Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1085 E. 2018/1374 K. 24.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1085
KARAR NO : 2018/1374
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/05/2017
NUMARASI : 2015/400 Esas, 2017/434 Karar,
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 24/10/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, davalı şirketin müvekkiline kumaşları teslim ederek, ne şekilde dikileceğini tarif ettiğini, müvekkilinin de bir kaç pantolonu numune olarak diktiğini, davalı çalışanının bunları inceleyerek kalite kontrol raporu düzenlemek suretiyle dikilen malların uygun olduğunu onayladığını, müvekkilinin dikiş işini bitirip davalıya teslim ettiğini, 22.784,39 TL bedelli fatura düzenlediğini, davalının 13.000,00 TL ödeme yaptıktan yaklaşık bir ay sonra malların ayıplı olduğunu belirterek, bakiye ödemeyi yapmadığını, icra takibine itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin yurtdışı firmadan aldığı siparişe konu ürünlerin dikimini davacıya yaptırdığını, bazı ürünlerin dikişinde bozukluk olduğunu, dikiş yerlerinde izler kaldığını, müşterinin siparişi iptal etme aşamasına geldiğinden 6.647,78 Euro indirim yaptıklarını, bir kısım ürünlerin müvekkili elinde olduğunu, ayıp ihbarının derhal sözlü olarak ve bilahare 03/02/2015 tarihli ihtarla yapıldığını, davacının numunelerdeki çalışmasını asıl ürünlerde ortaya koyamadığını, kalite kontrol raporu olması nedeniyle ürünlerin ayıpsız olmasının söz konusu olmadığını, ayıplı ifa nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını, 27/02/2015 tarihli 18.704,85 TL ve 613,44 TL, 12/03/2015 tarihli 1.040,26 TL bedelli faturalar düzenlendiğini, davacının haksız ve kötüniyetle bu davayı açtığını, müvekkilinin borcu bulunmadığını savunarak, davanın reddine, %20 kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu, faturalara konu pantolonların dikiş ve imalatlarının ayıplı yapıldığı hususunun tekstil mühendisi bilirkişi tarafından tespit edildiği, ayıplı imalat nedeniyle davalı tarafın muhatabı olan müşteriye 6.647,78 Euro indirim yapmak zorunda kaldığından davacı tarafın ödenmeyen bakiye alacağının kalmadığı, davalının icra takibine itirazının haklı olduğu, kötü niyet tazminatı talebinin koşullarının oluşmadığı gerekçeleriyle davanın ve kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, davada dikilen malların ayıplı olup olmadığı değil, kalite kontrol raporuna uygun dikilip dikilmediği hususunun incelenmesi gerekirken bilirkişi raporunda ve mahkemece bu konuda inceleme ve tespit yapılmadığını, pantolonlar kalite kontrol raporuna göre dikildiğinden hatalı olmasının müvekkilinin kusurundan kaynaklanmadığını, müvekkilinin ürünleri kalite kontrol raporuna göre diktiğini, mahkemece esas alınan bilirkişi raporunda davalının ayıplı olduğunu iddia ettiği malların sayımının ve müvekkili tarafından dikilip dikilmediğinin tespitinin de yapılmadığını belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için girişilen icra takibine itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatının tahsili istemlerine ilişkindir. Davacı taraf, işin yapılıp teslim edildiğini, bakiye iş bedelinin ödenmediğini ileri sürmüş, davalı ise işin ayıplı yapıldığını, müvekkilinin yurt dışı müşterisine fiyatta indirim yapmak zorunda kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesinde davacı tarafından düzenlenen 22.784,39 TL bedelli yedi adet faturada toplam 3893 adet ürün teslim edilmiş olmasına rağmen, dosya kapsamında alınan 26/03/2017 tarihli bilirkişi raporunda yalnızca davalı elinde bulunan 70 adet ürünün incelendiği anlaşılmaktadır. Mahkemece tanık beyanlarını esas alarak tüm ürünlerin ayıplı olduğu yönünde görüş bildiren bilirkişi raporuna itibar edilerek karar verilmesi yerinde olmamıştır. Ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı konusunda tanık dinlenmesi mümkün olmasına rağmen, ayıbın varlığı ile niteliği ve miktarı konusunda tanık dinlenmesi mümkün değildir. Ayıba ilişkin incelemenin bizatihi ayıplı olduğu iddia edilen ürünlerin tümü üzerinde uzman bilirkişi tarafından yapılarak, ürünlerin hangilerinin ayıplı olduğu, ayıbın kapsam ve derecesi ile bedelinin tespiti gerekir. Bilirkişinin ürünleri bizzat görmeden, sadece eldeki 70 adet ürünü inceledikten sonra, ihraç edildiği ileri sürülen ürünlerin de ayıplı olduğuna ilişkin düzenlediği rapora dayanılarak karar verilmesi hatalı olmuştur. Bu durumda, bilirkişi tarafından ayıplı olduğu belirlenen eldeki 70 adet ürünün satış bedeli belirlenip, bu ürünlerin piyasada satılıp satılamayacağı değerlendirilerek, piyasada satılabilecek ise piyasa malı olarak satılabileceği bedel düşüldükten sonra kalan miktarın yönünden değerlendirme yapılması gerekirken, bu hususlar üzerinde hiç durulmadan yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuştur.
Bunun dışında, davalı tarafından 28/02/2015 tarihli gümrük beyannamesi ve ekinde fatura sunulmuş ve davalı … Tekstil tarafından Danimarka’da bulunduğu anlaşılan … A/S isimli firma adına düzenlenen 27/02/2015 tarih ve 063296 nolu faturada 3394 adet çeşitli tekstil ürünü için toplam 54.321,25 Euro bedel yazılmış, bu rakamın altına el yazısı ile 6.647,78 Euro iskonto yapıldığı yazılarak fatura bedeli 47.673,47 Euro olarak belirtilmiştir. Sunulan belgelerin kapsam ve niteliği göz önüne alındığında, sonradan el yazısıyla yazıldığı anlaşılan 6.647,78 Euro iskontonun gerçekte yapılıp yapılmadığı belli olmadığı gibi, yapılan iskontonun davacıya ait ürünler için yapılıp yapılmadığı ve dava konusu ayıplar nedeniyle yapılıp yapılmadığını da ispatlar nitelikte bulunmamasına rağmen, yurt dışı firma tarafından davalıdan dava konusu ürünler nedeniyle 6.647,78 Euro iskonto yapıldığı kabul edilerek davacı alacağından indirim yapılmış olması da hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf talebinin kabulü ile, usul ve yasaya uygun bulunmayan yerel mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince kaldırılarak, yukarıda belirtilen şekilde inceleme ve araştırma yapılıp, bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15/05/2017 tarih, 2015/400 Esas, 2017/434 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere yerel mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dair, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 bendi gereğince KESİN olmak üzere 24/10/2018 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.