Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi 2017/1004 E. 2018/1226 K. 03.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
15.HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2017/1004
KARAR NO : 2018/1226
TÜRK MİLLETİ ADINA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ KARARI
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 16. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2017
NUMARASI : 2016/480 Esas, 2017/106 Karar
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03/10/2018
Taraflar arasında görülen davanın yerel mahkemece yapılan yargılaması sonucunda verilen hükme karşı istinaf yoluna başvurulmuş olup, duruşmasız olarak dosya üzerinde yapılan inceleme ve istinaf talepleriyle sınırlı olarak yapılan değerlendirme sonunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ :
Davacı vekili, taraflar arasındaki şifahi anlaşma sonucu Kocaeli’nde bulunan … AVM’nin yemek katındaki beş adet mağaza ve bir adet deponun inşaat işinin tamamlanıp Haziran 2015’de davalıya teslim edildiğini, taraflar arasındaki pazarlıklar sonucu 286.099,41 TL’de mutabık kalınarak bu miktar için 11/12/2015’de 6 adet fatura düzenlenerek davalıya tebliğ edildiğini, borç ödenmeyince İstanbul ….İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyası ile icra takibi yaptıklarını, itiraz üzerine takibin durduğunu, takibin durmasından sonra davalının 286.099,41 TL’yi icra dosyasına yatırmasına rağmen paranın davacıya ödenmesine kötüniyetle muvafakat etmediği için tahsil edilemediğini, davalının itirazında alacak miktarına itiraz etmediğini, TTK’nın 1530/4.maddesinde düzenlenen 30 günlük ödeme süresinin taraflar arasında geçerli olmadığını belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına ve %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, taraflar arasındaki ticari ilişkinin sözleşmeye dayanmayıp hakedişler üzerinden devam ettiğini, taraflar arasında bir vade kararlaştırılmadığını, davacının hakedişleri geç düzenlediğini, inşaat işinin tamamlandığını, hakedişlerin oluşturulduğunu ve 286.101,42 TL + KDV bedel üzerinde mutabakat sağlandığını, davacının da bu miktarı oluşturan 11/12/2015 tarihli 6 adet fatura düzenlediğini, ancak faturaların vade tarihlerine riayet etmeyerek 22/12/2015 tarihinde haksız ve kötüniyetle icra takibine giriştiğini, müvekkilinin ana parayı ödemek suretiyle 31/12/2015 tarihinde itiraz ettiğini, davacının asıl alacak yanında yüklü miktarda icra harç ve masrafı ile avukatlık ücreti ödenmesini hedeflediğini, müvekkilinin temerrüde düşmediğini, TTK’nın 1530/4. Maddesinde taraflar arasında bir vade öngörülmemiş ise faturanın borçlu tarafından alınmasını takip eden 30 günlük sürenin sonunda temerrüt oluşacağının düzenlendiğini, müvekkiline hiç bir ihtar veya bildirim yapılmadığını, tebliğ aldığı ödeme emri kapsamında dosyaya ödeme yaptığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, taraflar arasında asıl alacak miktarı olan 286.099,41 TL fatura bedeli konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, davalının asıl alacağı 12/01/2016 tarihinde ihtirazi kayıt koyarak takip dosyasına ödediği, dava tarihi itibariyle asıl alacak miktarının icra dosyasına depo edilmesi ve faturalara ilişkin 30 günlük vade tarihinin dolmuş olması nazara alındığında davalı yanın vadeye ilişkin itirazının ve ihtirazi kaydının konusuz kaldığı, itirazın ortadan kalktığı, takibe konu faturaların 30 günlük süreden önce takibe konulduğu ve dava tarihinden önce borcun depo edildiği gerekçeleriyle, konusuz kalan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacı tarafın icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili tarafından sunulan istinaf dilekçesinde, davacı lehine icra ve inkar tazminatına hükmedilmemesinin hatalı olduğu, davalı itirazının yalnızca vadeye ilişkin olduğu, dosyaya ödeme yaparken paranın davacıya ödenmesine muvafakat etmeyerek açıkça kötüniyetli olduğunu belirterek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, müvekkili lehine hüküm kurmasına rağmen, müvekkilinin davacıya 23.115,96 TL nispi vekalet ücreti ödemesine hükmetmesinin hatalı olduğunu belirterek, yerel mahkemece müvekkili aleyhine vekalet ücretine ilişkin kurduğu hükmün kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali, takibin devamı ve icra inkar tazminatı istemlerine ilişkindir.
Taraflar arasında yazılı sözleşme bulunmayıp, beş mağazanın inşaat işlerinin yapımı konusunda şifahen anlaşıldığı konusunda uyuşmazlık yoktur. Davacı yüklenici tarafından toplam 286.099,41 TL iş bedelinin tahsili için icra takibi yapılmış, davalı süresi içerisinde itiraz dilekçesinde, faturalara konu alacağın vade tarihi dikkate alınmadan ve alacak muaccel hale gelmeden icra takibi yapıldığı gerekçesiyle borca itiraz etmiş, daha sonra sunduğu 12/01/2016 tarihli dilekçesinde, 286.101,41 TL’nin 30 günlük ödeme vadesinin gelmesi nedeniyle itirazi kayıt koyarak icra dairesine havale edildiğini, bunun itirazın geri çekildiği anlamına gelmediğini, ödenen paranın takip alacaklısı tarafında çekilmesine muvafakatının bulunmadığını bildirmiştir. Taraflar arasında iş bedelini oluşturan asıl alacak miktarı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı ve itirazın konusuz kaldığı gerekçesiyle esas hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair yerel mahkeme kararı yerinde olup, icra inkar tazminatının şartlarının bulunmadığı, vekalet ücretinin de usul ve yasaya uygun olduğu göz önüne alınarak taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, tarafların esasa ilişkin istinaf talebi bulunmadığından, istinaf sebepleriyle sınırlı olarak yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; yerel mahkeme kararı usul ve yasaya uygun bulunduğundan, taraf vekillerinin istinaf taleplerinin esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- İstanbul 16. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/02/2017 tarih ve 2016/480 esas, 2017/106 karar sayılı kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırı bir durum bulunmamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan REDDİNE,
2-Alınması gereken 35,90-TL istinaf karar harcından peşin alınan 31,40-TL’nin mahsubu ile bakiye 4,50-TL istinaf karar harcının davacıdan alınarak HAZİNEYE GELİR KAYDINA,
3-Davalı tarafça yatırılan 895,40 TL istinaf karar harcından alınması gereken 35,90 TL harcın mahsubu ile fazladan yatırılan 859,50 TL harcın kararın kesinleşmesi ve istek halinde davalıya İADESİNE,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
5-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından taraflar yararına vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı HMK’nın 361. Maddesi gereğince kararın tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da temyiz yolu açık olmak üzere 03/10/2018 tarihinde oybirliği ile karar verildi.