Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/782 E. 2023/1572 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/782
KARAR NO: 2023/1572
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 26/01/2023
NUMARASI: 2022/225 E. – 2023/27 K.
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Gemi Ve Yük Alacaklılığından Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda dava şartı yokluğundan davanın reddine dair verilen karara karşı, davacı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin, dava dışı sigortalı … Tic. Ltd. Şti.’ne ait emtianın müşterek sigortacılarından olduğunu, emtianın nakliyat emtia sigorta poliçesi ve abonman sözleşmesi ile taşıma rizikolarına karşı %32,5 oranında teminat altına alındığını, Sırbistan’ın Novi Sad Limanından sigortalıya ait dökme ayçiçek tohumu emtiasının 856.610 KG’lık kısmın 21.09.2019 tarihinde … numaralı mavnaya, 823.380 KG’lık kısmının 25.09.2019 tarihinde … numaralı mavnaya ve 833.000 KG’lık kısmının 30.09.2019 tarihinde … numaralı mavnaya yüklendiğini, araçların nehirden seyrederek 16.10.2019 tarihinde Constanta/Romanya limanına ulaştığını, emtianın Constanta limanında … numaralı konşimento tahtında Romanya’dan Türkiye’ye taşınmak üzere … Imo numaralı “…” gemisine yüklendiğini, sigortalı şirket tarafından görevlendirilen … isimli gözetim firmasının Constanta Limanında düzenlediği raporda, … ve … numaralı mavnalarda, özellikle … no’lu mavnada bulunan emtianın sertleşmiş, topaklaşmış, küf kokulu, yer yer filizlenmiş olduğu ve emtianın artı 41 derece ısıda olduğunun tespit edildiğini, 16.11.2019, 18.11.2019 tarihlerinde dava konusu emtianın Bandırma limanındaki tahliye işlemlerinin bitmesinin ardından ekspertiz incelemesi yapıldığını ve gemiden boşaltılan emtianın 249.380 kg’lık kısmının kızışma hasarına uğradığının tespit edildiğini, davalı … şirketinin fiili taşıyan, davalı … firmasının navlun faturasını düzenleyen akdi taşıyan olduğunu, davalı … firmasının ise sevkiyat notlarını düzenlmiş, emtianın Sırbistan’dan Romanya’ya nehir yoluyla getirilmesi ve Constanta limanında aktarma yapılarak Bandırma’ya taşınmasını üstlendiğini, ödenen hasar bedelinin tahsili amacıyla borçlular aleyhine İstanbul … İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile başlatılan takibe yönelik davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline, ‘%20 oranında icra inkar tazminatı ile takibin devamına karar verilmesini talep etmiştir. Davalılara izafeten … Ltd Şti. vekili, savunmasında özetle; sigortalının satın aldığı dökme Ayçiçek tohumu emtiasının 856.610 Kg’lık kısmının 21.09.2019 tarihinde … numaralı mavnaya, 823.380 Kg’lık kısmının 25.09.2019 tarihinde … numaralı mavnaya ve 833.000 Kg’lık kısmının 30.09.2019 tarihinde … numaralı mavnaya yüklendiğini, üç mavnanın Sırbistan’dan hareket ederek 16.10.2019 tarihinde Constanta/Romanya Limanı’na ulaştığını, bu hususların dosyada mübrez …, …, … no’lu sevkiyat notlarından anlaşıldığını, emtianın Constanta Limanında tahliye edildiğinde emtianın hasarlı olduğunun belirlendiğini, davacı tarafın dosyaya sunulan … Şirketi’nin hazırlamış olduğu raporda sigortalı … tarafından …’a çekilmiş protesto mektubunda …’ gemisinin kaptanının hazırlamış olduğu 09.11.2019 tarihli protesto mektubundan anlaşılacağını, bunun üzerine emtianın maliki olan sigortalı tarafından geminin donatanı … Ltd.’ye garanti yazısı verildiğini, 1 no’lu davalının Romanya’dan Türkiye’ye taşıma yapan geminin donatanı …’e izafeten … Ltd. Şti. olduğunu, 2 no’lu davalı davacının sigortalısı … Şirketi’nin …’a çekmiş olduğu protesto mektubu’ndan ve dosyada mübrez …’ın düzenlemiş olduğu navlun faturasından emtianın Sırbistan’dan Türkiye’ye taşınmasını organize eden şirket …’a izafeten … olduğunu, 3 no’lu davalı ise yine davacının dosyaya sunmuş olduğu …, …, … no’lu sevkiyat notlarından yükü Sırbistan’dan Romanya’ya taşımış olan mavnaların maliki olan …’e izafeten … Denizcilik olduğunu, ancak müvekkili …’in dava konusu taşıma ile ilgisinin sadece imzalanan recapler uyarınca tahliye limanı acentesi olan … AŞ’ye tahliye limanı olan Bandırma Limanında vermiş olduğu hizmetler olduğunu, sunulan recapler uyarınca, …’in hizmet sunmuş olduğu … Şirketinin ise tahliye limanı acentesi olduğunu, müvekkilinin tahliye limanı acentesi olmadığı gibi diğer davalılarla bir acentelik ilişkisi bulunmadığını, tahkim itirazlarının bulunduğunu, işbu davanın Türk Mahkemelerinde görülemeyeceğini, konşimentoda “… (…)/…” ibaresinin bulunduğunu, …’in hiç bir davalı bakımından sözleşmese ilişkisi, dolayısı ile pasif husumet ehliyetinin bulunmadığını, gemi donatanı … ile … Denizcilik arasında da acentelik bağı bulunmadığını, emtianın Romanya Constanta Limanına tahliye edildiğinde bozulduğunun tespiti yapıldığını, bu nedenle fiili taşıyan …’in bu hasardan sorumlu tutulamayacağını beyanla, davanın öncelikle tüm davalılar bakımından usulden reddine ve nihayetinden davanın esastan da reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…Dava, Davacı sigortalısına ait emtiaların, davalılar sorumluluğunda deniz taşımasında hasarlandığı iddiası ile sigortalıya ödenen hasar tazminatının rücuen davalılardan tahsili talebi ile başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali davası olup, uyuşmazlığın konusunun, davanın hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı, tarafların aktif ve pasif husumet ehliyetinin bulunup bulunmadığı, sigorta sözleşmesinin geçerli olup olmadığı, geçerli bir sözleşme uyarınca ödemenin yapılıp yapılmadığı, hasara ilişkin süresinde ve geçerli bir ihbarın bulunup bulunmadığı ve hasarın deniz taşıması esnasında meydana gelip gelmediği, hasarda davalının sorumlu olup olmadığı ve hasarın miktarının tespiti hususlarında toplandığı anlaşılmıştır. Mahkememizce resen seçilen bilirkişiler …, … ve … tarafından tanzim edilen 27/10/2022 tarihli raporda; Davacı’nın aktif husumet ehliyetinin, Davalı … ‘ın akdi taşıyan ve …’nin fiili taşıyan sıfatı ile pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, … Denizciliğin tahliye limanında tali acente olarak atandığı, asli acentanın ifa yardımcısı olduğu, davanın izafeten acente sıfatı ile dahi yönlendirilemeyeceği, teknik inceleme sonucunda hasarın Köstence limanına varmadan önce böceklenip ıslandığı, dökme emtiadaki sıcaklık artışı ve dolayısıyla kızışmanın, hasarın Köstence limanına varmadan önce başladığının tespit edildiği, bu teknik tespite bağlı kalınarak; TTK madde 1178/2 uyarınca hasarın mavnalarla taşıma sırasında ve 2. ve 3. Nolu Davalıların hakimiyetinde bulunduğu sırada meydana gelmiş olduğu, Davalıların müteselsilen meydana gelen hasardan sorumlu olduğu, hasar ihbarının, TTK m. 1185 uyarınca yasal süresi içerisinde yapıldığı, sorumluluk hissesi oranında 34.137,96 Euro olarak hesaplanan hasar tutarının gerçekçi ve kadr-i marufunda olduğu ve TTK m. 1186/21 uyarınca hesaplanan üst sınır toplam zarar miktarının üzerinde olduğundan, Sayın Mahkeme’nin davalıların meydana gelen zarardan sorumlu olduğu kanaatine ulaşması hâlinde zararın tamamının talep edilmesinin mümkün olduğu, TTK’nun 1188/1. maddesi uyarınca, talep hakkının bir yıllık hak düşürücü süre içinde yapıldığı belirtilmiştir. Dava konusu olan İstanbul …İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyası örneğinin incelenmesinden, davacı … Sigortanın sigortalısına ödediği 34.137,96 Euro asıl alacağın rücu edilmesi için gemi donatanı ile dosyamız davalıları … ile … ve … gemisi donatanı … LTD şirketlerine izafeten … Ticaret Limited Şirketine karşı icra takibi başlattığı, ödeme emri tebliğinin de acente sıfatıyla … Limited Şirketine yapıldığı görülmüştür. İtirazın iptali davalarında ödeme emri tebliğinin usulüne uygun yapılmış olması dava şartlarından olduğundan itirazın iptali davasına bakan mahkemece ödeme emrinin tebliğinin geçerli olup olmadığı re’sen gözetilmesi gereken bir husustur. … Denizcilik vekili cevap dilekçesinde,… Denizciliğin hizmet verdiği … şirketinin tahliye limanı acentesi olup taşıma şartlarının düzenlendiği recaplerde de tahliye limanı acentesi olarak … Denizcilik A.ş’nin gösterildiğini, … Denizciliğin ise …’a tahliye limanında hizmet verdiğini, bu hizmetler nedeniyle … adına fatura kestiğini ileri sürmüştür. TTK’nın105.maddesinde acentenin aracılıkta bulunduğu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acentenin müvekkili adına dava açabileceği, kendisine karşıda aynı sıfatla dava açılabileceği düzenlenmiştir. Anılan hükmün açık ifadesine göre, acentenin ancak doğrudan aracılık ettiği sözleşmeler nedeniyle müvekkiline izafeten kendisine karşı dava ya da takip yöneltilebilecektir. … tarafından dosyaya sunulan ve taşıma koşullarının yer aldığı …’ta tahliye limanı acentesi olarak … Bandırma şubesinin belirlendiği görülmektedir. Yine dosyaya sunulan fatura örneğinden … Denizcilik tarafından tahliye limanında verilen hizmetler nedeni ile … Denizcilik A.Ş adına fatura düzenlendiği görülmektedir Sözkonusu belgelerden …’un taşıyanın tahliye limanı acentesi olduğu, … Denizcilik tarafından …’a ücret karşılığı birtakım liman hizmetleri verildiği anlaşılmaktadır. Dolayısıyla … Denizcilik tali acente konumundadır. Tali acente davalı taşıyanlar tarafından acente olarak belirlenmemiş olup genel acentenin vermiş olduğu yetkiler dahilinde kalarak faaliyet göstermiştir. Bu durumda … TTK’nın 103/1-b, 105 maddeleri anlamında acente sayılamayacağından davalılara izafeten bu şirkete karşı takip yapılması mümkün değildir. Bu itibarla davalılara izafeten takip yöneltilen ve ödeme emri tebliğ edilen … Denizciliğin acente sıfatının bulunmadığı, dolayısıyla ‘acente’ sıfatıyla bu şirkete yapılan ödeme emri tebliğinin geçersiz olduğu sonucuna varıldığından, ödeme emrinin geçersizliği nedeni ile davanın HMK’nın 114/2 ve 115/2.maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan reddine karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle, davalılar hakkında açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekilleri, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taşımaya ilişkin olarak taşımaya aracılık eden acentenin … olduğunu, davalı … şirketinin fiili taşıyan, davalı … firmasının navlun faturasını düzenleyen akdi taşıyan olduğunu, davalı … firmasının ise sevkiyat notlarını düzenlemiş, emtianın Sırbistan’dan Romanya’ya nehir yoluyla getirilmesi ve Constanta limanında aktarma yapılarak Bandırma’ya taşınmasını üstlendiğini, aynı taşımada dava dışı sigortalının müşterek sigortacılarından olan diğer bir müvekkilinin lehine açılan İstanbul 17. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde görülen 2022/502 Esas sayılı dosyanın dava şartı yokluğundan reddedildiğini, istinaf incelemesinde “…İlk derece mahkemesince doğru hasma dava açıldığı gözetilerek, … Denizcilik Şirketinin acente/temsilcilik sıfatının bulunmadığının belirlenmesi nedeniyle, davanın doğru hasımlara yöneltildiği dikkate alınarak, doğru acentenin gösterilmesi veya davalı asillerin adreslerinin bildirilmesi istenerek, sunulması halinde bu kişilere yönelik davaya devam edilmesi gerekirken, dava şartının hatalı değerlendirilerek doğru hasma açılan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir…” denilerek ilk derece mahkemesinin kararının kaldırıldığını, aynı taşımaya ilişkin olan bu konu dava dosyasında da bu yönde bir karar verilmesi gerekirken dava şartı yokluğundan davanın reddinin haksız olduğunu, her ne kadar davalılar asıl acentenin … firması olduğunu iddia etseler de bu husus aslında …’in acente olduğunu ikrar anlamına geldiğini, davalıların delilleri arasında sunmuş oldukları …’in …’a kestiği faturadan da açıkça görülmektedir ki, … firmasının acentelik işlemini … Denizciliğe icra ettirdiğini, bir diğer deyimle acentelik işini … Denizciliğe taşere ettiğini, dava konusu taşıma konulu mail yazışmalarından da …’in söz konusu taşımaya dair bir acentelik hizmeti sunduğunun anlaşıldığını, …’in …’a kesmiş olduğu bu durumun bir diğer ispatının da hem davalıların sunduğu …’in tahliye işlemlerini gerçekleştirdiğini gösterir SOF ve diğer evraklardan da görüldüğünü, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına, dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, davacı sigortacı tarafından nakliyat emtia sigorta poliçesi kapsamında sigortalıya yapılan ödemenin rucuan tahsili amacıyla, taşıyan ve acentesi aleyhine başlatılan takibe vaki itirazın İİK’nın 67.maddesi uyarınca iptali istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; bu karara karşı, davacı vekilince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır. TTK’nın 105. maddesinde; “Acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili her türlü ihtar, ihbar ve protesto gibi hakkı koruyan beyanları müvekkili adına yapmaya ve bunları kabule yetkilidir. Bu sözleşmelerden doğacak uyuşmazlıklardan dolayı acente, müvekkili adına dava açabileceği gibi, kendisine karşı da aynı sıfatla dava açılabilir. Yabancı tacirler adına acentelik yapanlar hakkındaki sözleşmelerde yer alan, bu hükme aykırı şartlar geçersizdir. Acentelerin ad ve hesabına hareket ettikleri kişilere karşı Türkiye’de açılacak olan davalar sonucunda alınan kararlar acentelere uygulanamaz.” düzenlemesi bulunmaktadır. Davacı tarafından İstanbul … İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında, 34.137,97 Euro alacağın tahsili amacıyla taşıyıcılara izafeten acente hakkında takip başlatılmıştır. Acentenin itirazı üzerine takibin durduğu ve eldeki itirazın iptali davasının açıldığı anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda, acentenin taşıma ilişkisine aracılık etmediği ve acentenin davalıların acentesi olduğuna ilişkin kanıt sunulmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir. TTK’nın 105. maddesine göre acente, aracılıkta bulunduğu veya yaptığı sözleşmelerle ilgili işlemleri de müvekkili adına yapmaya yetkili olduğu belirlenmiştir. Eldeki uyuşmalıkta, dosyaya sunulan belgelerden, … Şirketinin davalıların acentesi olmadığı ilk derece mahkemesince hadise şeklinde incelenerek belirlenmiştir. Davacı, boşaltma limanı acentesinin tahliye işlemlerini … şirketine yaptırması nedeniyle, anılan şirketin taşımada acente sıfatı ile hareket ettiğini ileri sürmektedir. Ancak sunulan fatura ve olay çizelgesinden … Şirketinin acente olarak hareket etmediği, boşaltma limanı acentesine bir kısım hizmetler verdiği belirlenmiştir. Bu durumda, anılan şirketin bu taşıma ilişkisi bakımından acente sıfatını kazanmadığına ilişkin ilk derece mahkemesi tespiti yerindedir. Ancak, davacı tarafından acenteye izafeten taşıyıcı şirketlere karşı takip başlatılıp dava açılmıştır. Acente bu tür uyumazlıklarda taşıyıcının temsilcisi/vekili olarak yer alabilir; kendisine doğrudan talep yöneltilemez. Ancak müvekkiline izafeten dava veya takip yöneltilebilir. Bu durumda ilk derece mahkemesince doğru hasma dava açıldığı gözetilerek, … şirketinin acente/temsilcilik sıfatının bulunmadığının belirlenmesi nedeniyle, doğru acentenin gösterilmesi veya davalı asillerin adreslerinin bildirilmesi istenerek, sunulması halinde bu kişilere yönelik davaya devam edilmesi gerekirken, dava şartının hatalı değerlendirilerek doğru hasma açılan davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır. Açıklanan bu gerekçelerle, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, HMK’nın 353/1.a.4 maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.a.4. maddesi uyarınca, işin esası incelenmeksizin, ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının kaldırılmasına, 2-Yukarıdaki açıklamalar ışığında davanın yeniden görülmesi için dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının, talep hâlinde, ilk derece mahkemesince iadesine,4-Davacı tarafından yapılan kanun yolu giderlerinin, ilk derece mahkemesince esas hükümle birlikte, yargılama giderleri içinde değerlendirilmesine, HMK’nın 353/1a. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda oy birliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 11.10.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 353/1.a maddesi uyarınca karar kesindir.