Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/956 E. 2023/1425 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/956
KARAR NO: 2023/1425
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 01/03/2023
NUMARASI: 2022/968 E. – 2023/124 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın kabulüne dair verilen karara karşı, davalı tasfiye memuru tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİDavacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı şirket bünyesinde çalıştığı dönemde, sigorta prim kazancının eksik gösterildiğini, gerçek ücreti ile SGK’ya bildirilen ücretin farklı olduğunun belirlendiğini, müvekkilinin 01.09.2003 ile 30.04.2015 tarihleri arasında davalı şirkette çalıştığı dönemdeki sigorta primine esas kazancının eksik gösterilmesi nedeniyle uğradığı hak kayıplarının giderilmesi ve ödenmesi gereken primin tespiti için dava açıldığını, ancak davalı şirketin borçlarından kurtulmak amacıyla usulsüz şekilde tasfiye edildiğinin belirlendiğini ileri sürerek, davalı şirketin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı … Sicil Müdürlüğü vekili, savunmasında özetle; müvekkilinin yasal hasım olduğunu, aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.Diğer davalılar davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Buna göre, davanın gerektirdiği şekilde, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğu kayıtları celp edilerek incelenmiştir. Toplanan delillere göre, davacı tarafından ihyası istenilen şirket aleyhine açılan davanın devamı ve mahkemece verilecek kararın infazı için davayı açmakta hukuki menfaati bulunduğundan, anılan bu şirketin, Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2021/92 Esas sayılı dosyasının görülmesi ve verilecek kararın infazı işlemleriyle sınırlı olmak olmak üzere sicilden terkinine ilişkin kararın kaldırılmak suretiyle ihyasına, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğüne yeniden tesciline, karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır. Ek tasfiye işlemlerinin de aynı tasfiye memuru tarafından yapılması uygun görülmüş ve yeni bir tasfiye memuru atanmamıştır.Davalı … Sicil Memurluğu, yasal hasım konumunda olup, tasfiyenin usulsüz kapatılmasından dolayı kusur ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Bu nedenlerle, bu davalı harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutulmamıştır.Diğer davalı tasfiye memurunun sorumluluğuyla ilgili olarak yapılan incelemede, ihyası istenen şirketin tasfiyesinin 28/12/2021 tarihinde tamamlandığı anlaşılmıştır. Ankara 16. İş Mahkemesi’nin 2021/92 Esas sayılı açılış tarihinin tasfiyenin tamamlanmasından önceye ilişkin olduğu, bu durumda davalı tasfiye memurunun ihya davası açılmasına sebebiyet verdiği anlaşılmakla, harç, yargılama giderleri ve karşı yan vekalet ücretinden sorumlu tutularak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.Dava dilekçesinde davalı olarak gösterilen … Anonim Şirketi’nin tüzel kişiliği terkinle sona ermiştir. Tüzel kişiliği sona eren şirket, hak ehliyetini ve bunun usul hukukundaki yansıması olan taraf ehliyetini (HMK m.50) kaybeder. Taraf ehliyetinin bulunması HMK 114/1-d maddesi uyarınca dava şartıdır.Tüm dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde; davalı şirketin ticaret sicilinden tasfiye sonucu terkin edildiği, şirketin tüzel kişiliğinin bulunmadığı, hukuk düzeninde var olmadığı, davalı şirketin tüzel kişiliği bulunmadığından taraf ehliyetinin bulunmadığı, HMK’nun 114/1-d maddesi uyarınca taraf ve dava ehliyetine sahip olunmasının dava şartı olduğu, HMK’nın 115. maddesine göre dava şartlarının her aşamada mahkemece kendiliğinden gözetilmesinin gerektiği sebebiyle davanın davalı şirket yönünden davanın usulden reddine…” gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile TTK’nın 547. maddesi uyarınca terkin edilen Tasfiye Halinde … Anonim Şirketinin sicil kaydının, Ankara 16. İş Mahkemesinin 2021/92 Esas sayılı dosyasındaki işlemlerle sınırlı olmak üzere ihyasına, ek tasfiye işlemleri içen davalı …’in tasfiye memuru olarak atanmasına, tüzel kişiliği sona eren davalı şirkete yönelik davanın husumete ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı tasfiye memuru … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı Tasfiye Memuru vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Mahkemece ihya kararı verilerek müvekkilinin ek tasfiye için görevlendirildiğini, oysa terkin edilen bir şirket aleyhine iş mahkemesinde dava açılmasının hatalı olduğunu, terkin edilen şirketin taraf ehliyetinin bulunmadığını, bu dava devam ederken şirketin sicilden terkin edildiğini, müvekkilinin terkin işlemlerini usulüne uygun şekilde yaparak şirkete ilişkin ilanları yaptığını, TTK’nın geçici 7. maddesinde özel dava şartları bulunduğunu ve eldeki davada bu şartların yerine getirilmediğini, davacının dava açmada hukuki yararı bulunmadığını, iş mahkemesindeki davada henüz karar verilmediğinden davacının bir alacağından söz edilemeyeceğinden şirketin ihyasına karar verilemeyeceğini, anılan madde uyarınca kesinleşmiş bir alacağın bulunmasının ihya davasının şartlarından olduğunu müvekkilinin davanın açılmasında kusuru bulunmadığından vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE: Dava, hukuki niteliği itibariyle, TTK’nın 547. maddesi uyarınca, ek tasfiye işlemleri için şirket sicil kaydının ihyası istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın kabulüne, karar verilmiş; bu karara karşı, davalı tasfiye memuru vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Ticaret sicilinden terkin edilen şirketlerin yeniden ihyasının sağlanması amacıyla 6102 sayılı TTK kapsamında iki farklı yol öngörülmüştür. Buna göre, tasfiye sürecine giren şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde TTK’nın 547. maddesi kapsamında sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. Örneğin şirkete ait bir malvarlığının bulunması veya devam eden bir dava bulunması bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bir diğer yol ise TTK’nın geçici 7. maddesi uyarınca sicilden terkin edilen şirketlerin yeniden tescilidir. Buna göre asgari sermaye miktarına ulaşmayan, adres değişikliğini bildirmeyen şirketlerin re’sen kayıtlardan terkini halinde şirketin faal olması ve gerekli bazı koşulların da gerçekleşmesi halinde tekrar sicile kaydı mümkündür.İhya davasının TTK’nın 547. maddesi uyarınca talep edilmesi halinde şirketin tasfiye işlemlerini yapmış olan tasfiye memur ya da memurları ile birlikte bağlı bulunulan ticaret sicil müdürlüğünün davalı olarak gösterilmesi gerekmektedir. Diğer durumda ise esasen şirket tasfiye sürecine girmediğinden ve tasfiye memuru da bulunmadığından davalı olarak bağlı bulunulan ticaret sicil müdürlüğünün gösterilmesi yeterlidir. Başka bir ifadeyle TTK’nın 547. maddesine dayalı ihya davalarında davalı taraf, şirket veya kooperatifin en son tasfiye memuru veya tasfiye kurulu ile yasal hasım konumunda bulunan ticaret sicili müdürlükleridir. Eldeki davada, şirketin tasfiye sonucu terkin edilmesi nedeniyle TTK’nın 547.maddesine göre ihya talep edildiği görülmüştür. İhyası talep olunan şirketin tasfiyesinin sona erip 28.12.2021 tarihinde tescil edilerek ticaret sicil kaydının terkin edildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesini getirmiştir. Davacının, davalı şirket ile SGK aleyhine Ankara 16 İş Mahkemesinin 2021/95 Esas sayılı dosyasında , terkin olan şirketi hasım göstererek prime esas ücretin tespiti istemiyle dava açtığı, iş bu davada taraf gösterilen şirketin sicilden terkin edilmesi nedeniyle eldeki davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre terkin olan şirketle ilgili yapılacak işlemlerde şirketin temsili ve verilecek kararların infazı yönünden terkin edilmiş şirketin yeniden tescilini talep etmekte davacının hukuki yararı bulunmaktadır. Şirketin ihyası için kesinleşmiş bir alacak bulunması şart olmayıp, şirkete karşı açılmış bir davada taraf teşkilinin sağlanması ile bu davada şirketin temsil edilesi zorunlu olduğundan hukuki yararın bulunduğu kabul edilmelidir. Davanın TTK’nın 547. maddesine göre açılması nedeniyle herhangi bir zamanaşımı veya hak düşürücü süre bulunmadığı anlaşılmıştır. Mahkemece TTK’nın 547. maddesi uyarınca tasfiye sonucu terkin olan şirketin ihyasına karar verilmiş olmakla, anılan madde hükmü uyarınca, son tasfiye memuru olduğu anlaşılan davalı tasfiye memurunun ek tasfiye işlemleri için de tasfiye memuru olarak atanmasında yasa ve usule aykırılık bulunmamaktadır.Tasfiye işleminin usule uygun yapıldığının belirtilmesine karşın, dava tarihinde henüz şirketin tasfiyesinin tamamlanmadığı, ilan aşamasında bulunulduğu, buna rağmen aleyhine derdest bir dava bulunan şirketin terkin edilmesi nedeniyle tasfiyenin usulüne uygun şekilde sonuçlandırıldığından söz edilemez. Bu durumda, TTK’nın 547. maddesine göre, dava açma konusunda aktif dava ehliyetinin bulunduğu, mahkemece yapılan inceleme ve hükmün yerinde olduğu, davalı tasfiye memurunun derdest davayı dikkate almaması nedeniyle tasfiyenin eksik yapıldığı, aleyhine hüküm verilen tarafın HMK’nın 326. maddesi gereğince yargılama giderlerinden sorumlu tutulacağı, tasfiye memuru aleyhine hükmedilen yargılama giderlerinin ihya sonrası yapılacak tasfiye bilançosunda dikkate alınabileceği anlaşılmakla, mahkemece şirketin ihyasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı tasfiye memuru vekilinin tüm istinaf başvuru nedenleri yerinde görülmemiştir.Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvuru nedenleri ile sınırlı olarak yapılan inceleme sonucu, ilk derece mahkemesi karar ve gerekçesinde yasa ve usule aykırılık bulunmadığı gibi kamu düzenine aykırılık da görülmediğinden, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,2-Davalı tasfiye memuru tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davalı tasfiye memurundan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,3-Davalı tarafça istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.09.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve temyizi kabil olmak üzere karar verildi.