Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/833 E. 2023/902 K. 18.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/833
KARAR NO: 2023/902
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 28.02.2023 Tarihli ara karar
NUMARASI: 2023/833 Esas
DAVA: Ticari Şirket (Ortaklıktan Çıkma )
Taraflar arasındaki şirket ortaklığında çıkma davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında ilamda yazılı nedenlerle şirkete temsil ve yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı Şirketin malvarlığı üzerine ihtiyati tedbir konulması ve ayrıca özellikle Davalı Şirket’in diğer ilişkili şirketlerle yapacağı piyasa koşullarına uygun olmayan işlemlerin kontrol ve denetimini sağlamak amacıyla bu tür işlemlerin kayyum onayına tabi kılınmasını ve davalı şirkete kayyum atanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince 28.02.2023 tarihli ara karar ile ; “…Mahkememizin 17/06/2022 tarihli ara kararı ile Davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiş, davacı vekilinin kararı istinaf etmesi üzerine, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesinin 2022/1739 esas sayılı dosyasından yapılan incelemede mahkemenin 2022/1291 sayılı kararı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir. Davacı vekili; mahkememizin 20/02/2023 tarihli 2 nolu celsesinde beyanında ve 23/02/2023 tarihli dilekçesi ile tekrar kayyum atanmasına dair ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir. TTK’nın 638/2. Maddesi uyarınca, ‘Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.’ Bu maddede, çıkma talep edenin haklarının korunması için gerekli tedbir kararlarının alınacağı belirtilmiş olup, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunup bulunmadığının HMK’nın 389 vd. hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Yani, TTK’nın 638/2. maddesindeki tedbirlere hükmedebilmek için, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunması gerekir. Bu bağlamda davacı, geçici hukuki koruma kararı verilmezse telafisi güç veya imkansız zararların doğacağını ve davadaki haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır.Taraflar arasındaki uyuşmazlığın yargılamayı gerektirdiği ve yargılamanın devam ettiği, talep tarihi itibariyle dosya kapsamında mevcut deliller dikkate alındığında, davacının iddiasının haklılığı yönünden HMK’nın 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat koşulu gerçekleşmediği, tedbir kararı verilmemesi halinde davacının zararının doğacağına dair emare bulunmadığı gözetildiğinde, değişen koşul ve durumlara göre yeniden tedbir talep edilmesi de mümkün olduğu…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Huzurdaki davanın konusunun, ayrılma bedelinin tespiti ile birlikte gerçek değeri karşılığında müvekkilinin hisselerini devrederek ortaklıktan çıkması olduğunu, Bu dava neticesinde davalı şirketin değerlemesi yapılacak ve bu kapsamda ayrılma konusu %25 oranındaki hissenin değeri tespit edileceğini, bu değerlemenin ise ileride davalı şirketin sahip olduğu malvarlığına göre belirleneceğini, ancak, dosyada mevcut dilekçelerde ve davalı şirketi kontrolünü elinde bulunduran … Ailesi’nin, müvekkilinin bilgisi dışında diğer grup şirketleri ile piyasa rayicine uygun olmayan satışlar ve yine kendilerine piyasaya rayicine uygun olmayan menfaatler sağlayarak davalı şirket mal varlığını azalttığını, müvekkili ile husumet içinde olan … Ailesi’nin bu tutumunun devam ettirmesi halinde, müvekkilinin iş bu dava neticesinde elde edeceği değer büyük oranda azalmış olacağını, bu nedenle, özellikle davalı şirketin mal varlığını azaltıcı işlemlerin önüne geçmek başta olmak üzere yönetim ve temsil yetkileri haiz bir kayyımın davalı şirkete atanması gerektiğini, ancak ilk derece mahkemesince tedbir taleplerinin reddine karar verildiğini, Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talepleri gibi ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Talep, TTK’nın 638/2. maddesi uyarınca, şirket ortaklığından çıkma ve çıkma payının tahsili istemine ilişkindir. Davacı yanca dava içinde davalı şirkete temsil ve yönetim kayyımı atanması yönünde ihtiyati tedbir talep edilmiştir.İlk derece mahkemesince, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda,28.02.2023 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, davacı vekili tarafından ileri sürülmüş olan istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. Davacı vekilinin daha önceki aşamada talep ettiği ihtiyati tedbir isteminin de reddedildiği, kararın istinaf edilmesi üzerine dairemizce yapılan inceleme sonucu davacı istinaf başvurusunun reddedildiği dosyanın incelenmesinden anlaşılmaktadır. TTK’nın 638/2. Maddesi uyarınca, “Her ortak, haklı sebeplerin varlığında şirketten çıkmasına karar verilmesi için dava açabilir. Mahkeme istem üzerine, dava süresince, davacının ortaklıktan doğan hak ve borçlarından bazılarının veya tümünün dondurulmasına veya davacı ortağın durumunun teminat altına alınması amacıyla diğer önlemlere karar verebilir.” Bu maddede, çıkma talep edenin haklarının korunması için gerekli tedbir kararlarının alınacağı belirtilmiş olup, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunup bulunmadığının HMK’nın 389 vd. hükümlerine göre belirlenmesi gerekir. Yani, TTK’nın 638/2. maddesindeki tedbirlere hükmedebilmek için, ihtiyati tedbirin koşullarının bulunması gerekir. Bu bağlamda davacı, geçici hukuki koruma kararı verilmezse telafisi güç veya imkansız zararların doğacağını ve davadaki haklılığını yaklaşık olarak ispatlamalıdır. İlk derece mahkemesi davacının ikinci kez talebi üzerine 28.02.2023 tarihli gerekçeli ara kararında, dosya kapsamında bulunan delillerin HMK’nın 389 vd. maddeleri uyarınca değerlendirilmesi sonucu, HMK’nın 390/3. maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği ve tedbir kararı verilmemesi halinde davacının zararının doğacağına dair emare bulunmadığı, değişen koşul ve durumlara göre yeniden tedbir talep edilmesi mümkün olduğu gerekçesiyle talebin reddine karar vermiştir. Dairemizin daha önceki kararında da işaret edildiği üzere, Tüzel kişilerde asıl olan, tüzel kişiliğin seçilmiş yöneticileri tarafından, şirket ana sözleşmesi ve ticari hayatın gereklerine göre yönetilmesidir. Davalı şirket yönetiminde organ boşluğu bulunmadığı gibi, tüzel kişinin mal varlığının azaltıldığına, yöneticinin şirkete zarar verici eylemlerde bulunduğuna ilişkin davacı iddialarının, mahkemece talebin değerlendirildiği tarih itibariyle yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlandığından söz edilemez. Davacı vekilince istinaf dilekçesinde ileri sürüldüğü üzere davalı şirketin kâr elde etmesine rağmen ve yatırım ihtiyacı olmamasına rağmen 26.01.2023 tarihli genel kurulunda kâr payı dağıtmama yönünde aldığı kararın ise şirkete tedbiren kayyım atanmasını gerektirmediği, bu yöndeki genel kurul kararlarına karşı yasal yollara başvurulabileceği, yine bilgi alma hakkının ihlali iddiası kapsamında da yasa yollarının bulunduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin bu hususlar dikkate alınarak şirkete kayyım atanması gerektiği yönündeki istinaf nedenleri de yerinde görülmemiştir. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında sunulacak deliller ışığında yaklaşık ispatın gerçekleşmesi hâlinde, yargılamanın her aşamasında yeniden ihtiyati tedbir talep edilmesi ve mahkemece yeniden yapılacak değerlendirme sonucu verilen karara karşı kanun yolunun açık olması karşısında, mahkemenin bu aşamada tedbirin reddine ilişkin ara kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Açıklanan bu gerekçelerle, ilk derece mahkemesince ihtiyati tedbir talebinin reddi kararı isabetli olup, davacı vekilinin aksi yöndeki istinaf nedenleri yerinde olmadığından istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca reddine ilişkin aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı vekili tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar harçlarının Hazineye irat kaydına,3-Davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 18.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.