Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/827 E. 2023/824 K. 11.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/827
KARAR NO: 2023/824
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03.02.2023 tarihli Ara Karar
NUMARASI: 2022/995 Esas
DAVANIN KONUSU: İstirdat (Ticari Satımdan Kaynaklanan)|
Taraflar arasındaki davanın ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hijyen ürünleri sektöründe faaliyet gösterdiğini ve belli bir müşteri potansiyeli olduğunu, sürdürdüğü arge çalışmalarının güvenilir ve teknolojik yapılanmasıyla iç ve dış pazarda birden çok kategoride piyasanın önde gelen markalarına üretim yaptığını, bu faaliyetler kapsamında üretimini gerçekleştirdiği ve piyasaya yeni sunacağı temizlik hijyen ürünlerini satışa sunmak üzere gerekli ambalajın tedariği amacıyla davalı yan ile anlaşma sağladıklarını, davalı tarafından üretilen ve müvekkili şirkete satışı gerçekleştirilen bidonlara hijyen ürünlerinin dolumunun yapılarak piyasaya sunulduğunu, ancak davalı yandan satın alınan ürünler hakkında vekil edenin ürünlerinin satışının yapıldığı bayi/merkezlerden söz konusu bidonların sızdırma yaptığı ve bu nedenle içerisindeki sıvının eksilerek depoda bulunan diğer ürünlere zarar verdiğine ilişkin şikayetler gelmeye başladığını, bidonlarda gerçekleşen sızmaya bağlı olarak üçüncü kişilerin zarar gördüğü bilgisi de taraflarına iletildiğini, davalı yandan tedarik edilen ürünlere ilişkin günden güne artan şikayetler nedeniyle firmanın yetkilileri ile gecikmeksizin iletişime geçilerek şifahen ayıp ihbarında bulunulduğunu, bunun üzerine davalı yan tarafından bidonlarda yaşanan sızdırma sorununun telafi edileceği ve yeni bidonların gönderiminin sağlanacağının ifade edildiğini, sonradan gönderilen bidonlarda da aynı sorunun olduğu tespit edilerek şikayetlerin devam ettiğini, davalı tarafından ihtarnameye cevap verilmeksizin müvekkili şirket aleyhine haksız ve hukuka aykırı bir şekilde takip başlatıldığını, Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasında ödeme emri düzenlendiğini, söz konusu ödeme emrine dayalı olarak haciz işlemlerine başlanıldığını, haciz işlemlerine dayanak ödeme emri vekil eden şirkete tebliğ edilmeksizin 05/09/2022 tarihli tebligatla birlikte yalnızca takibin dayanağı belgeler tebliğ olduğunu, söz konusu usulsüz tebligata dayalı olarak gerçekleştirilen haciz işlemlerinin önlenmesi amacıyla icra dosya hesabına konu tutarın ödemesinin yapıldığını ancak müvekkili şirketin davalı yana herhangi bir borcu bulunmadığını, takipte talep edilen asıl alacağa, dayanağına, faiz tutarına ve oranına tüm ferilerine itiraz ettiklerini, sonuç olarak müvekkili şirketin Büyükçekmece … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra dosyasından aleyhine düzenlenen ödeme emrine konu borcu olmaması sebebiyle yapılan ödemenin faizi ile birlikte istirdadı ile haciz tehdidi altında gerçekleştirilen ödemenin yapıldığı banka hesabına ihtiyati tedbir konulmasını talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Başka bir ifade ile ihtiyati tedbir verilebilmesinin en önemli şartı bir ihtiyati tedbir sebebinin mevcut olmasıdır. Kanunda bu husus genel olarak düzenlenmiş, hâkime oldukça geniş bir takdir alanı bırakılmıştır.(m. 389/1). Kanun, burada “mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından” söz etmektedir. Bu hüküm dikkate alındığında, mevcut durumun değişmesi hâlinde,hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşması,hakkın elde edilmesinin tamamen imkânsız hâle gelmesi,gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğması tehlikesi varsa, ihtiyati tedbir sebebi var kabul edilecektir.Hâkim kararında somut sebep gösteremiyor, bunu en azından açıklayacak veya asgari ölçüde ikna edecek delil değerlendirmesi yapamıyor, yaklaşık ispat ölçüsünü yakalayamıyorsa tedbire karar vermemelidir.Ancak bu da hiçbir zaman tam bir ispat seviyesinde ispat şartına dönüşmemelidir.(Pekcanıtez,Hakan/Atalay,Oğuz/Özekes Muhammet; Hukuk Muhakemeleri Kanunu Hükümlerine Göre Medeni Usul Hukuku, 11. Bası, Ankara 2011-Sh.715-717) (Yüksek Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 24/04/2012 gün ve 2011/15388 esas,2012/6651 karar sayılı ilamında belirtildiği gibi) Dosya tüm deliller ile birlikte değerlendirildiğinde; Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerekli olup talep eden bakımından haciz tehdidi altında paranın ödendiği, davalıya borçlu olmadığının ispat yükü davacı üzerinde olup, bu aşamada dosyaya sunulan bilgi ve belgelerden bu iddiaları bakımından yaklaşık ispat koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla…” gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin hijyen ürünleri sektöründe faaliyet gösteren bir şirket olduğunu, faaliyetleri kapsamında üretimini gerçekleştirdiği ve piyasaya yeni çıkacağı … markalı ve süre gelen üretimde yer alan … markalı hijyen ürünlerini satışa sunmak üzere gerekli ambalajın tedariği için davalı ile anlaşma sağlandığını, müvekkilinin davalı şirketin ürettiği ve satışını gerçekleştirdiği bidonlara hijyen ürünlerinin dolumunu yaparak bayilere satışını gerçekleştirdiğini, ürünlerin satışını yaptığı bayilerden bidonların sızdırma yaptığı ve bu nedenle sıvının zayi olduğu ,eksilerek diğer ürünlere, zemin ve duvarlara zarar verdiğine ilişkin şikayetler gelmeye başladığını, şifahen ayıp ihbarında bulunulduğunu, sonradan gönderilen bidonlarda da aynı sorun olduğunun tespit edildiğini, bunun üzerine ürünlerinin bedelinin iadesi ile uğranılan zararların tazmini için ihtarname keşide edildiğini, ancak bir cevap verilmediğini ve davalı tarafça haksız ve hukuka aykırı şekilde icra takibi başlatıldığını, müvekkili tarafından haciz tehdidi altında kalınması sebebiyle takibe konu edilen tutar ödenmiş ise de herhangi bir borcunun bulunmadığını, ödemenin yapıldığı hesaba ihtiyati tedbir talep edildiğini ancak mahkemenin ret kararı verdiğini, yaklaşık ispat koşulunun sağlandığını, ret kararının dava konusu hakkın teminini imkansız duruma getireceğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, haciz tehdidi altında ödendiği iddia edilen bedelin istirdadı istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince, esas dava içinde davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin reddine dair ara karar verilmiş; bu ara karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı, dava dilekçesine ekli olarak e-fatura, ödeme dekontu, haciz tutanağı örneklerini ibraz etmiştir. HMK’nın 389. maddesi uyarınca, sadece uyuşmazlık konusu olan şey hakkında tedbir verilebilir. Hakkında tedbir kararı verilecek şeyin davanın konusu olması yasanın emredici düzenlemesidir. Bu nedenle bir davada uyuşmazlık konusu olmayan hak ve borçlar yönünden tedbir kararı verilemez. Somut uyuşmazlıkta, tedbir talebine konu edilen haciz tehdidi altına gerçekleştirildiği öne sürülen ödemenin gerçekleştirildiği banka hesabının uyuşmazlık konusu olmadığı açıktır. Davada haciz tehdidi altında ödendiği iddia edilen paranın istirdadı istenmiştir. İhtiyati tedbir talep edilen banka hesabı ilgili olarak herhangi bir dava açılmamıştır. Yasada tedbirin konusuna ilişkin düzenleme yorum gerektirmeyecek derecede açık olup, banka hesabına ilişkin bir talep ve uyuşmazlık konusu olmadığından ihtiyati tedbir kararı verilmemesi isabetlidir. Bu nedenle, dava şartları ile yaklaşık ispata ilişkin bir değerlendirme yapılmasına bu aşamada gerek görülmemiştir.Açıklanan bu gerekçelerle HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR:Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1 ve İİK’nın 391/3 maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yatırılan istinaf harçlarının Hazineye gelir kaydına,3-İhtiyati tedbir talep eden davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3 maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.05.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve 391/3 maddeleri uyarınca karar kesindir.