Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/863 E. 2023/831 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/863
KARAR NO: 2023/831
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 09.02.2023 Tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2021/705 K.
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali (Kooperatif Genel Kurul Kararının İptali)
İlk derece mahkemesince verilen ihtiyati tedbir kararına karşı, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı şirket vekilinin itirazı üzerine itirazın reddine dair ek kararın itiraz eden davalı şirket vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemize gönderilmiş olan dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilli … ile …’nun davalı şirketin eşit paylı ortağı oldukların, ortakların şirketi müşterek imza ile birlikte temsil ettiklerin, … tarafından keşide edilen 14.09.2021 tarihli ihtarla talep edilen genel kurul toplantısının müvekkillerinden … tarafından keşide edilen 20.09.2021 tarihli ihtarla kabul edilerek 05.10.2021 veya 12.10.2021 tarihinde şirket merkezinde toplantı yapılmasının kabul edildiğini, anılan ortağın gerçek dışı iddialarla işveren vekili konumundaki …’ın vekilliğinin sona erdirilmesi ve bir kısım başka usulsüzlükler yapıldığını, müvekkilince diğer ortaklara çeşitli tarihlerde şirket işleri ile ilgilenmesinin ihtar edilmesine rağmen uzun süre şirket işleri ile ilgilenmediğini, bu nedenle yıllarca ortaklar kurulu ve müdürler kurulu toplantılarının yapılamadığını, bu nedenle diğer ortağın çağrı mektubu olumlu karşılanarak 05.10.2021 tarihinde yapılması talep edilen toplantı için hazırlık yapıldığını, 05.01.2011 tarihinde …’nun kalabalık bir grupla şirket merkezine geldiğini, grubun müşteri ve çalışanları rahatsız etmesi üzerine emniyet güçlerinin çağrıldığını ve sonuçta başlanan çağrılı toplantının …’nun talibi ile devam etmediğini ve 12.10.2021 tarihinde ikinci olağanüstü genel toplantı gününde görüşme yapılmasının istenildiğini, bu tarihte şirket merkezinde hazırlık yapılırken bankadan gelen uyarı ile …’ın vekillik, …’ın ise müdürlük yetkisinin sona erdiğinin bildirildiğini, yapılan incelemeler sonucunda müvekkilinin yokluğunda ve imzası olmaksızın bazı genel kurul kararları alınarak tescil edildiğinin öğrenildiğini, yapılan çağrısız genel kurulun usulsüz olduğunu, alınan kararlarda müvekkilinin imzasının bulunmadığını, müvekkillerince yapılan sahte işlemler nedeniyle suç duyurusunda bulunulduğunu, çağrılı genel kurul için belirlenen tarihte bu genel kurulun yapılmayarak çağrısız genel kurul yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, onaylanıp ilan edilen yönetim kurulu kararlarında da müvekkilinin imzasının bulunmadığını, usulsüz şekilde yapılan çağrısız genel kurulda alınan kararlarla müvekkillerinin şirketten uzaklaştırıldıklarını, diğer ortağın bu kararlarla şirketi tek başına temsile çalıştığını, diğer ortağın bu usulsüz işlemlerle şirket adına ticari defterleri tasdik ettirdiğini, müvekkilinin yıllardır sorunlar yaşadığı diğer ortağı tek başına şirketi temsile etkili kılmasının mümkün olmadığını, hazirun cetvelindeki imzanın müvekkiline ait olduğu kabul edilse dahi alınan kararlarda müvekkilinin imzasının bulunmadığını, diğer ortağın uzun yıllardır müvekkilini zarara uğratmaya çalıştığını, bankalardaki kredi notunu bozması nedeniyle müvekkilince suç duyurusunda bulunulduğunu, bozduğunu, …’ın şirkette vekil olarak görev yaptığını ve bu yetkisinin nedensiz olarak sona erdirilmesinin hatalı olduğunu, çağrısız genel kurul sonrası oluşturulan geçersiz yetki ile bu kararın alındığını ileri sürerek, 05.10.2021 tarihli çağrısız genel kurul kararlarının batıl olduğunun tespitine ve kararların yürütmesinin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili, savunmasında özetle; davacılardan …’ın genel kurulun iptali davasında husumet ehliyetinin bulunmadığını, şirketin diğer davacının eylemleri ile yönetilemez hale gelmesi nedeniyle her iki ortağın bir araya gelerek yönetim konusunda karar almalarına rağmen bu davanın açıldığını, iptali talep edilen 05.10.2021 tarihli genel kurulun çağrısız genel kurul niteliğinde olduğunu, şirkette müdürler kurulu başkanı bulunmaması nedeniyle müdürlerden birinin tek başına çağrı yapma yetkisinin bulunmadığı, bu nedenle çağrılı genel kurul yapılmasının mümkün olmadığını, tarafların karşılıklı ihtarla olarak 05.10.2021 tarihinde anlaşmaları nedeniyle bu tarihte toplantı yapıldığını, genel kurulda seçilen divan katibine tarafların itirazda bulunmadığını, …’ın vekil olarak şirket işlerini takip etmediğini, borçlarını ödemediğini, şirketin yetkisiz şekilde borçlandırıldığını, davacılar uhdesinde ciddi şekilde paralarının bulunduğunu, iptal davasıyla amaçlanan hususun yeni yönetimle tespit edilen usulsüzlüklerin kapatılması olduğunu savunarak, davanın ve tedbir isteminin reddini istemiştir. Davacılar vekili tarafından talep edilen ihtiyati tedbir talepleri mahkemenin 28.12.2021 ve 28.06.2022 tarihli ara kararlarıyla değerlendirilen taleplerin reddine karar verilmiştir. Davacılar vekili 03.11.2022 tarihli dilekçesi ile talep edilen ihtiyati tedbir taleplerinin mahkemece reddedildiğini, ancak davalı şirket tarafından keşide edilen ihtarname ekinde yapılan usulsüzlüklerin ikrar edildiğini, şirketin yarı payına sahip müvekkiline haber verilmeden şirketçe işletilen kafenin kapatılarak, müşterilerin kabul edilmediğini, müvekkilinin haberi olmadan şirket varlığının satılmaya çalışıldığını ileri sürerek, ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi tedbir talebini değerlendirdiği 23.12.2022 tarihli ara kararında; “…Mahkememizce 28.12.2021 ve 28/06/2022 tarihli ara kararlar ile davacılar vekilinin TTK 449. Maddesi uyarınca davaya konu genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması istemine ilişkin ihtiyati tedbir talebi reddedilmiş ise de; davacılar vekili bu kez mahkememize sunmuş olduğu tedbir talebinde özetle; davalı tarafından keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 27/10/2022 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde belirtildiği üzere bir genel kurul kararı alınmadan, şirket ortağı müvekkilinin onayı alınmadan ve hatta haberi olmadan hizmet sektöründe çalışan işyeri kapısına kapalıyız yazılarak kilit vurulmuş, çalışanlar iş yerinden çıkarılmış olduğu gibi iş yerindeki demirbaş ve malların kime/kimler olduğu belirtilmeden ikinci el fiyatına denilerek aceleyle satışa satışa çıkarılacağı yazılı şekilde ikrar edildiğini, dava fazla zarara, hatta şirketin iflasına neden olacak düzeyde telafisi imkansız zararlara neden olunmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati tedbir talebi ve ekinde sunulan deliller birlikte incelendiğinde; davaya konu edilen genel kurul toplantısında alınan kararların içeriği itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacının haklarını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceği hususunda HMK 390/3 maddesindeki yasal koşulların oluştuğu vicdani kanaate varılarak” gerekçesiyle davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile davaya konu 05.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin durdurulmasına, davacılardan …’ın şirket ortağı olması nedeni ile genel kurul toplantıların içeriği de nazara alınarak takdiren teminat alınmasına yer olmadığında, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince süresinde itiraz edilmiştir. İhtiyati tedbire itiraz eden davalı şirket vekili, itiraz dilekçesinde özetle: şirketin faaliyetine ara veya son vermediğini, sadece 27.10.2022 tarihli ihtarnamenin ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için delil niteliği teşkil etmediğini, bu belgelinin davalı şirketin ikrarı gibi değerlendirilemeyeceğini, ihtarnamenin şirketin müdürünün bilgi ve talimatıyla gönderilmediğini, vekilin yetkisini aşarak gönderdiği ihtarın şirketi bağlamayacağını, şirketin olağan iş ve müşteri kabulünün yapıldığını, tedbir tarihinden sonrası bakımından şirketin geri dönülemez şekilde zarar görebileceğini, tedbir kararı ile şirketin yönetilemez hale geldiğini, şirketin faaliyetinin devam ettiğine ilişkin sicil kayıt örneğinin sunulduğunu, aktif SGK kaydı, çalışan kaydı ve POS cihazına ilişkin belgelerden de şirketin çalıştığının anlaşılacağını, müvekkilince şirkete gönderilen14.11.2022 tarihlii 200.000,00 TL havaleye ilişkin belgenin dosyaya sunulduğunu, şirketin banka hesap hareketinin dosyada bulunduğunu, şirket organlarınca alınmış tasfiye kararı bulunmadığını, müdür tarafından verilen olağan işlere ilişkin vekalet ile ihtarda belirtilen türden bir işlemin yapılamayacağını, tedbir kararı verilmesi için gerekli koşulların oluşmadığını, mahkemece teminat alınmamasının hatalı olduğunu, diğer davacının şirketin ortağı olmadığını, genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasına karar verilirken şirket müdürünün görüşünün alınmadığını, önceki tedbirlerin reddine karar verilmesinden sonra dosyadaki delil durumunda bir değişiklik bulunmadığını, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, aksi halde davacılardan teminat alınarak, şirket ortağı …’nu tedbiren kayyım olarak atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk Derece Mahkemesi ihtiyati tedbire itirazı değerlendirdiği 09.02.2023 tarihli ara kararıyla; “…Mahkememizce 23.12.2022 tarihinde verilen ara karar ile; “…Mahkememizce 28.12.2021 ve 28/06/2022 tarihli ara kararlar ile davacılar vekilinin TTK 449. Maddesi uyarınca davaya konu genel kurul kararlarının yürütülmesinin durdurulması istemine ilişkin ihtiyati tedbir talebi reddedilmiş ise de; davacılar vekili bu kez mahkememize sunmuş olduğu tedbir talebinde özetle; davalı tarafından keşide edilen Üsküdar … Noterliğinin 27/10/2022 tarih ve … yevmiye sayılı ihtarnamesinde belirtildiği üzere bir genel kurul kararı alınmadan, şirket ortağı müvekkilinin onayı alınmadan ve hatta haberi olmadan hizmet sektöründe çalışan işyeri kapısına kapalıyız yazılarak kilit vurulmuş, çalışanlar iş yerinden çıkarılmış olduğu gibi iş yerindeki demirbaş ve malların kime/kimler olduğu belirtilmeden ikinci el fiyatına denilerek aceleyle satışa satışa çıkarılacağı yazılı şekilde ikrar edildiğini, dava fazla zarara, hatta şirketin iflasına neden olacak düzeyde telafisi imkansız zararlara neden olunmaması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. İhtiyati tedbir talebi ve ekinde sunulan deliller birlikte incelendiğinde; davaya konu edilen genel kurul toplantısında alınan kararların içeriği itibariyle ihtiyati tedbir kararı verilmemesi halinde davacının haklarını elde etmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceği hususunda HMK 390/3 maddesindeki yasal koşulların oluştuğu vicdani kanaate varılarak…” gerekçesi ile uyuşmazlığa konu genel kurul kararlarının yürütülmesinin TTK 449. Maddesi uyarınca geri bırakılmasına karar verilmiştir. Davalı taraf itiraz dilekçesinde ihtiyati tedbir kararının sadece bir belgeye dayanılarak verildiğini, bu nedenle kaldırılmasını talep etmiş ise de;mahkememizce dayanak alınan belge dayanak alınan davalı tarafından davacı tarafa keşide edilen Üsküdar … Noterliğince düzenlenmiş ihtarname olup davalı taraftan sadır olan bir belge niteliğindedir. İhtiyati tedbir kararının kaldırılmasını gerektirir mahkememizin görüşünü değiştirir nitelikte davalı tarafça da bir delil sunulmadığından ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın aşağıdaki şekilde reddine…” gerekçesiyle ihtiyati tedbire yönelik itirazın reddine, karar vermiştir.Bu ek karara karşı, davalı şirket vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalı şirket vekili, istinaf başvuru dilekçesinde; iki ortaklı şirkette 05.10.2021 tarihinde olağanüstü genel kurul toplantısı yapılarak şirketin yönetimini ve idaresini iyileştirmek için birtakım kararlar alındığını, şirketin uzun süredir ciddi borç içerisinde bulunması, kötü yönetilemesi, yönetimin zimmete para geçirmesi, şirketin yetkisiz şekilde borçlandırılması, şirketin ticari işletmesi olan kafenin müşteri memnuniyetini kaybetmesi sebepleriyle yönetimde değişikliğe gidilerek bir takım yeni kararlar alındığını, davacı ortağın başlangıçta hazirun cetvelindeki imzanın kendisine ait olmadığını beyan etmesine rağmen daha sonra bu imzayı kabul ederek tutanaktaki imzayı inkar ettiğini, mahkemece de imza incelemesi yapıldığını, daha önce talep edilen tedbirlerin mahkemece reddedilmesine rağmen, durumda herhangi bir değişiklik olmadığı halde son talebin kabul edildiğini, talep dilekçesinde şirketin işletmesinin kapatıldığı belirtilmesine rağmen, işletmenin kapatılmadığını, vergi kaydı, sicil kaydı ve SGK kayıtları ile banka hesap ekstrelerinden işletmenin açık olduğunun anlaşılacağını, müvekkilince şirkete para gönderildiğini, belirtilen tarihlerde müşterilerin şirketten alınan hizmetle ilgili sosyal medyada yorumlar yaptığını, ihtarın şirket müdürünce gönderilmediğini ve ihtarname gönderen vekilin bu konularda yetkili olmadığını, şirket ortaklarının usulüne uygun şekilde bir araya gelerek çağrısız genel kurul yaptığını, o tarihteki temsil yetkisi itibariyle çağrılı genel kurul toplantısı yapılmasının mümkün olmadığını, davacının yönetimi döneminde şirkette ciddi usulsüzlükler yapıldığını, şirkete ait paraların zimmete geçirildiğini, verilen kararla şirketin telafisi imkansız zararlara uğradığını, ihtiyati tedbir koşullarının oluşmadığını, mahkemece yöneticilerin görüşü alınmadan karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 05.11.2021 tarihinde yapılan genel kurul kararının TTK’nın 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptali istemine; istinaf başvurusu ise TTK’nın 449. maddesi gereğince, dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin dava sonuna kadar geri bırakılması yönünde verilen ara kararına itiraza ilişkindir. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemece düzenlenen tensip zaptında şirket yöneticisinin görüşünün alınmasından sonra, yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi gerektiğinin belirtildiği, genel kurulda yarı paya sahip bir ortağın tek yönetici olarak atanması ve şirketçe davaya cevap verilerek tedbirin reddinin istenilmesi nedeniyle yasada belirtilen bu yükümlülüğün yerine getirildiği anlaşılmıştır. Mahkemenin tedbir konusundaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389.maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre genel kurul kararlarının butlanı davalarında TTK’nın 447. maddesi gereğince, alınan kararların hangi hallerde batıl olduğu düzenlendiği gibi, çağrısız genel kurula ilişkin şartlar da aynı Kanun’un 416. maddesinde belirlenmiştir. Davacı ortak, şirketin butlanı talep edilen 05.11.2021 tarihli genel kurulun yokluğunda yapıldığını belirtmiş, bu toplantının çağrısız yapıldığı tarafların kabulündedir. Mahkemece toplantı tutanağındaki imza üzerinde inceleme yapılmıştır. Davacı tarafından ileri sürülen olgular, genel kurul kararının butlanının istenilmesi, çağrısız genel kurul toplantı tutanağındaki imzanın inkar edilmiş olması ve özellikle mahkemece ara karara esas alınan şirket vekilince gönderilen ihtarname dikkate alındığında ihtiyati tedbire karar verilmiş olması yerinde olup, verilen kararla şirket ve ortaklarının hak ve menfaatleri dengeli şekilde korunmuştur. Ancak, HMK’nın 392. maddesi gereğince ihtiyati tedbir talep eden haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin bu yüzden uğrayacakları muhtemel zararlara karşılık teminat göstermek zorundadır. Mahkemece belli koşulların sağlanması halinde teminat alınmasına da karar verilebilir. Somut olayda davacılardan …’ın şirket ortağı olması nedeniyle teminat alınmasına karar verilmiş ise de, verilen bu kararla şirketin zarara uğrama ihtimali bulunduğundan şirketin uğraması muhtemelen zararlarının tazmini için teminat alınması gerekir. Davacılardan birinin salt ortak olması teminat alınmamasını gerektirmez. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin tedbir kararı yerinde olmakla birlikte, teminat alınması yerinde görülmediğinden, davalının istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin istinafa konu 09.02.2023 tarihli ara kararının düzeltilmek üzere kaldırılmasına, davalının 23.12.2022 tarihli tedbir kararına yönelik itirazının kısmen kabulü ile takdiren 100.000,00 TL nakdi teminat karşılığı genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulmasına karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/5 maddeleri uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda davalı vekilinin esasa ilişkin istinaf başvuru nedenlerinin reddine, teminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesinin itiraz hakkında verdiği istinaf konu ara kararının kaldırılmasına, ihtiyati tedbire itirazın Dairemizce yeniden karara bağlanmasına ve neticede ihtiyati tedbir talebinin teminat karşılığında kabulüne dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; HMK’nın 353/1.b.2 ve 391/3. maddeleri uyarınca davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesinin 09.02.2023 tarihli ihtiyati tedbire yönelik itirazın değerlendirildiği ara kararın kaldırılmasına, davalı vekilinin 23.12.2022 tarihli ihtiyati tedbir ara kararına yönelik itiraz hakkında Dairemizce yeniden karara verilmesine, bu doğrultuda; 1-Davacılar vekilinin ihtiyati tedbir talebinin TTK’nın 449 ve HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca teminat karşılığı kabulü ile davalı şirketin 05.10.2021 tarihli olağanüstü genel kurul toplantısında alınan kararların tamamının yürütülmesinin dava sonuna kadar geri bırakılmasına dair ara karara yönelik itirazın, aşağıda teminat hakkında verilen karar saklı kalmak kaydıyla reddine, 2- Davalı vekilinin teminata yönelik itirazının kabulü ile TTK’nın 448/3. maddesi ve HMK’nın 392/1.maddeleri uyarınca takdiren 100.000,00 TL nakit teminatın, iş bu ara kararının tebliğinden itibaren bir haftalık süre içinde davacılar tarafından ilk derece mahkemesi veznesine yatırıldığında veya aynı tutarda kesin ve süresiz banka teminat mektubu sunulduğunda, ilk derece mahkemesince iş bu kararın tescil ve ilan edilmek üzere ticaret sicil müdürlüğüne bildirilmesine, 3-HMK’nın 393/1 maddesi uyarınca, ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının bu kararın davacı vekiline tebliğinden itibaren bir hafta içinde talep edilmesi ve aynı süre içinde teminatın yatırılması gerektiği, aksi hâlde tedbir kararı kendiliğinden kalkacağının ihtarına, kararın tebliğinin ihtar yerine geçmesine, 4-Tedbir talebi dava içinde olduğundan, ayrıca harç alınmasına yer olmadığına, yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte değerlendirilmesine, 5-İstinaf aşamasındaki yargılama giderleri yönünden; a-Davalı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru harcının Hazineye gelir kaydına, b-Davalı vekili tarafından yatırılan 179,90 TL peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine, c-Davalı vekili tarafından istinaf yargılaması sırasında yapılan yargılama giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine, 6-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.2 ve 394/5. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/5. maddeleri uyarınca karar kesindir.