Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/852 E. 2023/915 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/852
KARAR NO: 2023/915
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Tekirdağ Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 08.02.2023 tarihli ara karar.
NUMARASI: 2022/742 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
Taraflar arasındaki genel kurul kararlarının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen ara karara karşı, davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının, davalı şirketin 6.750.356 hisseden oluşan sermayesinin 2.250.119 hissesini yüzde 33,33’ünü oluşturan B grubu hisselerin sahibi ve kurucu ortağı olduğunu, dava şirket genel kurulunun 30.06.2022 tarihli toplantısında A ve B grubu hissedarlardan …, … ile …’in oy çokluğu ile yönetim kurulu üyeliğine seçildiği yönünde karar alındığını, davacının yönetim kuruluna üye olarak önerdiği aday ise, oy çokluğu ile ret edildiğini, seçilmediğini, bu karar ile B grubu hissedar olan davacının yönetim kurulunda temsili engellendiğini, toplantıya katılan davacı vekili alınan karara, karşı oy kullandığını, muhalif kaldığını ve muhalefet şerhini toplantı tutanağına geçirdiğini, yönetim kurulu seçimine ilişkin dava konusu genel kurul kararı ana sözleşmeye ve yasaya aykırı olduğunu, yönetim kurulu seçiminde esas sözleşmede aranan nisaplara uyulmadığını, esas sözleşmesinin 12. maddesinde A,B,C pay gruplarına yönetim kurulunda temsil edilme hakkı tanındığını, maddeye göre yönetim kurulu A B C grubu hissedarların her birinden birer ya da ikişer kişinin ya da istenirse hissedar olmayan dışarıdan katılacak kişi ya da kişilerin katılımıyla en az üç kişiden oluşacağı, esas sözleşmenin 12. maddesinde açıkça belirtildiği gibi, pay grupları adına yönetim kurulu üyeliğine önerilecek aday hissedar veya hissedar olmayan dışarıdan bir kişi olabileceği, bu adayı belirleme yetkisi ilgili grup hissedarlarına ait olduğunu, B grubu paylar içinde davacının aday olabileceği gibi, hissedar olmayan birini de önerebileceği, diğer pay sahiplerinin davacı adına aday önerme hakları olmadığını, genel kurul toplantısında davacı tarafından yönetim kuruluna önerilen adayın seçimi diğer pay sahiplerince ret edildiğini, yönetim kuruluna sadece A ve B grubu hissedarlardan …, … ile … seçildiğini, bu seçim ile davacının yönetim kurulunda temsil hakkı imtiyazı fiilen ortadan kaldırıldığını, … Tic. A.Ş.’nin 30.06.2022 tarihli genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin 4. maddesinin öncelikle genel kurul kararının yürütülmesinin tedbiren geri bırakılmasına, tedbir kararının Ticaret Siciline tescil ve ilanına, genel kurul kararının yok hükmünde – batıl olduğunun tespitine, kararın yok hükmünde – batıl olduğunun tespiti talebi kabul edilmemesi halinde genel kurul kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı taraf 30/06/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 sayılı genel kurul kararının yasaya aykırı olduğundan genel kurul kararının iptalini talep etmiş, ayrıca genel kurul toplantısına temsilcisi vasıtasıyla katılmış ve karara karşı muhalefet şerhini genel kurul toplantı tutanağına ekletmiştir. Aynı zamanda dava dilekçesi kapsamında genel kurul kararının yürütmesinin durdurulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında 18.10.2022 tarihli ara kararla; “…Davacı taraf 30/06/2022 tarihli olağan genel kurul toplantılarına temsilci vasıtasıyla katılmış, ayrıca yokluğunu veyahut iptalini talep etmiş olduğu genel kurul kararına karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına eklettiğini beyan etmiştir. Bu kapsamda davacının olağan genel kurul toplantısına katılması, yokluğunu veyahut iptalini talep etmiş olduğu genel kurul kararlarına karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına eklettiğini iddia etmesi, şirketin ana sözleşmesinin hükümlerinin değerlendirilmesi, ana sözleşme değişikliğine ilişkin Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen düzenlemeler, şirketin yönetim kurulunun belirlenmesine ilişkin ana sözleşmedeki hükmün değerlendirilmesi sonucunda ve dava dilekçesindeki sayılan sebepler gereğince yaklaşık ispat şartının dosya kapsamı itibariyle gerçekleştiği kanaatine varılmıştır. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 389. maddesi gereğince mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi şeklindeki hususların dava konusu uyuşmazlıkta gerçekleşmiş olması karşısında olağanüstü genel kurul toplantısı yönetim kurulu kararlarına istinaden yapıldığından dava konusu 30/06/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 sayılı genel kurul kararının durdurulmasına dair ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir…” gerekçesiyle, 4 numaralı kararın yürürlüğünün geri bırakılmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı ihtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, itiraz dilekçesinde özetle; Yönetim kurulu üyelerinin tümünün Mahkemece dinlenilmesinin zorunlu olduğunu, yönetim kurulu başkanı …’nun mahkeme huzurunda ya da yazılı olarak bir beyanının olmadan karar verildiğini, Ticaret Bakanlığı İç ticaret Genel Müdürlüğü’nün yazısının hiç değerlendirilmeden karar verildiğinden haksız ihtiyati tedbir kararlarının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sırasında 08.02.2023 tarihli ara kararla; “…Dava konusu uyuşmazlıkta, davanın konusu davalı şirketin 30/06/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan 4 nolu kararın yok hükmünde olduğunun tespiti şartlarının bulunup bulunmadığı, yok hükmünde değil ise butlan şartlarının bulunup bulunmadığı, butlan şartları yok ise iptal şartlarının bulunup bulunmadığına yönelik olup, davacı taraf 30/06/2022 tarihli olağan genel kurul toplantısına temsilci vasıtasıyla katılmış, ayrıca yokluğunu veyahut iptalini talep etmiş olduğu genel kurul kararına karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına ekletmiş, bu kapsamda davacının olağan genel kurul toplantısına katılması, yokluğunu veyahut iptalini talep etmiş olduğu genel kurul kararına karşı muhalefet şerhini toplantı tutanağına ekletmesi, şirketin ana sözleşmesinin hükümlerinin değerlendirilmesi, yönetim kurulunun seçimine dair ana sözleşmesindeki hüküm, şirketin yönetim kurulunun belirlenmesine ilişkin ana sözleşmedeki hükmün değerlendirilmesi ve dosyaya sunulan bilirkişi heyetinin raporundaki tespitler sonucunda ve dava dilekçesindeki sayılan sebepler gereğince yaklaşık ispat şartının dosya kapsamı itibariyle gerçekleştiği kanaatine varıldığından davalı vekilinin ihtiyati tedbir kararına karşı yapmış olduğu itirazının reddine karar verilmiştir.İtiraz dilekçesinde her ne kadar yönetim kurulu üyesi …’nun görüşü alınmadığı beyan edilmiş ise de, tensip tutanağının ara kararı doğrultusunda meşruhatlı davetiye yönetim kurulu üyesi olan …’na 03/10/2022 tarihinde tebliğ edildiği, ihtiyati tedbir kararının ise 19/10/2022 tarihinde verildiği, bu nedenle yönetim kurulu üyesine verilen sürenin dolduğu, diğer yönetim kurulu üyesinin ise görüş bildirdiği anlaşıldığından bu itiraz nedeni de yerinde görülmemiştir.Her ne kadar itiraz eden davalı vekili itiraz dilekçesinde geçici tescil yönünden dava açıldığını bu yönden tedbire itiraz etmiştir. Mahkememizin 2022/898 Esas sayılı dava dosyasında konu, 30/06/2022 tarihli genel kurul kararının geçici tescilinin Türk Ticaret Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca kesin tescile dönüştürülmesi talebidir. Söz konusu bu dava dosyasının konusu ise genel kurul kararının iptalidir. Bu nedenle dava konusu uyuşmazlık bakımından geçici tescilin kesin tescile dönüştürülmesi talebi açısından Mahkememizin işbu dava dosyasının sonucunun heyet tarafından incelenmesi neticesinde bekletici mesele olabileceği, ancak bu hususun yargılama aşamasında 2022/898 Esas sayılı dosyasında değerlendirilmesi gerektiği, Türk Ticaret Kanunu’nun 32. maddesi uyarınca geçici tescil yönünden ilgililerin mahkemeye başvurması halinde tescilin mahkeme kararına kadar geçerli olacağı, bu yüzden herhangi bir çelişkinin bulunmadığı…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbire itirazın reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbire itiraz eden davalı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Yönetim kurulu başkanı … ‘ nun ne mahkeme huzurunda görüşü ne de yazılı bir beyanı olmadan karar verilmesinin doğru olmadığını, yürütmenin durdurulma kararının bu yönüyle hukuka aykırı olup kaldırılması gerektiğini, İlk derece mahkemesinin itirazlarını reddettiği karar metni incelendiğinde haksız kararın bilirkişi raporuna da dayandırıldığının görüldüğünü, oysa mahkemenin tedbir kararını verme tarihinin 19.10.2022 olduğunu, bilirkişi heyetinin görevlendirilme tarihinin 24.10.2022, rapor tarihinin ise 26.01.2023 olduğunu, dolayısı ile yürütmenin durudurma kararı verdiğinde ortada ne görevlendirilmiş bir heyet ne de bir rapor bulunmadığını, ayrıca, 26.01.2023 tarihli heyet raporunda ciddi eksiklikler bulunduğunu, şöyle ki, iş bu davadaki somut uyuşmazlığa konu yönetim kurulu seçiminin; davacının dört genel kurul boyunca kendi yazlı, imzalı beyanı ile yönetim kuruluna bizzat girmeyeceğini, bu hakkından feragat ettiğini beyan etmiş olmasının, yönetim kurulunun seçimi için aranan yüzde yüz nisabı içeren esas sözleşme maddesinin çözümünün revize edilmesi hususunda tüm genel kurulun oy birliği ile konunun artık genel kurulda değil yasal zeminde tartışılmasına karar vermiş olması sebebiyle yapılmış olup bu son derece önemli durum raporda incelenmediğini, ayrıca ortaklardan …, esas sözleşmenin 12. maddesi bakımından, genel kurul kararı gereğince aynı mahkemede 2022/601 Esas sayılı dosya ile dava da açmış olup bu davada yani 2022/601 E. sayılı davada bilirkişi incelemesindeki tespitlerin büyük bir önemle arz etiğini, Ortada somut uyuşmazlığın esasına teşkil eden asıl husus henüz incelendiğini, değerlendirmeye tabi tutulmuş değilken maalesef şirketin işlerliğini sekteye uğratır bir tedbir kararına hükmedilerek, şirketin zarara uğraması kuvvetle muhtemel hale geldiğini, henüz dava sonuçlanmadan, davanın sonunda tespit edilecek bir duruma başlangıçta peşinen hükmedilmesi hukuken mümkün olmayıp, durumun yarattığı zararın, hukuka aykırılık sabit olmadığını, şirketin yüzlerce çalışanının, yükümlülükleri, kamu menfaati ve hukuken şirketin kitlenmeden devamının esas olması dikkate alınarak durumu önemle mahkemenin taktirlerine sunduklarını, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbirin kaldırılmasını istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Davacı tarafından, ortağı olduğu davalı şirketin 30/06/2022 tarihli Olağan Genel Kurul toplantısında alınan yönetim kurulu seçimine ilişkin 4 nolu kararların batıl olduğunun tespitine, aksi halde iptali istemine ilişkin açılan dava içinde, davacı talebi doğrultusunda TTK’nın 449. maddesi uyarınca, yönetim kurulu seçimine ilişkin 4 nolu kararın icrasının durdurulması yönünde tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, davalı itirazı üzerine itirazın reddine karar verildiği, iş bu karara karşı, davalı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulduğu anlaşılmaktadır. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Dava konusu 4 nolu genel kurul kararı ile davalı şirketin yönetim kurulunun seçildiği anlaşılmaktadır. Davalı vekilince tüm yönetim kurulu üyeleri mahkeme huzurunda dinlenmeden tedbir konusunda karar verilmesinin yasaya aykırı olduğu ileri sürülerek karar istinaf edilmiştir. Mahkemece Yönetim kurulu üyesi …’ na görüşünü bildirmesi için 03.10.2022 tarihinde meşruhatlı tebligat yapıldığı, tanınan kesin sürede beyan ve görüşünü bildirmediği anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde de belirttiği üzere yönetim kurulu üyelerinden diğer ikisinin ise yazılı beyanlarını bildirdiği anlaşılmaktadır. Buna göre davalı vekilinin tüm yönetim kurulu üyelerinin görüşü alınmaksızın tedbir talebinin değerlendirilmesinin yasaya uygun olmadığı yönündeki istinaf nedeni yerinde görülmemiştir. İlk derce mahkemesince açılan davada davalı şirket ana sözleşmesinin 12. maddesindeki yönetim kurulu seçimine ilişkin düzenleme, TTK’nın 360. maddesi ile alınan bilirkişi raporu dikkate alınarak ihtiyati tedbire yöneltilen itirazın reddedildiği anlaşılmaktadır. İhtiyati tedbire itirazın değerlendirildiği aşamada dosyaya sunulan bilirkişi raporunun da mahkemece dikkate alınmasında yasa ve usule aykırı bir durum söz konusu değildir. Buna göre davalı vekilinin ihtiyati tedbir tarihinde alınmış bir rapor bulunmamasına rağmen mahkemece ihtiyati tedbire itiraz değerlendirmesinde alınan bilirkişi raporuna atıf yapılmasının yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde görülmemiştir. Dava konusu karar ile seçilen yönetim kurulunun TTK’nın 32/4 maddesi uyarınca geçici olarak tescil edilmesi ise eldeki davayı esastan etkileyecek bir husus olmamakla, davalı vekilinin geçici tescil kararı da gözetildiğinde ihtiyati tedbir kararına yöneltilen itirazın reddinin yerinde olmadığı yönündeki istinaf nedeni de yerinde değildir. Davalının, davacının daha önce yapılan genel kurullarda yönetim kurulunda şahsen yer alma hakkından feragat ettiği, bu surette sorumluluktan kaçtığı, davacının tutumu nedeniyle şirketin organsızlığa sürüklendiği ve davacının bu tutumunun kötü niyetli olup, şirketi yönetimsiz bıraktığı, davacının kötü niyetinin korunmaması gerektiği yönündeki savunma ve iddialarının ise esasa ilişkin olarak değerlendirilecek hususlardan olduğu da dikkate alındığında, eldeki davada talep edilen husus açısından mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkânsız hâle geleceği veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağı sebeplerine ilişkin yaklaşık ispatın oluştuğu anlaşılmakla, ilk derece mahkemesinin itirazın reddine dair kararı isabetli bulunmakla, istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5 maddeleri uyarınca, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davalı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına,3-Davalı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 394/5 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 394/5 maddeleri uyarınca karar kesindir.