Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/943 E. 2023/1383 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/943
KARAR NO: 2023/1383
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/09/2019
NUMARASI: 2019/174 E. – 2019/837 K.
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
Taraflar arasındaki şirketin ihyası davası neticesinde mahkemece atanan tasfiye memurunun görevden alınarak yeni bir tasfiye memuru atanması talebine dair ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle talebin kabulüne dair verilen ek karara karşı, tasfiye memuru olarak atanan … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 05.10.2002-23.01.2015 tarihleri arasında tasfiye edilen …San ve Tic A.Ş’ye ait iş yerinde çalıştığını, iş akdinin feshi üzerine müvekkili tarafından İstanbul 7. İş Mahkemesi ve İstanbul 21. İş Mahkemesinin 2015/64 Esas sayılı dosyasında işçilik alacağının tahsili için dava açıldığını, davalar sonuçlanmadan 03.011.2017 tarihinde davalı şirketin tasfiye edilerek sicilden terkin edildiğini, müvekkilinin işçilik alacaklarını tazmin etmesi bakımından şirketin tasfiye haline dönüşmesi ve tüzel kişiliğinin TTK’nın 547. ve geçici 7.maddeleri uyarınca ihyası gerektiğini, tasfiye memurunun açılan davalardan haberdar olduğunu, şirket tasfiyesinin hukuka uygun olarak tamamlanmadığını ileri sürerek, …San ve Tic A.Ş’nin tüzel kişiliğinin ihyasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin TTK’nın 32. ve Yönetmeliğinin 34. maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, tasfiye süresinde yetki ve sorumluluğun şirket tasfiye memurunda olduğunu, müvekkilinin davanın açılmasına sebep olmadığından yargılama gideri ve vekalet ücretinden sorumlu tutulamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı tasfiye memuru vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı tarafından terkin edilen şirkete karşı işçilik alacağı ile hizmet tespiti istemiyle açtığı davaların derdest olduğunu, davacının diğer çalışanlara uyguladığı şiddet ve ettiği hakaretler nedeniyle haklı nedenle iş akdinin feshedildiğini, müvekkilinin … San ve Tic A.Ş’nin tasfiyesini hukuka ve usulüne uygun olarak eksiksiz şekilde gerçekleştirdiğini, davacının bu davayı açmakta hukuki yararının bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.İlk Derece Mahkemesinin 2019/174 Esas, 2019/837 Karar ve 19.09.2019 tarihli kararında; “… Ticaret Sicil Memurluğundan yapılan araştırmada ihyası talep edilen şirketin 26/12/2018 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen tasfiye sürecinin tamamlanmış olduğu ve herhangi bir borcu, alacağı olmadığı şirket tasfiyesinin kapatılmasına ve tasfiye memurunun ibrasına ilişkin ortaklar kurulu kararı ile ticaret sicilinden kaydının 03/11/2017 tarihinde terkin edildiği görülmüştür. TTK 547/1 maddesi uyarınca tasfiyenin kapanmasında sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu anlaşılırsa son tasfiye memurları, yönetim kurulu üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinden bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar şirketin yeniden tescilini isteyebilirler.Şirketin tasfiye sonu terkini 03/11/2017 tarihinde yapılmış ise de; davacı tarafından İstanbul 7 İş Mahkemesinin 2015/61 Esas , 2016/374 Karar sayılı dosyası ile ve İstanbul 21.İş Mahkemesinin 2015/64 Esas sayılı dosyaları ile davaların açıldığı, açılan bu dava sonuçlanmadan şirketin ticaret sicilinden terkin edildiği, şirket tasfiyesinin bu şekliyle tamamlanmadığı anlaşıldığından davanın kabulüne, tasfiye halinde … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin İstanbul 7. İş Mahkemesinin 2015/61 Esas ve 2016/374 Karar sayılı dosyası ve İstanbul 21. İş Mahkemesinin 2015/64 Esas sayılı dosyaları ile sınırlı olmak üzere ihyasına, tasfiye memuru olarak önceki tasfiye memuru … atanmasına…” gerekçesiyle davanın kabulüne şirketin dava dosyalarıyla sınırlı olmak üzere ihyasına tasfiye memuru olarak … atanmasına, karar vermiştir.Bu karara karşı davalı … vekili istinaf başvurusunda bulunulmuştur.Dairemizin 2019/2425 Esas, 2021/733 Karar ve 10.06.2021 tarihli kararı ile; Davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararı 10.06.2021 tarihinde kesinleştirilmiştir. Davacı vekili talebi; davacı vekili tarafından kesinleşen dosyaya 16.02.2023 tarihli dilekçe ibraz edilerek tasfiye memuru olarak atanan … yurt içinde yerleşik adresi olmadığından tescil ve ilan işlerinin yapılamadığının bildirildiğini, tasfiye memurunun ABD’ye yerleşmiş olduğunu, İstanbul 9.İş Mahkemesi dosyasına gönderdiği dilekçede yapılacak tebligatların yurt dışındaki adrese yapılmasını talep ettiğini belirterek, TTK’nın 536.maddesi uyarınca mevcut tasfiye memuru … görevden alınarak yerine kanuni nitelikleri haiz yeni bir tasfiye memuru atanmasını talep etmiştir. İlk derece mahkemesinin 22.02.2023 tarihli ek kararı ile; davacı vekilinin talebinin kabulü ile tasfiye memuru … adresinin Amerika’da olması nedeniyle görevden affına, yerine tasfiye memuru olarak şirketin diğer yetkilisi (T.C …) … atanmasına, kararın ticaret sicil memurluğunda tescil ve ilanına karar verilmiştir. Bu karara karşı, tasfiye memuru … vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİTasfiye memuru davalı … vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; tasfiye memurluğunun mutlaka kabul edilmesi gereken bir görev olmadığını, mahkeme tarafından atanan tasfiye memurunun bu görevi kabul etme zorunluluğunun bulunmadığını, tasfiye memurluğuna atama kararının atanan kişinin kabul beyanı ile tamamlanması gerektiğini, her ne kadar müvekkilinin mernis adresinin Türkiye olarak görülmekte ise de senenin büyük bir kısmını ABD’de geçirdiğini, tasfiye işlerini yürütebilecek kadar Türkiye’de bulunmadığını, TTK 536/4.madde de temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birinin Türk vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunmasının şart hükmünün yer aldığını, tasfiye memurunun atanma amacının tasfiye işlerinin sağlıklı yürümesi olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin tasfiye memuru olarak gereken nitelikleri taşımadığının açıkça görüleceğini, altı aylık süre içerisinde en fazla bir hafta Türkiye’de bulunduğunu, … tasfiye memurluğundan adresinin ABD olması nedeniyle azledildiğini ,müvekkili ile … evlilik birliği içinde olduklarına göre ayrı yerleşim yerlerinin olmayacağının açık olduğunu, bu durumun müvekkilinin ABD’de yaşadığına karine teşkil ettiğini, merniste yerleşim yeri olarak Beşiktaş/İstanbul adresi görülse dahi müvekkilinin bu adresi Türkiye’de bulunan şirketlerinin iş ve işlemlerini yürütmek için geldiğini, senede ortalama iki hafta süreçte kullandığını belirterek tasfiye memuru olarak atandığı ek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 547. maddesi gereğince, tasfiyesine karar verilmiş bulunan şirketin ek tasfiye işlemlerinin yerine getirilmesi için sicil kaydının ihyası talebinin kabulü ve kararın kesinleşmesi sonrasında mahkemece atanan tasfiye memurunun değiştirilmesi istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davacı vekilinin talebi üzerine dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda tasfiye memurunun görevden alınarak yeni bir tasfiye memuru atanmasına karar verilmiş; bu karara karşı, atanan tasfiye memuru vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.İhyası istenen şirketin, tasfiyenin sona erdiği hususu 20.12.2018 tarihinde tescil edildiğinden terkin edildiğine ilişkin İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü yazısı mevcuttur. TTK’nın 547. maddesi, ek tasfiye başlığı altında; “(1) Tasfiyenin kapanmasından sonra ek tasfiye işlemlerinin yapılmasının zorunlu olduğu  anlaşılırsa, son tasfiye memurları,  yönetim kurulu  üyeleri, pay sahipleri veya alacaklılar, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret  mahkemesinden, bu ek işlemler sonuçlandırılıncaya kadar, şirketin yeniden tescilini isteyebilirler. (2) Mahkeme istemin yerinde olduğuna kanaat getirirse, şirketin ek tasfiye için yeniden tesciline karar verir ve bu işlemlerini yapmaları için son tasfiye memurlarını veya yeni bir veya birkaç kişiyi tasfiye memuru olarak atayarak tescil ve ilan ettirir” düzenlemesi getirilmiş olup bu düzenleme ile ticaret sicilinden tasfiye sürecine girerek tasfiye sonunda sicilden terkin edilen şirketlerin tasfiye işlemlerinde eksiklik olması halinde sicilden terkin edilen şirketin tekrar sicile kaydedilmesi mümkündür. TTK 536/3 maddesi uyarınca şirketin feshine mahkemenin karar verdiği hallerde tasfiye memuru mahkemece atanır. Haklı sebeplerin varlığı halinde ise tasfiye memurunun değiştirilmesi mahkemenin yetkisindedir. TTK 536/4 maddesine göre temsile yetkili tasfiye memurlarından en az birisinin Türk Vatandaşı olması ve yerleşim yerinin Türkiye’de bulunması şarttır. Tasfiye memuru olarak atanan davalının mernis kayıt adresinin Türkiye’de bulunduğu tartışmasızdır. Bu nedenle yurt dışında yaşadığı ve Türkiye’de az bulunduğu iddialarının isabetli olmadığı sonucuna varılmıştır. Haklı sebepler gösterilerek değişiklik talebi mahkemeden talep edilebileceğinden, işin niteliği de göz önünde bulundurulduğunda davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddi uygun görülmüştür. Çünkü atanan tasfiye memurunun yerleşim yerinin yurt dışında olması ve gerekli tasfiye işlemlerini yerine getirememesi nedeniyle talep üzerine ve yasal düzenleme kapsamında diğer şirket yetkilisi tasfiye memuru olarak atanmıştır. İstinaf kanun yolundan geçerek kesinleşen şirketin ihyasına ilişkin dosya kapsamından şirketin tasfiye memurunun yurt dışında ikamet ettiğine dair herhangi bir bilgi ve belge mevcut değildir. Davanın açılış tarihi ve gelinen süreç dikkate alındığında ve özellikle de davanın niteliği ile istinaf kanun yoluna başvuran tasfiye memurunun ikamet adresinin Türkiye’de bulunması nedenleriyle davalı iddiaları yerinde görülmemiştir. Verilen kararda herhangi bir isabetsizlik mevcut değildir.Açıklanan nedenlerle davalı tasfiye memuru vekilinin istinaf başvurunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi gereğince reddi gerektiğinden aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, Tasfiye memuru davalı … vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Tasfiye memuru davalı … tarafından yatırılan istinaf başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına, bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsiline,3-Tasfiye memuru davalı … tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın, Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine,5-Dosyanın, karar kesinleştikten sonra, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20.09.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.