinenin üretim hatalarına karşı 2 yıl garantisinin olduğu, davacı tarafça davalıya, makinede oluşan arıza nedeniyle sözleşmeden dönme iradesinin 10.12.2014 tarihli ihtarname ile bildirildiği, davalının 19.12.2014 tarihli karşı ihtarname ile makinenin ayıplı olmadığını belirttiği, alınan delil tespit raporu sonrasında davacı tarafça davalıya makinenin yenisi ile değiştirilmesi, tamir işlemlerinin yapılması konulu yeni bir ihtarname gönderildiği, ihtarnamenin 06.07.2015 tarihinde tebliğ edildiği, tespit raporunda ve daha sonra mahkemece alınan bilirkişi raporunda imalat hatasından kaynaklı arıza olduğu ve bu arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğunun belirtildiği, garanti süresi içerisinde ayıp ihbarında bulunma zorunluluğu olmadığı, TBK’nın 475/1-1 maddesinde eserdeki ayıp sebebiyle yüklenicinin sorumlu olduğu hâllerde eserin iş sahibinin kullanamayacağı veya hakkaniyet gereği kabule zorlanamayacağı ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aynı ölçüde aykırı olursa sözleşmeden dönme hakkı bulunduğu, tespit edilen gizli ayıbın sözleşmenin garanti kapsamına giren haller içinde yer aldığı, bu nedenle davalının, TBK’ nun 475/1-1 madde bendi gereğince işbu sözleşmeden dönerek ödediği ücreti talep etme hak ve yetkisinin olduğu, davacının icra takibinde borçlu olmadığı, ödediği 10.000,00 TL’nin iadesi gerektiği, manevi tazminat istemine yönelik açılan davanın ispatlanamadığı, dosyada örneği bulunan TEB Çerkezköy Şubesine ait 53.000,00 TL meblağlı çekin, davalı vekilinin duruşmadaki beyanına göre işleme konulmaksızın iade edildiği ve konusunun kalmadığı gerekçeleriyle, menfi tespit, istirdat ve manevi tazminat istemi ile açılan davanın ispatlanamamış olması nedeni ile reddine, TEB Çerkezköy şubesine ait 53.000,00 TL meblağlı çekin iadesine yönelik açılan davanın konusuz kalmış olması nedeni ile esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, kararın kesinleşmesi halinde ihtiyati tedbirin kaldırılmasına, İİK. 72/4 maddesi gereğince alacağın %20’si oranında zarar tazminatının davacıdan alınıp davalıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, sözleşme gereğince özel siparişlerde iptalin söz konusu olmayacağını, makinenin imal edilerek 14/04/2014 tarihinde kurulum ve eğitiminin tamamlandığını ve servis fomunda sorunsuz çalıştığının belirtildiğini, davalının yenisiyle değiştirilmesini istediği 10/12/2014 tarihli ihtara kadar bakım ve onarım talebi bulunmadığını, iddiaların vasıfsız kullanıcı hatalarından kaynaklandığını, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını, bilirkişi raporunda da davacının 61.178,41 TL’nin istirdat talebinin haklı olduğu, gizli ayıbın süresinde bildirildiğinin kabulü halinde ise eserin kabul edilemeyecek derecede ayıplı olmadığından bu durumda 40.000,00 TL’nin istirdatı talebinin haklı olduğunun ifade edildiğini, davanın kabulü gerekirken reddinin hatalı olduğunu, ispat yükünün davalıya ait olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedelinin iadesi talebiyle açılan icra takibi nedeniyle icra baskısı altında davalıya ödenen bedelin istirdadı, haciz baskısıyla verilen çekin iptal ve iadesi ile ödenmemesi hususunda ihtiyati tedbir kararı verilmesi, manevi tazminatın tahsili ve icra veznesindeki paranın davalıya ödenmemesi için ihtiyati tedbir konulması istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme, niteliğince bir eser sözleşmesidir. Davacı yüklenici; davalı ise iş sahibidir.
İş sahibi tarafından yükleniciye gönderilen 10/12/2014 tarihli ihtarname ile ayıp ihbarı yapılarak makinenin geri alınması ve ödenen bedelin iade edilmesi istenmiş, bu husus 01/07/2015 tarihli ihtarla tekrarlanmış, 27/07/2015 tarihli ihtarname ile de aynı hususlar tekrar edilmek suretiyle sözleşmeden dönüldüğü belirtilmiştir.
Sözleşmenin 9. Maddesinde, makinenin üretim hatalarına karşı yüklenici tarafından 2 yıl garanti verildiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin yerleşik içtihatlarına göre ayıp ihbarının garanti süresi içerisinde yapılması mümkündür. (bkz.Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 05/02/2018 tarih ve 2016/3790 esas, 2018/366 karar sayılı kararı) Bu nedenle davalı iş sahibince ayıp ihbarının süresi içinde yapıldığı değerlendirilmiştir.
İstanbul Anadolu 10. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2015/51 D.iş sayılı dosyasında alınan tespit raporunda makinenin imalattan kaynaklı gizli ayıplı olduğu belirtilmiştir. Yine, mahkemece yargılama sırasında düzenlettirilen 28/03/2017 tarihli bilirkişi kurulu raporunda, dava konusu makinedeki tespit raporunda belirlenen üretim hatalarının ve arızaların üretilen ürünlerin kalitesini ve üretim miktarını etkileyeceği, makinedeki özellikle titreşim hatası ve diğer hataların makinenin belirli bir çalışma süresi içinde çıkabilecek hatalar olduğundan makinenin gizli ayıplı olduğu, makinenin 2 günlük çalışma ile eski hale getirilebileceği, CNC Router nakinesinin orjinal makineye göre %20 değer kaybı ile yaklaşık 40.000,00 TL değerinde olacağı belirtilerek, ihtimaller dairesinde; davalının gizli ayıbı gecikmeksizin davacıya bildirmediği ve eseri kabul ettiğinin kabulü halinde 61.178,41 TL’nin istirdadı talebinin haklı olduğu; mahkemenin aksi görüşte olması, yani gizli ayıbın süresinde bildirildiğinin kabulü halinde ise davalının sözleşmeden dönme iradesinin TBK 475. maddesinde aranan “eserin kabul edilemeyecek derecede ayıplı ve sözleşmeye aykırı olması” şartının gerçekleşmediğinden davacının icra dosyasına ödediği bedelin 40.000,00 TL’lik kısmının istirdadı talebinin haklı olacağı, bu halde 10.000,00 TL nin %20’si olan 2.000,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesi gerektiği; mahkemenin aksi görüşte olması ve davacının gizli ayıbı süresinde bildirdiği ve sözleşmeden dönme şartlarının oluştuğunun kabulü halinde ise davanın reddi ile tedbir kararı verilen 10.000,00 TL’nin %20’si olan 2.000,00 TL’nin davacıdan alınarak davalıya verilmesi gerektiğini belirtmişlerdir.
Somut olayda, davacı yüklenici tarafından imal edilen makinenin davalı iş sahibine teslim edildiği, iş sahibince ayıp ihbarı yapılıp makinenin geri alınarak ödenen bedelin iadesinin istendiği ve bu amaçla girişilen icra takibinin kesinleştiği, yaptırılan bilirkişi incelemesinde makinede imalat hatasından kaynaklanan gizli ayıp olduğu ve bunun makinenin değerinde %20’lik azalmaya yol açtığından makinenin değerinin 40.000,00 TL olduğunun belirtildiği, davacı tarafa 10.000,00 TL ödendiği, mahkemece 10.000,00 TL’nin takip alacaklısına ödenmemesi için ihtiyati tedbir kararı verildiği anlaşılmaktadır. Makinenin iş sahibi tarafından kullanılamayacak derecede ayıplı olmadığı, ancak %20 oranında değer kaybı bulunduğu anlaşıldığından, sözleşmeden dönme şartları oluşmamıştır. Bu durumda, iş bedeli olan 50.000,00 TL’den makinedeki %20 değer kaybı olan 10.000,00 TL’nin mahsubu ile bakiye 40.000,00 TL’nin davacı tarafça davalıdan iş bedeli olarak alınmış olması yerindedir. Makinenin ayıplı olması nedeniyle fazladan alındığı anlaşılan 10.000,00 TL’nin ise davacı tarafça davalıya iade edildiği tarafların kabulündedir. Tüm bu hususlar bir arada değerlendirildiğinde, mahkemece 40.000,00 TL yönünden davacının davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesi gerekirken, menfi tespit davasının tümden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Mahkemece icra dosyasına yatırılacak 10.000,00 TL’nin takip alacaklısına ödenmemesi yönünde tedbir kararı verilip uygulandığından İİK’nın 72/4 maddesi gereğince %20 oranında tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine karar verilmesi gerekmektedir.
Davacı tarafça icra baskısı altında davalıya ödendiği iddia edilen 10.000,00 TL’nin istirdadına karar verilmesi talep edilmiş ise de, davalıya ödenen bu miktarın dava konusu makinedeki ayıp bedelini karşıladığı anlaşıldığından bu yöndeki talebin reddi gerekmiştir.
Yine davacı tarafça haciz baskısı altında davalıya verilen 26/10/2015 tarihli 53.000,00 TL bedelli çekin iptali ve müvekkiline iadesine karar verilmesi talep edilmiş olup, yargılama sırasında çekin iade edildiği anlaşıldığından bu konuda karar verilmesi gerekmediği anlaşılmıştır.
Davacı taraf manevi zararlarını ispatlayamadığından manevi tazminat talebinin de reddi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kısmen kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b-2 bendi gereğince kaldırılarak, davanın kısmen kabulüne dair aşağıdaki şekilde yeniden karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
A)1- Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜNE,
2- İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 16/05/2017 tarih ve 2015/1013 Esas, 2017/566 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3- Davanın KISMEN KABULÜ ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün…sayılı takip dosyasında davacının davalıya 40.000,00 TL asıl alacak yönünden BORÇLU OLMADIĞININ TESPİTİNE,
4- İİK’nın 72/4 maddesi gereğince tedbir kararı verildiğinden 10.000,00 TL’nin %20’si oranındaki tazminatın davacıdan tahsili ile davalıya VERİLMESİNE,
5- Davacının 10.000,00 TL’nin istirdatına ilişkin talebinin REDDİNE,
6- 26/10/2015 tarihli 53.000,00 TL bedelli çekin yargılama sırasında davacıya iade edildiği anlaşıldığından bu konuda karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
7- Davacının manevi tazminat talebinin REDDİNE,
8- Kararın kesinleşmesi halinde ihtiyati tedbirin KALDIRILMASINA,
B) İLK DERECE MAHKEMESİ YÖNÜNDEN
1-Alınması gereken 2.732,40- TL nispi karar ve ilam harcından davacı tarafça peşin olarak yatırılan 1.024,65-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.707,75-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
2-Davacı tarafından yatırılan 1.024,65-TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-Davacı tarafından yapılan 87,00-TL tebligat ve posta gideri, 1.200,00-TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 1.287,00-TL yargılama giderinden davanın kabul/red oranına göre takdiren 858,00-TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye miktarın davacı üzerinde bırakılmasına,
4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 4.750,00-TL vekâlet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 2.180,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-Manevi tazminat yönünden davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca 2.180,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
7-Taraflarca yatırılan gider avansından harcanmayan kısmın hüküm kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
C) İSTİNAF İNCELEMESİ YÖNÜNDEN
1-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
2-Davacı tarafından yapılan 85,70-TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 58,00-TL posta ve tebligat gideri olmak üzere toplam 143,70-TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine,
3-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davacı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 27/11/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.