Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/917 E. 2023/882 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/917
KARAR NO: 2023/882
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 28/02/2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2023/189 E.
İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN/
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Yöneticilerin Azline İlişkin)
Taraflar arasındaki yöneticinin azli ve kayyım atanması talepli davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ara kararda yazılı nedenlerle ihtiyati tedbir isteminin reddine dair verilen karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … Ltd. Şti.’de % 10 pay sahibi olduğunu, bu şirketin müdürlerinin davalı şirketler olduğunu, davalılardan … Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin adına hareket eden gerçek kişinin …, davalı … Anonim Şirketinin adına hareket eden gerçek kişinin ise … olduğunu, davalıların müştereken dava dışı şirketi temsil etmek üzere 22.11.2019 tarihli genel kurulda 22.11.2024 tarihine kadar seçildiğini, müdürlerin şirketi yönetmeye ehil olmadığını, davalıların şirket yönetimiyle ilgili müvekkiline ve ortaklara bilgi vermediğini, vergi ve mali yükümlülüklerinin yerine getirmedikleri bilgisinin edinildiğini, davalı müdürü tarafından çekilen gerekli-gereksiz birden fazla kredinin zamanında ödenmediğini, ödemeler geciktirilerek şirketin yapacağı ödemelere eklenen faizlerle borçların artırıldığını, şirketin borçlarının zamanında ödenmediğini, mevcut alacaklara faiz işletilerek şirketin mevcut borçlarının artırıldığını, şirketin mevcut malvarlıklarının, kötü yönetiminden dolayı şirketin alacaklarının ödenmesi amacıyla satıldığını, müşteri için gerekli özen gösterilmeyerek müşteri ilişkilerinin yönetilemediğini, zaman içerisinde yıllar içerisinde oluşturulan müşteri portföyünün kaybedildiğini, özen gösterilmediğinden, gerekli yatırımların yapılmadığını, satışlar artırılmadığından şirkete yeni müşteriler edinemediklerini, zamanla bu durum şirketin zararına sebebiyet verdiğini, şirketle bir ilgisi olmayan, aynı zamanda profesyonel yönetici de olmayan … nun şirketin CEO’su ve icra kurulu üyesi olarak lanse edildiğini, şirkette “CEO” için bir pozisyon belirlenmediğini, adı geçen bu kişiye aylık ve yıllık bazda astronomik rakamlarda ödemeler yapıldığı bilgisi edinildiğini, bu şekilde yapılan haksız ödemeler nedeniyle de şirketin zarara uğradığını, edinilen bilgiye göre …nun akraba ve yakınlarının şirkette gerçekte çalışmamasına rağmen sigortalı olarak gösterildiğini, …nun her ay kendisi için şirketin hesabından hesabından belirli bir miktar parayı (en az 50.000,00 TL olmak üzere) çektiği bilgisinin edinildiğini, bu konuda alınmış bir karar olmadığını, 30.11.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yerine aksi yönde irade içeren aynı konudaki 13.08.2021 tarihli (yani yaklaşık 16 ay önceki bir kararı) 19.12.2022 tarihinde ilk defa noterden tasdik ettirerek sicil işlettiklerini, bu karar karşı dava açtıklarını, davanın derdest olduğunu, yıllardır kar payı dağıtımı yapılmadığını ileri sürerek, şirketin zarara uğratılmasının engellenmesi ve faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi için müdürlerin azli ile müvekkilinin müdür olarak atanmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş ayrıca şirkete temsil kayyımı veya onay kayyımı atanması konusunda ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Davalı, henüz davaya cevap vermemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 28.02.2023 tarihli ara kararında; “… Somut olayda; davacı vekili davalı müdürlerin yönetmeye ehil olmaması nedeniyle, şirketin zarara uğratılmasının engellenmesi ve faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi ve yönetim ve temsili için, dava sonuçlanana kadar, İstanbul … Ticaret Ltd. Şti.’ye, tedbiren “yönetim ve temsil kayyımı” veya “onay kayyımı” tayinine, yönetim kayyımı veya onay kayyımı talepleri kabul görmemesi halinde … Ltd. Şti.’ye tedbiren denetim kayyımı atanmasına, şirket hesaplarına tedbir konulmasına, … Turizm Ticaret Ltd. Şti.’nin yönetim ve temsili ile malvarlıklarının ve hatta defter ve belgelerinin korunması için gerekli her türlü önlemin tedbiren alınmasına karar verilmesini talep etmiş ise de; mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup davalının yönetici olarak şirketi yönetmesinin davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı konusunda mahkememizde kanaat oluşmadığı, talep sahibi davacının, hakkını tehdit eden yakın bir tehlike nedeniyle ivedi bir koruma ihtiyacı içinde bulunmadığı, ticaret şirketleri kar elde etme amacıyla bir araya gelmiş kişilerden oluşmuş tüzel varlıklar olup şirketin yönetim kurulunun oluşumu, işleyişi, görevden alınması öncelikle şirketin kendi iç yapısı içinde genel kurulda halledilmesi gereken konulardır. Yargı organları ancak yasanın öngördüğü hallerle sınırlı olarak (organ boşluğu gibi) şirket yönetimine kayyım atayabilecek olup davacının, davanın sonunda elde edilebileceği bir hakkı davanın başında ihtiyati tedbir yoluyla elde etmesinin mümkün olmaması da gözönüne alınarak ihtiyati tedbir talebinin HMK nun 389. vd maddelerindeki koşulların oluşmadığı anlaşılmakla, reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.” gerekçesiyle davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden/davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalılarca şirketin vergi ve mali yükümlülüklerinin gereği yapılmadığını, şirketin aktifleri (malvarlığı ve diğer unsurları) azaltılarak ve pasifleri artırılarak, şirketin zararına sebebiyet verildiğini, gereksiz yere krediler çekildiğini, zamanında ödenmeyerek faiz yükü altına sokulduğunu, şirketin borçları zamanında ödenmediğin, mevcut malvarlıklarının, kötü yönetiminden dolayı şirketin alacaklılarını ödenmesi amacıyla satıldığını, müşteri için gerekli özen gösterilmediğini, müşteri ilişkilerinin yönetilmediğin, zaman içerisinde yıllar içerisinde oluşturulan müşteri portföyünün kaybedildiğini, şirketle bir ilgisi olmayan, aynı zamanda profesyonel yönetici de olmayan …nun şirketin CEO’su ve icra kurulu üyesi olarak lanse edildiğini, şirkette “CEO” için bir pozisyon belirlenmediğini, adı geçen bu kişiye aylık ve yıllık bazda astronomik rakamlarda ödemeler yapıldığı bilgisi edinildiğini, bu şekilde yapılan haksız ödemeler nedeniyle de şirketin zarara uğradığını, edinilen bilgiye göre … nun akraba ve yakınlarının şirkette gerçekte çalışmamasına rağmen sigortalı olarak gösterildiğini, … nun her ay kendisi için şirketin hesabından hesabından belirli bir miktar parayı (en az 50.000,00 TL olmak üzere) çektiği bilgisinin edinildiğini, bu konuda alınmış bir karar olmadığını, 30.11.2022 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yerine aksi yönde irade içeren aynı konudaki 13.08.2021 tarihli (yani yaklaşık 16 ay önceki bir kararı) 19.12.2022 tarihinde ilk defa noterden tasdik ettirerek sicil işlettiklerini, bunun dürüstlük ilkesine aykırı olduğunu, bu karar karşı dava açtıklarını, davanın derdest olduğunu, yıllardır kar payı dağıtımı yapılmadığını, şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi halinde, şirketin kötü yönetimi ve zarar durumunun açık bir şekilde anlaşılabileceğini, şirketin zarara uğratılmasının engellenmesi ve faaliyetlerinin verimli bir şekilde yürütülmesi amacıyla dava dışı şirkete “yönetim ve temsil kayyımı” veya “onay kayyımı” atanmasının zorunluluk arz ettiğini, Yargıtay uygulamasında da bu şekilde olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve tedbir talebinin kabulüne, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 630/2 maddesi uyarınca yöneticinin azli ve kayyım atanması istemine; istinaf, dava dışı şirkete kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine dair ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir isteminin reddine dair 28.02.2023 tarihli ara karar verilmiş; bu ara karara karşı davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı şirket, ortağı olduğu dava dışı şirketin müdürlerinin davalı şirketler olduğunu, davalıların dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ni kötü yönetimleri sebebiyle zarara uğrattıklarını ileri sürerek, davalıların müdürlük görevinden azli ile kendisinin müdür olarak atanmasına karar verilmesini talep etmiş, ayrıca dava dışı şirkete yönetim ve denetim kayyım atanması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiş, mahkemece yaklaşık ispatın sağlanamadığı gerekçesiyle tedbir talebinin reddine karar verilmiş olup; uyuşmazlık, somut olayda ihtiyati tedbir şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır. TTK’nın 630/2 maddesi; ”Her ortak, haklı sebeplerin varlığında, yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” hükmünü, maddenin 3.fıkrası ise, ”Yöneticinin, özen ve bağlılık yükümü ile diğer kanunlardan ve şirket sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır bir şekilde ihlal etmesi veya şirketin iyi yönetimi için gerekli yeteneği kaybetmesi haklı sebep olarak kabul olunur” hükmünü haizdir. TTK’nın 630.maddesi uyarınca açılan yöneticinin azli davası yönünden özel bir geçici hukuki koruma öngörülmediğinden, bu davada ihtiyati tedbir talep edilmesi halinde bu konuda HMK’nın 389 vd. maddelerinin uygulanması gerekir. Buna göre, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmış olup mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebileceği belirtilmiştir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi halinde, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması, hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hale gelmesi, gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir. Ancak, ihtiyati tedbir verilebilmesi için HMK’nın 390/3.maddesi uyarınca, davacının, yaklaşık ispat koşulunu yerine getirmiş olması gerekir. Somut olayda; dosyada bulunan mevcut delillerden, yaklaşık ispatın sağlanamadığı, bu konuda kanaat oluşmadığı gibi ticaret şirketlerinde asıl olan, şirketin seçilmiş yöneticileri eliyle yönetilmesi olduğu, bu aşamada yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediğinden, ilk derece mahkemesince talebin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle;1-HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca, davacı vekilinin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu 28.02.2023 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf peşin ve başvuru harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.