Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/857 E. 2023/913 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/857
KARAR NO: 2023/913
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 13.03.2023 Tarihli ara karar
NUMARASI: 2022/817 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davası içinde istenilen ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, ihtiyati tedbir talepli dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 22.07.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan tüm kararların iptali ve kararların tedbiren yürütülmesinin durdurulmasına karar verilmesin istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında 13.03.2023 tarihli ara kararla; “…HMK’nun 389. maddesindeki şartların mevcut olması ve talep halinde ihtiyati tedbire karar verilmelidir. Bu itibarla davacı vekilince, tedbir istemi yönünden ileri sürülen gerekçelere nazaran, hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği, gecikme sebebiyle ciddi bir zararın doğabileceği yönünde Mahkememizde yeterli kanaat hasıl olmamakla, yukarıda ayrıntısı açıklanan HMK’nun 390/3. maddesinde öngörülen yaklaşık ispata ilişkin ve dolayısıyla HMK 389. maddesi koşullarının oluşmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Genel kurula çağrının pay sahibi … tarafından yapıldığını, pay sahibinin genel kurulu toplantıya çağırmasının mümkün olmadığını, buna göre çağrının usulsüz olduğunu, Davalı şirketin diğer ortağının hukuka aykırı olarak önceki genel kurulda müvekkilinin yönetim kurulu başkanlığı yetkisinin kaldırılmasını sağladığını, TTK’nın 420. maddesi uyarınca erteleme taleplerinin dikkate alınmaksızın kararların alındığını, sonuç olarak hukuka aykırı bir genel kurul gerçekleştirildiğini ve hiçbir muhalefet şerhlerinin dikkate alınmadığını, her yönüyle TTK’ya aykırı bir genel kurul olduğunu, İlk derece mahkemesine açtıkları davada, genel kurulda alınan bu kararların yürütmesinin geri bırakılması ile birlikte iptali talep edildiğini, mahkemenin ise tamamen matbu/şablon bir karar ile talebi reddettiğini, Davalı şirketin yönetim kurulunun, şirket envanterine kayıtlı binek araç ve iş makinelerini hukuka aykırı şekilde kendi mülkiyetlerine ya da kurucusu oldukları başkaca şirketlerinin mülkiyetlerine kaçırdıklarını, yapılacak olası yeni genel kurullarda sermaye azaltımına ilişkin gündem maddesinin uygulanabilecek olması sebebiyle oldukça ağır sonuçlarla karşılaşmalarının kuvvetle muhtemel olduğunu, ayrıca pay sahibi olarak genel kurula çağrı yapılamayacağını, diğer bir konunun ise, TTK’nın 420.maddesi düzenlemesine göre istemimiz üzerine genel kurulun bir ay sonraya bırakılması mecburi olduğunu, Son olarak üçüncü kişi konumundaki pek çok şirketin alacaklısının da sermaye azaltımı ve diğer gündem maddeleriyle ilgili olarak, yürütmenin geri bırakılması talebine ilişkin mahkemenin hukuksuz kararından ötürü zarara uğrayacağını, şirketin borca batık olması sebebiyle oluşacak zararların telafisi imkânsız olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararının kaldırılmasına ve talepleri gibi ihtiyati tedbir karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davalı şirketin 22.07.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan tüm kararların TTK’nın 445 ve devamı maddeleri uyarınca iptalleri istemine; istinaf başvurusu ise TTK’nın 449. maddesi gereğince dava konusu genel kurul kararının yürütülmesinin dava sonuna kadar durdurulması talebinin reddine dair verilen ara karara ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sırasında ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu üyelerine görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, tedbir istemine ilişkin beyan sunulmadığının belirtildiği, ancak davalı şirket tarafından açılan davaya karşı cevap verildiği anlaşılmıştır. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389.maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir. Dava dilekçesinde, 22.07.2022 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların iptallerine ve bu kararların icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda, yaklaşık ispatın, dolayısıyla ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince yapılacak yargılamada mevcut ve toplanacak deliller toplandıktan sonra esas yönünden tüm deliller serbestçe değerlendirilerek sonuca gidilecektir. Dosyanın ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı tarihi itibariyle mevcut durumu, davacı tarafından ileri sürülen iddiaların esaslı yargılamayı gerektirdiği, yaklaşık ispat koşulunun bu aşamada gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının haklarının elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hâle geleceği konusunda bu aşamada bir kanaat oluşmadığından ilk derece mahkemesince tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararda usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir. Kaldı ki değişen delil durumunda talep halinde ilk derece mahkemesince her zaman geçici korumalardan olan ihtiyati tedbire karar verilebilme olanağı da mevcuttur. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına, 3-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına, 4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine, 5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.