Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1040 E. 2018/1370 K. 24.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1040
KARAR NO : 2018/1370
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/07/2017
NUMARASI : 2016/94 Esas, 2017/501 Karar,
DAVANIN KONUSU: Alacak
KARAR TARİHİ : 24/10/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 10/07/2015 tarihli sözleşme ile davalıya ait … İstanbul Projesi kapsamında temel çıkış rampası hafriyat işlerinin müvekkili tarafından yapılmasının kararlaştırıldığını, müvekkilinin edimlerini tamamladığını, ancak davalının 30/11/2015 tarihli 178574 seri nolu fatura ile 30.000,00 TL bedelli İş Güvenliği kesintisi yaptığını, müvekkilinin ayrıca 4.500,00 TL cari hesap bakiyesi olmak üzere davalıdan toplam 34.500,00 TL alacağı bulunduğunu, yapılan kesintinin sözleşmeye aykırı olduğunu, sözleşme gereği müvekkilinin dava dışı … Birimi ve Eğitim Danışmanlık Mühendislik Hizmetleri Limited Şirketinden İş Güvenliği Hizmeti aldığını ve davalının işinde bu hizmetten yararlandığını, müvekkilinin 30/12/2015 tarihli ihtarname ile 34.500,00 TL’nin ödenmesinin istendiğini ve iade faturası düzenlenerek gönderildiğini, müvekkilinin iş sağlığı güvenliği kesintisini gerektirecek bir eyleminin olmadığını ileri sürerek, 34,500,00 TL’nin ihtarnamenin davalıya tebliğ tarihinden işleyecek en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, söz konusu cezanın İş Güvenliği Kesintisi olmayıp, gecikme cezası olduğunu, davacının işi 10/08/2015 tarihinde bitirilmesi gerekirken 06/11/2015 tarihinde bitirdiğini, sözleşmenin 11 Maddesi uyarınca 6 Günlük Gecikme Cezası karşılığı 30.000,00 TL gecikme cezası kesildiğini, davacı tarafından kesilen faturanın iade faturasıyla iade edildiğini, taraflarca imzalanan hakediş kapak formunda İş Güvenliği Kesintisi ve Gecikme Cezasının aynı kalemde yer aldığı için davacı tarafa müvekkili şirket tarafından gönderilen fatura üzerine sehven “Hakediş İş Güvenliği Kesintisi” yazıldığını, davacı tarafın söz konusu kesintinin gecikme cezası olduğunu bilerek kötü niyetli davranarak ve müvekkil şirkete iade faturası kestiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında kararlaştırılan cezai şartın ifaya ekli cezai şart olduğu, sözleşme gereğince işin 10/08/2015 tarihinde bitmesi kararlaştırılmasına rağmen, 82 günlük bir gecikme yaşandığı, sözleşmenin 11.maddesi gereğince davalının ”Hakediş İş Güvenliği Kesintisi” adı altında 30/11/2015 tarihli 178574 nolu 30.000,00 TL fatura düzenlediği, faturanın davacı defterlerinde kayıtlı olmadığı, davacı defterlerine göre dava tarihi itibariyle davacının 34.500,00 TL alacaklı olduğunun anlaşıldığı, kesin hakediş kapağının taraflarca imzalandığından ifaya eklenen cezai şart niteliğindeki 30/11/2015 tarihli 178574 nolu 30.000,00 TL fatura bedelinin mahsubunun gerektiği, bu durumda davacının 4.500,00 TL bakiye cari hesap alacağının kaldığı gerekçeleriyle davanın kısmen kabulü ile, 4.500,00 TL’nin 08/01/2016 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek avans faizini geçmemek üzere en yüksek banka mevduat faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkilinin edimlerini yerine getirmiş olması nedeniyle davalının 30/11/2015 tarihli faturayla yaptığı kesintinin sözleşmeye aykırı olduğunu, oysa müvekkilinin dava dışı … isimli firmadan iş güvenliği hizmeti aldığını ve davacı için yaptığı işte bu hizmetten faydalandığını, düzenlenen hakediş kapağında 30.000,00 TL’nin İSG ceza kesintisi olarak belirtildiğini, ancak müvekkilinin iş sağlığı güvenliğini tam sağladığından ceza kesintisi yapılmasını gerektirir bir husus bulunmadığını, davalının ceza kesintisi yapılmasını gerektirir bir sebep de bildirmediğini, buna rağmen mahkemece kesintinin gecikme cezası olduğu kabulü ile davanın kısmen kabulüne karar vermesinin hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda kesintinin 6 günlük gecikme cezası olarak yapıldığı belirtilmesine rağmen davacının bu hususu ispat edemediğini, işin gecikmesinin müvekkilinden kaynaklanmayıp, müvekkilinin yaptığı hafriyat işinin iksa ve kazı işlerine bağlı olduğundan davalının kazı ve iksa işini geciktirmesi nedeniyle müvekkilinin de hafriyat atığını almasının geciktiğini, bu durumun davalının bilgisi dahilinde olduğundan müvekkilinden talepte bulunmadığını ve gecikme cezası istemediğini, davalının kendi kusurlu davranışı ile ifanın geciktiğinin farkında olduğunu, mahkemenin davalının usulsüz işlemini onaylar nitelikte karar verdiğini, faturanın konusunun gecikme cezası olduğu kabul edilseydi davalının iade faturasından sonra yeni fatura kesmesi gerektiğini, davalının iş güvenliği kesintisi yaptığını, fakat bunu yapmak için bir nedeni de bulunmadığını, bu nedenlerle, mahkemenin davalıdan 34.500,00 TL’nin tahsiline karar verilmesi gerekirken kısmen kabul kararı vermesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılarak, davanın tümden kabulüne karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağının tahsili istemine ilişkindir. Davacı yüklenici 34.500,00 TL iş bedeli alacağı bulunduğunu, bunun 30.000,00 TL’sinin iş sahibi tarafından iş sağlığı ve güvenliği kesintisi adıyla haksız olarak kesildiğini belirterek, tahsilini istemiş, davalı ise söz konusu kesintinin iş sağlığı güvenliği kesintisi olarak bildirilmesinin hataya dayandığını, aslında gecikme cezası niteliğinde olduğunu savunmuştur. Bilirkişilerce yapılan inceleme ve hesaplamalar sonucu düzenlenen 31/08/2016 tarihli bilirkişi kurulu raorunda, söz konusu kesintinin sözleşmenin 11. Maddesi gereğince ifaya ekli cezai şart niteliğindeki 6 günlük gecikme cezasından kaynaklandığı, kesin hakediş kapağının da taraflarca imzalandığı, faturanın kabulü halinde 34.500,00 TL fatura bedelinden 30.000,00 TL’nin mahsubu halinde davacının 4.500,00 TL bakiye cari hesap alacağı bulunduğu belirtilmiştir. 19/01/2017 tarihli raporda ise, dava konusu faturanın her iki taraf defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının 30.000,00 TL iade faturası düzenlediği, faturanın gecikme cezasına ilişkin olduğunun kabulü halinde davacının 4.500,00 TL alacaklı olacağı, faturanın geçerli olmadığının kabulü halinde ise davacının 34.500,00 TL alacaklı olacağı belirtilmiştir. Somut olayda tüm dosya kapsamına göre, davacının işi süresinde bitirmediği, gecikmenin davacı tarafın yapması gereken işlerin gecikmesinden kaynaklandığını belirtmesine rağmen, bu hususu ispatlayacak nitelikte yasal delil sunulmadığı, bilirkişilerce de sözleşmenin 11. Maddesi hükmünün ifaya ekli ceza niteliğinde olduğu, günlük en az 5.000,00 TL’den 6 günlük gecikmenin 30.000,00 TL gecikme cezası gerektirdiğinden davalı tarafça yapılan kesintinin yerinde olduğu, bu durumda davacının 4.500,00 TL cari hesap alacağı bulunduğu anlaşılmakla, yerel mahkemece verilen karar doğru olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi açıklandığı üzere;
1-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/07/2017 tarih ve 2016/94 Esas, 2017/501 Karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından davalı yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 362/1-a bendi gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere 24/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.