Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/770 E. 2023/673 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/770
KARAR NO: 2023/673
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 06.03.2023 ve 14.03.2023 tarihli ara kararlar.
NUMARASI: 2023/167 E.
DAVANIN KONUSU: Genel Kurul Kararının İptali ve Yokluğunun Tespiti
Taraflar arasındaki genel kurul kararının iptali davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında yazılı nedenlerle genel kurul toplantısında alanın kararların yürütülmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddi ile şirkete kayyım atanması şeklindeki ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararlara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davalı şirketin 2018, 2019,,2020 ve 2021 yıllarına ait genel kurul toplantısının 18.01.2023 tarihinde yapıldığını, genel kurul toplantısında alınan kararların müvekkilinin pay sahipliğinden kaynaklanan vazgeçilmez nitelikteki, bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını sınırlandıran, şirketin temel yapısını bozan, davacı müvekkilin şirketteki sermayesinin korunmasına aykırı olan ve sahip olduğu hisseleri hukuka aykırı olarak ele geçirmeyi amaçlayan nitelikte olup yok hükmünde olduğunu, davacının toplantıda alınan kararlara ayrı ayrı muhalefet şerhi koyduğunu, şirketin % 40 hissesine sahip davacı müvekkilinin oy kullanma hakkına rağmen sermaye artışı yapılarak TTK hükümlerine aykırı davranıldığını, şirket yönetim kurulunun finansal tabloları, yıllık faaliyet raporları, şirket kayıtlarını genel kurula dolayısı ile ortakların incelemesine ve denetimine sunmadıklarını, hesap vermediklerini, yönetim kurulu başkanı …’ın davalı şirketi basiretli bir iş adamı gibi yönetmediğini, davacı müvekkil aleyhine, kendisinin, babasının ve kardeşlerinin şahsi menfaatleri lehine işlemler yaptığını, yargılama boyunca mağdur olan davacı müvekkilinin ve davalı şirketin mağduriyetinin daha çok artmaması için, önce davalı şirketin menfaatlerini sonra da davacı müvekkilin menfaatini korumak için davalı şirkete yargılama boyunca kayyım atanmasında zaruret bulunduğunu, bu hususun TTK’nın 530. maddesinde “dava açıldığında mahkeme, taraflardan birinin istemi üzerine gerekli önlemleri alabilir.” şeklinde ve TTK 630/2 maddesinde “Her ortak haklı sebeplerin varlığında yöneticilerin yönetim hakkının ve temsil yetkilerinin kaldırılmasını veya sınırlandırılmasını mahkemeden isteyebilir.” şeklinde ifade edildiğini ileri sürerek, 18.01.2023 tarihli olağan genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespitine karar verilmesini talep etmiş, ayrıca alınan kararların yürütmesinin durdurulması yönünde tedbir kararı verilmesini, dava boyunca davalı şirkete kayyım atanmasına karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARLARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 06.03.2023 tarihli ara kararında; ” … Davacı vekili, davalı şirkete kayyım atanmasını talep etmiştir. Tüzel kişiliğe kural olarak kayyım atanmasının ancak tüzel kişiliğin organsız kalması halinde veya belli bir işle sınırlı olmak üzere (şirketi genel kurula götürmek gibi) mümkün olduğu, davalı şirkette organ boşluğunun bulunmadığı, davanın genel kurulda alınan kararların batıl olduğunun tespiti davası olduğu, davanın niteliğine ve mevcut şartlara göre şirkete kayyım atanmasının koşulları oluşmadığı, ortak ve yönetici arasındaki sorun nedeniyle şirkete kayyım atanamayacağı, şirketin kötü yönetilmesinden şartları varsa yöneticilerin sorumlu olduğu bu nedenlerle davacının davalı şirkete kayyım atanması talebinin yerinde olmadığından talebin reddine karar verilmiştir. … ” gerekçesiyle, şirkete kayyım atanması yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesi, genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 14.03.2023 tarihli ara kararında; “… Mahkememizin 06/03/2023 tarihli tensip tutanağının 14 nolu ara kararı ile; “…Davacı vekilince dava dilekçesinde 25/01/2023 tarihinde yapılan 2020 ve 2021 faaliyet yıllarına ilişkin genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin tedbiren durdurulması talep edilmiş ise de; TTK’nın 449. maddesi gereğince, yönetim kurulu üyelerinin görüşü alındıktan sonra bu husus hakkında karar verilmesi gerektiğinden, İstanbul Ticaret Sicil Müdürlüğünden yazı cevabı geldiğinde, belirtilen yönetim kurulu üyelerine bu konuda meşruhatlı davetiye tebliğine, yönetim kurulu üyelerinden görüş alındıktan sonra yürütmenin geri bırakılması talebinin değerlendirilmesine…” karar verilmiştir. İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğünden yazı cevabının geldiği ve yönetim kurulu Başkanının … olduğu, davalı şirket vekilinin 10/03/2023 tarihli dilekçesi ile tensip tutanağının 14. maddesi uyarınca yönetim kurulu başkanı …’ın görüşünü ibraz ettiği görüldü. Davalı şirket yönetim kurulu başkanı … görüşünde; genel kurul kararlarının yürütülmesinin verilecek ihtiyati tedbir kararıyla geri bırakılması taleplerinin yerinde olmadığını belirttiği görülmüştür. Dava dilekçesi, Genel Kurul Kararları ve tüm dosya kapsamına göre; Davacı dava konusu kararların yürütmesinin durdurulmasını talep etmiş ise de; dava konusu kararların yürütmesinin durdurulmasına ilişkin talebin ihtiyati tedbir mahiyetinde olduğu ve dosya kapsamına göre ihtiyati tedbir şartlarının bulunmadığı, Genel Kurul kararlarının mahiyetleri göz önüne alındığında, kararların yürütmesinin durdurulmaması halinde davacı yönünden hakkın elde edilmesinin önemli derecede zorlaşacağı veya tamamen imkansız hale gelme durumunun bulunmadığı anlaşıldığından, şartları oluşmadığından dava konusu kararların yürütmesinin durdurulması talebinin reddine karar verilmiştir. … ” gerekçesiyle, davacının dava konusu genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin durdurulması talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara kararlara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, 06.03.2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvuru dilekçesinde özetle; taleplerinin TTK’nın 530 ve 630/2 maddelerindeki şartlara uygun olduğunu, davalı şirket yönetim kurulunun finansal tablolarını, yıllık faaliyet raporlarını, şirket kayıtlarını genel kurula (dolayısı ile ortakların incelemesine ve denetimine) sunmadığını, hesap vermediklerini, …’ın davalı şirketi basiretli bir iş adamı gibi yönetmediğini, davacı müvekkil aleyhine kendisinin, babasının ve kardeşlerinin şahsi menfaatleri lehine işlemler yaptığını, bu nedenle yargılama boyunca davacı müvekkilinin ve davalı şirketin mağduriyetinin daha çok artmaması için, önce davalı şirketin menfaatlerini sonra da davacı müvekkilinin menfaatini korumak için davalı şirkete yargılama boyunca kayyım atanmasında zaruret olduğunu, haklı sebepleri incelenmeden verilen istinafa konu ara kararın kaldırılması gerektiğini, davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu 13.03.2023 tarih ve 2023/3 yönetim kurulu toplantı tutanağında, dava konusu olağan genel kurul toplantısının “İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından, yönetim kurulunun görev süresinin dolması sebebi ile tescil edilmediği…” bu nedenle 18.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu seçimi ve sermaye arttırımı kararlarının tescil olanağı kalmadığını, davanın haklılığı ve şirkete kayyım atanması taleplerinin yerinde olduğunun kanıtı olduğunu, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu 06.03.2023 tarihli ara kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir. İhtiyati tedbir talep eden davacı vekili, 14.03.2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalının cevap dilekçesi ekinde sunduğu 13.03.2023 tarih ve 2023/3 yönetim kurulu toplantı tutanağında, dava konusu olağan genel kurul toplantısının “İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından, yönetim kurulunun görev süresinin dolması sebebi ile tescil edilmediği…” bu nedenle 18.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu seçimi ve sermaye arttırımı kararlarının tescil olanağı kalmadığını, davanın haklılığı ve şirkete kayyım atanması taleplerinin yerinde olduğunun kanıtı olduğunu, cevap dilekçesi ekinde sunulan 13.03.2023 tarih ve 2023/3 yönetim kurulu toplantı tutanağında, dava konusu olağan genel kurul toplantısının “İstanbul Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından, yönetim kurulunun görev süresinin dolması sebebi ile tescil edilmediği…” bu nedenle 18.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan yönetim kurulu seçimi ve sermaye arttırımı kararlarının tescil olanağı kalmadığı şeklindeki açıklamanın davanın haklılığını gösterdiğini, yürütmenin durdurulması talebinin hukuka uygun olduğunu , konu 14.03.2023 tarihli ara kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, ara kararın kaldırılmasına ve talebin kabulüne karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, 18.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların yok hükmünde olduğunun tespiti istemine; istinaf, şirkete kayyım atanması ve genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir kararı verilmesi taleplerin reddine dair verilen 06.03.2023 ve 14.03.2023 tarihli ara kararlara ilişkindir. İlk derece mahkemesince, genel kurul toplantısında alanın kararların yürütülmesinin durdurulması ve şirkete kayyım atanmasına ilişkin ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiş; bu ara kararlara karşı, ihtiyati tedbir talep eden davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır.Davacı vekili, davalı şirketin 18.01.2023 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararların usul ve yasaya aykırı olduğunu, bu sebeple yok hükmünde olduğunu ileri sürerek, alınan kararların iptalini talep etmiş, ayrıca şirkete kayyım atanması ve genel kurul toplantısında alınan kararların yürütülmesinin durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece, 06.03.2023 tarihli ara karar ile kayyım atanması, 14.03.2023 tarihli ara kararla da genel kurul toplantısında alınan kararların yürütmesinin durdurulması yönündeki ihtiyati tedbir taleplerinin reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin 18.01.2023 tarihli genel kurul kararlarının yürütmesinin durdurulması talebine ilişkin verilen 14.03.2023 tarihli ara karar yönünden yapılan incelemede; İlk derece mahkemesince, TTK’nın 449. maddesi gereğince yönetim kurulu başkanına görüşlerini bildirmek üzere tebligat çıkarıldığı, yönetim kurulu başkanın …’ın beyanda bulunduğu görülmüştür. TTK’nın 449. maddesine göre genel kurul kararlarının iptali ve butlanı davası açıldığı taktirde mahkeme, yönetim kurulu üyelerinin görüşünü aldıktan sonra dava konusu kararların yürütmesinin geri bırakılmasına karar verebilir. Mahkemenin bu konudaki takdir hakkının nasıl kullanacağı konusunda, tamamlayıcı hukuk kuralı olarak HMK’nın 389 ve devamı maddelerinde yer verilen ihtiyati tedbirlere ilişkin hükümlerinden yararlanılmalıdır. HMK’nın 389.maddesi “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir.” hükmünü, aynı Kanun’un 390/3.maddesi ise “Tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkca belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır” düzenlemesini içermektedir. Buna göre genel kurul kararlarının iptali davalarında TTK’nın 445. maddesi gereğince, alınan kararların yasaya, anasözleşmeye veya objektif iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun da yaklaşık olarak ispat edilmesi gerekmektedir.18.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan 1, 2 ve 3 numaralı kararların divan heyeti seçimi ve genel kurul tutanaklarının imzalanması için divan heyetine yetki verilmesine ilişkin olduğu, 4.maddenin 2018,2019,2020 ve 2021 yılı yönetim kurulu faaliyet raporunun oylandığı, davacının 32000 olumsuz oyuna karşılık 48.000 olumlu oyla kabulüne karar verildiği, 5.maddede 2018, 2019, 2020 ve 2021 yılları bilanço, kar zarar hesaplarının oylandığı, şirket zarar ettiğinden kar dağıtımı yapılmamasına karar verildiği, davacının olumsuz oy verdiği, 6.maddede yönetim kurulunun davacının olumsuz oyuna karşılık olumlu oylarla ibra edildiği, 7.maddenin yönetim kurulu üyelerinin seçimine ilişkin olduğu, 8.maddenin bağımsız denetime tabi olunmadığına ilişkin karar alındığı, 9.maddede sermayenin 48 milyona yükseltilmesine karar verildiği, 10.maddenin yönetim kuruluna TTK’nın 394 ve 395.maddelerine göre yetki verilmesine ilişkin olduğu, tüm kararlara davacının olumsuz oy kullandığı, davacının 32000 ret oyuna karşılık 48000 olumlu oyla kararların alındığı ve muhalefet şerhinin bulunduğu görülmektedir. Dava dilekçesinde,18.01.2023 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında alınan kararlarının yokluğunun tespiti ile bu kararların icrasının geri bırakılması talep edilmiş, bu taleplere ilişkin iddialar ileri sürülmüş, ilk derece mahkemesi tarafından somut olayda, ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle ihtiyati tedbir isteminin reddine karar verilmiştir. Yukarıda da belirtildiği üzere, tedbir talep eden taraf, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır. Somut olayda, dava konusu 18.01.2023 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararlar yönünden ihtiyati tedbir şartlarının oluşmadığı anlaşıldığından mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin şirkete kayyım atanması şeklinde ihtiyati tedbir kararı verilmesi talebinin reddine ilişkin verilen 06.03.2023 tarihli ara karar yönünden yapılan incelemede; Tüzel kişilerde asıl olan, tüzel kişiliğin seçilmiş yöneticileri tarafından, şirket ana sözleşmesi ve ticari hayatın gereklerine göre yönetilmesidir. Somut olayda, herhangi bir organ boşluğu bulunmadığı gibi tüzel kişinin mal varlığının azaltıldığına, yöneticinin şirkete zarar verici eylemlerde bulunduğuna ilişkin davacı iddialarının, mahkemece talebin değerlendirildiği tarih itibariyle yaklaşık ispat ölçüsünde ispatlandığından da söz edilemez. Yargılamanın ilerleyen aşamalarında sunulacak deliller ışığında yaklaşık ispatın gerçekleşmesi halinde, yargılamanın her aşamasında yeniden ihtiyati tedbir talep edilmesi ve mahkemece yeniden yapılacak değerlendirme sonucu verilen karara karşı kanun yolunun açık olması karşısında, mahkemenin bu aşamada tedbirin reddine ilişkin ara kararında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Bu nedenlerle davacı vekilinin 06.03.2023 ve 14.03.2023 tarihli ara kararlara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir. Açıklanan bu gerekçelerle; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, ihtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin 06.03.2023 ve 14.03.2023 tarihli ara kararlara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden davada davacı vekilinin 06.03.2023 ve 14.03.2023 tarihli ara kararlara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına 3-Davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13.04.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve HMK 391/son maddeleri uyarınca karar kesindir.