Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/92 E. 2023/259 K. 23.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/92
KARAR NO: 2023/259
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 09/12/2022 tarihli değişik iş kararı.
NUMARASI: 2022/309 D.İş – 2022/310 K.
DAVANIN KONUSU: İhtiyati Haciz
Taraflar arasındaki ihtiyati haciz talebinin ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle ihtiyati hacze itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, itiraz eden borçlular vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati haciz talep eden alacaklı vekili, talep dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uzun yıllara sari olarak İran’a en çok tarım ürünü tedarik eden şirket konumunda olduğunu, ihtiyati haciz talep edilen ve aslen İran vatandaşı olan …’ın 2019 yılından bu yana İran’daki faaliyetlerin yürütülmesinde müvekkili ile profesyonel iş birliği yaptığını, müvekkilinin tüm ticari sırlarına vakıf olduğunu, karşı taraf … ile hakim pay sahibi ve ortağı olduğu şirketin uzun süredir devam eden planlı ve sistematik eylemleri ile müvekkili şirketin İran’daki müşteri portföyünü kendisine bağlamaya çalıştığını ve bunda başarılı olduğunu ve bu sebeple de müvekkili şirketin İran’la yaptığı tüm ticareti akamete uğrattığının öğrenildiğini, müvekkili şirketi 100.000.000,00 Euro’yu aşan düzeyde zarara uğrattığını, çok sayıda suç normunu ihlal ettiğini ve bu konudaki savcılık soruşturmalarının devam ettiğini, … hakkında devam eden iki ayrı ceza soruşturması kapsamında iki ayrı adli kontrol kararı verildiğini, yurt dışına çıkma yasakları bulunsa da İran İslam Cumhuriyeti vatandaşlığı dışında Dominik Cumhuriyeti vatandaşlığı olan ve ayrıca Dubai vatandaşlığına geçmeye çalıştığı bilinen …’ın üzerine kayıtlı mal varlığını kaçırmasını engeller mahiyette geçici hukuki koruma kararının bulunmadığını bu sebeple açılacak bir hukuk davasının karara çıkmasından evvel tüm mal varlığını muvazaalı olarak üçüncü kişilere devretmesi yahut mal varlığını nakde döndürerek elde edeceği parayı vatandaşı olduğu başka ülkeye veya ülkelere kaçırması hatta kendisinin yurt dışına kaçmasının kuvvetle muhtemel olduğunu, İran’ın %15’lik pazar payı ile Türkiye’nin en büyük ikinci tarım ürünleri ihracat pazarı olduğunu, bu ihracatın büyük kısmının müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiğini, …’nın ise İran’ın Tarım Bakanlığı’na bağlı bir şerket olarak İran pazarına uygun fiyata hayvansal ürünleri de besi yemini tedarik ettiğini, … ile müvekkili şirketin komisyon sözleşmesi karşılığında 2019-2022 yılları arasında müvekkili şirketin İran’daki faaliyetlerine aracılık ettiğini, Türkiye’ye geldikten sonra Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçiş yaptığını ve isim değişikliği ile … ismini aldığını, 2019 yılında müvekkili şirket ile … arasında …’ın ihracat, ithalat, ürün tedariği, lojistik, müşteri ve pazar araştırması konularındaki bilgi birikiminden İran’daki ticari faaliyetleri için yararlanması amacıyla bir komisyon sözleşmesinin imzalandığını, karşı tarafın müvekkilinin ticari sırlarını kendi lehine kullandığını ve netice olarak İran’lı müşterilerini hukuka aykırı eylemlerle kendi şirketine bağlamakla müvekkilinin bütün bir ülke pazarını kaybetmesine ve yüz milyonlarca Euroluk zararına neden olduğunu, …’ın … ve … tarafından düzenlenen ihalelere müvekkili şirketin katılmasını engellediğini, yakın tarihte …’ın şirket kurarak müvekkili şirketin müşterileri olan … ve … anlaşmalar yapmış olduğunu, müvekkili şirketin İran ile olan ticari ilişkilerinin son bulmasına sebep olduğunun anlaşıldığını, …’ın salt müvekkilinden kopardığı müşterileri kendisine bağlamak amacıyla karşı tarafta yer alan şirketi kurduğunu, şirketin faaliyet alanının müvekkili ile tamamen aynı olduğunu, şirketin 09.11.2021 tarihinde kurulduğunu, ihtiyati haciz için kanunda ve uygulamada aranan tüm şartların gerçekleştiğini, hakkında ihtiyati haciz talep olunan karşı tarafın devam eden ceza soruşturmaları nedeniyle Türkiye’deki tüm mal varlıklarını kaçıracaklarını, karşı yanın hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkilinin diğer belirsiz zarar kalemleri dışında toplam 12.928.197,88 Euro tutarında demuraj ödemesi zararına uğradığını, müvekkilinin uğradığı zarar kalemlerinden yalnızca biri olan demuraj ödemelerinin davalı yanın hukuka aykırı eylemleri ile müvekkil şirketlerin tedarik ettiği tarım ürünlerinin İran limanlarında bekletilmesi nedeni ile oluşan likit, miktar ve mahiyette duraksama bulunmayan zarar kalemi olduğunu, müvekkili şirketin … ile yaptığı anlaşmaya istinaden Brezilya ve Rusya’dan soya, buğday ve mısır tedarik ettiğini ve bunlara yaptığı anlaşma çerçevesinde …’ye taahhüt edilen tarihte İran’a getirdiğini, …’nin getirilen malları kararlaştırılan tarihte teslim almaktan imtina ettiğini, gemilerin limanda beklemesi ve malların uzun bir süre gemilerden indirilememesi nedeniyle demuraj ödemesi yapıldığını ve nihayetinde salt bekletilen dört gemi için ödenen demuraj bedeli nedeniyle müvekkili şirketin faturalardan görüleceği üzere toplam 12.928.197,88 Euro zarara uğradığını, geminin tahliye limanına vardıktan sonra navlunun kararlaştırılan tarihte indirilmemesi halinde demuraj ödemesi yapılmasının zorunluluğunun ortaya çıktığını, taşıma anlaşmasının tarafı olan taşıyıcı şirket tarafından ödenmek zorunda kalınan bu meblağın daha sonra navlunun sahibi ihtiyati haciz talep eden müvekkili şirkete fatura edildiğini, karşı tarafın hukuka aykırı eylemleri nedeniyle müvekkili şirketin satım ve teslimini üstlendiği dört ayrı gemi ile taşınan ürünlerin İran limanlarında teslim alınmadığını, gemilerin limanda bekletildiğini ve bununda toplam 12.928.197,88 Euro’luk demuraj zararına neden olduğunu iddia ederek, ihtiyati haciz talebine konu edilen zarar kalemi miktarı mahiyeti ve ödenmiş olması nedeniyle tereddüt bulunmayan 12.928.197,88 Euro tutarlık kısmının demuraj zararı olduğunu belirterek söz konusu bedel kadar İİK’nın 257. maddesi gereğince ihtiyati haciz kararı verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi, ihtiyati haciz talebini değerlendirdiği 03.10.2022 tarihli değişik iş kararıyla; “Alacağın rehinle temin edilmemiş olması ve mevcut kanıtlara göre istem kanuna uygun görülmüş olmakla, 230.518.817,95-TL alacağı karşılayacak şekilde %15’ine tekabül eden 34.577.822,69-TL teminat karşılığında İİK.’nin 257/1 maddesi gereğince borçluların menkul ve gayrimenkul malları ile üçüncü şahıslardaki hak ve alacaklarına borca yetecek kadar miktarda İcra İflas Kanunun koyduğu sınırlar içinde (Tahsilde tekerrür olmamak üzere) ihtiyati haciz konulmasına ” karar vermiştir.Bu karara karşı, borçlular vekili tarafından, İİK’nın 265. maddesi uyarınca, süresinde itiraz edilmiştir.İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, itiraz dilekçesinde özetle; müvekkillerinden …’ın İran asıllı Türk vatandaşı olduğunu, uzun yıllardan beri ticari hayatta faaliyet gösteren bir iş insanı olduğunu, müvekkilinin halihazırda … isimli İran merkezli şirketinin bulunduğunu, diğer müvekkili … A.Ş.’nin de %50 hissedarı olarak ticari yaşamına devam ettiğini, müvekkilinin iran’da mukim şirketi vasıtasıyla başladığı komisyonculuk faaliyetine devam ederken ihtiyati haciz isteyenlerle 5 yıl önce Dubai’de ortak bir dostları vasıtasıyla tanışmış olup tarafların bizzat ihtiyati haciz isteyenin teklif ve ısrarıyla birlikte iş yapmaya başladığını, müvekkilinin iddia olunan sözde borcun tarafı olmadığını, İhtiyati haciz talep edenin, müvekkili …’nin, kendilerinin İran’daki müşteri portföyünü kendisine bağladığını, müvekkilin bu haksız fiilleri sebebi ile ihtiyati haciz talep edenin İran ile yapmış olduğu tüm ticaretini akamete uğradığını iddia ederek ihtiyati hacze konu alacağın haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacağı olduğunu dile getirerek, söz konusu zararı tespit edemediklerini, bu sebeple taleplerinin üçüncü kişi … firmasının teslim almadığı mallar sebebi ile yapmış oldukları demoraj ödemelerinden kaynaklanan alacak için olduğunu açık ve net beyan ettiğini, talepte bulunan her ne kadar alacağının haksız fiil sebebi ile uğramış olduğu zarardan kaynaklandığını iddia etse de üçüncü kişi … firmasının malları teslim almamasının kendisiyle, … arasındaki sözleşmeye aykırılık teşkil ettiğini, müvekkilinin tarafı olmadığı bir sözleşme sebebiyle sözde sorumlukluklarını yerine getirmediklerinin beyan ve iddia edilmesinin maddi ve hukuki dayanağının olmadığının her türlü izahtan varest olduğunu, arz ve izah edildiği üzere ihtiyati haciz talebinde bulunan hukuki nitelendirmede fahiş bir hataya düşerek başkanlığı yanılttığını, müvekkili … firmasının ise ne … firması ile ne de talepte bulunan ile müvekkili … arasındaki hizmet yada komisyon hizmet sözleşmelerinin tarafı olmadığını, tüzel bir kişilik olan … firmasının haksız fiil sebebi ile sorumluluğunun söz konusu olamayacağı gibi, tarafı olmadığı sözleşmeden de kaynaklanan bir sorumluluğunun bulunmadığını, talepte bulunanın, müvekkili … firmasını huzurdaki davaya dahil etmeye çalışmasının tek amacının müvekkillerinin ticari faaliyetlerini sürdürmesine engel olmaktan başka bir şey olmadığını, nitekim başkanlığın vermiş olduğu usul ve yasaya aykırı ihtiyati haciz kararı ile bu amacına ulaştığını, madde metninde ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için öncelikle ortada bir borcun olması ile işbu borcun dayanağının (belge, ilam veya ilam niteliğinde evrak) mahkemeye sunulması şartı bulunduğunu, bir başka değişle alacağın likit ve muaccel olması gerektiğini, huzurdaki somut olayda müvekkilinin, davacı yana karşı muaccel veya müeccel herhangi bir borcu bulunmadığını, talepte bulunan yanın ticari faaliyeti sebebiyle çeşitli zararları olduğunu iddia etmişse de hiçbir şekilde mezkur zarar ile müvekkilleri arasındaki illiyet bağını kuramadığını, bu halde uygun illiyet bağı yaşam deneyimlerine göre bir fiilin olayların normal akışında meydana getirebileceği zararlarla olan mantıki nedensellik bağına denildiğini, bir zararla fiil arasında uygun nedensellik bağı bulunduğunun kabul edilebilmesi için yaşam deneyimlerine göre olayların normal akışında fiilin bu zararı meydana getirebileceği sonucuna varmak gerektiğini, huzurdaki olaya bu açıdan bakıldığında ise müvekkillerinin tarafı olmadığı sözleşme ediminin yerine getirilmemesinden sorumlu tutulduğunu, üçüncü kişinin dahi sözleşme edimini ne zaman yerine getirmesi gerektiğini, süresinde yerine getirip getirmediğini, malları neden teslim almadığını, malların teslim alınmamasına rağmen gemilerin neden bu kadar uzun süre limanda bekletildiğini, bekleme süresinin sonunda malların teslim alınıp alınmadığını, malların akıbetine dair dosya münderecatında herhangi bir belge bile bulunmadığını, tarafların delili olmadan ileri sürmüş oldukları iddianın, sadece basit bir iddiadan ibaret olduğunu, iddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerektiğini, yaklaşık ispat durumunda ise hakimin o iddianın ağırlıklı olarak doğru olduğunu kabul etmesi gerektiğini, kabul manasına gelmemekle birlikte bir an için iddia edilen faturaların müvekkilleri adına düzenlenmiş olduğu düşünülse dahi faturaların tek başına alacağın varlığını ispata yeterli olmadığının her türlü izahtan vareste olduğunu, dosyada bulunmayan söz konusu faturalara karşı beyan ve itiraz hakkını saklı tutmakla birlikte faturaların borcu ispata yeterli olmadığına dair yüksek mahkemenin yerleşik içtihatlarının mahkemenin bilgi ve taktirlerine sunduğunu, bu nedenlerle ihtiyati haciz kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, itirazın kabulü ile ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Alacaklı vekili, İhtiyati hacze itiraza cevap dilekçesinde özetle; karşı yanların “Haksız Rekabet” eden eylemleri neticesinde müvekkilinin 100 milyon Avro üzerinde zarara uğradığını, aleyhine ihtiyati haciz talep edilen … ve …’in eylemlerinin haksız rekabet teşkil ettiğini, karşı yanların eylem ve irade birliği içerisinde gerçekleştirdikleri sistematik eylemleri ile piyasadaki rekabet ortamını kendi menfaatlerine bozduklarını, karşı yanların, müşterilerle bizzat kendilerinin sözleşme yapabilmek maksadıyla müşterileri Arasa ile yapılmış olan sözleşmelere aykırı davranmaya yönelttiğini, … ve işbirlikçileri, …’yı ve …’nın mallarını müşterilerine karşı açıkça kötülediğini, bunun da ötesinde, İran’daki gazetecilere para karşılığında … aleyhine yalan haber yaptırdığını, karşı yanlar … ve …, “Eylem ve İrade Birliği İçerisinde Oldukları” … ve …’ı da işbirliğine ve sözleşmeyi ihlale yönelttiğini, bu vesileyle kendilerine çıkar sağladığını, karşı tarafın müvekkili şirketin bilgi birikimini, ticari sırlarını ve değer Know- How’larını hukuka aykırı biçimde ele geçirdiğini, bunları kendi menfaatleri için kullandığını, … ile haksız rekabetin diğer failleri olan … ve … arasında hayatın olağan akışına aykırı bir para trafiği olduğunu, bu durumun sistematik ve planlı olarak hareket edildiğini, bu eylemlerinin haksız rekabet tekil ettiğinin açık kanıtı olduğunu, kanunda sayılan ihtiyati haciz şartlarının somut olayda mevcut olduğunu, borçluların aksi yöndeki iddialarının dayanaktan yoksun olduğunu, somut olayda alacak ve ihtiyati haciz sebepleri bakımından yaklaşık ispat şartının sağlandığını, “alacağın yargılamayı gerektirmemesi” kanunda veya uygulamada aranan bir şart olmadığını, ihtiyati haciz kararının hukuka uygun olduğunu, kanunda aranan tüm şartların somut olayda oluştuğunu, taraflar arasındaki ticari ilişkinin varlığı ve niteliğinin, karşı yanca da birden fazla defa kabul edildiğini, bu ticari ilişki sonucunda, borçlunun, müvekkilinin ticari sırlarına vakıf olduğunu, sırlardan haksız menfaat elde ettiğini, borçlular … ve …’nun hukuka aykırı eylemlerini, müvekkili nezdinde 100 milyon Avro’yu aşkın zarara sebep olduğunu, mevzu bahis borç açısından İİK md. 265’te aranan ihtiyati haciz şartlarının tamamının huzurdaki uyuşmazlıkta mevcut olduğunu, borçluların hukuka aykırı eylemleri, karşı yanın da dilekçesinde ikrar ettiği üzere, İstanbul 7. Sulh Ceza Hakimliği’nin arama ve el koyma kararı ile elde edilmiş deliller ile sabit olduğunu, talep dilekçesinde sunulmuş mesajlar ve borçlu …’ın yazışmaları ile yaklaşık ispat şartı sağlandığını, borçlu …’ın yurt dışına çıkışının yasaklanması yönündeki adli kontrolün devamına ve … vekilinin itirazlarının reddine ilişkin Sulh Ceza Hakimliği kararında da ifade edildiği üzere delillerin toplanması ve incelenmesinin devam ettiğini, karşı yan tarafından yapılmış yetki itirazının haksız olduğunu belirterek, itirazın reddi ile ihtiyati haczin devamına karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi, itirazı değerlendirdiği 09.12.2022 tarihli ek kararında; “…Somut ihtiyati haciz talebine ilişkin dosya kapsamında, talep edenin iddialarına dayalı olarak savcılık tarafından başlatılan ve devam eden soruşturma dosyası içeriği ve dosyaya ibraz edilen 02/09/2022 uzman görüşündeki tespitler (borçlu …’ ın cep telefonundan elde edilen mesaj vey yazışma kayıtları üzerine düzenlenmiştir) ihtiyati haciz kararı verilmesini haklı kılacak derecede yaklaşık ispatı sağladığı anlaşılmaktadır. Tüm dosya kapsamına göre yaklaşık ispat şartının sağlandığı, kanaat uyandırıcı nitelikte delillerin mevcut olduğu ve bu haliyle de İİK’nın 257/1. maddesindeki şartların davacı yararına mevcut olduğu sonucuna varılmaktadır.Diğer taraftan; itiraz eden borçlu gerçek kişi … hakkındaki adli kontrol kararları, adli kontrol kararı içeriğinde borçlular hakkında haksız rekabete yönelik yer alan tespit ve değerlendirmeler, soruşturma dosyası içeriği ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; haksız fiilin varlığına dair yaklaşık bir ispatın ayrıca söz konusu olduğu, bu durumda ihtiyati haciz verilmesine engel bir durum bulunmadığı kanaatine varılmıştır. İİK’ nun 257/1. maddesinde rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcu nedeniyle ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmış iken, 2. bentte vadesi gelmemiş borçtan dolayı hangi hallerde ihtiyati haciz istenebileceği açıklanmıştır. Somut olayda; TCK m.239 kapsamında ticari sır ve belgeleri açıklanmasına yönelik borçlu … hakkında verilmiş CMK m.109/3-a gereği adli kontrol hükümlerinin varlığı da gözetilerek, haksız rekabet şekliyle haksız bir fiile dayalı olarak bir zararın meydana geldiği kanısına varılmıştır. Bu aşamada, her ne kadar itiraz eden borçlular vekili tarafından verilen adli kontrol kararı ve soruşturma işlemlerinin ceza hukuku tekniği açısından hukuka aykırı olduğuna yönelik iddialar bulunsa da, mahkememizce itiraz dilekçesi içeriğindeki bu iddialarının hukuk mahkemesi niteliği ile denetiminin mümkün bulunmaması; ilgili İstanbul 8. Sulh Ceza Mahkemesi adli kontrol kararının denetimini yapan İstanbul 55.Asliye Ceza Mahkemesince itirazı reddedilmiş olması; bu haliyle ceza soruşturma dosyasında verilen adli kontrol kararının da bu aşamada talep eden lehine delil niteliğinin sabit bulunması, borçlu …’ın yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol altında olması; yurt dışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrol altındaki bir kimsenin şahsında İİK m.257/2’nin şartlarının hale hazırda bulunuyor olması da gözetilerek; aleyhine ihtiyati haciz talep edilen gerçek kişi yönünden İİK m.257/2’deki ihtiyati haciz şartlarının da var olduğu kanaati ile itiraz edenler vekilinin tüm itirazlarının ayrı ayrı reddi ile aşağıdaki şekilde hüküm vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, borçluların ihtiyati haciz kararına itirazlarının reddine karar verilmiştir.Bu ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden … vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle ; itirazlarını tekrar ederek talep eden şirketin müvekkili ile çalışmaya başlamadan önce İran’da hiçbir iş yapmadığını, İran piyasasına müvekkilinin soktuğunu, müvekkili ile talep eden şirket arasında hizmet sözleşmesi gerçekleştirildiğini, müvekkilinin sözleşme gereğince talep eden şirkete İran’da müşteri bulduğunu, satış sonrasında komisyon aldığını, ancak şirketin müşterilere ürünleri zamanında teslim etmemesi veya geç teslim etmesi ve düşük kaliteli ürün teslim etmesi üzerine İran’lı müşteriler ile müvekkili arasında sorunlar yaşanmaya başlandığını ve müvekkilinin komisyon sözleşmesini haklı sebeple feshettiğini, talep eden şirketin müvekkilinin know-how’ını kullandığını, müvekkilinin ilişkisi bittikten sonra diğer müvekkili şirketi kurarak ticari yaşamına devam ettiğini, talep eden şirketten komisyon bedelini alamayan müvekkilinin zorunlu olarak davacı aleyhine hukuki işlemler başlattığını, müvekkilinin talep eden şirket yetkililerince kendisine gönderilen tehdit ve hakaret mesajları ile söylemleri sebebiyle suç duyurusunda bulunduğunu, soruşturmanın derdest olduğunu, bunun üzerine şirket tarafınca suç duyurusunda bulunulduğunu, iki dosyanın aynı savcılıkta görüldüğünü ve İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının kovuşturmaya yer olmadığına karar vermesi gerekir iken aleyhine evinde arama ve el koyma talebinde bulunduğunu, bu usul ve yasaya aykırı talebin sulh ceza hâkimliğince reddedildiğini, ancak ısrarlı davranılarak arama gerçekleştirildiğini, müvekkilinin anayasal bir hakkı olan seyahat özgürlüğünden mahrum edildiğini, diğer müvekkili şirketin ise 2021 yılının son çeyreğinde uzun yıllardan beri ticari faaliyet gösteren … ailesinin son kuşak temsilcisi … tarafından kurulduğunu, müvekkilinin %50 hissedar olduğunu, şirket ile davacının direk veya dolaylı ilişkisi bulunmadığını, üçüncü kişi konumundaki … ile aralarındaki hukuki ve ticari ilişkiye müvekkillerinin dahil edilerek kendi bünyelerinde kestikleri faturalar ile müvekkilleri aleyhine haksız ve hukuka aykırı olarak ihtiyati haciz talebinde bulunulduğunu, müvekkili … gibi çalışanları hakkında da aynı iddialarla ihtiyati haciz talebinde bulunulmuş ise de İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi kararı ile talebin isabetli olarak reddedildiğini, talep eden tarafın ihtiyati haciz ile müvekkillerinin tüm ticaretini ve itibarını yerle yeksan ettikten sonra İstanbul 1.ATM’nin 2021/931 Esas sayılı dosyasında sözde haksız rekabet iddiasıyla tazminat davası açtıklarını, ihtiyati hacze yaptıkları itirazın mahkeme başkanının muhalefeti ile oy çokluğu sonucunda reddedildiğini, ret kararının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, maddi vakıa ve hukuki tasnifte hataya düşüldüğünü, öncelikle müvekkillerinden talep edilen borcun doğrudan ya da dolaylı bağlantısının bulunmadığını, müvekkili şirket ve müvekkili …’nin … firması ile herhangi bir hizmet ya da komisyon hizmet sözleşmelerinin tarafı olmadığını, sorumluluğunun da bulunmayacağını, İİK’nın 257. maddedeki şartlarının oluşmadığını, huzurdaki ihtiyati haczin temelinin TBK’nın 49. maddesinde hüküm altına alınan haksız fiil sorumluluğunun oluşturduğunu, taraflar arasındaki hukuki ihtilaflara sebebiyet veren olgunun müvekkilinin davacı aleyhine yapmış olduğu suç duyurusu ile başladığını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 2022/110759 Soruşturma numarası ile derdest olan dosyanın savcısından alınarak talep eden şirketin başlatmış olduğu soruşturma savcılığına devredildiğini, halen şüphelilerin ifadelerinin alınmadığını, ilk derece mahkeme başkanının belirttiği üzere kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için haksız rekabetin varlığı kabul edilse bile bunun miktarının ne şekilde tespit edildiğinin belli olmadığını, mahkeme kararının adil yargılanma ve tarafların eşitliği ilkesine aykırı olduğunu, gelinen aşamada talep eden tarafın müvekkiline baskı kurmak suretiyle kendileri ile anlaşmaya zorladığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa ek konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ek kararın kaldırılmasına, itirazın kabulüne ve neticede ihtiyati haciz karanının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, İİK’nın 265.maddesi gereğince ihtiyati hacze itirazın reddine dair verilen ek kararın istinafına ilişkindir. İlk derece mahkemesince ihtiyati hacze itirazın reddine dair verilen ek karara karşı, ihtiyati hacze itiraz eden borçlular vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dosya kapsamından, tarafların da kabulünde olduğu üzere, talep eden şirket ile karşı taraf arasında komisyon sözleşmesi kurulduğu, komisyon sözleşmesinin ikinci maddesinde sözleşmenin konusunun talep eden şirket için İran’da yeni müşteriler bulmak, bulunan müşterileri bilgisi, deneyimi ve İran’daki tahıl, baklagil, yem ve yağlı tohum gibi tarımsal ürünlerdeki makamını kullanarak talep eden şirket ile bir araya getirmeyi kapsayan hizmetin suretini ve şartlarını tarafların hak ve yükümlülüklerinin belirlenmesi olarak belirtildiği, talep eden şirket tarafından İran’daki şirket için gerçekleştirilen emtiaların tesliminin adı geçen şirket tarafından süresinde teslim alınmadığı, bunun üzerine gemilerin limanda bekletilmesi nedeniyle taşıyıcı firmanın demuraj ödemesi yaptığı, söz konusu ödemeleri yapan şirket tarafından talep eden şirket adına bu ödemeleri fatura ettiği, talep eden şirketin karşı tarafın haksız rekabet eylemleri neticesinde çok sayıda zararının olduğunu iddiasıyla savcılık aşamasındaki ve sulh ceza hâkimliğindeki işlemlerle birlikte fatura bedelleriyle birlikte gerçekleştiği iddia edilen diğer zararlara ilişkin olarak açılacak dava neticesinde alacaklarının tahsilinin karşı tarafın kaçma ihtimali ve mallarını kaçırma ihtimaline binaen, demuraj bedellerine dair fatura miktarları yönünden İİK’nın 257. maddedeki şartların gerçekleşmiş olduğu iddialarıyla ihtiyati haciz talep edildiği anlaşılmıştır. Talep eden vekili tarafından talep dilekçesine ekli olarak 21 kalemden oluşan belge ibraz edilmiştir. Söz konusu belgeler; karşı taraf …’la ilgili olarak adı geçene ait ifade örnekleri, …’ın yazışma örnekleri işe giriş çıkış bildirgeleri, sulh ceza mahkemesinin adli kontrol karar örnekleri, uzman mütalaası, karşı taraf şirkete ait sicil gazete ilanı örneği, şirketin tanıtım mektubu, ihale davetiye örneği, teklif mektup örneği, karşı taraf şirket ile talep dışı … arasında imzalanan satış anlaşması, demuraj çizelgesi ve demuraj ödemesine ilişkin fatura ödemeleri ile soruşturma dosya örnekleridir. İhtilaf, İİK’nın 257. maddesinde düzenlenen ihtiyati haciz şartlarının mevcut olup olmadığı ile mahkemece itiraz hakkında verilen ek kararın isabetli olup olmadığına ilişkindir. İİK’nın 257. maddesinde ihtiyati haciz şartları düzenlenmiştir. Maddede, rehinle temin edilmemiş ve vadesi gelmiş bir para borcunun alacaklısının, borçlunun yedinde veya üçüncü şahıstan olan taşınır ve taşınmaz mallarını ve alacakları ile diğer haklarını ihtiyaten haczettirebileceği belirtilmiş, maddenin 2. fıkrasında ise iki bent halinde, vadesi gelmemiş borçlardan dolayı, borçlunun muayyen yerleşim yerinin olmaması, borçlunun taahhütlerinden kurtulmak maksadı ile mallarını gizlemeye, kaçırmaya veya kendisi kaçmaya hazırlanır ya da bu maksatla alacaklının haklarını ihlal eden hileli işlemlerde bulunursa ihtiyati haciz istenebileceği düzenlenmiştir. İİK nun 258. hükmüne göre, ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için mahkemenin alacağın varlığına ve miktarına hakkında kanaat edinmiş olması yeterlidir. Mahkemenin alacağın varlığına kanaat getirmesinden anlaşılması gerekenin, alacağın usul kurallarına göre kesin bir şekilde ispat edilmesi değildir. Bu hükme göre alacaklının, alacağının varlığını ve muaccel olduğunu tam ve kesin olarak ispat etmesi aranmamakta, bu konuda mahkemeye kanaat verecek delilleri göstermesi yeterli kabul edilmektedir. İhtiyati haciz kararı verilmesinin şartlarından olan, alacaklıya ilişkin şart, bir alacak için ihtiyati haciz isteyen kişinin alacağın alacaklısı sıfatına sahip olması gerekir. Alacağa ilişkin ise alacağın vadesinin gelmiş veya vadesi gelmemiş olmamakla birlikte, yasada belirtilen şartların gerçekleşmesi gerekir. Alacağın vadesinin gelmiş olması, alacaklının alacağını dava veya takip edebilme yetkisini ifade eder. İhtiyati haciz kararı verilebilmesi için borçlunun temerrüde düşürülmesi veya alacaklının alacağına kavuşmasına engel olacak davranışlarda bulunması gerekmez.Yasal düzenlemeler ve açıklamalar doğrultusunda somut olayın incelenmesinde; talep eden tarafın talebine konu ettiği alacak kalemi, kendisine yansıtıldığını iddia ettiği demuraj fatura bedellerinden kaynaklanmaktadır. Tarafların ve mahkemenin kabulünde olduğu üzere, ihtiyati haciz talep eden ile karşı taraf arasında demuraj fatura bedellerine dair herhangi bir hukuki işlem söz konusu olmadığı gibi, bu bedellerden karşı tarafın sorumlu olduğuna dair iddialar ispata muhtaç iddialardır. İhtiyati haciz talep eden taraf, karşı tarafın TTK’nın 54 ve devamı maddelerinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerine aykırı davranışları nedeni ile demuraj fatura bedellerini ödemek zorunda kaldığını iddia ederek ihtiyati haciz talebinde bulunmuştur. Yukarıda yer verildiği üzere, İİK’nın 285/1. fıkrasında alacaklının alacağını ve icabında haciz sebepleri hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecbur olduğu düzenlenmiştir. Yasal düzenleme emredici niteliktedir. Kanaat getirecek delillerden kastedilen hiç şüphesiz ki kesin delil değildir. Ne var ki talep konusu alacağın niteliği ve dayanak iddialar ile dosyaya ibraz edilen soruşturma evrakları, ticaret sicil kayıtları, karşı tarafın dosya dışındaki şirketler ile yapmış olduğu anlaşmalar veya ihale ile teklif mektupları işbu talebin konusunu oluşturan alacak iddiasına yönelik olarak yaklaşık ispat şartı için yeterli olduğunun kabulü mümkün görülmemektedir. Şöyle ki taraflarca da kabul edildiği üzere, haksız rekabet bir iddia olmakla birlikte ancak haksız rekabetin subutu halinde karşı tarafın eylemi ile demuraj ödemeleri arasında illiyet bağının tespiti halinde karşı taraf aleyhine karar verilmesi mümkün olabilecektir. İddia edilen nedenlerle ve sunulan belgelerle ihtiyati haciz kararı verilmesi isabetli olmamıştır. Uzman görüşündeki tespitlerin, borçlu …’ın cep telefonundan elde edilen mesaj ve yazışma kayıtları üzerinden düzenlendiği belirtilmek suretiyle, ihtiyati haciz kararı verilmesini haklı kılacak derecede yaklaşık ispatı sağladığı ifadelerine yer verilmesi uygun düşmemiştir. Yine itiraza ilişkin ek kararda, itiraz eden borçlu gerçek kişi … hakkındaki adli kontrol kararları içeriğinde borçlular hakkında haksız rekabete yönelik yer alan tespit ve değerlendirmeler gibi ifadelere yer verilmek sureti ile geçici hukuki koruma niteliğinde olan ihtiyati haciz kararının amacına uygun düşmeyecek şekilde işin esasına yönelik tespitlerle karar verilmiş olması da isabetli görülmemiştir. Sonuç olarak, İİK’nın 258/1.maddesi uyarınca alacağın varlığı ve miktarı konusunda kanaat oluşturmaya yeterli delil sunulmamış olması nedeniyle İİK’nın 265.maddesi uyarınca itirazın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya içeriği ve kanuni düzenlemeyle uyumlu olmayan gerekçelerle itirazın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olmuş, bu nedenle istinaf başvurusunun kabulü gerekmiştir.Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 265.maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, borçlular vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 265. maddeleri uyarınca, borçlular vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesinin itirazın reddine 29.11.2022 tarihli duruşma sonunda verdiği 09.12.2022 tarihli olarak gerekçesi yazılan ek kararın kaldırılmasına, itiraz hakkında Dairemizce yeniden karar verilmesine,1-İİK’nın 265. maddesi uyarınca, borçlular vekilinin ihtiyati hacze itirazın kabulüne, ilk derece mahkemesinin borçlular … ve … hakkında verdiği 03.10.2022 tarihli ihtiyati haciz kararının kaldırılmasına, 2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 296,40 TL harçtan peşin olarak alınan 133,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 63,40 TL harcın alacaklıdan tahsili ile Hazineye irat kaydına, 3-AAÜT hükümleri uyarınca belirlenen 3.000,00 TL maktu avukatlık ücretinin ihtiyati haciz talep eden alacaklıdan tahsili ile itiraz eden borçlulara verilmesine, 4-İhtiyati haciz talep edenin yapmış olduğu yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 5-İtiraz eden borçluların yapmış olduğu toplam 45,00 TL yargılama giderinin ihtiyati haciz talep eden alacaklıdan alınıp itiraz eden borçlulara verilmesine, 6-İstinaf aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Kanun yoluna başvuran itiraz edenler tarafından yatırılan 220,70 TL istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; 80,70 TL istinaf peşin karar harcının talep halinde itiraz eden borçlulara iadesine, b-İtiraz eden borçlular tarafından harcanan 220,70 TL başvuru harcı gideri ile 253,00 TL posta gideri olmak üzere, toplam 473,70 TL kanun yolu giderinin, ihtiyati haciz talep eden alacaklıdan alınıp borçlulara verilmesine, 8-Artan gider avanslarının ilgililerine iadesine, 9-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 10-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine derhal gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 23.02.2023 tarihinde, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve İİK’nın 265/son maddeleri uyarınca karar kesindir.