Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 14. Hukuk Dairesi 2023/722 E. 2023/1552 K. 05.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
14. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/722
KARAR NO: 2023/1552
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 14/11/2022
NUMARASI: 2022/1017 E. – 2022/917 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
Taraflar arasındaki tazminat davasının ilk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerle davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine dair verilen karara karşı, taraflarca istinaf yoluna başvurulması üzerine Dairemize gönderilmiş olan dava dosyası incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin konut projesi yapmak amacıyla arsa aradığını, davalı tarafından 22.12.2021 tarihinde 29 ilde 307 muhtelif arsanın açık artırmayla satışından haberdar olduğunu, bu kapsamda Çorlu ilçesinde bulunan iki adet taşınmazın ilana uygun olması nedeniyle satın alınması için gerekli teminatların yatırılarak işlemlere başlandığını, toplam 200.000,00 TL teminat bedelinin davalıya gönderildiğini, artırma sonrası taşınmazların alındığını, devir işlemlerinin yapılacağı sırada, arsalarda imar uygulaması yapılmadığı, taşınmazların tarla niteliğinde olduğu, ilanen satılan taşınmazların belirtilen nitelikleri taşımadığı, davalının yalnız şufa hakkının bulunduğunun anlaşıldığını, bu nedenle müvekkilinin arsaları almaktan vazgeçtiğini, müzayedenin iptali ile teminat bedellerinin iadesinin Çorlu … Noterliğinin 24.12.2021 tarihli ihtarıyla istenildiğini, buna rağmen müvekkilinin zararının giderilmediğini ileri sürerek, sözleşmenin feshi ile teminat olarak yatırılan 300.000,00 TL’nin ve teminat yatırılmak için döviz cinsinden çevrilen para nedeniyle şimdilik 80.000,00 TL zararın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir. Davalı vekili, savunmasında özetle; mahkemesinin görevsiz olduğunu, 22.12.2021 tarihli arsa satış ihalesine ilişkin olarak davacının imzaladığı satış şartnamesinin 41. maddesi gereğince satış ile ilgili şilemlerden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesinde Ankara mahkemeleri ve icra müdürlüklerinin yetkili olduğunu, Çorlu ilçesinde bulunan … ada … parsel ve … ada … parsel nolu taşınmazların müvekkil idarece 22-23.12.2021 tarihli arsa satış ihalesi ile satışa sunulduğunu, davacı tarafından en yüksek teklif verildiğini, davacının süresi içinde ödeme yapmaması nedeniyle katılım teminatlarının irat kaydedildiğini, davaya konu taşınmazların tapuda müvekkil idare adına kayıtlı olduğunu savunarak, davanın usul ve esas yönünden reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; “…uyuşmazlık davacı şirket ile davalı idare arasındaki satış sözleşmesinden kaynaklı olup, bu nevi davaların ticari dava olduğuna ya da asliye ticaret mahkemelerinde görüleceğine ilişkin yasal bir düzenleme bulunmamaktadır. O halde, eldeki davanın ticari dava olarak kabulü ve Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevli olması için uyuşmazlık konusu işin her iki tarafın birden ticari işletmesi ile ilgili olması zorunludur.Davacı şirket olup tacirdir. Davalı idarenin tacir sayılıp sayılmadığı konusuna gelindiğinde; Toplu Konut İdaresi (TOKİ) 5018 sayılı Kamu Yönetimi Mali Kontrol Kanunu’nda I sayılı listede üçüncü sırada genel bütçe kapsamında kamu idareleri arasında gösterilen Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur. 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ek 1. maddede de TOKİ’nin Başbakanlığa bağlı ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olduğu belirtilmiştir. Bu Kanun’da TOKİ’nin görevleri, gelir ve giderleri gösterilmiş olup, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadi teşebbüsü olduğuna dair düzenlemeye de yer verilmediği gibi ek 3. maddede Toplu Konut İdaresi personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiştir. 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ek listede kamu iktisadi teşebbüsleri sayılmış olup bunlar arasında TOKİ bulunmamaktadır. Bu kurallar karşısında kamu idaresi olan, kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olarak faaliyet gösteren TOKİ’nin iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş olmadığı ve tacir sıfatı bulunmadığı açıktır. 2985 sayılı Kanun’un ek 1. maddenin e bendi ile konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere ve finans kurumlarına ortak olmak TOKİ’nin görevleri arasında sayılmış ise de bu hüküm TOKİ’nin tacir sayılmasını gerektirmemektedir. 6102 sayılı TTK’nın tüzel kişiler başlıklı 16. maddesine göre ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere TOKİ’nin kurduğu veya ortak olduğu şirketler yönünden tacir sıfatı, kurulan veya ortak olunan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan şirkete ait olup bunları kuran veya ortak olan TOKİ’ye ait değildir. Bu durumda davalı tacir olmadığından, ticari dava olmayan bu davada görevli mahkeme Asliye Ticaret Mahkemesi olmayıp, davaya bakmakla görevli mahkeme genel görevli mahkeme sıfatıyla Asliye Hukuk Mahkemesidir. Bu doğrultuda davacı tarafından davalı aleyhine açılan davanın davaya bakmaya mahkememiz görevli olmadığından HMK 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince dava şartı noksanlığı nedeniyle…” gerekçesiyle HMK’nın 114/1-c ve 115/2 maddeleri gereğince göreve ilişkin dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, Bakırköy Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğunun tespitine, karar verilmiştir. Bu karara karşı, taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ Davacı vekili, istinaf başvuru dilekçesinde özetle; Müvekkilinin inşaat yapmak üzere arsa satın almak amacıyla, davalının yetkisi ile düzenlenen taşınmaz satış açık artırmasına katıldığını, satın alınılacak taşınmazlar için gerekli teminatların yatırıldığını, müvekkilinin satın alınacak üç taşınmaz için toplam 300.000,00 TL teminat yatırdığını, ihale sonucu taşınmazların müvekkilince alındığını, satın alma sonrası yapılan detaylı araştırmada satılan yerlerin tarla niteliğinde olduğu ve herhangi bir imar uygulamasının yapılmadığının belirlendiğini, satıcının TBK’nın 281.maddesine aykırı olarak hukuka ve ahlaka aykırı yollara başvurarak ihale yaptığını, satışa sunulan malın ilanda bildirilen vasıflara haiz olmadığı ve malın açıkça hukuki ayıp taşıdığını, bu nedenle müvekkilinin taşınmazları almaktan vazgeçerek ödenen teminatların iadesi için ihtar keşide ettiğini, tüketici mahkemesinde uğranılan zararların tazmini taleple dava açıldığını, mahkemece davanın ticari dava niteliğinde olması nedeniyle görevsizlik kararı verildiğini, davanın gönderildiği ticaret mahkemesince de asliye hukuk mahkemesinin görevli olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin tacir olması nedeniyle yaptığı işlemlerin ticari nitelikte olduğunu, ayrıca davacının faaliyet alanı dışında yapmış olduğu işlemlerin tüketici işlemi niteliğinde olduğunu, davalının eldeki davada ticari ve mesleki amaçla hareket ettiğini, mahkemelerce işin sürüncemede bırakılması nedeniyle görevli mahkemenin tespitinin gerektiğini,Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne, karar verilmesini istemiştir.Davalı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle;Öncelikle müvekkili idare ile davalı arasında imzalanmış bir özel hukuk sözleşmesi bulunmadığını, dayanılan ihale işleminin idari yargıya ilişkin olduğunu, kamu ihale kanunundan kaynaklanan bu tür bir ilişkinin özel hukuk alanına girmediğini, taraflar arasındaki yetki sözleşmesi nedeniyle Ankara mahkemelerini yetkili olduğunu Bu nedenlerle ilk derece mahkemesinin istinafa konu kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İNCELEME VE GEREKÇE Dava, açık artırma suretiyle satın alınan taşınmazlarda ayıp bulunması nedeniyle ihalenin feshi ve uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonucunda davanın görevsizlik nedeniyle reddine, karar verilmiş; bu karara karşı, taraf vekillerince, yasal süresi içinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.İstinaf incelemesi, HMK’nın 355. maddesi uyarınca, ileri sürülmüş olan istinaf nedenleriyle ve kamu düzeni yönüyle sınırlı olarak yapılmıştır.Taraflar arasında özel hukuk sözleşmelerinden sayılan taşınmaz açık artırma ile satışından kaynaklanan ticari ilişki bulunmaktadır. Bu tür ihalelerin idari işlem niteliğinde bulunmadığı, idarece yapılan taşınmaz satışına ilişkin ihalelerin özel hukuk hükümlerine tabi olduğu, TBK’nın 274 vd maddelerinde düzenlenen açık artırma yoluyla satış hükümlerinin uygulanması gerektiği ve taraflar arasında satım sözleşmesi ilişkisi bulunduğu anlaşılmıştır. Bu nedenle yargı yoluna yönelik davalı istinaf yerinde değildir. Diğer andan yetki hususunun görevli mahkemece değerlendirilmesi gerektiği, görevsiz olan mahkemenin yetki hususunu karara bağlayamayacağı anlaşıldığından, davalı vekilinin bu yönlere ilişkin istinaf başvurusu da yerinde görülmemiştir.TTK’nın 4. maddesine göre, bir davanın ticari dava sayılması için uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olmalı ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme olmalıdır. TTK’nın 9/II. maddesi uyarınca, taraflardan biri için ticari iş sayılan bir işin diğeri için de ticari iş sayılması, davanın niteliğini ticari hale getirmeyecektir. Zira, Türk Ticaret Kanunu, kanun gereği ticari dava sayılan davalar haricinde, ticari davayı ticari iş esasına göre değil, ticari işletme esasına göre belirlemiştir. Hal böyle olunca, işin ticari nitelikte olması davayı ticari dava haline getirmez. 6335 sayılı Kanun’un 2. maddesi ile değişik 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 5. maddesi uyarınca ticari davalar asliye ticaret mahkemelerince görülerek karara bağlanır. Diğer taraftan aynı düzenleme gereğince, asliye ticaret mahkemeleri ile diğer hukuk mahkemeleri arasındaki ilişki, 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’ndan ve 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6335 sayılı Kanun’la yapılan değişiklikten önceki halinden farklı olarak iş bölümü ilişkisi değil, görev ilişkisidir. Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; davaya konu uyuşmazlık için özel bir düzenleme bulunmadığından davanın ticaret mahkemesinde görülebilmesi için tarafların tacir ve dava konusunun tarafların ticari işletmeleriyle ilgili olması gerekir. Davacı şirket olup tacirdir. Davalı idarenin tacir sayılıp sayılmadığı konusuna gelindiğinde; Toplu Konut İdaresi (TOKİ) 5018 sayılı Kamu Yönetimi Mali Kontrol Kanunu’nda I sayılı listede üçüncü sırada genel bütçe kapsamında kamu idareleri arasında gösterilen Başbakanlığa bağlı bir kuruluştur. 2985 sayılı Toplu Konut Kanunu ek 1. maddede de TOKİ’nin Başbakanlığa bağlı ve kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olduğu belirtilmiştir. Bu Kanun’da TOKİ’nin görevleri, gelir ve giderleri gösterilmiş olup, sermayesinin tamamı devlete ait, iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulan, kamu iktisadi teşebbüsü olduğuna dair düzenlemeye de yer verilmediği gibi ek 3. maddede Toplu Konut İdaresi personelinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu Hükümlerine tabi olduğu düzenlenmiştir. 233 sayılı Kamu İktisadi Teşebbüsler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnameye ek listede kamu iktisadi teşebbüsleri sayılmış olup bunlar arasında TOKİ bulunmamaktadır. Bu kurallar karşısında kamu idaresi olan Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğine sahip bir kuruluş olarak faaliyet gösteren TOKİ’nin iktisadi alanda ticari esaslara göre faaliyet göstermek üzere kurulmuş olmadığı ve tacir sıfatı bulunmadığı açıktır. 2985 sayılı Kanun’un ek 1. maddenin e bendi ile konut sektörüyle ilgili şirketler kurmak veya kurulmuş şirketlere ve finans kurumlarına ortak olmak TOKİ’nin görevleri arasında sayılmış ise de bu hüküm TOKİ’nin tacir sayılmasını gerektirmemektedir. TTK’nın tüzel kişiler başlıklı 16. maddesine göre ticaret şirketleriyle, amacına varmak için ticari bir işletme işleten vakıflar, dernekler ve kendi kuruluş kanunları gereğince özel hukuk hükümlerine göre yönetilmek veya ticari şekilde işletilmek üzere Devlet, il özel idaresi, belediye ve köy ile diğer kamu tüzel kişileri tarafından kurulan kurum ve kuruluşlar da tacir sayılırlar. Bu maddeden de anlaşıldığı üzere TOKİ’nin kurduğu veya ortak olduğu şirketler yönünden tacir sıfatı, kurulan veya ortak olunan ve ayrı tüzel kişiliği bulunan şirkete ait olup bunları kuran veya ortak olan TOKİ’ye ait değildir. ( Yargıtay 15.Hukuk 20.10.2016 tarih ve 2016/3374-4324 E.K. Sayılı ilamı, 17 10.2016 tarih ve 2016/3720Esas, 2016/4283 Karar sayılı ilamı) Bu durumda davalı tacir olmadığından davaya bakmaya asliye ticaret mahkemesi görevli olmayıp asliye hukuk mahkemesi görevli olduğundan davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
KARAR: Yukarıda açıklanan gerekçelerle; 1-HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca, davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine, a-Davacı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının bu davacıdan tahsiline,b-Davalı tarafından yatırılan istinaf başvuru harcının Hazineye gelir kaydına; bakiye 89,95 TL istinaf karar harcının bu davalıdan tahsiline,2-Taraflarca istinaf kanun yoluna başvuru için yapılan masrafların kendi üzerlerinde bırakılmasına,3-Gerekçeli kararın ilk derece mahkemesince taraflara tebliğine,4-Dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine dair;HMK’nın 353/1.b.1. maddesi uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.