Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/91 E. 2023/787 K. 03.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/91
KARAR NO: 2023/787
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/09/2022
NUMARASI: 2022/295 E. – 2022/649 K.
DAVANIN KONUSU: Ticaret Sicil Memurunun Kararına İtiraz
Taraflar arasındaki ticaret sicil memurluğu kararına itiraz davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın reddine dair verilen karara karşı, davalı İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı, dava dilekçesinde özetle; müvekkil şirketin genel kurulunun, müdür seçimi gündemiyle, 04.04.2022 tarihinde yapılmasına müdürler kurulu tarafından karar verilerek tüm ortaklara iadeli taahhütlü olarak çağrı kağıtları gönderildiğini, tüm ortaklara tebliğ edildiğini, genel kurula çağrı metninin aynı zamanda şirket merkezinin bulunduğu yerel bir gazete de ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde de ilan edildiğini, toplantıya şirket sermayesi olan 60.000 TL’si toplamına tekabül eden 2400 adet payın asaleten 525, vekaleten 1075 adet payının toplantıya katılarak oybirliği ile müdür seçimi yapıldığını, genel kurul kararının tescili için İstanbul Ticaret Sicil Memurluğuna başvurulduğunu, ancak ana sözleşmenin 10. maddesindeki nisaba uygun karar alınmadığından dolayı tescil isteminin reddedildiğini, bu red kararının davacıya 14.04.2022 tarihinde tebliğ edildiğini, ana sözleşmenin 10.maddesinde “Müdürler ortaklar kurulu tarafından oybirliği ile seçilir ve değiştirilir.” hükmü olduğunu, 04.04.2022 tarihinde yapılan genel kurulda da yeni müdür seçimine oybirliği ile karar verildiğini, dolayısıyla kararlaştırılan bu nisaba uygun şekilde karar alındığını, Türk Dil Kurumunun internet sitesinde yer alan büyük sözlükte “oybirliği” kelimesinin “Bir toplantıda oylamaya katılan bütün üyelerin aynı yönde oy kullanmış olması durumu” şeklinde tanımlandığını, ana sözleşmenin de müdürlerin genel kurulda oybirliği ile seçilip değiştirilebileceğinin düzenlendiğini, buna göre toplantıya katılan/temsil edilen payların tamamı tarafından herhangi bir itiraz olmaksızın müdür seçimi yapıldığını, Türk Ticaret Kanunu hükümleri uyarınca yapılan tescil başvurularında Ticaret Sicil Memurunun görevinin Ticaret Sicil Tüzüğünün 28. maddesi uyarınca sadece emredici hükümlere aykırılık olup olmadığını denetlemekle sınırlı olduğunu, sicil memurlarının mahkemeler gibi yorum yapma veya karar verme yetkisi olmadığını, TTK uyarınca limited şirket genel kurul kararları kanun veya şirket ana sözleşmesinde öngörülen kurallara veya dürüstlük kurallarına aykırılık teşkil ettiği takdirde iptal edilebileceğini, bu türden kararların iptal edilebilmesi için dava hakkına sahip olan kişilerin gerekli şartları yerine getirerek bir dava açması gerektiğini, bu bağlamda Ticaret Sicil Memurunun yetkisini aşarak salt kelimenin genel anlamını gözönüne alarak tescil talebinin reddine karar vermesinin hem usule hem de hakkaniyete aykırı olduğunu, ret kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek, İstanbul Ticaret Sicil Memurluğunun 13.04.2022 tarih ve … sayılı kararının iptali ile davacı şirketin 04.04.2022 tarihli müdür seçimine ilişkin genel kurul kararının tescil ile ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında dilekçesinde özetle; müvekkilinin TTK’nın 32. maddesi ve Ticaret Sicili Yönetmeliğinin 34.maddesi hükmü çerçevesinde işlem yaptığını, Ticaret Sicil Müdürlüğünün, ticaret siciline tescil konusundaki talepleri, ilgili yasanın kendisine verdiği yetki ve görev alanı içinde değerlendirip sonuca bağladığını, dava konusu tescil başvurusunun iadesinin ana sözleşmenin “Müdürlerin Değiştirilmesi” başlıklı 10.madde hükmüne dayandığını, davacı vekilinin dilekçesinde yer alan, şirket esas sözleşmesinin “Müdürlerin değiştirilmesi ” başlıklı 11. maddesinde düzenlenen hususun müdürlerin atanması değil değiştirilmesine ilişkin olduğunu, müdürün değiştirilebilmesi için bir müdürün var olması gerektiğini, bu itibarla, anılan esas sözleşme maddesinin müdür atama işlemlerine dair nisaba uygulanamayacağına ilişkin ifadelerin de mesnetsiz olduğunu, Ticaret Sicili Yönetmeliğinin “Müdür ve müdür yardımcılarının inceleme yükümlülüğü” başlıklı 34/1-ç maddesine göre, “Tescil edilecek olgunun şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine aykırı bulunup bulunmadığı, tescil edilecek olgu bir bir ticaret şirketinin organ kararına dayanmakta ise, kararın şirket sözleşmesine ve Kanunun emredici hükümlerine uygun alınıp alınmadığı “nın incelenmesi neticesinde hukuka uygun olarak tescil işleminin reddedildiğini, bu bağlamda dava konusu şirket esas sözleşmesi değiştirilmeden, tescil başvurusunda yer alan kararın oybirliği ile kabul edilmeksizin tescilinin mümkün olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Davacı Şirketin Kuruluşuna Dair 29.06.1976 Tarihli, 413 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinnin 34. Sayfasında ilan edilen … Limited Şirketi Ana Sözleşmesinin 10’uncu maddesi; ‘Müdürlerin değiştirilmesi: Müdürler Ortaklar Kurulu tarafından oybirliği ile seçilir ve değiştirilir.’ Ana Sözleşmesinin 8’inci maddesi;: ‘Şirketin Yönetimi:Şirketin işleri ve muameleleri Ortaklar Kurulu tarafından seçilecek müdür tarafından yürütülür.Şu kadar ki ortaklar da seçilen müdür kadar işleri yürütmekle görevlidirler. Şirket Müdürleri şirket işlerinde kendi işleri gibi ihtimam göstermekle ödevlidir.’ Davacı Şirketin Ana Sözleşme Değişikliğine Dair 19.10.1992 tarihli, 3138 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan tadil mukavelesine göre; Ana Sözleşmesinin 8’inci maddesinin ‘Şirketin İdaresi başlıklı 8. Maddesinin ;Şirketin işleri ve muameleleri Ortaklar Kurulu tarafından ortaklardan veya dışarıdan seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütülür…. Müdürlerin mukavelede belirtilen süreleri dolmasa dahi her zaman ortaklar kurulunun yarıdan bir fazlasının çoğunluğu ile müdürler değiştirilebilir.’ Şeklinde değiştirildiği görülmüştür. Ana sözleşmenin 10. Maddesi ile daha sonra 1992 yılında 8. Maddede yapılan değişikliğin müdürlerin değiştirilmesi konusunda çelişki oluşturduğu, yönetici seçilmesine ve değişikliğine dair iki maddenin birbirine aykırılık teşkil ettiği belirlenmiştir. Esas sözleşmenin 10.maddesindeki ifade, ‘Müdürler ortaklar kurulu tarafından oybirliği ile seçilir ve değiştirilir ‘ şeklindedir. Bu ifadeden ‘esas sermaye’ yi oluşturan tüm ortaklar mı yoksa ‘toplantıda temsil edilen sermaye’ yi oluşturan ortaklar mı sorusuna cevap bulmak gerekmiştir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu m.623’te müdür seçimi ve yönetiminin, şirket esas sözleşmesi ile belirleneceği hükmü gereğince, dava konusu şirket esas sözleşmesinde, yönetim ve temsil organı olan müdür seçimine ilişkin ve yukarıda açıklandığı şekilde yorumlanması gereken esas sözleşmesel bir düzenleme getirilmiş ve esas sözleşme değişikliğinde olduğu gibi, esas sözleşme hükmünün yorumlanmasında da sermayedarların tamamının dikkate alınması gerektiği, Davacının yalnızca toplantıya katılan ortaklar olacağını iddia ettiği ancak maddede açıkca ortaklar kurulundan bahsedildiği, ortaklar kurulununda tüm ortaklar ve esas sermayenin tamamından oluştuğu, Dava konusu şirketin sicil dosyası incelendiğinde de; bu toplantıya kadar alınan, tüm kararların bütün ortakların ittifakı ile yani ortaklar kurulunu oluşturan ortakların ya da ortaklar kuruluna katılma hakkını haiz ortakların tamamının oybirliğiyle karar alındığı (ortakların yüzde yüz katılımı ve oybirliğiyle) ve tescil edildiği anlaşılmıştır. 1992 yılında yapılan ana sözleşme tadili ile değiştirilen 8. madde nisabına uygun ancak kuruluş ana sözleşmesinin 10. maddesinde belirlenen nisaba uygun olmayan oy oranı ile alınan ve tescili talep edilen 04.04.2022 tarihli Genel Kurul kararı nedeniyle tesis edilen İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğü nün 13/04/2022 tarih ve … sayılı kararı yerindedir. … ” gerekçesiyle davanın reddine, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacıya tahmiline, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle ; ana sözleşmenin 10.maddesi “Müdürler ortaklar kurulu tarafından oybirliği ile seçilir ve değiştirilir.” hükmünü, 8.maddesi “Şirketin işleri ve muameleleri Ortaklar Kurulu tarafından seçilecek müdür tarafından yürütülür. Şu kadar ki ortaklar da seçilen müdür kadar işleri yürütmekle görevlidirler. Şirket Müdürleri şirket işlerinde kendi işleri gibi ihtimam göstermekle ödevlidir.” hükmünü içerdiğini, 19.10.1992 tarihli ve 3138 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayınlanan ana sözleşme tadili ile 8.maddenin değiştirildiğini, maddenin yeni halinin” Şirketin işleri ve muameleleri Ortaklar Kurulu tarafından ortaklardan veya dışarıdan seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütülür. Müdürlerin mukavelede belirtilen süreleri dolmasa dahi her zaman ortaklar kurulunun yarıdan bir fazlasının çoğunluğu ile müdürler değiştirilebilir.” şeklinde olduğunu, 04.04.2022 tarihinde yapılan Genel Kurulda yeni müdür seçimine oybirliği ile karar verildiğini, dolayısı ile 10.maddedeki nisaba uygun şekilde karar alındığını, toplantıya katılan/temsil edilen payların tamamı tarafından herhangi bir itiraz olmaksızın müdür seçimi yapıldığını, Prof. Dr. … tarafından dava konusu ile ilgili özel olarak hazırlanmış hukuki mütalaada da açıklandığı gibi oybirliği ifadesinden karar yeter sayısının anlaşılması gerektiğini, mütalaada “… Toplantı yeter sayısının oybirliği olarak öngörülmesi, bu yetersayının sağlanmasını hemen hemen imkansız kılacağı için, toplantı yapılamamasına yol açacaktır. Oysa, hukuki işlemlerin yorumunda daima, işlemleri “olabildiğince ayakta tutmak”, yani geçerli tutacak yorumu tercih etmek (favor actu) gerekmektedir.” denildiğini, kaldı ki ortaklar kurulu müdür seçimine ilişkin karar nisabı ile ilgili değişikliğin de 8.maddede gerçekleştirildiğini, bu değişiklikle şirket ortaklarının müdür seçimine ilişkin karar nisabını değiştirme gayesiyle hareket ettiklerinin açık olduğunu, bilirkişi raporunda da belirtildiği gibi 1976 tarihli ana sözleşmede yer alan 10.maddenin daha sonra 1992 yılında yapılan ana sözleşme tadiline dair 8.madde ile zımni olarak kaldırıldığının kabul edilmesi gerektiğini, esas sözleşmede ağırlaştırılmış nisap olarak belirlenen yetersayının sağlanmaması iptal nedeni iken yasada belirlenen yetersayının sağlanmaması hükümsüzlük nedeni olduğunu, davacı müvekkil şirket tarafından yapılan genel kurulda alınan karar iptali kabil kararlardan olduğunu, bu nedenle söz konusu kararın hükümsüz sayılmaması gerektiğinden bahisle tescil talebinin reddinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, mahkemece bilirkişi raporuna niçin itibar edilmediğinin de açıklanmadığını, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, TTK’nın 34. maddesi uyarınca ticaret sicil memurluğu kararına itiraza ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Ticaret sicili işlemleri tescil, tadil (değişiklik) ve terkinden ibarettir. Bunlardan ticaret siciline tescil işlemi TTK’nın 27. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Ticaret Sicil Yönetmeliğinin 28/2. maddesine göre tescil, ticari işletmeyle ilgili belirli hukuki hususların, ticaret sicilindeki ilgili sütunlarına yetkili müdür tarafından ilk kez yazılmasını ifade eden teknik bir terimdir. TTK’nın 28/1. maddesine göre tescil istemi, ilgililer, temsilcileri veya hukuki halefleri tarafından yetkili sicil müdürlüğüne yapılır. TTK’nın 34. maddesine göre ise ilgililer, tescil, değişiklik veya silinme istemleri ile ilgili olarak sicil müdürlüğünce verilecek kararlara karşı, tebliğ tarihinden itibaren sekiz gün içinde, sicilin bulunduğu yerde ticari davalara bakmakla görevli asliye ticaret mahkemesine dilekçe ile itiraz edebilirler. Eldeki davada da davacı vekili, davacı şirketin 04.04.2022 tarihli müdür seçimine ilişkin genel kurul kararının tescili isteminin davalı kurumca reddine dair 13.04.2022 tarih ve … sayılı kararının iptali ile davacı şirketin 04.04.2022 tarihli müdür seçimine ilişkin genel kurul kararının tescil ve ilanına karar verilmesini talep etmiştir. Dosya kapsamında bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı şirketin 04.04.2022 tarihinde olağanüstü ortaklar genel kurul toplantısının yapıldığı, davacı şirketin toplam sermayesinin 60.000,00 TL karşılığı 2400 pay olduğu, toplantıya 525 adet payın asaleten, 1075 adet payın vekaleten olmak üzere toplamda 1600 (40.000,00 TL) pay karşılığı hissenin toplantıda temsil edildiği, toplantıda …’nın şirket müdürü olarak seçilmesine oy birliği ile karar verildiği, bu toplantıda alınan genel kurul kararının ticaret sicilde tescil ve ilanı için davalıya başvuruda bulunulduğu, davalı tarafça 13.04.2022 tarih ve … sayılı karar ile tescil talebinin, ana sözleşmenin 10. maddesinde yer alan nisabın hem toplantı hem de karar nisabı olduğu, buna rağmen tüm ortakların toplantıda hazır bulunmadığı, bu sebeple toplantıda nisaba uygun şekilde karar alınmadığı gerekçesiyle reddedildiği, bu ret kararına karşı da iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Davacı şirketin ana sözleşmesinin 10. maddesi “Müdürler ortaklar kurulu tarafından oybirliği ile seçilir ve değiştirilir.” hükmünü, 8. maddesinin ” Şirketin işleri ve muameleleri Ortaklar Kurulu tarafından seçilecek müdür tarafından yürütülür. Şu kadar ki ortaklar da seçilen müdür kadar işleri yürütmekle görevlidirler. Şirket Müdürleri şirket işlerinde kendi işleri gibi ihtimam göstermekle ödevlidir. “hükmünü içermektedir. 19.10.1992 tarihli ve 3138 sayılı Türkiye Ticaret Sicili Gazetesi’nde yayınlanan ana sözleşme tadiline göre ise 8. maddenin değiştirildiği, maddenin yeni halinin “Şirketin işleri ve muameleleri Ortaklar Kurulu tarafından ortaklardan veya dışarıdan seçilecek bir veya birkaç müdür tarafından yürütülür. Müdürlerin mukavelede belirtilen süreleri dolmasa dahi her zaman ortaklar kurulunun yarıdan bir fazlasının çoğunluğu ile müdürler değiştirilebilir.” şeklinde olduğu görülmektedir. Limited şirketlerde yasal olarak bulunması zorunlu olan organlar genel kurul ve yönetim organıdır. TTK’nın 623. maddesinde ise şirket müdürünün seçimi ile ilgili bir çoğunluk belirlenmemiş, limited şirketlerde müdür seçimi ve yönetiminin, şirket esas sözleşmesi ile belirleneceği hüküm altına alınmıştır. Bu bilgilere göre somut uyuşmazlık incelendiğinde; ana sözleşmenin 10. maddesinde müdürlerin seçimi ve değiştirilmesi için oy birliği aranmaktayken daha sonra değiştirilen 8. maddede, müdürlerin değiştirilmesi konusunda yarıdan bir fazla oyun yeterli olduğu belirtilmiş olup buna göre yarıdan bir fazla oyun varlığının süre dolmadan dahi yapılabilecek müdür değişikliği için yeterli görülmüş olduğu nazara alındığında, yeni müdür seçimi konusunda da ortaklar kurulunun yarıdan bir fazla oyunun yeterli olduğunun evleviyetle kabulü gerekir. Bu nedenle mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi isabetsiz olmuştur. Bu nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerekmiştir. Öte yandan, TTK’nın 32/1. maddesine göre sicil müdürünün tescil için aranan kanuni şartların var olup olmadığını incelemekle yükümlü olup somut olayda kanuni bir eksiklik bulunmamasına rağmen tescili gereken bir hususu eksiklik bildirerek tescilden kaçınan davalının davanın açılmasına sebebiyet verdiği anlaşıldığından yeniden hüküm kurulurken yargılama giderleri ve vekalet ücretinden davalının sorumlu tutulmasına karar verilmiştir (Yargıtay 11.Hukuk Dairesinin 09.05.2022 tarih ve 2020/8497 Esas, 2022/3670 Karar sayılı kararı). Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353.1.b.2 maddesi gereğince dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararın kaldırılmasına, davanın esası hakkında yeniden hüküm kurulmasına ve neticede davanın kabulüne dair aşağıdaki hüküm verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.2.maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ili İlk Derece Mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, davanın esası hakkında Dairemizce yeniden hüküm verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davanın kabulü ile İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünün 13.04.2022 tarih ve … sayılı kararının iptali ile davacı … Limited Şirketi’nin 04.04.2022 tarihli genel kurul kararının Ticaret Siciline tesciline ve Ticaret Sicil Gazetesi’nde ilanına, 2-Harçlar Kanunu gereğince, alınması gereken 179,90 TL maktu karar ve ilam harcından peşin olarak alınan 80,70 TL’nin mahsubu ile bakiye 99,20 TL harcın davalıdan tahsiline, Hazineye gelir kaydına, 3-Davacı tarafından harcanan ve başvuru ve peşin karar harçlar dâhil olarak hesaplanan toplam 1.810,70 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 4-Davacı vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, 5-İstinafa aşamasındaki harç ve yargılama giderleri yönünden; a-Davacı tarafça yatırılan 220,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının Hazineye gelir kaydına; 80,70 TL istinaf karar harcının, karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine, b-Davacı tarafından yapılan harç dâhil toplam 396,00 TL kanun yolu giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, 7- Gerekçeli kararın Dairemiz Yazı İşleri Müdürlüğünce taraf vekillerine tebliğine, 8-Kararın kesinleşmesinden sonra dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 03.05.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.
KANUN YOLU: HMK.’nın 361. maddesi uyarınca, iş bu gerekçeli kararın taraf vekillerine tebliğ tarihlerinden itibaren iki haftalık süreler içinde temyiz yolu açıktır.