Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/853 E. 2023/1412 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/853
KARAR NO: 2023/1412
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 17/10/2022
NUMARASI: 2022/703 E. – 2022/631 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın görev yönünden reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin uluslararası taşıma organizasyonu işiyle iştigal ettiğini, davalı şirketten de zaman zaman taşıma hizmeti alındığını, müvekkilinin muhasebe biriminde yapılan bir hata sonucunda başka bir alıcıya gönderilmesi gereken 79.778,49 TL ödemenin 10.06.2022 tarihinde sehven davalıya gönderildiğini, davalının yersiz ödemeyi iade etmemesi üzerine taraflar arasındaki cari hesap borcunun mahsubu sonrası kalan 13.000,00 TL bakiye alacağın tahsili amacıyla İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takibe yönelik itirazın haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalının cevap vermediği aşamada mahkemece görevsizlik kararı verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…dava, muhasebe biriminde yapılan bir hata neticesinde bir başka alıcıya gitmesi gereken ödemenin sehven davalıya yapıldığı iddiasına dayalı olup sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan alacağa ilişkindir. Davanın 6102 Sayılı TTK.’nun 4 ve 5 maddelerinde düzenlenen ticari davalardan olmadığı, malvarlığına yönelik olduğu, 6100 Sayılı HMK 2 maddesine göre Asliye Hukuk Mahkemesi’nin görev alanına girdiği, mahkememizin görevsiz olduğu anlaşılmış, 6100 sayılı HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddesine göre ” gerekçesiyle davanın göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine, talep halinde dosyanın görevli İstanbul Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmesine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı ve katılma yoluyla davacı vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK’nın 4 ile 5/2. maddesiyle özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğunun belirlendiğini, mahkemece davanın nispi veya mutlak ticari dava olup olmadığına hususların tespiti yapılmadan, davalıya cevap sunma hakkı verilmeden, tarafların göreve dair delilleri toplanmadan karar verilmesinin hatalı olduğunu,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine, karar verilmesini istemiştir. Davacı vekili, katılma yoluyla istinaf başvuru dilekçesinde özetle; TTK’nın 4 ile 5/2. maddesiyle özel yasalarda hangi davaların ticari dava olduğunun belirlendiğini, tarafları tacir olan uyuşmazlıkta malvarlığına ilişkin davanın ticari dava tespitler yapılmadan ve taraflar arasındaki ticari ilişki değerlendirilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve dosyanın görevli mahkemeye gönderilmesine, karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı tarafından davalıya fazladan yapılan ödemenin sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın görevsizlik nedeniyle reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Somut olay değerlendirildiğinde, davacı şirket ile davalı şirket arasında cari taşıma sözleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı organize ettiği taşıma işlerinin bir kısmını davalı şirkete yaptırmış ve bu kapsamda davalı şirketin cari hesaptan kısmen alacaklı olduğu, dava dilekçesinde açıklanmıştır. Ancak, havale edilen 79.778,49 TL’nin davalı alacağı olmadığı iddia edilmiş, başka bir taşıyıcıya ait alacağın sehven davacıya havale edildiği, bu durumun fark edilmesi üzerine cari hesaptan davalı alacağının mahsubu ile bakiye 13.000 TL’nin tahsili için takip başlatılmıştır. Görüldüğü gibi taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu ve bu ticari ilişki kapsamında davacının borcu nedeniyle mahsuplaşma yapılarak bakiye kısmın talep edildiği dava dilekçesi ile davalının istinaf başvurusundan anlaşılmaktadır. Bu nedenle, tarafların ticari defterlerinin incelenerek ticari ilişkide tarafların birbirinden alacağının bulunup bulunmadığı ile varsa miktarının ticaret mahkemesince değerlendirilmesi gerekir. TTK’nın 16. maddesi uyarınca, ticaret şirketleri tacirdir. Aynı Kanun’un 19/1.maddesi uyarınca, bir tacirin borçlarının ticari olması asıldır. Sadece gerçek kişi tacir, bu ticari iş karinesinin aksini kanıtlayabilir. Tüzel kişi tacirlerin, yani ticaret şirketlerinin, ticari iş karinesinin aksini iddia ve ispat etmelerine Kanun izin vermemiştir.TTK’nın 4. maddesine göre bir davanın ticari dava sayılabilmesi için tarafların tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğmuş bulunması (nispi ticari dava) veya anılan yasa maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan sayılması gerekir. Kanunun 5. maddesi uyarınca ticari davalarda görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesidir. Somut uyuşmazlıkta, davacı şirket ile davalı şirket arasında taşıma sözleşmesi ilişkisi bulunduğu, davacı tarafından istirdadı istenilen miktarın cari hesap borcu dikkte alınarak iadesinin gerekmediğinin belirlenmesinin ticari dava niteliğinde olduğu, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olduğu, davacı tarafından yapılan cari hesap mahsubunun yerinde olup olmadığının davalı tarafından yapılan iş ile davacı tarafından yapılan toplam ödemelerin dikkate alınarak belirlenmesi ve buna göre istirdadı gereken bir miktar bulunup bulunmadığının değerlendirilmesi gerektiğinden, TTK’nın 4. maddesine göre davanın mutlak ticari dava olduğunun kabulü gerekir. Kaldı ki her iki tarafın ticari işletmesinden kaynaklanan sebepsiz zenginleşme veya haksız fiilden kaynaklanan davalarda da TTK’nın 4/1 maddesi uyarınca nispi ticari dava olup, aynı Kanun’un 5.maddesi uyarınca asliye ticaret mahkemesi görevlidir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Buna göre mahkemenin görevsizlik kararı hatalı olup, görevli olan mahkemenin görevsizlik kararı vermesi yerinde görülmediğinden, davalı vekili ile davacı vekilinin katılma yoluyla istinaf başvurularının kabulüne karar vermek gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan istinaf incelemesi sonucunda, görevsizlik kararı veren ilk derece mahkemesinin davaya bakmaya görevli olduğu anlaşıldığından, kararın kaldırılarak davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-Görevsizlik kararı veren ilk derece mahkemesinin görevli olduğu anlaşıldığından, HMK’nın 353/1.a.3. maddesi uyarınca ilk derece mahkemesinin istinafa konu görevsizlik kararının kaldırılmasına, 2-Davanın yeniden görülmesi için dosyasının, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 3-Taraflarca yatırılan istinaf peşin karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince yatıran taraflara iadesine,4-Taraflarca yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince, esas hükümle birlikte yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, 5-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine dair; HMK’nın 353/1.a.3 maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda, 20.09.2023 tarihinde, oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi.
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.