Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/752 E. 2023/675 K. 13.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/752
KARAR NO: 2023/675
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 02.02.2023 tarihli ara karar .
NUMARASI: 2022/370
DAVA: Tazminat
BİRLEŞEN BAKIRKÖY 4.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ 2022/1045 ESAS 2022/1085 KARAR DOSYASI;
DAVA: Tazminat
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sırasında yazılı nedenlerle birleşen davada ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen 02.02.2023 tarihli ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden asıl ve birleşen davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Asıl davada davacı vekili, dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … Sanayi ve Ticaret AŞ’de pay sahibi olup ortak sıfatını haiz olduğunu, davalıların da bu şirketin yönetim kurulu üyesi olduklarını, davacıya …’tan intikal eden payların davalı yönetim kurulu üyeleri tarafından hukuka aykırı bir biçimde dava dışı … AŞ’nin pay defterine geçirilmediğini, bu kapsamda müvekkilinin … AŞ’ de %42 gibi en yüksek pay oranına sahip ortak olmasına rağmen davalı yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırılığı açıkça belli olan eylemleri dolayısıyla pay defteri kayıtlarına göre sadece 60 adet hissenin sahibi olarak gösterildiğini, davalı yönetim kurulu üyelerinin … AŞ’yi hukuka aykırı eylemleri ile sistematik ve muvazaalı bir şekilde zarara uğratmakta olduklarını, davalıların bir yandan … AŞ’nin ortağı ve yöneticileri iken diğer yandan da bu şirket ile aynı adreste faaliyet gösteren … Ticaret Ltd. Şti.’nin hissedarları ve temsile yetkili üyeleri olduğunu, davalı yönetim kurulu üyelerinin özellikle hisse devri sözleşmesi ve vasiyetname ile müvekkiline intikal eden payları öğrendikten sonra … AŞ’nin malvarlığını sistematik bir şekilde boşaltmaya ve … Ticaret Ltd. Şti.’ne aktarmaya başladıklarını ileri sürerek, şimdilik 750.000,00 TL’nin avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline ve dava dışı … San. ve Tic. AŞ’ye ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiş, ayrıca, yargılama boyunca dava dışı şirketin yönetim ve temsil kayyımına devri, bu mümkün değilse davalı yönetim kurulu üyelerinin temsil ve yönetim yetkisinin ihtiyaten kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Birleşen davada davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; davacının dava dışı … Sanayi ve Ticaret AŞ’de pay sahibi olup ortak sıfatını haiz olduğunu, davalıların da bu şirketin yönetim kurulu üyesi olduklarını, davacıya …’tan intikal eden payların davalı yönetim kurulu üyeleri tarafından hukuka aykırı bir biçimde dava dışı … AŞ’nin pay defterine geçirilmediğini, bu kapsamda müvekkilinin … AŞ’ de %42 gibi en yüksek pay oranına sahip ortak olmasına rağmen davalı yönetim kurulu üyelerinin hukuka aykırılığı açıkça belli olan eylemleri dolayısıyla pay defteri kayıtlarına göre sadece 60 adet hissenin sahibi olarak gösterildiğini, davalı yönetim kurulu üyelerinin … AŞ’yi hukuka aykırı eylemleri ile sistematik ve muvazaalı bir şekilde zarara uğratmakta olduklarını davalıların bir yandan … AŞ’nin ortağı ve yöneticileri iken diğer yandan da bu şirket ile aynı adreste faaliyet gösteren …Ticaret Ltd. Şti.’nin hissedarları ve temsile yetkili üyeleri olduğunu, davalı yönetim kurulu üyelerinin özellikle hisse devri sözleşmesi ve vasiyetname ile müvekkiline intikal eden payları öğrendikten sonra … AŞ’nin malvarlığını sistematik bir şekilde boşaltmaya başladıklarını, pay devrinin tescili için açtıkları Bakırköy 7.ATM’nin 2021/212 Esas sayılı dava dosyasında mahkeme aracılığıyla tesis ettirilen bağımsız temsil kayyımı raporundan da açıkça görüleceği üzere davalı şirket yönetim kurulu üyelerinin, yönetimini elinde bulundurdukları… AŞ’den elde edilen kazançları yine ortak oldukları ve yönetimini de elinde tuttukları ancak müvekkilinin ortağı olmadığı davalı … Ticaret Ltd. Şti.’ne aktarmak suretiyle örtülü kazanç aktarımı yaptıklarını, davalı yönetim kurulu üyelerinin sorumluluğuna ilişkin Bakırköy 1.ATM’nin 2022/370 Esas sayılı dosyası ile dava açıldığını, o davanın sorumluluk davası olduğunu, eldeki birleşen davalarının TTK’nın 553.maddesi uyarınca açılmış bir sorumluluk davası olmadığını, BK’nın 49, 57 ve TMK’nın 50/son maddelerine göre davalıların hukuka ve ahlaka aykırı bir şekilde işbirliği yapmak suretiyle dava dışı … AŞ’yi ve dolayısıyla bu şirkette pay sahibi olan vekil eden davacıyı zarara uğratması sebebine dayalı tazminat davası olduğunu, işbu bu davanın da Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesnin 2022/370 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerektiğini, davalıların haksız eylemleri ile dava dışı … AŞ’den elde ettikleri geliri davalı … Tic. Ltd. Şti’ne aktardıklarını ileri sürerek, davacı müvekkilinin ve dava dışı … AŞ’nin uğramış olduğu zararlar ayrı ayrı tespit edilerek ( belirsiz alacak davasıdır), davacı müvekkili için şimdilik 100.000 TL ve dava dışı … San. ve Tic. AŞ için şimdilik 100.000 TL olmak üzere toplamda 200.000 TL’nin hukuka aykırı eylemlerin gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini, yargılama boyunca telafisi güç ve imkansız zararların doğmaması için dava dışı … AŞ ile davalı … Ltd. Şti.’nde şirket yönetiminin ve temsilinin MK m.406, 426 ve 427 hükümleri uyarınca kayyıma devredilmesine karar verilmesini talep etmiş, ayrıca mahkeme yönetim ve temsil kayyımı atanması hususunda aksi kanaatte ise bu sefer HMK m.389 m.391 uyarınca … AŞ’de temsil ve yönetim yetkisini elinde bulunan davalı yönetim kurulu üyelerinin bu yetkilerinin yargılama müddeti boyunca kaldırılmasına ve keyfiyetin Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne bildirilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI ÖZETİ İlk derece mahkemesi, ihtiyati tedbir talebini değerlendirdiği 02.02.2023 tarihli ara kararında; ” … HMK 390/3. fıkrada, tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğuna yer verilmiştir.Yasal düzenleme emredici niteliktedir, Somut olayda bu şartın gerçekleştiğinin kabülü mevcut durum itibarı ile mümkün görülmemektedir.Diğer yandan davanın esasını çözecek şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesi de hukuken mümkün değildir. Dava tarihinde yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunun’nun dördüncü kısım birinci bölümde 329 vd maddelerde Anonim Şirket düzenlenmiştir. Kayyım ise, TMK 426 vd maddelerde , yönetim kayyımlığı ise 427. maddede düzenlenmiştir. Yasada, hangi hallerde yönetim kayyımı atanacağına yer verilmiş, TMK 427/4. fıkrada ise, bir tüzel kişinin gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimin başka yollardan sağlanamaması durumu yönetim kayyımı atanacak haller arasında sayılmıştır. TMK’nun 427/4) Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa, Şeklinde düzenlenmiştir. Madde içeriklerinden anlaşılacağı üzere anonim ve limited şirketlerde yönetim kayyımı atanmasının temel dayanak maddesi TMK 427/4. Maddesidir. Zira şirketin bir tüzel kişi olarak ticari hayatının devamı ve gerekli idari ve yönetimsel işlemlerin icra edilmesi şirketin organları vasıtasıyla mümkün olmakta, bu organların görev yapamaz hale gelmesi halinde ise TK 427/4 maddesi uyarınca yönetim ve temsil kayyımı atanması yoluna gidilmelidir. Somut olayda, taraflar arasında hisse devrinden kaynaklı davanın görüldüğü Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 E. sayılı dosyasından verilen ara karar uyarınca … Sanayi ve Ticaret A.Ş.’ye ait taşınmazların, demirbaş listesinde bulunan makine ve teçhizatların satılması, ipotek verilmesi ve taşınmazların aynına ilişkin diğer tasarruf işlemlerinde bulunulması mahkemece atanan denetim kayyımının iznine tabi tutulduğu anlaşılmıştır. Karara göre yapılacak olan herhangi bir taşınmaz, makine, teçhizat devri veya sınırlı ayni hak tesisi işlemlerinde denetim kayyumundan izin alınması zorunludur. Açıklanan nedenlerle ve tüm yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde, bu aşamada HMK’nin 389.maddesinde belirtilen mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hali mevcut olduğu yaklaşık ispat kuralı ölçünde ispat edilemediği gibi, kayyım atanması talep edilen şirketlerden birinin davada taraf olmadığı, kabule göre ise dava dışı şirketin organsız olmadığı, dava dışı şirkete yönetim ve temsil kayyımı atanması ve mevcut üyelerin yönetim kurulu üyelerinin temsil ve yönetim yetkisi kaldırılması yönündeki tedbir talebinin şartları oluşmaması ve yine birleşen dosya davalısı şirket yönünden de tedbir talebinin şartlarının oluşmadığı dikkate alınarak aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle davacı vekilinin tedbir talebinin reddine karar vermiştir. Bu ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden asıl ve birleşen davada davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ İhtiyati tedbir talep eden asıl ve birleşen davada davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; davalı yönetim kurulu üyelerinin, dava dışı … AŞ’yi özellikle davalı … Tic. Ltd. Şti. üzerinden icra ettikleri hukuka aykırı eylemleri ile sistematik ve muvazaalı bir şekilde zarara uğrattıklarını, davalı yönetim kurulu üyelerinin dava dışı şirketi zarara uğrattığı hususunun açıkça ortaya konduğunu, bu durumun, dosyada tesis ettirilen 19.12.2022 tarihli bilirkişi raporu ve Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 Esas sayılı dosyasından alınan temsil kayyımı raporları ile sabit hale geldiğini, … AŞ’den elde edilen kazançlar iki şirket arasında sanki ticari bir ilişki varmış gibi gösterilerek müvekkilinin ortağı olmadığı davalı … Ticaret Ltd.Şti.’ye aktarıldığını, … Ticaret Ltd. Şti.bünyesinde aslında … AŞ’den gelen kazanç ve karların davalılar arasında paylaşıldığını, bu durumun 19.12.2022 tarihli bilirkişi raporunda “…şirketin fiktif işlemlerle davalı YK üyelerine/ortaklara borçlandırılarak 2.218.136,12 + 3.592.475,41 + 6.809.437,13 = 12.620.048,70 TL zarara uğratıldığı, tarafların birlikte ortak oldukları … AŞ’nin … Ticaret şirketinden hammadde alırken zarara uğratıldığı iddiaları yönünden, 2020 yılı ve sonraki yıllara ait tüm hammadde alış faturalarının (… Ticaret’den ve başka yerlerden tüm alışlar) ve stok listelerinin incelenmesi gerektiği, fakat stok listelerinin bilirkişilerin incelemesine sunulmadığı, bununla birlikte, … Ticaret’in … AŞ’ye 2021 yılında kestiği faturalar üzerinden yapılan incelemede TL olması gereken birim fiyatların daha yüksek olan USD cinsinden alındığı, fatura tarihindeki kur üzerinden tekrar TL’ye çevrildiği böylece … AŞ’nin 1.977.930,36 TL fazladan borçlandırılarak zarara uğratıldığı,…” şeklinde ortaya konduğunu, müvekkilinin kendisine devir ve intikal eden payların pay defterine geçirilmesi talepli olarak Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2021/212 Esas dosyasında açılmış olan davada mahkemece nizalı payların yönetimi için şirkete atanan temsil kayyımı tarafından hazırlanan ve mahkemeye sunulan 10.05.2021 tarihli raporda “…Davalı şirketin gerçekleştirdiği bu satışların hem tutarsal hem de oransal olarak bu kadar yüksek olması ve ortaklığı bulunduğu şirketler üzerinden gerçekleştirmesi, davalı şirketin Transfer Fiyatlandırması yolu ile örtülü kazanç sağladıkları ya da kar transferi gerçekleştirdikleri konusunda şüphe uyandırmaktadır.” şeklinde ifade edildiğini, hal böyle olunca müvekkilinin ortağı olduğu … AŞ’nin doğrudan zarara uğratıldığını, yine 10.05.2021 tarihli temsil kayyımı raporunda … AŞ’nin “Ortaklardan Alacaklar hesabının incelenmesinde 2019 yılında şirket ortaklarından …’a şirket hesabından 15.101.043,71 TL tutarında para çektiği/kullandığı/kullandırıldığı, şirkete 15.101.043,71 TL tutarında borçlu olduğu, 2020 yılına gelindiğinde bu tutarın sıfırlandığı, bu hesabın mutlaka araştırılması gerektiği, şirketin bir ortağa bu kadar tutarda ödeme yapmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu, şirket ortağına neden bu kadar ödeme yapıldığı, bu tutarın şirkete nasıl ve ne şekilde ödendiğinin tespit edilmesi gerektiği, sunulan verilerle bunun imkansız olduğu” yönünde tespitler yer aldığını, tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, davalı yönetim kurulu üyeleri özellikle hisse devri sözleşmesi ve vasiyetname ile müvekkiline intikal eden payları öğrendikten sonra … AŞ’nin malvarlığını sistematik bir şekilde boşaltmaya başladıkları hususu göz ardı edilerek tedbir talebinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, telafisi imkansız zararların doğumunun engellenmesi amacıyla davalı ve dava dışı şirket yönetiminin ve temsilinin MK M.406, 426 VE 427 hükümleri uyarınca kayyıma devredilmesini gerektiğini, Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2021/212 Esas. sayılı dosyasında … AŞ’ye ait taşınmazlar üzerindeki tasarrufların denetim kayyımı iznine tabi tutulduğu gerekçede belirtilmiş ise de denetim kayyımının şirkete ait bilgi ve belgelere erişmesinin davalılar tarafından engellendiğini, bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve yargılama boyunca davalı …Ticaret Ltd. Şti. ve dava dışı … AŞ’nin yönetim ve temsil kayyımına devrine ve eğer bu mümkün değilse davalı yönetim kurulu üyelerinin temsil ve yönetim yetkisinin ihtiyaten kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Asıl dava, TTK’nın 553. maddesi uyarınca, dava dışı anonim şirketin yöneticilerinin şirketi zarara uğrattıkları iddiasına dayalı sorumluluk davası; birleşen dava, haksız fiil ve haksız rekabete dayalı tazminat davasıdır. İlk derece mahkemesince, birleşen davada ihtiyati tedbir talebinin şartları oluşmadığından talebin reddine dair verilen ara karara karşı, ihtiyati tedbir talep eden asıl ve birleşen davacı vekili tarafından, yasal süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülen istinaf başvuru nedenleriyle ve kamu düzenine aykırılık yönleriyle sınırlı olarak yapılmıştır. Asıl ve birleşen davada davacı vekili, birleşen dava dilekçesinde tazminat talebinin yanında, yargılama boyunca telafisi güç ve imkansız zararların doğmaması için dava dışı … AŞ ile davalı … Ltd. Şti.’nde şirket yönetiminin ve temsilinin MK m.406, 426 ve 427 hükümleri uyarınca kayyıma devredilmesine karar verilmesini, aksi kanaat halinde ise HMK’nın 389 ve 391.maddeleri uyarınca … AŞ’de temsil ve yönetim yetkisi elinde bulunan davalı yönetim kurulu üyelerinin bu yetkilerinin yargılama müddeti boyunca kaldırılması yönünde ihtiyati tedbir kararı verilmesini istemiştir. Mahkemece, 02.02.2023 tarihli ara karar ile birleşen davadaki ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir. HMK’nın 389.maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme sebebiyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyat tedbir kararı verilebilir. 390/3.maddesi uyarınca ise tedbir talep eden tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir. Somut olayda, birleşen davada davacı ortak tarafından ileri sürülen iddialar, dava ve cevap dilekçesi içerikleri, muhtelif mahkemelerde taraflar arasında görülmekte olan davalar nazara alındığında, şirkette hissedar olan davacı ile diğer davalı hissedarlar arasında uyuşmazlık çıktığı anlaşılmakla birlikte, şirketin içinin davalılarca boşaltılamaya çalışıldığı iddiası uyuşmazlığın temelini oluşturmaktadır. Bu şekilde yönetim yetkisinin kötüye kullanıldığına ilişkin dosyanın mevcut durumu itibariyle yaklaşık ispatın gerçekleştiğinden söz edilemez. Öte yandan, bir tüzel kişiliğe kural olarak kayyım atanması, ancak kişiliğin organsız kalması halinde mümkündür. Eldeki davada, şirkette organ boşluğu bulunmadığı gibi davalı yöneticilerin şirketi kasıtlı ve kötü niyetli olarak kötü yönetip, dava dışı şirketi veya davacıyı zarara uğrattıkları da yaklaşık olarak ispat edilememiştir. Açıklanan bu gerekçelerle, HMK’nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda, asıl ve birleşen davada davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine dair aşağıdaki karar verilmiştir.
KARAR: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;1-HMK’nın 353/1.b.1 ve HMK’nın 391/3. maddeleri uyarınca, ihtiyati tedbir talep eden asıl ve birleşen davada davacı vekilinin 02.02.2023 tarihli ara karara yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine, 2-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru ve karar harçlarının Hazineye irat kaydına,3-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,4-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,5-Dosyanın, kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair; HMK’nın 353/1.b.1 ve 391/3. maddeleri uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi. 13.04.2023
KANUN YOLU: HMK’nın 362/1.f ve HMK 391/son maddeleri uyarınca karar kesindir.